Kendinden daha uyanýk insanlarý iþe aldýðýn zaman, senin onlardan daha uyanýk olduðunu kanýtlamýþ oluyorsun. -R. H. Grant |
|
||||||||||
|
Gece, Yaðmuru katmýþ önüne, Tutam tutam düþleri yerlere döke döke, Rüzgarýn yapraklarý koparan þiddetiyle, Götürüyordu sessizliðin, Salkým salkým huzurlu kollarýnda. Bu gecenin ayaz getiren poyraz karanlýðýnda Sarp daðýn doruðuna yol olan Kuzey yamaçtaki yarý kayalýk patikaya Kol kol büyüklüðünde kopan dal parçalarý düþüyor... Yaðmur dövüyordu yýldýrýmlarýn desti desti inmeleriyle Aðaçlarý, topraklarý Bu puslu karanlýkta üç metre ilerisi bile görünmüyordu Önce tanrý, Sonra tabiat anaydý, Koca heybetli daðlarýn hakimi, Sis kaplamýþtý yaðmurla birlikte geceyi Nem kaplamýþtý Sanki gökyüzü, Bardaktan boþanýrcasýna aðlýyor da Kimse görmesin diye Sisin içinde gözyaþlarýný saklýyordu Yýlanlar, akrepler bile Dans ediyordu uykunun en derin koynunda Böyle ýslak, serin ayaz bir gecede Ýçi köz köz yanan, þiir yüklü bir adam Dizeleriyle Bir baþýna Tek baþýna Fýrtýnanýn ortasýndaki gecenin, iki otuzunda Sýrt çantasýna yüklediði yalnýzlýðýyla beraber Walkman'i, su, ekmek ve aþýnýn yanýnda Katýk ettiði umudu, hasreti, sevdasýyla Yol alýyordu daðýn doruðuna çýkan çalýlýk patikada Tanrýlarýn dünyaya bahþettiði öylesine gecelerden biriydi Ne son geceydi Ne de sondan bir önceki Ýþte her yýl hayata konuk olan bir eylül gecesiydi Yirmibirinci yüz yýl olmasýna raðmen Ýnsan oðlunun birbiriyle savaþýp ta Teknolojinin doðayla hala savaþamadýðý Ýki ülkeyi birbirinden sadece Hudut taþýyla ayýran sýnýrý geçti Þimdi bir baþka ülkedeydi Lepiska lepiska çiçeklerin açmadýðý Çocuklarýn aðladýðý Analarýn Allah'a yalvardýðý bir ülkeydi Gidiyordu þiir yüklü adam Geceydi arkadaþý Yaðmurdu yoldaþý Yalnýz deðildi o aslýnda Kuþlar, aðaçlar, yapraklar Hatta kayalar bile komþuydu ona Yaðmur da bu puslu gecede Yoldaþýný yanlýz býrakmamakta Baþýndan yanaklarýna döküle döküle Damla damla içine fýsýldamaktaydý Ýçindeki ter, yaðmurun gözyaþlarýyla beraber Bedeninde sarmaþ dolaþ olup Ýliklerine kadar ýslatarak konuþmaktaydý Þiir yüklü adam Yaðmur Gece ve soðukla birlikte Ýlerliyordu sarp daðýn doruðuna çýkan patikada Üþümüþtü yaðmurun fýsýldadýðý elleri Pançosunun altýna biraz daha çekti Yaðmur fýsýltýlarýyla karýþan teri Üþütüyordu þiir yüklü adamýn içini Yaþ otuzbeþti Hiçbirþey eskisi gibi deðildi Eskiden kemikleri bu kadar üþümezdi Ve eskiden sarp daðlar onu bu kadar yoramaz, engelleyemezdi Kabul etmese de yaþlanýyordu içten içe Þimdi bak nefes nefeseydi Sevmiyordu patikalarda yürümeyi Doðayla seviþirken Daðlarla iliþkiye girerken Sýnýrsýz olmalýydý adým atacaðý topraklar Özgür olmalýydý adýmlarýnda Ancak o , Göz gözü görmeyen karanlýkta Kaybetmemek için yönünü Yürümek zorundaydý patikada Tehlikeliydi patikalar Azrail ve ölüm kol geziyordu Çakallar yol gözlüyor Ve þiir yüklü adam bunu çok iyi biliyordu Azrail de, ölüm de onun dostuydu Zaman zaman... üçü birlikte oynuyor En son oynadýklarý oyun gibi Þu ana kadar hep þiir yüklü adam galip geliyordu O, seviyordu bu iki kadim dostuyla oynamayý Þimdi bir baþka oyun ne zamandý? Nerede ve nasýl olacaktý? Bunu tanrýdan baþka kimse bilmiyordu... Geçmiþ yýllar... Çok þeyini alýp götürmüþtü þiir yüklü adamýn Ancak býkmak bilmeyen hýrsýnda Yaþam gücünde zayýflamanýn eseri yoktu Ýþte gidiyordu þiir yüklü adam Geceyi boynuna dolaya dolaya patikada Bir yaný kendisinin Öte yaný bal gözlüsünündü aþk'ý yüklendiði Vurgundu o gözlere Gidiyordu þiir yüklü adam Vurgun olduðu bal gözlerin gölgesinde Yorulmuþtu Bir vadinin yamacýnda, mola verdiði bir kaynaðýn baþýnda Su doldurdu matarasýna kaynakta Kaderi içti Hüznü içti Alýn yazýsýný içti Mutluluðu içti yudum yudum Oturdu bir ceviz aðacýnýn altýna Sýrt çantasýndan ekmeðini çýkardý Peynirini, tuzunu, biberini çýkardý Özlemini, hasretini çýkardý Tutkusunu, sevdasýný, kaderini çýkardý Bal gözlüsü þerefine açtýðý sofrasýna Bir lokma ekmek aldý aðzýna Bir tutam hasret attý ardýndan Biberi ýsýrdý tuza bana bana Ardýndan bir bardak sýcak özlem yudumladý Bir parça peynirle, bir lokma ekmeði Tutkuyla, kadere banýp aðzýna attý Ekmeði böldü ikiye Sofrasýndakileri bal gözlüsüyle paylaþtý birlikte Sevdasýysa bu sofrada tatlýnýn yerini aldý Kebaplar, biftekler, kurabiyeler yoktu belki sofrasýnda ama Helaldi Türk ulusunun kursaðýndan keserek verdiði bu nimetler Onun damak tadýnda, saðanak yaðmurun altýnda Göz þerbetiyle tatlandýrdýðý umutlarý vardý bu aþýn ardýnda Bir tek anasýnýn kurabiyeleri rakipti Ulusunun bu bal göz þerbeti tadýndaki nimet umutlarýna Memleketi geldi aklýna Gözlerinin önüne Ýstanbul geldi Adana Konya geldi, vataný geldi Türkiye geldi Topraðýný, taþýný, daðlarýný, ovalarýný þimdiden O kadar çok özlemiþti ki Ýþte ancak gözpýnarlarýndan akan ýrmaklar kadar olur Umutlarý geldi gözlerinin önüne Hasret damlalarý yüklendiði Özlemi Tutkularý Sevdasý geldi Doya doya bakamadýðý bal gözler geldi Döküldü gözpýnarlarý Aktý üþümüþ yanaklarýndan aþaðý Çoook özlemiþti... Em-onaltýsý elinde Her zaman bir adým önünde giden bastonu diðerinde Yaslandý ceviz aðacýna Beþ dakika geçmiþti Teri soðumuþ üþümüþtü bedeni Ürperdi Ayaða kalkýp tekrar Önünde her zaman diz çöken daðlara yöneldi Su geçirmiþti ayaklarýnýn içine Üþüdü ayak parmaklarý ayazda Yürüdü hasrete, özleme, umuda Uzaklardan, Çoook uzaklardan...aþaðýdan Kendi ülkesindeki beþ-on haneli bir mezradan Gazyaðý lambalarýnýn ýþýklarý giriyordu Yeþil gözlerinden içeriye Ýnsan sesiyle karýþýk köpek ulumalarý getiriyordu rüzgar Baykuþ sesleri, yaðmurun gözyaþýyla karýþýp Anonim bir halk ezgisi oluþturuyordu Türkü türkü ANADOLU kokan Aniden çalýlar hýþýrdadý Diz çöktü þiir yüklü adam Dondu öylece, kaldý sessizce Alt tarafýndaki dere yataðýndan geliyordu sesler Gittikçe de kendine yaklaþmaktaydý Kimdi bu ya da kimlerdi? Ya da yeni bir oyun ve azrail miydi? Aklýndan kare kare binbir film geçti El bombasýný hazýrladý soðuktan, yaðmurdan üþümüþ ellerine Sesler ve gelenler dimdik kendisine gelmekteydi Düþündü ve karar verdi Ýnsan bu eðimde bu þartlarda dimdik kendisine gelemezdi Öyleyse bu insan deðildi Bekledi ve göz göze geldi Karþýsýna çýkanlar düðün alayý edasýyla gelen Bir domuz ailesiydi Yavrular mini mini ve sevimliydi Anne domuz þiir yüklü adamý görünce homurdandý Rahatsýz olmuþtu besbelli Yavrularýný teker teker koklayýp eksik olmadýðýný hissedince Ailesiyle birlikte gerisin geriye yöneldi Gülümsedi için için þiir yüklü adam Gözleri güldü Bulutlar güldü katýla katýla Yaðmur güldü Ayaz rüzgar güldü O bu daðlarýn hakimiydi Birden dostu ayý, yýldýzlarý göremediðini farketti Bulutlar bu dostluðu kýskanmýþ Bu gece aralarýna bir perde germiþti ''Hain bulutlar'' dedi içinden Yoluna devam ederken Cebinden bir çikolata çýkarýp Yemeðe baþladý daðlara yeniden týrmanýrken Fýstýklýydý çikolata, o çok severdi Fýstýðýn rengi, bal gözlüsünün gözleri gibiydi Onun gözlerini içtiðini bir an için geçirdi içinden ))) Gülümsedi neþeli neþeli Nereden de aklýna gelmiþti 'Oðlum Kibar, ne zaman aklýndan çýktý ki, Nereden aklýma geldi diyorsun'' diye söylenerek Kýzdý kendine, bir an için boþluðun içinde Önemsizmiþ gibi davranmýþtý bal gözlüsüne Ýçinden yüze kadar sayýp her adýmda Sonra da özür diledi dudaklarýný kýpýrdatarak sessizce Ter kokuyordu, artýk yaðlý bir pehlivana dönmüþtü Alnýndan damla damla dökülen ter Gözlerinin içine giriyor ve tatlý tatlý yakýyordu gözlerini Burnuna düþen damlalarý üfleyerek oynuyordu giderken Her tarafý výcýk výcýk ýslaktý Kaslarý gerilmiþ bedeni ýsýnmýþtý artýk Hiç birþey hissetmiyor Konsantre oluyordu, beyniyle hedefine kilitlenirken Yüz kaslarý gerilmiþ, ter damlalarý basamak basamak iniyordu Aþaðý boynundan içeri girerken Yaðmurla sarmaþ dolaþ olup Geceyi, ayazý, rüzgarý yanýna alarak Gidiyor alaca sabahlara þiir yüklü adam Hasreti Özlemi Sevdayý çeke çeke Býkmadan Korkmadan Yýlmadan Gidiyordu iþte sisi yara yara Yaðmurun sabaha kadar bedenini kusursuz dokunuþlarla Öpüp okþadýðý bir gecede Sarp daðlarýn doruklarýna gizlenen bal gözlerin içine Sýrt çantasýnda aþk'ý götürüyordu Sevdayý Hasreti Özlemi Umudu götürüyordu Yüreðinde beste beste dokuduðu Aþk kokan þarkýlarý Þiirleri götürüyordu giderken yanýnda BEÞ SAKALI BEYAZLAMIÞ ÞÝÝR YÜKLÜ ADAM! ... Kibar Tavasav
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Kibar TAVASAV, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |