Özcan Yalým Türkçe’de Yakýn ve Karþýt Anlamlýlar Sözlüðü adýnda bir eser yayýmlamýþ. “Sevgi” maddesinin karþýsýnda ise inanmazsýnýz 34 yakýn anlamlý sözcük, 11 deyim ve 7 argo sözcük bulunmakta. Bu yakýn anlamlý kelimeler “þefkat”ten “tutku”ya kadar geniþ bir aralýkta, “sevi” yi de kapsýyor “muhabbet”i de.
Peki sevginin içini doldurmaya çalýþtýðýmýzda bize rehber olabilecek bir yayýn mevcut mu? Herhangi bir “sevgi”nin gerçek sevgi tanýmýna layýk olabilmesi için atmasý gereken adýmlarý, birleþtirmesi gereken parçalarý, doldurmasý gereken formlarý, cevaplamasý gereken test sorularýný, bitirmesi gereken okulu bilen var mý? Bir sevgi “manual”i satýlýr mý kitapçýlarda? Haritasý çýkmýþ mýdýr? Sevginin yeknesak kurallarý mevcut mudur? Sevgiye dair bir anayasa maddesi, bir kanun, bir bakanlar kurulu kararý yoksa bile yargýnýn içtihadi kararý dahi mi bulunamaz bir yerlerde?
Sahiden de yoktur. Sadece yaþanmýþlardan yola çýkarak sevgiye anlamlar yüklenir: Ferhat daðlarý delmiþ; öyleyse seven insan çok çalýþýr, fiziksel olarak da yýpranýr, sabýrla daðlar delercesine bir baþarýya imza atar. Öyle ya, Þirin nerden bilsin ki?
Mecnun, büyük acýlar çeker; demek ki biraz “acý” baharatý gerektir sevgide. Leyla nasýl emin olabilir yoksa?
Komþu Ayþe teyze kocasýný çok sevmektedir; Ayþe teyzenin kocasý ise bir baþka kadýný sevmektedir ve Ayþe teyze bunu bildiði halde sabretmekte, bilmezden gelmektedir. Buyurun tarifimize sabrýn yanýnda fedakarlýk da eklenmiþtir.
Yaþadýkça öðretmenimizin sevgisine tanýk oluruz, kardeþimizinkine, arkadaþýmýzýn ve hatta onun da arkadaþýnýnkine. Tanýk olduðumuz sevgilerin içinde her ne varsa –kýskançlýk, mutluluk-þefkat-hayal kýrýklýðý- bizim karþýlaþtýðýmýzda tanýyacaðýmýz sevginin referanslarý olurlar.
Elbette önce kimya devrededir, kalp atýþlarý hýzlanýr, koltuk altlarý terler, gözbebekleri büyür, yanaklar kýzarýr ve o ilk merhabadan sonra “sevgi”nin içi dolmaya baþlar.
Ama ilginçtir, sevginizin sýnýrlarýný çizer, ona imzanýzý atarken referans deðerlerinize baðlý kalmak gereði olmadýðýný derhal fark edersiniz. Belki Ferhat sabretmiþtir, ama Othello asla. Othello’nun Desdemona’yý sevmediðini kim söyleyebilir? Ayþe teyzenin sabrýný göstermek zorunda deðilsinizdir, siz Ayþe teyze deðilsinizdir ki!
Bu çok basit keþif bomboþ bir tuval getirir karþýnýza; istediðiniz gibi hoyratça boyayabileceðiniz. Adýný sevgi koymuþsunuzdur resminizin ve bittiðinde onun sevgiye benzemediðini söyleyebilecek kim vardýr ki?
Ýlginizi tartacak bir terazi bulunmamýþtýr; tutkunuzu ölçecek bir cetvel... Sevgiliniz kendisine yeterli vakit ayýrmadýðýný söylediðinde bunu evinize yerleþtirdiði bir takometre sonuçlarýyla destekleyemez. Ýlk tanýþtýðýnýzda gözlerine bakarken yanýp sönen kývýlcýmlarýn artýk söndüðünü izleyebileceði bir monitör de yoktur.
Kolaydýr, “benim sevgim, senin sevgine benzemiyor, böyle kabul et” diye tanýmsýzlýða sýðýnývermek. Sevgilinin gidebileceði bir sulh mahkemesi, tahkim kurulu, yüksek hakem kurulu ya da hiç deðilse bir orta hakem dahi yoktur ki.
Sadece satýn alabileceði diðer resimler...