TRT Haber Bürosu Kýbrýs Sorumlusu Sayýn Tahir Olcay Kýraç Hakikat WEB TV’de yayýnlanan “Hakan Yozcu Ýle KKTC Güncel” adlý programa konuðumuz oldu.
     Tahir Olcay Kýraç ile Kýbrýs sorununu, Kýbrýs’ý ve Kýbrýs’ta TRT tarafýndan çekilen “Bir Zamanlar Kýbrýs” dizisini konuþtuk.
     Tahir Olcay Kýraç, 1971 yýlýnda Ankara’da doðmuþ. Ýlk ve orta öðrenimini burada yapmýþ. Yükseköðrenimi için Ýstanbul’a gitmiþ. Sonra tekrar Ankara’ya dönmüþ. Birçok okulda eðitim görmüþ. TRT’nin açtýðý bir münhali kazanarak muhabirliðe baþlamýþ.
     Kýraç, TRT’nin bir okul olduðunu belirterek, insanýn bu kurumda birçok þey öðrendiðini ve kendini hayata nasýl hazýrladýðýný belirtiyor. Bunu, uzun bir çalýþma sonunda çok daha iyi anladýðýný söylüyor.
     2014 yýlýnda Kýbrýs’a TRT sorumlusu olarak geldiðini ve o günden beri burada görev yaptýðýný anlatýyor. Kýbrýs’ý ve Kýbrýslýlarý çok iyi tanýdýðýný ve burayý çok sevdiðini anlatýyor: “Kýbrýslýlar, çok iyi insanlar, misafirperver, yardýmsever, sýcakkanlý insanlar. Her þeyden önce baðýþlayýcý bir özelliðe sahipler. Kin tutmuyorlar. Herkese ve her þeye hoþgörü ile bakýyorlar. Ben burayý çok sevdim.” diyor.
     Gazeteciliðin zor bir meslek olduðunu, insanýn birçok tehlikelerle karþýlaþtýðýný söylüyor. Bir gazetecinin evinde pek duramadýðýný, meslek gereði durmadan gezdiðini, haber peþinde koþtuðunu belirtiyor: “Haberi, anýnda vatandaþa duyurmak gerekiyor. Günü geçmiþ haberi duyurmak bir iþe yaramaz. O nedenle haberi gününde ve hatta en önce vermek gerekiyor. Bu nedenle de gazeteciler çok geziyor. Doðal afetlerle karþýlaþýyor. Dünyada yaþanan bütün olaylarý, çatýþmalarý, savaþlarý takip ediyor. Bunlar da stres yapýyor. Psikolojik durumlar yaþanabiliyor. Düþünün, kendinizi birden bre bir savaþýn ortasýnda buluyorsunuz. Bombalar, silahlar, patlamalar, yaralanmalar ile karþý karþýya kalýyorsunuz. Ölümle burun buruna geliyorsunuz. Ölümler dahi yaþanýyor. Ben Irak’ta da uzun süre görev yaptým. Orada en az 200 kadar gazeteci arkadaþým hayatýný kaybetti. Bu anlamda ben hala yaþadýðým için kendimi þanslý hissediyorum. Onlar, meslekleri uðruna hayatlarýný kaybetti. Onlarý saygýyla anýyorum.” diye anlatýyor.
     Sayýn Kýraç’a Kýbrýs sorununu soruyorum. Çünkü kendisi uzun yýllar burada görev yapýyor ve birçok görüþmenin içinde olmuþ birisi.
1960 Cumhuriyetinden sonra Rumlarýn yetkili tarafmýþ gibi gösterilmeye çalýþýldýðýný belirtiyor. Bu nedenle de Rumlarýn kendilerini tek yetkili olduklarýný gördüklerini, bunun yanlýþ olduðunu belirtiyor. Oysa Kýbrýs’ta Türklerin de olduðunu ve onlarýn da ayný haklara sahip olduklarýný dile getiriyor. Rumlarýn, kendilerini tek yetkili görmelerinden ve Türklere karþý haksýz bir ambargonun uygulanmasýndan dolayý þu ana kadar bir neticeye varýlamadýðýný söylüyor. Annan Planý’ndan sonra da Rumlarýn ödüllendirildiðini, Türklerin “Evet” demesine raðmen AB’ye tek taraflý olarak “Hayýr” diyen Rumlarýn alýndýðýný ve dolayýsý ile Türklerin bundan büyük zarar gördüðünü söylüyor.
     KKTC’nin tanýnmamýþlýðýnýn, sonuçlarý olumsuz etkilediðini anlatýyor. Bunun sonucunda da Kýbrýslý Türklerin dünya arenasýnda birçok haklardan mahrum kaldýðýný, birçok uluslararasý etkinliklere katýlamadýklarýný söylüyor. “Kýbrýslý Türkler, tanýnmadýklarý için uluslar arasý spor etkinliklerine katýlamýyor. Olimpiyatlara, Avrupa Kupalarýna, Dünya Futbol Kupalarýna, atletizm gibi dallara ve diðer bütün spor dallarýna katýlamýyor. Kýbrýs Türkleri de bundan olumsuz yönde etkileniyor. Oysa Kýbrýs’ta da çok yetenekli sporcular var. Bunlar pekâlâ da bu etkinliklere katýlabilir.”
     Sayýn Kýraç, Kýbrýs’ýn Ortadoðu’da çok önemli bir konuma sahip olduðunu, bu nedenle de bütün süper güç devletlerin dikkatini çektiðini dile getiriyor: “Kýbrýs, Ortadoðu’nun kapýsý. Burada kýyýlarý var. Jeopolitik bir öneme sahip. Yeraltý zenginliklerini de buna eklersek süper güçlerin dikkatini çekiyor. Hepsi de buraya konuþlanmak ve buraya hâkim olmak istiyor.” diye görüþ belirtiyor.
     Sayýn Kýraç’a önümüzdeki günlerde yapýlacak olan 5+1 görüþmelerini soruyorum. Açýk yüreklilikle cevap veriyor: “5+1 dedikleri þey, bir sefer müzakere deðil. Adý üzerinde gayrý resmi bir görüþme. O nedenle herkes orada düþündüklerini söyleyecek. Herkes ortaya bir görüþ koyacak. Benim görüþüm þöyle, benim düþüncem böyle diyecekler. 3 gün süreceðine göre demek ki birçok konu masaya yatýrýlacak. Bundan bir þey çýkar mý diye soracak olursanýz ben, bir þey çýkacaðýný beklemiyorum. Neticede bu bir ön görüþme. Rumlarýn tuzu kuru. Kýbrýs’ta çözümü daha çok isteyen taraf biziz. Bunun için gerek Türkiye, gerekse KKTC büyük adým attýlar. Buna taviz de denildi. Ama gelinen noktada gördük ki Kýbrýs’ta çözümü isteyen ve bunun için uðraþan Türkler oldu. Rumlarýn olumsuz tutumlarýndan dolayý yýllarca bir çözüme ulaþýlamadý.”
     Kýraç, Türk halkýnýn Kýbrýs’ý ve Kýbrýslý Türkleri çok sevdiðini, onlar için her fedakarlýðý yapmaya hazýr olduklarýný dile getirdi. Kýbrýs’ýn Türkiye için önemli olduðunu ve Türkiye’nin Kýbrýs’tan asla vazgeçmeyeceðini, bunun düþünülmesinin bile yanlýþ olduðunu belirtti.
     Sohbetimizin son bölümünde TRT tarafýndan Kýbrýs’ta çekilen ve iddialý bir proje olan “Bir Zamanlar Kýbrýs'ý konuþuyoruz.
     Sayýn Kýraç, TRT’nin son dönemlerde çok iddialý projelerle izleyicilerin karþýsýna çýktýðýný ve yapýlan dizi ve programlarýn büyük ilgi gördüðünü söyledi. Bu amaçla da Kýbrýs’ta geçmiþ dönemlerde yaþanan Kýbrýs Türkü’nün yaþadýðý, çektiði acýlarý seyircilerin önüne getirmek amacýyla bu projenin hayata geçtiðini anlattý: “Bir Zamanlar Kýbrýs dizisi Kýbrýs Türkünün 1963-1974 yýllarý arasýnda çektiði acýlarý ve çileleri anlatýyor. Neticede bu olaylar yaþandý. Bu acýlarýn anlatýlmasý ve bilinmesi gerekir. Çok araþtýrmacý ve geniþ bir ekiple senaryo hazýrlandý. Kýbrýs’ta geniþ bir araþtýrma yapýldý. Gerçeðe büyük ölçüde sadýk kalýndý. Ama bakacak olursak sonuçta bu bir kurgu. Yani kurmaca. Bir film senaryosu. O nedenle her þeyin yüzde yüz gerçek olmasý beklenemez. Bazý eleþtiriler alýyoruz. Olsun. Biz eleþtiriye açýðýz. Eleþtirilerin daha iyiye ve daha güzele götüreceðine inanýyoruz. Sabýrlý olsunlar. Beklesinler. Ürün ortaya bir çýksýn. Onlarýn da beðeneceðinden eminim.” diyor.
     Diziyi Hakan Ýnan gibi Türkiye’de bu iþin uzmaný olan çok yetenekli, profesyonel birinin yönettiðini, Ahmet Kural, Pelin Karahan, Serkan Çayoðlu gibi oyunculuk alanýnda kendilerini kanýtlamýþ ve Türkiye’de isim yapmýþ çok ünlü kiþilerin yer aldýðýný belirterek, bu dizi için hiçbir masraftan kaçýnýlmadýðýný anlattý. Kýbrýslý birçok oyuncunun da dizide görev aldýðýnýn altýný çizdi. “Böylece bu iþe yetenekli ve istekli gençlere de bir fýrsat tanýnmýþ oldu. Ekonomik açýdan da katký saðlanmýþ olundu” dedi.
     26 bölümden oluþacak dizinin ilk etapta 80 milyon insan tarafýndan izleneceðini ve daha sonra dünya piyasasýna sunulacaðýný belirterek bu yolla Kuzey Kýbrýs’ýn da tanýtýmýnýn yapýlacaðýný dile getirdi.
     Sayýn Kýraç þöyle devam etti: “Kýbrýs, Türkiye’de beðenilen bir turizm destinasyonu. Buraya tatile gelen birçok insan var. Dolayýsý ile bu dizi sayesinde Kýbrýs’a olan ilginin artacaðýna inanýyorum. Dizide buralarýn güzelliðini gören gezgincilerin Kýbrýs’ý merak ederek buraya akýn edeceðini umuyorum.” diyor.
     Kendisinin de bir tesadüf sonucu bu dizide küçük bir rol alarak bir Ýngiliz Komutanýný canlandýrdýðýný söylüyor. Bu iþten büyük keyif aldýðýný, Kýbrýs’ýn tanýtýmýna küçük de olsa katký yapmaktan mutlu olduðunu dile getirdi.
     Biz de Sayýn Olcay Kýraç’a bütün içtenliði ve samimiyeti ile programýmýza katýlýp düþüncelerini bizimle paylaþtýðý için kendisine çok teþekkür ettik.