Þiir, tarihten daha felsefidir ve daha yüksekte durur. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Böylesine büyük ve iddialý bir cümleyi daha filmin baþýnda söyleyebilmek, az sonra göreceklerimiz hakkýnda yönetmenin izleyici üzerindeki mutlak hakimiyetini kurma becerisine sonuna kadar inandýðýnýn göstergesi oluyor. Yoksa ‘yine de acýtýyor’ sözünü peþinen nasýl söyleyebilir ki? Bu kurgunun içerisinde kendimize ait bir þeyler bulacaðýmýzdan o kadar emin ki, aþkla birlikte filmin kendisini de açýlýþ sekansýnda illüzyonla eþdeðer tutuyor. Yani týpký bir sihirbazý izlerken onun hile yaptýðýný bilmemize raðmen ona inanmamýz gibi; Christoffer Boe, bizleri filmin en can alýcý kýsmýna, seyretme zevkine, konsantre olmaya çaðýrýyor. Perdede rüya gören seyircinin, gördüðünün rüya olduðunu anlamasýný ve onun akýþýna kendisini býrakmasýný istiyor. Karakterlerin geçmiþi üzerinde yorum yapmadan, senaryonun geliþimine asgari ölçüde kafa yorarak ve mizansenle ilgilenmeden; izlenenin hem bir film olduðunu hatýrlayýp hem de olabildiðince türe ait kliþelerden arýndýrýlmýþ olarak filmini görmemizi istiyor. Boe’nun istekleri iþte tam bu noktada kendisine tema olarak ‘aþk’ý seçmesiyle kesiþiyor. Böylelikle filmi izlerken karþýmýza çýkan boþluklara, cevaplanmamýþ sorulara, olmadýk kesmelere ve kamera açýlarýna aldýrmaksýzýn, her þeyin mubah olduðu bir evrene taþýyor bizi. Týpký aþkýn kendisinde olduðu gibi “Yeniden Sev Beni” de dünyanýn dönüþüne kendini kaptýrmýþ, kural tanýmayan bir çizgide, gerçek ve düþsel bir evren arasýnda yüzüyor. Uydu görüntüleri, çok yakýn çekimlere; optik hileler, ýþýktaki alýþýlmadýk düzenlemelere karýþýyor. Dogma filmlerinden alýnan referanslar, Fransýz Yeni Dalgasý’yla harmanlanýp, biraz Lynch (“Mulholland Dr.”, 2001), biraz Godard (“Serseri Aþýklar”, 1960), bir tutam da Resnais (“Last Year in Marienbad”, 1961) kaynaklarýndan beslenince; týpký filmdeki karakterlerin hayatlarýnda olduðu gibi filmin kendisi de sürekli bir yeniden yapýlanmanýn nesnesi oluyor. “Bir adam, yalnýz bir adam, ama tek baþýna sokaklarda deðil, insanlar içinde yalnýz bir adam,” tasviriyle baþlayan “Yeniden Sev Beni”, hakkýnda fotoðrafçý olmasý dýþýnda hiçbir þey bilmediðimiz Alex (Nikolaj Lie Kaas) üzerinden ilerliyor. Aslýnda anlatýcýnýn dediði gibi çok da karmaþýk olmayan bu hikâyede Alex’e genç sevgilisi Simone (Maria Bonnevie), yazar August (Krister Henriksson) ve Aimee (Maria Bonnevie) eþlik ediyor. Haklarýnda bildiklerimiz ise oldukça sýnýrlý. Arthur, Aimee ile evli, Alex ve Simone beraber ama evli deðiller. Onlar biricik aþklarýný arýyor. Ýþte hepsi bu! Karakterler hakkýnda edindiðimiz bilgi bu kadar az olunca, bizim için de tek önemli þey aralarýndaki aþk iliþkisine yoðunlaþmak, onlarý anlamaya çalýþmak oluyor. Boe’nun diyaloglarýn ötesinde yoðun metaforlar kullanarak anlattýðý bu iliþki, kesinlikle hiçbir þekilde aðýrdan alýnmadan, ilk sahneden itibaren tabiri caizse ‘küt’ diye baþlýyor. “Önce bir adam, sonra bir kadýn ve ardýndan gelen gülüþ” formülüyle tanýmlanan ‘aþk’ýn filmde karþýmýza çýkýþý da týpký hayattaki gibi beklenmedik, kontrol dýþý ve bir anda gerçekleþiyor. Alex bir barda karþýlaþtýðý (aþk için tanýþmaya gerek yoktur ki) Aimee ile sevgilisi Simone pahasýna iliþkiye girince, hayatýnda kökten bir deðiþim baþlýyor. Dairesi yok oluyor, arkadaþlarý ve Simone artýk onu tanýmýyorlar. Þehrin kalabalýðýnda ve labirenti andýran sokaklarýnda Alex, aþký arayýþýnda giderek kimliksizleþiyor. Ýlk bakýþta ihanetin sonucu gibi görülen bu çözülmenin aslýnda aþkýn doðasýndan kaynaklanan normal bir süreç olduðunu film ilerledikçe anlamaya baþlýyoruz. Alex’in aþkýna sýk sýk eþlik eden ‘düþen adam’ imgesi, açýkça Ýngilizce’deki ‘fall in love’ deyiminin ilk anlamýna göndermede bulunuyor. Âþýk olurken-aþka düþerken Alex, sürekli iki kadýn arasýnda gidip geliyor. Bir yanda her daim arzulanan, baþka bir erkekle beraber olan çekici ve gizemli kadýn, diðer yanda her zaman onun yanýnda olan ve aþkýndan emin olduðu genç ve romantik sevgili. Her iki kadýnýn tek bir vücutta birleþmesi mümkün olmadýðý için; Alex, ruhundaki baþta âþýk olma yeteneði olmak üzere tüm kadýnsý eðilimlerinin kiþiselleþtirilmiþ halini ararken ayný kadýnýn bölünmüþ iki parçasýyla karþý karþýya buluyor kendisini. Böyle bir durumda Alex kadýný sanki yüzyýllardýr tanýyormuþ duygusuna kapýlýp ve onun karþýsýnda sessiz ve çaresiz, hayatýnýn düþüþüne geçmeye hazýrlanýyor. Sürekli yeniden kurgulanan bir aþk iliþkisinin içerisinde debelenen Alex (Erkek), yeniden ve hiç durmaksýzýn Simone-Aimee’ye (Kadýn) âþýk oluyor. Çünkü filmin baþýnda da söylendiði gibi kadýn gittiðinde geride gülüþten uzak ve yalnýz bir adam dýþýnda hiçbir þey kalmýyor. “Yeniden Sev Beni”, izlendikten sonra belki yeni bir þey söylememekle suçlanacak, bazýlarýysa filmi açýkça erkek hegemonyasýnýn olumlanmasýna yoracak. Ama eminim ki herkesin kafasýnda hayranlýkla karýþýk soru iþaretleri býrakacak. Benim tavsiyem ise o sorularý olduklarý yerde býrakýp film üzerine saatlerce konuþmak yerine sadece onu izleyerek perdedekilerin keyfine varmanýz. Ne de olsa izlediklerimizin film olduðunu biliyoruz (ne de olsa yaþadýðýmýzýn aþk olduðunu biliyoruz) üzerinde konuþup tartýþarak onu (aþký) kirletmenin ne anlamý var ki?
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |