|
Anasayfa |
Son
Eklenenler |
Forumlar |
Üyelik |
Yazar
Katýlýmý |
Yazar Kütüphaneleri |
|
|
4 Kasým 2003
Kafamý ...'nýn Camýna Dayamýþ
Ömür Ýsfendiyaroðlu
a) Oyunb) Kandýrmacac) Kötü bir þakad) Hepsie) Hiçbirie) þýký ile d) þýkký arasýnda kararsýz kalýyorum. Sen olsaydýn hangisini seçerdin? |
|
Kafamý iki katlý otobüsün üst katýnda imdat çýkýþý camýna dayamýþ köprüden geçiyorum her sabah ki gibi bu sabahta... Ama bu sabah bir þeyler deðiþmeli boðazýn sularý arasýnda bulmalýyým, sorularýmýn cevabýný... Belki de saçmasapan sorularý boðazýn derin sularýna býrakmalýyým, baþýmýn üzerinde bulunan küçücük pencerden. Sorularý fýrlattýðým anda onu bulmalýyým. Yaptýðým tek saçmasapanlýk ve bu deðil tabii... Hafta sonu eðlencemin en güzel yerinde sarhoþ oldum. Ya da güzel güzel eðlenirken caným kafayý bulmak istedi ve buldum. Sonra ne mi yaptým? Tabii ki -o- nu aradým. Bir yaným, “fena mý oldu ne konuþtuðunu tam olarak hatýrlamasan da sesini duydun.” derken, diðer yaným, “sende -o-nun nefret ettiði kadýnlar gibi oldun” diye bas bas baðýrýyor. Evet, konuþtum da ne oldu? Sizi seviyorum lanet olasý þu iðrenç oyuna ve kafamdaki sorulara bir son verelim, markete gidemesek bile en azýndan birbirimize sarýlýverelim diyebildim mi? Kafamý tam olarak nereye dayadýðýmý bilemiyorum. Ýstiklal Caddesinin üzerindeki ara sokaklardan birindeki bir barda, soðuk bir duvar mesela... Evet evet öyle olmalý. Kapýda duran iki badigard’ýn ( doðrusu bodyguard mý olmalý?) þaþkýn bakýþlarý arasýnda -o-nunla konuþmaya çalýþýyorum. Konuþmadan önce ve sonra deðiþen bir þey yok... Bir kez daha -o-nu ve yaþadýklarýmýzý düþünüyorum. *** Bu sabah iki katlý otobüste deðilim. Kalabalýk arasýnda deðil kafamý dayayacak, kýçýmý koyacak yer bile bulamamýþken, kitap okuyamamanýn verdiði iç daralmasý eþliðinde tek katlý otobüsün iniþ yapýlmasý gereken kapýsýna sað kolumun tüm gücüyle dayanýyorum. Son duraða kadar allahtan inmek isteyen bir allahýn kulu çýkmýyor da bu saçmasapan sýkýntýmý bölen olmuyor. Her sabah ki gibi bu sabahta boðazýn sularý parýldýyor. En sevdiðim koy ve beyaz boyalý yalý herzaman ki yerinde, bulunduðum mekan dýþýnda herþey kusursuzca yerli yerinde... Hiçbir deðiþiklik yok. Trafik sýkýþýklýðý ayný sýkýþýklýkta, gökyüzü ayný mavilikte. Yalýlarýn önünde baðlý duran sandallar ayný sandallar, hatta kalabalýklar arasýnda gördüðüm yüzler bile ayný. Herkes ayný çünkü -o-nun yüzü yok. Artýk birþeyler deðiþssin ama sýkýlýyorum. Otobüsün daracýk camýndan içeri giren rüzgarla birlikte, tüm otobüs onun kokusunu duysun daha ben duymadan. Ve saatlerdir boþ boþ suratýma bakan þu yabancý, sol omzuma iki kez vurup bakýn -o-nun kokusu duydunuz mu ? deyiversin. Otobüs herhangi bir durakta durmamýþ olsa da ön taraftan kalabalýðý yararak orta kapýya kadar gelen -o- kusura bakmayýn biraz geciktim desin. Evet biliyorum böyle bir þey olmayacak ama orta yolu yok mu bunun? Benim bindiðim otobüse binmez biliyorum. Peki ya Etiler sapaðýnda buluþsak? Neler okuduðumu anlatsam, yaþadýðým heyecanlarý paylaþsam. En çok da bugün ne kadar çok beni arayacaðýný hissettiðimi ama aramadýðýný haykýrsam. Baðrýyorum ama sesim çýkmýyor, bugünde deðiþen bir þey olmuyor. Kafamý bir yerlere dayamasamda ne yalan söyleyeyim bir gün daha sabahtan akþama ara ara -o-nu düþünüyorum. *** Hava kararmak üzere. Ayrýldýðýmýzdan beri hava daha mý erken kararýyor ne dersin? Sahi biz gerçekten ayrýlmýþ mýydýk? Yoksa bu da bir oyun mu oynadýðýmýz? a) Oyun b) Kandýrmaca c) Kötü bir þaka d) Hepsi e) Hiçbiri e) þýký ile d) þýkký arasýnda kararsýz kalýyorum. Sen olsaydýn hangisini seçerdin? Neyse býrakalým oyunu! Nerde kalmýþtým hava kararmak üzere belki de deðil bugünlerde hiçbirþeyden emin olamadýðým gibi ondan da emin olamýyorum. Ofisteyim kafamý, gün boyu üzerinde oturduðum sevgili koltuðuma dayýyorum. Gördüðüm mavi beyaz gökyüzü bana seni hatýrlatmýyor. Kimbilir ofiste deðilde 5. Kat Bilsak’ta ya da son zamanlarda yer bulmakta zorlandýðým Leb-i Derya’da olsam ve karþýmda þöyle herkeslere anlata anlata bitiremediðim o muazzam manzara olsa, dudaðýmda buruk bir þarabýn tadý, burnumda en sevdiðim puro kokusu, kulaðýmda Mono’dan “Life in Mono”suyla seni hatýrlamak için zorlardým kendimi. Zorlayamýyorum. Dedim ya ofisteyim ve karþýmýzda yapýlan inþaatýn tepemde dönüp duran vinçi baþka hiçbirþey yok. Zaten bir inþaat vinçinin seni hatýrlatmasý içinde kendimi zorlamama gerek yok. Ofisteyim kafamý yüksek siyah baþlýklý ofis koltuðuna dayamýþ, cep telefonumun bilgisayarýmýn üzerinde yaptýðý her titreþimde, senin benim üzerimde yarattýðýn heyecaný yaþýyorum...
Söyleyeceklerim var!
Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?
Yazýlarý
yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz
ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz,
yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.
Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.
|
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
Ömür Ýsfendiyaroðlu kimdir? |
|
|
Kiþiliðimin tam anlamýyla gitmek istediði yoldan gitmek ve bunu yaparken de baþkalarýnýn bam tellerine dokunabilme isteði çoðu zaman hissettiðim.
Yaþamýmýn hiçbir evresinde yazý olmadan yaþayabileceðimi düþünmüyorum.
Etkilendiði Yazarlar:
Okuduðum her kitaptan, her satýrdan, her cümleden kýsacasý; yaþamýn sözcüklerinden etkilenirim
|
|
bu
yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler |
|
|
|