Kitaplarla dolu bir oda, ruhlu bir beden gibidir. -Cicero |
|
||||||||||
|
Yüreðime pembe pembe basýp, bulut olup gittiðinden beri üç yýl geçti meleðim....Sen benim ilkgençliðimdin, karþýlýksýz sevgi vermeyi öðreten minicik öðretmenim...Dokuz yýl beraberdik, dokuz koca yýl boyunca yolumu gözledin...Derdimi dinledin, can yoldaþý oldun, hayatý paylaþtýn benimle... Maðrur ve kibirli ýslak burnunu burnuma sürtüp merhaba'laþýrdýn, bir o yana, bir bu yana..Bize özeldi bu selamlaþma þekli, ve hiçbir kedi ile hiçbir insan arasýnda olamazdý böylesi bir iletiþim, ya da en azýndan ben hep buna inanmak istedim. Eylül ayýydý 1991 yýlýnýn...Acýlardan en büyüðünü yaþadýðýmýz yýlýn ertesi senesiydi ve ben daha onaltý yaþýmdaydým...Akþam üstüydü, yolda yürürken birden karþýma çýktýn..Hayatýmda gördüðüm en çirkin, en çelimsiz kedi yavrusu! Kýsa bir süre kucaklaþtýk, nasýl cilveliydin, nasýl sevimli...Acýdým haline ama gittiðim yere yanýmda götüremezdim seni.Çaresiz yere býraktým...Bir süre arkamdan geldikten sonra, rüzgarda uçusan bir yaprak aklýný çeldi, sen onun peþinden koþarken, ben de bunu fýrsat bilip hýzlý adýmlarla ordan uzaklaþmaya çalýþýyordum ki, aniden bir gürültü duydum.Motorsikletli bir adam yanýmdan jet hýzýyla geçip gitti, bir an için senin motorsikletin altýnda kaldýðýný gördüm, hemen geldim yanýna, görünürde birþeyin yoktu ama hemen kucaðýma aldým seni ve veterinerin yolunu tuttum; gittiðim yeri unutup... Ön patilerinden birinde kýrýk oluþmuþ, ilaçlar sürüp, sarýp sarmaladýlar...Doðru eve gittik birlikte, henuz "evin" olacaðýný benim de bilmedigim yere...Kapalý balkonda yatak yaptým sana, önüne ýlýk bir kase süt koydum.Hiç acý çekmiyor gibiydin sargýlý ayaðýna raðmen, o kadar mutluydun ki! Akþam kýyamet koptu tabii...Tüm benzer örneklerde yaþandýðý gibi, annem seni evde istemiyordu.Sadece iyileþene dek, üç hafta için izin koparabilmiþtim ondan.Seninle geçen gunler birbirini kovaladý, ve üç haftanýn en son gecesi, ben balkonda kanepeye uzanmýþ, sen kucaðýmda mutluluk hýrýltýlarýnla þarký söylüyorken, sana, seni ne kadar sevdiðimi, seni kimseye vermek istemediðimi anlatýyordum.Ilk defa o anda yýllar boyunca sürecek selamlaþmamýzý gerçekleþtirmek üzere burnunu uzatmýþtýn yüzüme...Gözlerim doldu, sensiz ne kadar mutsuz ve yalnýz olacaðýmý söylediðim anda, balkonun iç camýnýn öte yanýnda annemle göz göze geldim.Bize bakýyordu ve aðlýyordu.Aslýnda ikimiz de kaybettiðimiz bir canýn, kardeþimin özlemiyle gözyaþý döküyorduk, bense seninle avutuyordum kendimi ve anlamýþtý anneciðim bunu.Belki de bu yüzden, o günden sonra bir daha hiç duymadým ondan þu cümleyi: "Bu kedi bu evden gidecek!" Çok deðil, üç-beþ ay sonra, çirkin ördek yavrusunun kuðuya dönüþtüðü hikayedeki gibi; dünya güzeli bir kedi oldun...Uzun gri-beyaz tüylü, kocaman yelpaze kuyruklu, sürmeli yeþil gözlü; yürüyüþünle, duruþunla tam bir beyefendiydin artýk."Maestro" ismi de sana pek yakýþmýþtý, konservatuvara hazýrlandýðým zamanlarda günde yedi-sekiz saat müzik yapmam gerekiyordu, sen de hiç yanýmdan ayrýlmadan dinlerdin beni; hülyalý kýsýk bakýþlarýnla gitarýn üstünde dolaþan parmaklarýmý seyrederek...Okulu kazandýðýmda sevincimi ilk seninle paylaþmýþtým eve koþup, sonraki yýllarda da ne zaman piyano ya da gitar çalýyor olsam, mutlaka gelip yanýma yatar ve býkýp usanmadan dinlerdin beni; isminin de hakkýný vermiþtin yani kediciðim. Hele ki bazen, benim çaldýðým parçayý beðenmeyip düzeltmek(!) için piyanonun tuþlarý üzerine zýplaman yok muydu! Pamuk patilerinle kendi bestelerini çalardýn sanki.Þimdi resimlerde saklý o halin... Ýki yaþýna gelmiþtin, sana bir kardeþ lazýmdý artýk.Tam da o dönemde mahallenin çocuklarýnýn elime verdiði, gözleri henüz açýlmamýþ on günlük bebeðe bakmaya baþladým.Ýkinci kedimiz, senin de erkek kardeþin oldu, onu yaþatmak zor olmuþtu ama baþarmýþtýk...Þu anda tam on yaþýnda ama yaþlandýðýný asla kabul etmeyen toparlak bir tekir oldu, karþýmda uyumakta ben sana bunlarý yazarken.Dört yaþýna geldiðinde sen, kýzýmýz katýldý aramýza, o da þimdi sekiz yaþýnda kocaman simsiyah bir hanýmefendi.Bir sen yoksun benim ilk göz aðrým...Sen hiç görmedin, ailemize iki kedi daha katýldý, sarý-beyaz muhteþem bir oðlan ve üç renkli, senin gibi yelpaze kuyruklu, senin gibi ýslak burunlu küçük bir kýz...Dört kedimle birlikte yaþýyor olmaktan çok mutluyum, ama senin boþluðunu hiçbir canlýnýn dolduramayacaðýný daha da iyi anlýyorum yýllar geçtikçe...Çünkü dedim ya, sen benim ilkgençliðimdin...Bütün küçük daðlarý yarattýðým yaþlardý, hayallerimin hepsi de o daðlarýn zirvesinde ýþýldýyorlardý bana göz kýrparak...Sen benim yol arkadaþýmdýn büyüme çaðýmda.Þimdi ne sen varsýn, ne de o umut dolu yýllar...Ýlk aþkým için aðladýðýmda koynumda sen vardýn - nasýl da teselli ederdin beni -, doðru düzgün yemek yapmayý öðrenmeye çalýþýrken mutfak kapýsýndan beni izleyen sendin, birlikte taþýndýk anne evinden; birlikte kurduk yeni düzenimizi yeni evimizde.Aylarca ayrý kaldýk ben yurt dýþýnda yaþamaya baþlayýp seni ve diðer iki kedimi teyzeme emanet ettiðimde.Geri döndüðümde sesime ses veren ilk sen olmuþtun...Biraz kýrgýn, biraz sitemkar...Ama çabuk affettin beni, çünkü anlamýþtýn neden gidip uzun süre kalmam gerektiðini yabancý bir ülkede. Yýllar geçti, dokuz yaþýna gelmiþtin, daha aðýrbaþlý, daha otoriter bir kedi olmuþtun, dünya senin ekseninde dönüyordu sanki..Aslýnda öyleydi de...Bir gün, bir sabah, yattýðýn yerden kalkmakta zorlandýðýný gördüm, ayakta zor duruyordun.Ayný saat içinde hayvan hastanesinin yolunu tutmuþtuk birlikte.Bir dolu tahlil, röntgen filmleri...Acý gerçeði öðrendiðim an mahvoldum; nefrit...Yani kedilerin can düþmaný ölümcül bir hastalýk...O geceden itibaren misafir olmaya baþladýn hastanede, ben de her gün yanýndaydým.Gün geçtikçe zayýflýyordun, bakýþlarýn donuklaþýyordu, sadece ben konuþtuðumda kýmýldýyordun hafifçe, bir süre sonra ona bile gücün kalmamýþtý.Kolunda sürekli serum vardý, serumun içinde de acýlarýný dindirdiðini umduðum ilaçlar...3 nisan 2000 günü, sana gelmekte geç kalmýþtým, annemle birlikte gidecektik hastaneye, onun da iþi çýktýðýndan saat gecenin onu olmuþtu."Ýstersen yarýn gidelim çok geç oldu" dedi annem..Ýçim huzursuzdu, seni görmeliydim...Hayýr þimdi gitmeliyiz dedim ve yola çýktýk.Çok deðil, yirmi dakika sonra yanýndaydýk birtanecik oðlum..Sen yine, yoðun bakým ünitesinde, sana ayrýlan odacýðýn içinde halsiz ve durgun uzanmýþtýn.Nobetçi veteriner, "bugün daha kötüleþti, hiç kýmýldamýyor" dedi.Kapýsýný açtým benim boyumla hemen hemen ayný seviyede olan odacýðýn, kollarýmý uzatýp sarýldým sana, baþýný kaldýrdýn ve "miyavvv" dedin.Veteriner haným çok þasýrdý halini görünce...Bir güzel sevdim, öptüm okþadým seni.Senin bana her zaman yaptýðýn gibi, bu defa da ben seni teseli etmeye çalýþtým; umut vermeye çalýþtým sana; fýsýldayarak en sevdiðin sözcükleri...Çok bitkindin, zor nefes alýyordun, seni daha fazla yormak istemedim, "yarýn görüþürüz küçügüm" deyip kapatýyordum ki kapýyý, birden doðruldun yerinde yine, ama bu defa daha yüksek tonda "miyavvv" diyerek...Daha gitme, biraz daha dur dedin sanki ve ben sana yüzümü uzattýðýmda, burnunu sürttün burnuma; güç bela baþýný kaldýrýp, bir o yana, bir bu yana; her zamanki gibi...Veteriner haným ve annem aðlýyordu bu inanýlmaz sahne karþýsýnda, çünkü kýmýldamaya halin yokken bunu yapabilmen mucizeviydi; bense anlamýþtým o anýn "son" olduðunu, bu yüzden daha gitme diyordun; çünkü veda ediyordun bana kendince...Birkaç dakika daha yanýnda istemiþtin beni, sadece birkaç dakika..Kollarýmý içeri uzattým yine, yine sevdim, okþadým o ipek tüylerini..Bana baktýn, kýsýk bir sesle hafifçe miyavladýn son kez, ve baþýný koyuverdin yattýðýn yere...Kapadýn gözlerini ve uyumaya baþladýn..."Git artýk" demekti bu...Ellerimi çektim ýlýk vücudunun üzerinden, odacýðýn kafesli kapýsýný kapattým, azýcýk izledim o halini ve arkamý dönüp, çýktým hastaneden.Seni oraya götürdügümüz sabah, kucaðýmda yatarken arabanýn penceresinden dýþarýya nasýl baktýðýn gözümün önünden gitmedi eve dönüþ yolum boyunca, "artýk tamamdýr" der gibiydi, vazgeçmiþ gibiydi hayattan o bakýþlar...Ve ben zaten o zaman anlamýþtým ki, yine seninle beraber dönemeyecektim eve, senin için o yolculuðun dönüþü yoktu.Ertesi sabah telefon geldi hastaneden.Biz gittikten birkaç saat sonra durmuþ nefesin...4 nisan 2000 tarihinde, geceyarýsýndan hemen sonra.Gece iyi ki gelmiþim yanýna, yoksa vedalaþamayacaktýk bebeðim. Seninle hastaneye gittiðimiz gün, üþüme diye yol boyunca üzerinde tuttuðum battaniyeni getirdi annem ertesi gün.Hep o battaniyenin üstünde yatmýþtýn hastanede de.Seni en az benim kadar seven annemin isteði doðrultusunda, seni hayvan mezarlýðýna gömmüþler.Gidemedim o gün, seni en son "nasýl" hatýrlamamý istediðini bildiðim için...Battaniyenin üstünde býraktýðýn birkaç gri-beyaz tüyün vardý, o haliyle yatak odamda bir çekmeceye koydum ve o gün bu gündür de saklýyorum. Seni cümleler boyunca böyle yaþlý gözlerle anlatmak ne zor bilemezsin...Ve hayatýnýn çok önemli bir dönemini, böylesi muhteþem bir canlý ile paylaþmamýþ hiç kimse de bilemez bunun nasýl bir acý olduðunu, anlayamaz...Çok özledim her halini; bakýþýný, duruþunu, sesini...Gittiðin günden beri ara sýra rüyalarýma konuk oluyorsun...Hep gel olur mu uykularýma...Hayat gittikçe zorlaþýyor, gittikçe karmaþýklaþýyor, eskisi gibi deðil küçüðüm...O yýllardaki neþem, gelecek günlere dair ümitlerim, hayallerim kalmadý pek fazla...Büyüdüm iþte ben de, koca kadýn oldum...Zormuþ büyümek...Zormuþ, güzel olan, iyi olan ne varsa çok çabuk yitip gittiðini görmek...Mutlu anlar o kadar azmýþ ki hayatýn içinde, sonsuzluðun denizinde birkaç küçük damla sadece; parmaklarýmýzýn arasýndan kayýp giden... Sen rahat uyu benim güzel oðlum...Daima içimde miyavlayacaksýn, geçmiþ yýllarý anýmsatacaksýn bana; varlýðýnýn hüküm sürmüþ olduðu toz pembe çaðýmý... Günü gelecek, benim de bu dünyaya verecek baþka nefesim kalmayacak.Ýþte o zaman yanýnda olacaðým...O güne dek; hoþçakal küçük meleðim.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ýlke ERSOY, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |