..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gençliðinde müzik öðrenen, felsefeyi daha iyi anlar. -Platon
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Eðitim > Yûþa Irmak




4 Þubat 2021
Bir Yurdu Sevmek  
Yûþa Irmak
Ýlkokul çaðlarýmýzda sevdirilmiþti bu yurt bize… Hem de siyah önlüklü, beyaz yakalý, kafalarýmýz üç numara asker traþlý, tüm okul öðrencilerinin ip gibi dizilip hep bir aðýzdan gür bir sesle: “Yurdumu özümden çok sevmektir” diye… Öðretmenimiz sesi gür bir öðrenciyi yüksek bir yere çýkartýr, ona “baþla” diye komut verir vermez avazýmýz çýktýðý kadar baðýrýrdýk yurdumuzu ne kadar çok sevdiðimizi… O yýllar 1990’lý yýllardý. Gaziantep / Nizip; Namýk Kemal Ýlkokulu…


:ABFI:
Ýlkokul çaðlarýmýzda sevdirilmiþti bu yurt bize… Hem de siyah önlüklü, beyaz yakalý, kafalarýmýz üç numara asker traþlý, tüm okul öðrencilerinin ip gibi dizilip hep bir aðýzdan gür bir sesle: “Yurdumu özümden çok sevmektir” diye…

Öðretmenimiz sesi gür bir öðrenciyi yüksek bir yere çýkartýr, ona “baþla” diye komut verir vermez avazýmýz çýktýðý kadar baðýrýrdýk yurdumuzu ne kadar çok sevdiðimizi… O yýllar 1990’lý yýllardý. Gaziantep / Nizip; Namýk Kemal Ýlkokulu…

Evimiz Hafýzpaþa mahallesindeydi. Çocuk çaðlarýmýzda çok gezemezdik. Bize göre yurtta, vatanda, toprakta Urfa Birecik Nizip Gaziantep arasýydý. Köylerimiz yeþildi. Herkesin baðý, bahçesi, fýstýðý vardý. Buralarý saymazsam, yurdumuz hakkýnda pek bir bilgi sahibi deðil idim. Ýþte bütün yurtta gördüklerim bu iki þehir arasýndaki yerlerdi.

Bir yurdu tanýmak… Önce tanýmak ve sonra deli gibi sevmek…

Bir yurdu tanýmak, coðrafyanýn edebiyatla kaynaþmasý anlamýna gelmez mi sizce de?

Ortaokul yýllarýmda Adana’ya geldik. O zamanlar müfredatýmýzda okutulan ders kitaplarýný hiç unutmuyorum: Yüce Daðlarýmýz, engin ovalarýmýz, gür akarsularýmýz, dipsiz göller ve üç tarafýmýzý çevirmiþ mavi denizlerimiz, köylerimiz, kasabalarýmýz, kentlerimiz, tarým bölgelerimiz, sanayi bölgelerimiz, edebiyatýn söylemiyle deðil, kuru, dahasý, çoðu kez kötü, neredeyse bozuk bir Türkçeyle dile getirilmek isteniyordu.

Zaten ders kitaplarý hiçbir dönemde Türkçe açýsýndan “denetlenmemiþ”; yalýnkat siyasi tercihlerin buyrultularý doðrultusunda teþrih masasýna yatýrýlmýþtý. Ama ne teþrih! Milli derseniz muhafazakar, ulusal derseniz ilerici. Milli, Demirel’in; ulusal, Karaoðlan Ecevit’in, yani CHP’nin. Muhafazakârlýk da týrnak içinde, ilericilik de. Ýþin aslýna þimdi bakýnca o dönemde bu dönem de bu ülkede neredeyse tüm sözcükler siyasetin birer tutsaðý…

Hangi yýllardaydý, kapaðýnda “Millî Coðrafya”, “Milli Tarih” yazýlý ders kitaplarý? Türk Milli Eðitim Sistemi’nde “militarizm”in ayak sesleri duyuluyor diye ortalýk velveleye verilmiþti… Ýþte bu milli coðrafya kitabýnda Refik Halid’den bahsedildiðini hiç görmedim. Reþat Nuri’nin Anadolu’su, Falih Rýfký’nýnki de yoktu. Gündeþ yazarlar, her zaman olduðunca, yok sayýlmýþtý.

Refik Halid doðayý yazmýþtýr. Meyvelerin, bitkilerin, çiçeklerin bir listesini de çýkarmýþtýr. Armut, þeftali, bir sepet kiraz tatlandýrýr onun yazýlarýný. Cevizliklerden geçip gider, iðdeler görür. Anlattýðý, vurulduðu Anadolu’nun, o bitki örtüsünün yerinde þimdi yeller esiyor bugün… Liste, 2000’ler Türkiyesinin doðal çevresiyle karþýlaþtýrýlsa, yurdu gerçekten koruyup korumadýðýmýz, yurtta yaþamýn sürekliliðini gerçekten dileyip dilemediðimiz kendiliðinden ortaya çýkacaktýr.

Falih Rýfký’nýn gezi yazýlarýnda, bu yurdu tanýmak, gezmek hususunda dili kýþkýrtýcý kullanmýþtýr. Bu öyle bir anlatým tarzýdýr ki yarýn sabah hemen bir motosikletle, arabayla, atla, eþekle yola çýkmak istersiniz…

Reþat Nuri’nin, romaný olan “Anadolu Notlarý”nda törel deðerlerin, toplumsal yaþama biçimlerinin zengin ayrýntýlý bir tasviri yapýlýr. Evler, sokaklar, kýrlar, bozkýrlar, akþamlar; bütün bu sahneler hiçbir coðrafya kitabýnýn anlatamayacaðý kadar Anadolu’yu resmetmiþti bir zamanlar.

“Millî Coðrafya”lar ise ne dünkü ne bugünkü toplumsal coðrafyamýzdan söz açýyordu…

Yeþilýrmak’ýn suyu þimdi de gökçe mi, yoksa çamur sarýsý mý akýyor, belki kimsenin umuru deðil suyun akýp akmadýðý…

Hal böyle olunca þairler de memleket þiiri yazmak isteðini yitirdi. Unutulmuþ Halide Nusret, Yurdumun Dört Bucaðý diyordu. Halide Nusret deprem sonrasý, 1939’da “Vah, Erzincan!” diyordu:

“Kazankaya’dan güneþ þehre bakmasýn gayri,
Ay beyaz fenerini gökte yakmasýn gayri,
Göðsünde coþkun Fýrat gülüp akmasýn gayri,
Ah, güzel Erzincan’ým! Vah, dertli Erzincan’ým!”

Erzincan’ý gördüðümde bu kitabý okumuþ olsaydým belki Kazankaya’yý gider etraflýca görürdüm. Coðrafya kitaplarý Fýrat’ýn oradan da aktýðýný Halide Nusret’in dizesi kadar öðretmedi bana desem inanýr mýsýnýz?

Zaten gezgin bir ruha sahiptim. Bugün Kazankaya’nýn adý bile deðiþmiþ olabilir. Kim bilir deðiþtiyse adý ya Evrenkaya’ya, Demirelkaya’ya, Özalkaya’ya olarak deðiþmiþ olabilir.

Yine Halide Nusret’ten devam edeceðim. Ýþte, “Urfa Geceleri”, Urfa’da yaz geceleri kemanlar inlermiþ, neyler dua edermiþ.
“Güzeldi bir masal kadar
Urfa’da yaz geceleri,
Urfa’da saz
Geceleri.
O gecelere hasretim var,
Hasretim var!”
Okuduktan sonra, yaþamýþçasýna, siz de ayný hasreti duyuyor olmalýsýnýz…

Ne dün ne bugün, Cahit Külebi’nin Tokat’ý, Niksar’ý, Sivas’ý genç kuþaðýn karþýsýna çýkartýldý. Tokat’ý gezmeye gittiðimde Külebi’nin þiirlerini, Tokat’ý hissediþlerini ezberleyip o havayý içimde yoðuþtura yoðuþtura gezmek ve görmek isterdim.

Cahit Külebi, “Sen Türkiye gibi aydýnlýk ve güzelsin!” diyor.

Cahit Külebi, “Ýþte Doðu bu. Bit, deprem ve acý” diyor.

Bir ikilem mi? Tam tersine, gerçekliklerden ürkmeyen yurt sevgisi, yurdu kucaklayýþ mý?

Yurdu betimlemiþ ressamlarýmýzýn yapýtlarý kim bilir nerelerde, hangi banka koleksiyonlarýnda, müzelerin karanlýk, insiz cinsiz salonlarýnda kaybolup gidiyor da, geçmiþten bugüne, yurdun insanlarý bu yapýtlarý göremiyor. Hiç olmazsa temiz bir baskýyla, gerçeðe yakýn renkleriyle görebilse gam yemeyeceðim…

Sadece edebiyat alanýnda da deðil, resim, müzik, tasavvuf, heykel sanatýnýn bütün olanaklarý görülmeli bu yurdu sevmek için.

Vur kýr öldür! anlayýþý baþka türlü düzelmeyecek, iyileþmeyecek.

2010 yýlýndan sonra okuduðumuz tüm haberlerde, seyrettiðimiz televizyonlarda siyasetçiler bu yurdun en ücra köþelerindeki ilkokullarý bilgisayarlarla donatacaklarýný büyük bir övünçle vurguluyorlardý. Çaðý yakalamak, bilgisayar mucizesiydi onlara göre. Bu güzel miydi? Teknoloji çaðýnda evet güzeldi. Peki yeterli miydi? Bence yeterli deðildi!
Ýtiraz ettim mi?
Evet ettim!
Birçok arkadaþa bu fikirlerime söylediðimde onlardan aldýðým cevap irkilticiydi:
“Bu çocuklar çaðýn gerisinde mi kalsýn hocam?”

Okul binalarýnýn depreme karþý dayanýksýzlýðýndan söz açtýðýmda ifadelerim, kelamým yaþanan depremlerle birlikte yok olup gitti.

Koþullarý ve olanaklarý pek az deðiþmiþ okullarda, müfredatý hep dar kafalý öðretimde bilgisayarla çaðý yakalamayý dün de bugün de yadýrgamýþýmdýr.

Sýnýfý, karatahtasý, tebeþiri, laboratuvarý kýsýtlý, konferans-tiyatro salonsuz, spor alansýz, hatta bahçesiz okullar da bilgisayar baþ köþede. Aldýðý aylýkla geçimini saðlayamayan, karný doysun diye yan iþlere ister istemez savrulup gitmiþ bir öðretmen, çetin koþullardaki evlerden gelmiþ öðrencileriyle birlikte, bilgisayar baþýnda.

“… Çocuklar dünyayý yaný baþlarýnda bulacaklar” demiyor muydu?

Þimdi tablet, bilgisayar, telefonlar sadece okullarýmýzda deðil, hayatýmýzýn baþ köþesinde…
Bir mucize oldu mu peki?

Ben görmedim henüz.

Bildiðim, yurt sevgisinde, vatan hasretinde, daðýmýzý, taþýmýzý, insanýmýzý sevemeyiþimizde, sanata, ilme, bilme, fikre, muhabbete, aþka, bakýþ açýlarýmýzdaki saplantýlý düþüncelerin çýkmazlarýnda tek sorumlu olan bana göre bilgisayarlar ve onun beraberinde getirdiði teknolojilerdir…

Bu yazýyý niye yazdým bilmiyorum…

Tek bildiðim þeyin naylon asrýn insaný olmaktan sýkýldýðýmdýr…




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Sefil Tarihçilerimiz!
Tarihimizi Aydýnlatan Bir Kitap
Büyük Þairlerin Þiirleri Nasýl Okunur?
Edebiyat Düþüncesi Üzerine…
Kýlýçdaroðlu Tayyip Erdoðan’ýn ‘muhalif’i mi, Yoksa, ‘mefhum - U Muhalif’i mi?
Baþörtülü Cadýlar
Þiirin Þifresi Nasýl Çözülür?
"Tufandan Önce" Kitabý Üzerine Notlar
Dilin Düþündürdükleri
Pavese’nin Yaþama Uðraþý

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sakin Bir Acý [Þiir]
Geldim [Þiir]
Sözün Çiçeði [Þiir]
Gözbebeði Turþusu [Þiir]
Bir Hicran Naðmesi [Þiir]
Sevgiliye Hasretle [Þiir]
Geceye Kâside [Þiir]
Benimle Ölür Müsün? [Þiir]
Beste-i Nigar [Þiir]
Bilemezsiniz [Þiir]


Yûþa Irmak kimdir?

Felsefe ve edebiyat aþýðý! Yayýncý, gazeteci ve kitapsever. . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.