"...öyküyü yazan bilge, beþinci ya da altýncý göbekten kral torunu olduðumu ortaya çýkaracak þekilde belirleyebilir soyumu." -Cervantes, Don Quijote |
|
||||||||||
|
Osmanlý Türkçesi oluþturulurken, özellikle dindaþý olan coðrafya’dan, yani Arapça ve Farsça’dan çok sayýda kelime alýnacaktýr. Buna da daha ziyâde ihtiyaç duyduðu kelime ve kavramlarý kendi dilinde bulamayýnca, bu dillerden karþýlamak ihtiyacý duyulur. 15. yüzyýl içinde Osmanlý Devleti’nin sýnýrlarýnýn geniþlemesi ve devlet disiplinin yerleþmesi sonucunda, Türkçe bu yüzyýlda devlet dili, bilim ve sanat dili olmanýn yanýnda, konuþma ve yazý dili birliði de saðlanmýþ ve bu dil ile edebî ürünlerini vermeye baþlayacaktýr. XVI. yüzyýla gelindiðinde, üç kýtada hüküm sürmekte olan Osmanlý’nýn bütün kurumlarýnda görüldüðü gibi, dil ve edebiyatta da bâriz bir geliþme kendini gösteriyordu. Artýk Türkçe müstakilen, Arapça ve Farsça ile rekabet edebilecek bir seviyeye gelecekti. Ancak 19. yüzyýlýn ilk yarýsýndan itibaren dilde baþlayan yenileþtirme hareketleri, 20. yüzyýlýn baþlarýna kadar devam edecek ve özellikle Tanzimat’la birlikte Batý kültürünün etkisi altýna girmeye baþlar. Dönemin edebiyatý, artýk divan edebiyatýnýn çýkýp, özellile Fransýzca’ nýn etkisi altýnda altýnda Avrupaî bir nitelik kazanmaya baþlayacaktýr. Türkiye’de Tanzimat ile baþlayan dil tartýþmalarý, Ýkinci Meþrutiyet döneminde bayaðý bir hýz kazanýr. Önce Meþrutiyet’ in daha sonra da Cumhuriyet’ in toplum, kültür ve medeniyet ideologluðunu üstlenecek olan Ziya Gökalp, dilde de deðiþimin öncülüðüne, Türkçülüðün Esaslarý adlý kitabýnýn bir bölümünü de Türk dili ve edebiyatýna ayýrarak baþlar. Türkçe’ ye , tarihinde yapýlan en büyük müdahale ve deðiþimin Cumhuriyet’le birlikte yaþandýðýný görüyoruz. Özellikle Atatürk’ ün, Cumhuriyet’ in kuruluþ döneminde, bizzat kendisinin dil tartýþmalarýna katýlarak, dil reformunun baþlatýlmasýnda görüþ ve direktifleri ile belirleyici olacaktýr. Kendisinin; “Ülkesini, yüksek istiklalini korumasýný bilen Türk milleti; dilini de yabancý dillerin boyunduruðundan kurtaracaktýr” cümlesiyle belirlenen hedefin, “milli bir kültür yaratma mücadelesi” olduðu anlaþýlmaktadýr. Devlet eliyle, 1934–1936 yýllarý arasýnda Türkiye genelinde, dil konusunda, tarama ve derleme çalýþmalarý yapýlýr. Toplanan verilerin deðerlendirilmesi ve bir sonuca baðlanmasý için, bizzat Atatürk’ ün talebiyle, Fuat Köprülü, Ali Canip Yöntem, Necmettin Sadak ve Reþat Nuri Güntekin’in de aralarýnda bulunduðu bir komisyon, çalýþmalara baþlar. Bu komisyon, toplanan kelimelerden sadece 8000 civarýndaki Arapça ve Farsça kökenli kelimeye Türkçe karþýlýk belirler ve meydana getirilen yeni kelimeler, bir “Cep Kýlavuzu” kitapçýðý halinde Atatürk’ün bilgisine sunulur. Ancak bu çalýþma, Atatürk’ ü pek memnun etmeyecek ve Atatürk; “dil konusunda bir çýkmaza girildiði” gerekçesiyle, bu dil politikasýndan vazgeçecektir. Baþarýsýzlýkla karþý karþýya gelinen dil çalýþmalarýnýn hemen akabinde; yani 1936–1937 yýllarý arasýnda bu defa, dil felsefesi üzerinde yoðunlaþýlýr ve mâlum“Türk Tarih Tezi” nin paralelinde bir “Güneþ Dil Teorisi”oluþturulur. 24 Aðustos 1936 tarihinde kabul edilen bu teorinin ana felsefesi, Türk dilinin kadimliði ve diðer dillerin ana kaynaðýný teþkil ettiði tezi ortaya atýlarak, saplanýlan týkanýklýktan çýkýldýðý kabullenilerek konu bir sonuca baðlanýr. 1938’de baþlayan, Ýsmet Ýnönü’ nün Cumhurbaþkanlýðý döneminde, Türk Dil Kurumu, hükümetin desteði ile, dilde, ikinci bir sadeleþme dalgasý baþlattýr. Dil sadeleþtirmesi adý altýnda dilin yozlaþtýrýlmasý, artýk bir devlet politikasý haline getirilecektir. Hükümetin hiç bitmeyecek olan, “Yabancý Kelimelere Türkçe Karþýlýk Bulma” kampanyalarý, âdetâ, Baþbakanlýk, CHP teþkilâtý ve Halkevlerinin birinci derecede faaliyet alanlarý olarak ortaya çýkacaktýr. Türk kamuoyunda, 1946 yýlý ile baþlayan, demokratikleþme taleplerinin iyiden iyiye arttýðý bir ortamda, Hükümetin dil politikasý, özellikle dilbilgisi kurallarý ile baðdaþmayan “uyduruk” kelimeler þiddetle eleþtirilmeye baþlar. 1950 seçimleri ile iktidar olan Demokrat Parti’nin, öncelikle ele aldýðý meselelerden biri de “dil” konusu, dolayýsýyla da “Türk Dil Kurumu” olur. Kurum’un yönetim yapýsý deðiþtirilerek, ona yarý resmî bir statü kazandýrýlýr. Ardýndan 1952’de Anayasa metnindeki Türkçe kelimelerin deðiþtirilmesine giriþilir ve 1924’teki, dilin bozulmamýþ þekliyle, “Teþkilat-ý Esasiye” Kanunu yeniden yürürlüðe konur. Demokrat Parti yönetimine göre, millet “Dil Devrimi” ne hiçbir zaman raðbet göstermemiþ, hatta onu red ettiðinden, bu çabalardan artýk vazgeçilmesi zamanýnýn geldiðini her vesile ile ifade etmiþtir. 27 Mayýs 1960 darbesi ile birlikte “Dil Reformu” tartýþmalarý, artýk tamamiyle ideolojik tartýþmalarýn polemik konusunu oluþturacaktýr. Tartýþmalar, kamuoyunda daha ziyade , Faruk Kadri Timurtaþ’la, Ömer Asým Aksoy’ un arasýnda olur ve döneme damgasýný vurur. 1970’ lerde tartýþmalara artýk yavaþ yavaþ eski þiddetini kaybeder ama; “dil” de eski dil oluþunu kaybetmekle kalmaz, ortaya bir ucube çýkar. O güzelim Osmanlýca kelimeler artýk meraklýlarý için sadece eski kitaplarýn sayfalarýnda kalýr. Sonrasýnda, konuþulan, hatta yazýlan dil tam anlamuýyla ”avamî “ bir hâl alýr… Meselâ ; KÂÝNAT-Acun’ a, BERAÂT-Aklama’ya, ÂDET-Alýþký’ ya, HATIRLAMAK-Anýmsama’ ya, HANIM-Bayan’a, ZEKÂ-Anlak’ a, TEREKE-Býrakýt’ a, BAKÝYE-Kalýntý’ ya, ÞÝMÂLÎ-Kuzeysel’ e, MAHSUS-Özgü’ ye, vd. bir çok sevimsiz “SÖZCÜK” lere bezenir dilimiz… Salih Zeki Çavdaroðlu 20 Þubat 2021 https://ferahnak.wordpress.com/2021/02/21/tarih-boyunca-turkcemize-sadelestirme-adina-yapilan-ihanetler-ve-bunun-sonuclari/
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |