..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Herþeye imgelem karar verir. -Pascal
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Fantastik > Ömer Faruk Hüsmüllü




12 Nisan 2021
Bir Ölünün Günlüðü - 1  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Nedir akýllara gelen soru? Bir ölü günlük yazabilir mi? Yazamaz. “Öyleyse bu neyin nesi?” deyip sinirlenmeyin. Bakýn izah edeyim:


:HID:


     Çok dik olmayan bir rampa aracýn hýzýný azaltýnca, yirmi üç yýldýr onu oraya buraya taþýyan Suziki Vitara'sýnýn gazýna yüklendi; ilk aldýðý zamanki gibi ileri atýlacak sandýysa da beklediði olmadý. Cip, önce homurdandý, sonra boðuk boðuk sesler çýkardý “Fazla zorlama beni, yoksa stop ederim ha!” der gibiydi. Gerçi bugüne kadar hiç böyle bir hata yapmamýþtý ama gene de belli olmazdý. Dile kolay kilometre saati üçyüz altý bin sekiz yüz on yediyi gösteriyordu. “Ben artýk gitmiyorum, bak baþýnýn çaresine” dese bile haklýydý. Direksiyonu sol eliyle tutarken, sað eliyle de aracýn orasýný burasýný okþadý. “Tamam, anladým. Kusura bakma, bir daha olmayacak, seni asla zorlamayacaðým.” dedi ve gaza yavaþ yavaþ dokunmaya baþladý.
     Yol küçük bir kasabanýn içine gidiyordu. Þirin bir yere benzeyen bu kasabada geceyi geçirebilirdi. Bir otel, bilemedin en azýndan bir pansiyon bulabilirse tabii. Þansýný deneyecekti. Yol daracýktý. Karþýdan gelen bir kamyon yanýndan geçerken iyice kenara kaçmak zorunda kaldý. Neyse ki araç trafiði oldukça azdý. Bir yandan etrafý seyrederken diðer yandan yola dikkat etmeye çalýþýyordu. En ufak bir hata þarampole yuvarlanmasýna yol açabilirdi.
     Sol tarafýnda bahçesinde çokça aðaç ve bayrak direði olan resmi bir bina (belki de bir okul), onun az ilerisinde yýkýldý yýkýlacak metruk bir ev (boþ olmalý) çünkü böyle bir binada oturmaya kimse cesaret edemezdi. Sað taraftaki evler diðerinden biraz daha iyi, hepsi küçük bir bahçe içinde. Yolda ve bahçelerde oynayan çocuklar var. Gördüðü yetiþkin insanlarýn tamamý erkek, bayan hiç yok. Demek ki burasý, kasabanýn dýþýnda adeta kaderine terk edilmiþ yoksul insanlarýn yaþadýðý bir mahalle.
     Birkaç katlý ve bakýmlý binalar görününce, kasabanýn merkezine geldiðini ya da en azýndan yaklaþtýðýný anladý. Marketler, kýraathaneler, PTT, bankamatik, kasap, fýrýn ve küçük bir park... Cadde burada geniþliyordu, araçlar saðlý sollu park etmiþlerdi. Suziki'ye uygun bir park yeri bulup yanaþtý. Frene basýp durdu, açýk olan sol camý kapattý, vitesi P'ye getirdi, el frenini çekti, kontaðý kapatýp araçtan indi.
     Parkýn kapýsýnn hemen yanýnda duran, sarkýk kulaklý, koca baþlý, iri bir köpek hiç de dostça olmayan bir bakýþ attý ona doðru. Üzerine yürüdü, köpek iki adým geri çekildiyse de kaçmaya niyeti yoktu. Köpeðe gülümsedi, “Merhaba, korkma benden sana bir zarar gelmez. Ýstersen dost-arkadaþ bile olabiliriz.” dedi. Köpek anlamýþ gibi kuyruðunu sallayarak cevap verdi, yüzündeki düþmanca ifade de kaybolmuþtu. Parkýn içindeki mekana doðru ilerledi, içeriye girdi. Küçücük bir yerdi. Sadece iki masa ve yedi-sekiz sandalye vardý. Çay ocaðýndan çýkan buhar camda pus yaratmýþtý. Ondan baþka kimse yoktu içeride, az sonra mekana bakan on altýlý yaþlarda bir genç gelip bir isteði olup olmadýðýný sorunca:
     -Bir çay alayým, varsa bir de karýþýk tost istiyorum.
     -Abi bizde tost yok, ama istersen fýrýndan simit, açma, poðça filan getirebilirim.
     -O zaman, bir simit, bir açma alýver bizahmet, dedi. Genç tam istediklerini almaya gitmek için niyetlenmiþti ki:
     -Haa, bir de þu üçgen peynirlerden alýr mýsýn? Dedi, ama genç hiç bir cevap vermeden dýþarý çýktý. Onun için son istediðini anlayýp anlamadýðý konusunda þüpheye düþtü.
     Genç birkaç dakika sonra istediklerini getirdiðinde üçgen peynirin de olduðunu gördü. Simidi, pohçayý, peyniri çayla birlikte yiyip bitirdi. Bir de orta þekerli kahve ýsmarladý. Ocakçý genç kahveyi hazýrlarken:
     -Burada bir otel var mý? Diye sordu.
     -Yok amca.
     -Pansiyon filan?
     -O da yok.
     -Geceyi burada geçirmeyi düþünmüþtüm de...
     Kahve geldi, yanýna bir de maden suyu aldý. Havanýn kararmasýna daha birkaç saat olmasýna raðmen, geceyi geçirebileceði bir yer bulmasý gerekiyordu. Ayaða kalkýp hesabý ödedi, hýzlý adýmlarla dýþarý çýktý. Parkýn bahçesindeki banklarýn birkaçýnda oturanlar vardý, hepsi erkekti; ona bakýyorlardý, yabancý olduðunu anladýklarý için bakýþlarý meraklýydý.
     Parktan çýkar çýkarmaz ayný köpekle karþýlaþtý, onu beklemiþti... Bu sefer kuyruk sallamakla kalmadý, kafasýný ayaklarýna sürttü, peþine takýldý. Suziki'nin yanýna geldiðinde köpeðin hâlâ peþinde olduðunu gördü. Ona bir þeyler ikram etmek istedi, etrafa bakýndý, yolun karþýsýnda bir market vardý. Arabaya binmekten vazgeçip marketin olduðu tarafa geçti. Yaðmur damlalarý düþmeye baþladýðýný fark etti, gökyüzüne baktý; yaðmur yaðacaða pek benzemiyordu. Bunlar geçen bir buluttan düþen birkaç damlacýk olmalýydý. Markete girdi bir paket sosis ve bir paket de salam aldý. Köpek arabanýn yanýndan hiç ayrýlmamýþtý, yiyecekleri birkaç dakikanýn içinde yiyip bitirdi. Karný doyunca daha da sevimli olmuþtu, kýpýr kýpýr hareket ediyor, baþýný sallýyor, kuyruðunu oynatýyordu. Belki de dans ediyordu.
     Köpeðin kafasýný birkaç kere okþayýp arabasýna bindi. Hareket etti, dikiz aynasýnda, arabanýn arkasýndan bakan köpeði gördü...
     Burada kalacak bir yer bulamadýðýna göre baþka bir yere gitmeliydi. Suziki'yi biraz hýzlandýrdý, az sonra kasabanýn dýþýna çýktý. Mezarlýða gelince sað taraftaki yan yolda durdu, arabadan inip etrafý seyretti. Sol tarafta harika bir manzara vardý. Burasý tepeydi ve aþaðýya doðru aðaçlarla kaplýydý, aðaçlarýn bittiði yerde hemen bir koy vardý, koyda iki motor ve masmavi denize dalýp çýkan kuþlar.
     Sað taraftaki mezarlýðýn içine girdi. Küçüktü, birkaç yapýlý mezar vardý sadece, diðerlerinin çoðunun üzerindeki toprak daðýlmýþtý. Etrafý bir metre yüksekliðinde duvarla çevrili mezarlýðýn içi aðaç doluydu, yerler de otla kaplýydý. Yola göre arka tarafta kalan duvarýn yanýndaki tepede çokça aðaç ve biraz ileride de kayalýk görünüyordu.
     Burayý daha yakýndan görmek istiyordu ama kararsýzdý. Yukarý mý çýkmalýydý, aþaðýya mý inmeliydi? Kararýný deniz tarafýna gitmeden yana verdi. Bayýrdan aþaðýya inmeye baþladý, epeyce gitti ve durdu; bayýr devam ediyordu. Durdu, çünkü bu iniþin bir de çýkýþý vardý. Geriye dönüp bayýrý týrmandý söylene söylene. Kime mi? Kendine. Arabanýn yanýna geldiðinde alnýndan ter akýyordu.
     Onca badire atlatýp bugünlere gelen bir kiþi, ufak tefek birkaç sorun karþýsýnda pes etmezdi. Biraz bayýr týrmanmanýn büyütülecek bir yaný yoktu. Mezarlýðýn arkasýnda yükselen kayalarý da yakýndan görmek istiyordu. Yorgun olsa da görmeye gidecekti. Gitti, týrmandý, gene nefes nefese kaldý. Çalý çýrpýnýn önünü kapattýðý ancak bir insanýn girebileceði büyüklükte bir kovuk dikkatini çekti. Ayý filan gibi bir hayvanýn yuvasý olabilir miydi? Olamazdý, çalý çýrpý insan tarafýndan konulmuþ gibiydi. Yaklaþtý, çalý çýrpýyý kenara çekti, içeri girdi. Aydýnlýktan karanlýða geçince gözleri hiçbir þey göremez oldu. Zifiri karanlýk onu biraz da korkuttu. Dýþarý mý çýksam diye düþündüyse de kendine cesaret verip orada kaldý. Cebinden çakmaðý çýkarýp yaktý, ortalýk biraz aydýnlandý. Burasý birkaç metre büyüklüðünde tavaný yüksek bir maðaraydý. Ayaðýnýn altýnda hýþýrdayan sese doðru çakmaðýn ýþýðýný tuttu; yaprak ve gazete parçalarýymýþ. Çakmaðýn ýþýðýný saða sola doðru gezdirdi, az ileride büyükçe bir cisim gördü, yaklaþtý; yataða benziyordu. Yastýk yoksa da buruþ buruþ bir battaniye vardý. Bunun yanýbaþýnda da büyükçe bir taþýn üzerinde yarýsý yanmýþ bir mum ile yanmamýþ iki mum gördü. Çakmaðýn ateþini yarýsý yanýk mumun üzerine tutup yaktý, ortalýk daha da aydýnlandý. Ýyice ýsýnan çakmaðý söndürüp yanan mumu eline alýp etrafý incelemeye baþladý. Ýçeride yataktan baþka bir þey göremiyordu; biri burayý kullanýyor, hatta yatýyordu belki de ama ne yastýk ne de yorgan vardý. Baþka bir þey olmadýðýný düþünmekle yanýldýðýný anlayacaktý az sonra. Çünkü iþte yataðýn baþucunda bir defter duruyordu. Aldý, muma yaklaþtýrdý, orta kalýnlýktaydý ve ilk sayfasýnýn üzerinde büyük harflerle yazýlmýþ baþlýðý gördü, okudu: BÝR ÖLÜNÜN GÜNLÜÐÜ
     Defterde baþka yazý var mý diye sayfalarý karýþtýrdý, vardý.
     Maðaradan dýþarý çýktý, arabanýn yanýna gelip kapýsýný açtý, içine girip yazýlarý daha iyi görebilmek için baþýnýn üzerindeki lambayý açtý ve günlüðü okumaya baþladý.     
● ● ●
     BÝR ÖLÜNÜN GÜNLÜÐÜ
Þubat 29
     Bugün öldüm. Zamanlama harika; sevenlerim -tabii varsa- dört yýlda bir hatýrlayacaklar benim ölüm yýldönümümü. Öleceðimi biliyordum dersem bunu övünmek için söyledim zannedilmesin. Bir tek ben deðil, her insan bir gün öleceðini, bundan kaçýþ olmadýðýný bilir zaten. Öleceðini bilmek de yetmez; ölmeyi de bilmeli. Ölmeyi bilmeyen bir insanýn ölümle arasý nasýl iyi olabilir ki?
     Günler birbirinin kopyasý çoðunlukla. Bir gün diðer günün -ufak tefek farklar hariç- ayný olunca yaþam da sýkýcý, çekilmez bir tiyatroya benziyor. Oyuncular ayný, dekor ayný... Gel de ölme!
     Akýllara gelen soruya cevap vermeden hemencecik konuya geçtim, kusura bakýlmasýn. Nedir akýllara gelen soru? Bir ölü günlük yazabilir mi? Yazamaz. “Öyleyse bu neyin nesi?” deyip sinirlenmeyin. Bakýn izah edeyim:
     Ben bir ölü olarak, sizin gibi dirilerle direkt bir iliþki kuramam; ancak bu -birçok kiþinin duyduðunu sandýðým- medyumlar aracýlýðýyla gerçekleþtirilebiliyor.      Ölüler alemine sesini duyurmak isteyen çoktur, ayný þekilde o alemdeki sesleri duymak isteyen de çoktur. Ýþte bu, medyumlar vasýtasýyla saðlanýyor. Medyum, insanlarla ruhlar arasýnda iletiþim kurarak aracýlýk yapar; ruh ötesi deneyler gerçekleþtirerek ölülerle canlýlar arasýndaki iletiþimi saðlar. Medyum, irtibat kurduðu ruhlardan aldýðý tesirleri dünyaya yansýtýr. Tabii bunu yapabilmesi yani bilgileri aktarabilmesi için öncelikle transa geçmesi gerekir.
     Benim burada anlatacaklarým Reenkarnasyon (bir bedende yeniden doðma) deðil; bu daha sonra belki gerçekleþir, belki de gerçekleþmez; çünkü her ölen bir baþka bedende tekrar doðmuyor, belki de doðamýyor. Yeniden bedenlenmenin þartý nedir, orasýný ben bilmiyorum.
Mart-1
     Bu dünyada, yani ölüler aleminde “zaman” mefhumu yok, ama ben gene de günlüðe tarihler koydum ve koyacaðým. Bu tarihler medyumun transa geçmesiyle ilgili. Çünkü medyum, mesajlarýn hepsini bir kerede alamýyor; bu bazen günlerce, bazen haftalarca sürüyor, hatta aylarca süreni de var. Medyumun yaptýðý iþ oldukça yorucu, trans halindeyken aþýrý enerji tüketiyor. Trans hali sona erince uzun bir süre dinlenip kaybettiði enerjiyi yeniden kazanmasý gerekiyor. Medyum, trans halinde iken söylediklerinden tek kelimesini bile sonradan hatýrlayamýyor.
     Bu alemde, dünyada varolan her þey aynen var. Fark þurada: Burada varolanlarýn dünyadaki nesneler gibi bir maddi, nesnel varlýðý yok. Hepsi görüntüden ibaret.
     Birçok insan en baþta buradaki cennet ve cehennemi merak eder. Gerçekten cennet, cehennem, azrail, cehennemin bekçisi eli topuzlu zebaniler, ýþýklar içinde tanrý ile insan arasýnda aracýlýk yapan nurdan yaratýlmýþ melekler, kötü, düzenci, insanlarý aldatan, onlarý doðru yoldan çýkaran günah iþlemeye teþvik eden, tanrýyý unutturmaya çalýþan iblis yani þeytan, sýrat köprüsü, huri var mý yok mu? Evet, hepsi var.
     Öldüðümde önce sorgu meleðinin karþýsýna çýktým. Sorgu meleði bana iþlediðim günahlarý sordu. Hangi birini anlatacaktým? O kadar çoktu ki! Ben de melekler nasýl olsa günah ve sevaplarla ilgili kayýt tutuyorlarmýþ, oradan bakýlmasýný söyledim. Melek benim bu küstahça isteðime hiç kýzmadý. “Günahlar ödendikten sonra, her ruh cennete gider, onun için öncelikle mevtanýn günahlarýný görmemiz gerekir.” Dedi.
     Ben de onun iyiliðini biraz daha istismar ettim ve hem cehennemi hem de cenneti görmek istediðimi söyledim. Kabul etti. Beni iki kapýnýn yanýna götürdü; biri cehenneme diðeri cennete açýlýrmýþ. Önce cehenneme açýlan kapýdan içeri girdim. Ýçerisi aydýnlýktý ama ne kadar arasam da aydýnlýðý saðlayan dünyadaki gibi ne bir güneþ ne de bir lamba gördüm. Daha da ilginci içeride benden baþka insan ruhu da yoktu ama zebaniler vardý ve çok ürkütücüydüler. Üzerinden dumanlar çýkan yan yana dizili yanardað kraterine benzeyen günahkarlarýn cezalarýný çektikleri azap yerlerini de gördüm. Cehennemde fazla durmadan çýkýp cennetin kapýsýndan içeri girdim.
● ● ●
Devam edecek...



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn fantastik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Korona Hikayeleri - 2
Sýcak Bir Gece
Maðaranýn Kamburu - 20 (Son Bölüm)
Maðaranýn Kamburu - 19

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Küçücük Hikâyeler - 2
Deliden Mektup Var
Acayip Bir Hikaye
Bir Murat Dört Surat
Korona Hikayeleri - 8
Küçük Hikâyeler - 1
Senin Hikayen
Prostat
Bir Ölünün Günlüðü - 8 Son Bölüm
Bir Ölünün Günlüðü - 7

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.