Her insanda insanlýðýn tüm durumlarý vardýr. -Montaigne |
|
||||||||||
|
*** Yaþý 40’lara karýþmýþ bir insan olarak o çocuksu, masalsý, huzurlu ve mutlu günleri ben de yaþýyorum artýk. Fakat masalsý bu hayatýmýn giriþ, geliþme bölümü olsa da sonucunun henüz olgunlaþtýramadýðýmý da belirtmiþ olayým. Lakin yine de olmasý gerekenleri, olmamasý gerekenleri, sonra býraktýðý izleri anlatmalýyým. Evet, benim masalsý günlerim bir yaz günü onun gözlerinin içine bakmam ile baþlamýþtý… Tabii o laf dinlemez, irade tanýmaz duygularýmýn bir dakika içinde nasýl esiri olduðumu bugün bile anlayabilmiþ deðilim. Karþýmda ýþýl ýþýl yüzü, mütebessim çehresi, kehribar bakýþýyla; ince ve oldukça hassas bir sanat eseri duruyordu. Sanki Allah, bu gülü kendi tûba cennetinden özel olarak kopartýp, dünyada sadece benim koklamam için göndermiþti. Karþýmda atomlarýma kadar bana benzeyen bir gül duruyordu… Nasýl anlatýlýr bilemiyorum ama ne söze ne de kalýba sýðdýramýyorum. Ne ele ne de avucuma alýp tezgahýmda nakýþ nakýþ dokuyarak da resmedemiyorum. Kim bilir belki de o Cenabý Vedüt’ün bu kuluna bir hediyesiydi. Çünkü o bu gönlün içine vizesiz girebilen tek insandý. Üstelik hiç setle karþýlaþmadan, damarlarýmýn içinde akan kýzýl bir çaðlayana dönüþmüþtü. Ýþte ben de onun aþk dolu dünyasýna bir yaz günü bu hislerle hicret etmiþtim… *** Fakat zaman geçmek bilmiyordu. Acaba onu bir kez daha görür müyüm? Sesini tekrar duyabilir miyim? diye diye akýp giden zaman içinde özlem ve hasret yüklü sorularýmýn muhatabý olarak hiç ümitsizliðe düþmedim. Biliyordum ki yüreðe söz geçirmek insanýn kendi elinde deðildi… Onu göremediðim, haber alamadýðým zamanlarda ruhum bir zemberek gibi sýkýþýr, bir an evvel vaktin geçip gitmesini arzu ederdim. Yine bir dem gelir gözyaþýmla ruhumu boþaltýr, bu sefer de hýzlý geçmemesini isterdim. Gün olur, yapmayý düþündüklerimi akrep ve yelkovanýn ezip geçtiðine çok þahitlik ettim. Her doðacak güne baðladýðým umutlarýmýn, güneþin batýþýyla birlikte solmaya çok terk ettim. Lakin hiç ümidimi yitirmedim. Sadece o bilmezdi kalbimde ona ayarlanmýþ bir saat olduðunu… Ama zaman akýyordu, saatler baþlayýp hýzlýca bitiyordu. O da ýsrarlara dayanamadý ve herkesin istediði þeye imza atýp yad ellere gitti… Hýzla geçen zamanlar bu sefer geri kalmaya baþladý. Bu sefer de zaman ve saat bir býçak gibi zamanýmý dilimler, lokma lokma doðramaya baþladý. Belki gaflet canavarý daha kolay yutsun diye böyle olmuþtu. Hoþ, aslýnda, kopan dilimlerin hangi omuz baþýndaki melek tarafýndan kaydedileceðine de ben karar veriyordum… *** Ah, onsuz geçen saatler! Durun, hele durun biraz kurban olayým… Vallahi daha söyleyeceklerim, okuyacaklarým, yazacaklarým var. Belki de bana baðlanmýþ ümitler, bana yazýlmýþ dilekler var. Beklediklerim ve benden beklenenler var. Ýstediklerim ve þahsýmdan istenenler var! Deðil mi ya? *** Faust efendi, zamana “Dur, ne güzelsin” dediði an kaybetti. Ben ise; “Durma, Leyla’ya olup bitenleri her gün farklý farklý diyeceðim” dedikçe kazandým… Ey Leyla! Seni, içinde duymayan kiþiye insan diyemem! Seni özünde hissetmeyene âdem diyemem! Sende tefani olmamýþa yerli diyemem. Ne zaman yüzümü sana çevirsem iklimine girip iliklerime kadar seni duyuyorum. Seninle doðmuþum bu dünyaya, seninle büyüyüp boy atmýþým. Seni yüreðinin baþköþesine yerleþtirmeyen yaþadýðýndan þüphe etsin! Seninle yüreði dolmayan, seni öz sadefinde taþýmayan bir ruh cevherinden söz edebilir mi, gönül incisinden bahsedebilir mi a caným! Senin olmadýðýn bir sine bomboþ bir çöldür. Sensiz geçen günlerim tüyler ürpertici bir zaman kaybý, bir deli gömleði giymekten farksýzdýr! Sensiz ben düþüncesini hiç taþýmadým. Senin kendini hissettirmen bile bir bahar müjdesidir. Senin girmediðin bir yuva ýþýksýz ve karanlýk, türlü zevklerin zehre dönüþtüðü bir akrep oyuðudur. Senin olmadýðýn Ýstanbul bir harabedir. Senin çakmadýðýn gökler yaðmursuz ve verimsizdir. Gel ey ruhum! Gel ey hayat bulacaðým dert içindeki dermaným. Gel ey ruhumdaki gücümün kaynaðý! Sensin benim hakiki dostum. Gel ey dert çekmekten çehresi deðiþenim. Gel ey ýþýk kaynaðým. Gel ey çilelerimin baþlangýcý, mutluluðumun muþtusu, aþkýmýn özü, çekirdeði. Seninle aþka erelim. Leyla ile Mecnun, Ferhat ile Þirin, Kerem ile Aslý gibi olalým…
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |