..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Sevgi ve Arkadaþlýk > Mehmet Yusuf Yahyagil




27 Nisan 2003
Kaçamak  
Mehmet Yusuf Yahyagil
Bu dünyada esas olan "algýlamalardýr" ve zor olan da algýlarý çözümlemek..... Oysa ki bizler makine deðiliz, ne "gülümsemek" daima sevgi ya da þefkati, ne de "kýzgýn" bir bakýþ "nefret" ya da "düþ kýrýklýðýný" anlatýr.


:BJBF:
Kaçamak


Etrafý müstakil evlerle çevrili, oldukça dar ama yemyeþil bir alandý. Sanki özellikle yerleþtirilmiþ gibi alanýn iki yanýndaki kocamýþ dev iki aðaç, bu yeþil örtüye daha gizemli bir hava veriyor, insanda farklý bir ferahlýk hissi uyandýrýyordu. Serin bir bahar sabahýnýn henüz ilk saatleriydi. Ortalarda ikisinden baþka bir canlý görünmüyordu.

Kýzýn üstünde, aslýnda günün bu saatine göre oldukça ince sayýlabilecek beyaz, kolsuz bir bluz ve altýnda da turunculu, yeþilli kýsa bir ekose etek vardý. Eskimiþ sayýlabilecek taba renkli bir çift sandalet de çorapsýz, küçük ayaklarýnda hiç de fena durmuyordu. Oðlan ise açýk mavi bir tiþört ve lacivertli, beyazlý bir bermuda giymiþti. Onun ayaklarýnda da çorap yoktu ve o da koyu kahverengi bir sandalet giymiþti.

Ýkisi de bu güzel, sakin doða parçasýnýn bir ucundaki aðacýn altýnda kafa, kafaya vermiþ fýsýldaþarak konuþuyorlardý. Kýz, gözlerini kýrpýþtýrarak uzun uzun oðlana baktý, anlamlý bir yüzü vardý. Nasýl da sevecen bir ifadeyle bakýyordu ona. Onun elini tuttu. Diðeri ona bakmaksýzýn hatta hiç tepki vermeksizin, elindeki tahta parçasýyla önündeki ot ve yabani çiçeklerden oluþan bir kümeciði dürtüklüyordu. Arada da hafif, hafif vuruyordu sopayla otlarýn üzerine.

“Ýnan ki kocaman bir yaþlý kurbaða” dedi, kýza.
“Ýnandým sanki, orada kurbaða olsa sen böyle sakin sakin sopayla onu aramazsýn” diye yanýtladý ve ekledi:
“Belki de kötülükler prensidir bu ya da kötü kalpli bir cadýnýn kasten dev bir kurbaðaya dönüþtürdüðü, yakýþýklý bir prenstir.”

Oðlan, bozulmuþtu... “Haa, anladým; demek bir prens bulsan, benimle arkadaþlýk etmeyeceksin”
“Hiç de deðil” dedi kýz, “hem seni seviyorum ben.”
Dikkatle karþýsýndaki kýza baktý. “Öyleyse, öp bakalým beni” diye yanýtladý ve elinden sopayý býrakýp, kýzý iki omzundan sýkýca tuttu.
“Gerçekten güzel bir kýz” diye aklýndan geçiriyordu arkadaþýna bakarken.
Kýz, oturduðu yerden kalkýp;
“Ne?” dedi. Seni öpmemi mi istiyorsun?”
“Terbiyesiz seni!”

Oðlan hiç oralý deðildi, ciddi bir yüz ifadesiyle yanýtladý:
“Niye terbiyesizlik olsun ki? Hem belki de kurbaða güzel bir prensestir. Bir cadýnýn kýskanýp, kurbaðaya dönüþtürdüðü uzun saçlý, güzel mi güzel bir kýz...”
“Eh, beni o öper belki...”

“Aaaa” dedi kýz, “þuna bak hele..”
“Niye ki?”
“Benden güzel olamaz bir kere, saçlarým da uzun, evet, ben daha güzelim.”

Çocuk bu kez yanýtlamadý. Tüm dikkati, tam önünde hareketsiz duran kurbaðadaydý.
“Bak, bak! Ýþte burada... Demedim mi?”
Gerçekten de oradaydý. Kýz, kocaman bir kurbaðayý karþýsýnda görünce yerinden fýrlayýp, koþmaya baþladý. Ardýndan da arkadaþý...
Beklenmeyen bu koþu, yeþil alanýn öteki ucuna kadar sürdü. Ýkisi de nefes, nefeseydi.

“Ben artýk bir daha asla orada oturmam.”
“Gördün mü, prensinden vazgeçtin bile” dedi oðlan gülerek....
“Hiç de deðil” dedi kýz, “sadece þimdilik istemiyorum.”
“Eh, o zaman benimle olursun, sen de, deðil mi?”
Bu kez kýz, kýkýrdayarak “evet” dedi; “hadi gel” her zamanki yerimize gidelim,
görecekler bizi...
“Niçin, burasý çok güzel, hem de kimseler yok iþte” ve olduðu yere oturdu.
Kýz ürkek davrandýysa da ilkin, “tamam” dedi.
Ýkisi de yan yana, sessizce uzandýlar yer, yer çiçeklerle bezenmiþ yemyeþil otlarýn üstüne.

Söyleyecek çok þeyleri vardý ama þimdilik birbirleriyle bakýþýp, kýr çiçeklerini toplamayý sürdürüyorlardý oturduklarý yerden. Çocuk birden kýza dönüp;
“Bak, iþte senin sevdiðin eflatun çiçek!”
Kýzýn pek hoþuna gitmiþti bu, “sevdiðin çiçek” sözü...
Uzatýp elini, çiçeðini aldý. Þimdi onu, dünyanýn en baha biçilmez bir objesi gibi tutuyordu.

Aslýnda gerçekten iyi bir arkadaþtý bu çocuk ve onu sevdiðini hissediyordu. Ne güzel vakit geçiriyorlardý. Arada bir kavga ettikleri olmuyor deðildi ama, çok da önemli deðildi bu. Diðerlerine göre hem konuþkan ve anlayýþlý, hem de arkadaþ canlýsýydý. Örneðin, evvelsi hafta üzüldüðünü anlayýnca onu güldürmek için doðrusu, bir hayli uðraþmýþtý. Tabii onu býrakýp, gittiði de oluyordu. Geçenlerde, çok istemesine karþýn onunla sinemaya gelmemiþ, pek de hoþlanmadýðý, o diðer iki oðlanla bütün gün ortadan yok olmuþtu.

“Neyse” diye düþündü kýz, “gene de, iyi ki o vardý iþte...”

Kýr çiçeklerinin yeþil zemindeki eþsiz doðallýðýyla birlikte, ne denli güzel bir tablo oluþturduklarýný asla farkýnda deðildiler. Issýz bir adada çaresiz kalmýþ bir çift gibi öylesine yan yana uzanmýþlardý, sakince.
Sonra ona, dün gece TV’deki filmi izleyip, izlemediðini sordu.
Oðlan da ona, dün gece erkenden yattýðýný söyledi.
Umulmadýk bir çeviklikle kýz, yerinden ok gibi fýrlayýp, baðýrmaya baþladý:
“Uykucu, uykucu, uykucu....” Bir yandan da çocuðun etrafýnda daireler çiziyordu.

Ýþte tam o an irkildiler.
Bir patýrtýyla, ikisinin de anneleri koþarak kendilerine doðru geliyordu.
Seliiiiin, Muraaaat!’

“Görüyor musun, yaptýklarýný sabah, sabah?” dedi, Selin’in annesi.
“ Ne zaman geldiniz buraya, böyle çýplacýk? Þunlarýn haline bak... Daha kahvaltý bile etmediniz!”

Son noktayý Murat’ýn annesi koydu:
“Bugün ikiniz de cezalýsýnýz!”
“Hadi, çabuk eve....”






Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sevgi ve arkadaþlýk kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Kaçamak

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Rosamund'u Anýmsatan Kadýn


Mehmet Yusuf Yahyagil kimdir?

Akademisyen. . . Düþünce üretmeye, analitik düþünmeye önem veren, toplumsal ve kültürel oluþum ve deðiþimlere duyarlý bir dünya vatandaþý

Etkilendiði Yazarlar:
Dostoyevski, Çehov, Tolstoy, Faulkner, Miller, Beethoven, Bach, Schubert, Schuman, Gershwin


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Yusuf Yahyagil, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.