Benim yaradýlýþýmda fevkalade olan birþey varsa, Türk olarak dünyaya gelmemdir. - Atatürk |
|
||||||||||
|
Okumuþsunuzdur... özellikle 'kadýný çok iyi tanýmasý(!)' özelliðinden dolayý Ahmet Altan'ýn romaný "Aldatmak"tan söz ediyorum.. daha ilk gün doksan küsür binlerle satýþý yapýlan kitaptan... Okumak istemiyordum.. yazdýðým romana etki etmesin, düþüncesiyle, kadýný anlatan hiçbir kitabý okumak istemiyordum.. tesadüfen elime geçti ve sýkýlganlýðýmýn tuttuðu bir ânýma denk geldiði için okudum. okudum ve þok oldum! acaba "kadýný çok iyi tanýyor" tanýmýný getiren kadýnlar, her kadýnýn "bir görüþte beðendiði erkekle birlikte olduðunu mu" söylemek istiyorlar? yoo, hiç alýnmayýn, lütfen! belki en son söylemem gereken sözdü bu. þimdi söylemek sinirlerinizi bozmuþ olabilir.. belki de kasýtlý yaptým bunu.. neden olmasýn!? Kitap, erotik bir dergideki fantezi anýlarýndan farksýzdý. hatta biraz daha bayaðý bir anlatýma sahipti. video filmlerdeki seviþme sahneleri izlenerek, biraz da hayalgücü katýlarak yazýlmýþ gibiydi. kaliteli bir yazar daha iyisini yapabilirdi. bunlar kaba olarak kitabýn bayalýðýný vurgulamak için yazdýklarým.. Þimdi gelelim kitabýn geneline... Bir kadýn, çokeþlilik doðasýný yaþama uyarlamak isteyebilir.. dedim ya, 'doðal' yaný.. bunda yadsýnacak bir durum yok.. bir beraberlikle baðlanmasý da mümkün olabilir.. aþýk olabilir.. sahip olduðu gizli heyecanlarý keþfetmesini de saðlayabilir.. oysa kitaba baktýðýmýzda, iyi bir evliliði olan, istekli seviþmeler yaþayan, gizliden gizliye aþký özleyen bir kadýnýn, bir görüþte etkilendiði bir erkeði hayal etmesi ve evliliðinde hiçbir pürüz yokken, kýzýna ve eþine olan sorumluluðunu bir yana býrakarak o erkekle beraber olmasý, üstelik baðlanmasý, duygudan yoksun, sýrf fahiþelik güdüsüyle hareketten baþka bir anlam taþýmaz... duygu olmadan bir heyecan yaþanabilir belki ama yaþandýktan sonra biter.. farklý bir heyecan aranabilir de.. o da insan özelliklerinden biri ama kiþiye endekslenmez... kiþiye baðlýlýðý getirmez.. heyecaný yaþatan sadece bir araçtýr, sahip olduðu herþeyi hiçleten biri deðil.. Bir kadýn seviþmelerde en çok öpüþmeye önem verir.. bu, duygusallýðýn anahtarýdýr... hazýrlanmasý için gereklidir.. mutluluðu, heyecaný, aþký, tensel ibadeti yakalamasý için vazgeçilmezdir.. oysa kitapta, ilk seviþmede bundan yoksun bir birliktelikten söz ediliyor ve kasýklarda yoðunlaþan dudaklar sayesinde kadýnýn baðlanmasý söz konusu oluyor... Ahmet Altan'ýn kadýn psikolojisindeki ciddi eksikliðini bir tek cümleyle söylemem mümkün: "kasýklardaki dudaklarýn, kadýna verdiði mutluluk, o anda kadýnýn o dudaklarý, dudaklarýyla ödüllendirmesini getirir; kadýn o dudaklarý öpmek ister ve bunu da yapar!.." ama kitapta bu da yok... Biteviye iliþkilerde bile, kitapta sözü edilen yaþayýmlar mümkün. olaðanüstü bir anlatým ve yaþayým söz konusu deðil. aslýnda olaðanüstüyü de aramýyorum. doðal olaný yakalamasý yeterliydi. o da yok. seksi böylesi bayaðý bir yaþayýmda aþktan söz etmek mümkün mü? duygudan yoksun bir birliktelikte cennetimsi bir haz yaþanabilir mi? eðer "hayýr" diyorsanýz, o halde kitaptaki kadýnýn mutluluðu da söz konusu olamaz... Gelelim diðer sahnelere... söz konusu kitap, tamamen seks üzerine iþlendiðinden, öteki sahnelerde de okuyucuya verilen hayvansý dürtülerin þahlanmasýdýr.. 'tat ve doku' eksiktir.. tenin keþfi insana ait bir özelliktir.. aþký seksle bütünlemek, bu özelliði uyarlamayla güçlülük kazanýr... ne kadar iyi uyarlanýrsa, o kadar baðlýlýk getirir.. çünkü 'tat ve doku'da sevgi vardýr.. bunu yaþamayan bir kadýn kaybettiði zaman hýrsýzlýk yapacak kadar bir tutkuyla baðlanabilir mi, bir insana? duygudan yoksun, salt sekse düþkün bir ruha sahipse, ona birþey diyemem.. evet.. kitapta 'tat ve doku' anlatýlýyor ama verilen, bayaðýlýktan öteye gitmemiþ. beden keþfedilmemiþ, sadece keþfedildiði dile getirilmiþ.. bir okuyucu olarak, keþfedilip edilmediðini ben anlamalýyým.. yazar bana "sen salaksýn, yazacaklarýmý anlayamazsýn.. en iyisi yazmadan, seni nereye götürmek istediðimi ben sana söyleyeyim," diyemez! kalkýp da nasýl yazmasý gerektiðini de detaylarýyla anlatacak deðilim Ahmet Altan'a... "Neyin olmamý isterdin?" bu soru, kitaptaki -sözde- en can alýcý soruydu.. çünkü bu soruya verilen yanýt dünyanýn süregelmiþ düzenini alt üst eder.. bentleri aþar.. okyanuslarý kateder.. verilen yanýt, varolan tüm kurallarý ayaklar altýna alýr... koca bir daðý yok edecek bomba olabilmektir o yanýtý vermek.. kendini bir anda varlýklarýn tümünden daha güçlü hissetmek gerekir ki o yanýt verilebilsin... ama yanýtýný verdirmiþ Ahmet Altan... o soruyu sorduracak cesareti de, tüm kurallarý çiðneyen yanýtý da kahramanlarýna uyarlamýþ... ne demiþti Ahmet Altan? "birbirlerinin herþeyi oldular," demiþti.. bunu, o kitaptaki diyalektik akýþa göre yorumlamak gerekirse, Ahmet Altan'ýn 'balýklama' daldýðýný söylemek yerinde olur. Kitaptaki adamýn o soruyu sorma cesaretini göstermesine birþey demiyorum.. o, oyun oynuyor.. ama ya kadýn? o soruya öyle kolay yanýt verebilir mi? bir kere, o yanýtýn verilebilmesi için aralarýndaki aþkýn muazzam bir boyuta ulaþmasý, beraberinde ayný devasalýkta bir güvenin oluþmasý gerekir. bu da, birden alazlanan bir aþkla mümkün deðil!.. emek ister.. sevgi ister.. zaman ister... bunlar da olsa þayet ve o soru sorulsa, -kadýn olsun, erkek olsun- tepki gösterir!.. soru tekrarlanýrsa, ilk duyum anýndaki þok etkisi silikleþirse, gizemi keþfetmenin kutsal boyutuna ulaþýlýrsa o zaman soruya Ahmet Altan'ýn söylediði gibi yanýtlar verilebilir... burada da psikoloji verilememiþ... Bir gazetede okudum.. kitabý yayýnlatmadan önce sevgilisinden onay almýþ.. "olmuþ," demiþ sevgilisi.. ondan sonra yayýna vermiþ... yahu kitap, koþaradým uç noktalarý vurgulama çabasý içinde.. sanki paracýklar kaçýyor da, ahmet altan kelimelere start vermiþ gibi.. sevgilisi nasýl oluyor da, "olmuþ," demiþ.. demek ki sevgilisi de Aydan ruhluymuþ... Buna raðmen, gazetecilerin onunla röportaj etmek için sýraya girmesi... reklamýný yapmalarý... ve onunda gururla kameralarýn karþýsýna geçip bayaðý bir kitabýn kahramaný olarak poz vermesi.. edebiyat adýna utanç verici... Ahmet Altan'ýn hakkýný da vermek gerek... özellikle son sahne.. harika olmuþ. bir kadýnýn, erkeðinden tiksinmesi, erkeðin, tüm olumsuzluklara raðmen, kurulu düzenini riske etmemesiyle olur. burada da, koca karakterinin, yaþananlarý öðrendikten sonra hesap sormasý yerine, düzenini riske atmayacak çözüm sunmasý, kadýnýnýn kendisinden tiksinmesine neden oluyor. tebrikler... ama bir sahne, bir kitabý paklar mý?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © A.Latif ÝRVEN, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |