Sanatçýnýn iþlevsel tanýmý bilinci neþelendirmektir. -Max Eastman |
|
||||||||||
|
Kitabýn kapaðý bulutlu bir güz ikindisinin denizle kaynaþmasý… Kitabýn arka kapaðý ise, ayný manzaranýn uzantýsý üzerine yazýlmýþ “Bitti” adlý þiirden alýntý… Ayný zamanda bana göre hem þairin hem de kitabýn özeti adeta. “Rüyalar güzel Ve cam kýrýklarý gibi …” Kitap, Babýali Kitaplýðý tarafýndan 2015 tarihinde basýlmýþ. Önsözde þair kendi þiir anlayýþýna da çok kýsa deðiniyor “… þiirlerimi mümkün olduðunca sembollerden uzak yalýn bir dille yazmaya çalýþtým. Çünkü çok fazla imgelem içinde yolunu kaybeden, kapalý hale gelen þiirlerin vermek istediði duyguyu kaybettiði görüþündeyim.” Þair, þiirlerinde okuyucunun kendisini bulmasýndan çok, kendi duygu ve düþüncelerinin okuyucu tarafýndan algýlanma beklentisi içinde. Þair “Garip” þiirinin bir temsilcisi gibi. Nil Pröttel Almanya doðumlu, çocukluðunu Türkiye’de geçirip, evlilik münasebetiyle Almanya’ya dönüyor. 2004-2014 yýllarý arasýnda Almanya’da yaþýyor ve yeniden Türkiye’ye dönüyor. Bu arada Almanya’da Fernakedemi Hamburg’un Beslenme Danýþmanlýðý bölümünü bitiriyor. Oldukça giriþken olan þair, bilimsel ve sanatsal meraký da yüksek olan biri… Kitabýn ilk þiiri “Aðýr Film”… Ýnsaný yoran bir yaþam betimlemesi þiir… Özenle seçilmiþ kelimeler sanýrsýnýz ses ve anlamýn birbiriyle uyumu… Þair önsözünde her ne kadar kendi yaþamýný doðrudan algýlamasýný okurundan beklerken, bir çoðumuzun yaþam biçimini olduðu gibi bu þiirinde göstermekte… Özellikle h, s ve k sesleri dýþýnda yumuþak ünlüleri kullanarak tam bir hüzün manzarasý oluþturmuþ. “Hayatýn gizli senaryosunda Baþroldeki beni izliyorum Sisli camekânlarýn ardýndan… … Sýkýcý ve uzun Bitsin diye bekliyorum!” Bir akþam, günbatýmýna karþý içilen Fransýz þarabý gibi akýyor… “Paramparça”… Her birimiz kötü yönetilen ülke gibiyiz. Hem kendimiz hem yaþattýklarýmýz ritmi bozuk yürek gibi… Acýlarý ne kadar saklarsak saklayalým, yakýnlarýmýz içimizden dýþýmýza taþan acýnýn kokusunu almaktalar. Bu þiir de acýnýn dýþa vuran kokusu… “Ben görünmeyen yüzü oldum aþkýnýn Sen umudun aynasý… Parça parça döküldü hayatlar Umarsýzca Savruk ve hýrçýn… …” Aþk kýnýnda durmayan bir hançer… Mutlaka saplanacak bir yürek buluyor kendine, deðil mi? “Yokluk Akþamý”… Bir duygunun doðayla uyumu bu kadar güzel olamaz. Deniz, martý, bulut, engin kelimeleriyle lef ü neþr sanatý yapýlmýþ. Göz, yorgunluk, kapanma, kelimeleriyle de ikinci bir lef ü neþr sanatý yapýlmýþ. Þiirin üslubuna bakýnca mükemmel bir ses ve akýcýlýk var. Kurgu ve söyleyiþ ise saf bir mensur þiir… “Belki bir bulut olur hüzün Martýlarýn çýðlýklarýnda son bulur Taþarken enginliðinde denizin Ben yok olurum akþamýnda… …” “Ayrýlýk Ýstasyonu”… Bu þiir bana yýllar önce seyrettiðim bir Western filmini çaðrýþtýrdý; Comanche Station (Komançi Ýstasyonu). Filmden yerine þiirden söz etmek istiyorum. Dört dizeden oluþan bir þiir… Nereden nereye gideceði belli olmayan bir yolcunun karmaþýk duygularý þiir… Ýnsanýn içi kabarýr sesi titrer ve kelimeleri toparlayýp bir türlü düzgün cümle kuramaz ya… Ýþte o duygunun þiiri… Þiirden alýntý yapmýyorum. Bence o büyülü havayý kitabý okuyarak yakalayýn. Bir baþka dört dizelik þiir “Yalnýzlarýn Mutluluðu”… Ýnsan kendi yalnýzlýðýný bile bir baþkasýyla paylaþmak, hiç olmazsa göstermek istiyor. Hiç kimseyi bulamazsa, daðlara, denize, sokaklara… Ýþte bu þiir de öyle bir þiir. Oysa Özdemir Asaf “Yalnýzlýk paylaþýlmaz / Paylaþýlýrsa yalnýzlýk olmaz” diyor. Nil Pröttel de yalnýz birinin yalnýzlýðýndan kurtulmayý þarký söylemekte aradýðýný söylüyor. Þiiri okuyun. “Maðlubiyet”… Ruhun ayazýnda üþümek biraz muðlak bir anlatým olmuþ. Þair kendisini ruh olarak mý beden olarak mý görüyor, bu dizelerde net bir anlam ortaya koymuyor. Ama þu dizeler gerçekten müthiþ… “Yoksunluðumdan ölmemek için Kendimden kahramanlar yaratýyorum Her biri baþka rolde” Lev Tolstoy; “Acý duyabiliyorsan canlýsýn. Baþkasýnýn acýsýný duyabiliyorsan insansýn” diyor. bu þiirde de adeta bu söz dizelerle anýtlaþýyor. “Bugün Kapanmýþ yaralarýmý kanatýyorum Akan kaný gördükçe Demek hâlâ yaþýyorum diyorum” Hristiyan inancýnda beden ruhun hapishanesi kabul ediliyor. Ýnsanýn ölümü de ruhunun özgürlüðe kavuþmasý. Ýþte bu inanç bu þiire girerek, yeniden hayat buluyor. “Zýrhýma sokuyorum kendimi Ýçine sýðmadýkça Acýyorum…” “Göldeki Kadýnýn Öyküsü”… Kime ait olduðunu hatýrlamýyorum, ama “Acý ile ýstýrabýn gerekli olduðunu anlar anlamaz hayat güzelleþiyor” diye aklýmda bir cümle kalmýþ. Ölümler aslýnda düþünebilen yaratýklar için vicdan ve merhametin tetikleyici birer unsurlarý… bu þiirde de þair umutlarýný kaybeden bir kadýnýn hayatla arasýndaki iliþkinin sona ermesinden bahsediyor. Þiir her yönüyle mükemmel ancak “Karanlýðýn yalnýzlýðý” tamlamasýný kullanmak yerine ya yalnýzlýðý, ya karanlýðý kullanmýþ olsa bence daha iyi olurdu. Yalnýzlýk canlý carlýklarýn sahip olduðu bir duygu. Karanlýk ise canlý bir varlýk deðil. Þiirde ben çok cezbeden dizeler vardý bu þiirde. “… Suskunluðun mührüyle kapanan dudaklara Sevmek sözcükleri hapsedilmiþ Taþlaþmýþ kalpteki þefkat acý verirken umarsýz Gökten olmamýþ bir dilek için bir yýldýz kaymýþ Kadýnýn silik öyküsüne… …” Þiiri okuduðunuzda bu dizeler üstünüze çöken karabulut gibi, çaresizliðin her türünü yaþatýyor. Hulasa yaþanan mükemmel deðil, tablo mükemmel… “… Sabah güneþ aydýnlatýrken gölü Bir cesetmiþ melekler gibi yatan Gölün serin sularýnda…” Vincet Van Gogh tablosu kadar canlý ve ürpertici… “Kýrmýzý Gül” kýrmýzý gül vermek, Anadolu anlayýþýnda aþkýný ifade etmesi bir kiþinin. Kýrmýzý gülü bir erkek bir kadýna verir, kadýnýn da gönlü varsa, erkeðe beyaz bir mendil verir. Bu þiirde, hayatlarýný birleþtirememiþ âþýk ve maþukun sevdalarýný temsilen kadýn kýrmýzý gülü mezara býrakýyor. Müthiþ bir duygusallýk… Þirin bütünlüðüne zarar vermemek için alýntý yapmýyorum. Þiiri okuyun… “Gölge”… Nedenini bilmiyorum, ama gece bana hep bir ürperti vermiþtir. Belki de hastalarýn ölüm korkusunun hep gece yaþanmasýyla ilgili olduðundan… Bu þiiri okurken de ayný duyguya kapýldým. Bu ürpertiyi giderecek en iyi þeyde, ürpertiye neden olan unsurun sevimli hale dönüþmesi…Þair bu þiirde tam da bunu yapýyor. O esrarlý ürpertiye neden olan sahibi görünmeyen gölgeyi gölgeleri yöneten bir prens gibi gösteriyor. Harika bir þiir… “Muhteþem”… Aþkýn olaðanüstülüðü genç bir kýz zarifliðiyle anlatýlan “Muhteþem” þiir. “Þehvet”… Soyut bir aþkýn somutlaþtýrýlmasý ve iki insanýn birbirine tutkusu iþlenmekte. Nil bu þiirinde doðu ve batý aþkýnýn bir sentezini sunmakta okuyucuya… “Bitti”… Ne çok þey bitiyor. Aþk bitiyor, kelimeler bitiyor, duygular bitiyor, acýlar bitiyor, hayat bitiyor, mutluluk ve umut bitiyor. Bitmeyen ne diye düþünüyorum da. Bitmeyen sanýrým tek þey Tanrý… Çünkü en ilkelinden, en çaðdaþýna kadar insan denen varlýðýn her tür koþulda içinden gelse de gelmede de sýðýndýðý tek liman; Tanrý… Bu þiirin bir kýsým dizeleri de kitabýn arka kapaðýný anlamlandýrmakta. Kitabýn en beðendiðim þiiri desem yeridir. Beni en çok cezbeden dizelere bir bakalým. “Soyunsam diyorum bazen Þöyle çýrýlçýplak, Yaralý ve unutkan… …” Sizler de þöyle þiirin tamamýna bir bakýn… Mississippi akýyor bir insanýn gönlünden baþka bir insanýn gönlüne. Saf ve kusursuz þiir. “Sahte Kahraman”… Ýnsanýn en zayýf olduðu yer yüreði aslýnda… insan her þeye karþý koyuyor da sevdaya karþý koyamýyor. “Ýnsanýn içinin yaðý eriyor” derler ya, tam da bunun için söylenmiþ iþte. Bütün dünyaya kafa tutan biri, sevdasýnýn tutsaðý olup çýkýyor. Þair buna sahte kahraman diyor, siz ne dersiniz, bilemem. Bir bakýn isterseniz. “… Dünyanýn kahramanýymýþým gibi gösterirken Cesaretim olmadý hiç Gidiþini izlerken kýrýk aynamda Kal diyemedi…” “Tezat”… Tanrý “Her þey zýddýyla kaimdir” der. Þair de aynýný farlý bir biçimde söylüyor. “Bin adým koþarken ayný yerde kalmak Çýðlýk çýðlýða bir kalbe susmak Duygularýn yansýmalara tersinde hep ben… …” Ýlk dizeye baktýðýnýz zaman bir masalda boþa harcaman zamandan bahsedilirken kullanýlan “Az gittim, uz gittim. Dere tepe düz gittim. Altý ay bir güz gittim. Döndüm baktým ki, bir arpa boyu yol almýþým.” Tekerlemesine de bir gönderme var. Yani telmih sanatý kullanýlmýþ. “Býçak Hýzý”… Dört dizeden oluþan bu þiirde, son dizede bana göre anlamda bir zorlama var. Düþün düþü olmaz. Mübalaða (abartý) sanatý kullanýlýrken oluþmuþ bir zorlama…. “… Ölüm bir adýmdýr artýk Düþlerin düþ kýrýklýðýna…” “Bir Kadýnýn Gözyaþlarý”… Mükemmel bir duygu aktarýmý… Ben duygularýný gömen bir kadýnýn son yaþayan duygusunun belirtisi olarak gözyaþýnýn akýtýldýðýný düþündüm. Bir baþka anlamda taze mezarlar zaten gözyaþý ile sulanmaz mý… Þu dizelerdeki etkileyiciliðe bir bakýn… “… Devri geçmiþ bir aktristin Hiç yaþanmamýþ hikâyeleri gibi Darma duman!” “Kör”… Bu þiir bana, Sadýk Gürbüz’ün Söylediði “Demiri Toz Ederler loy / Kan serperler gökyüzüne / Sevdayý yoz ederler loy / Kül serperler kör gözüne” þarkýnýn dizelerini çaðrýþtýrdý. Ýki güzel, iki farklý söyleyiþ… “Yýkýntý küllerini savurdu umudun rüzgârý Güneþe baktým uzun uzun Gözlerim köreldi Umudu bir daha göremem artýk” “Bu Kadar Basit”… Bir çocuðun beklentilerinden bir genç kýzýn beklentilerine uzanan bir þiir… Gerçekleþmeyen dilek ve hüzün þiiri… Bir sürü güzel þey sadýktan sonra hüznün esas kaynaðýný veriyor þair. “… Hayýr; vazgeçtim hepsinden Keþke, Keþke beni sevseydin…” “Taze Aþk”… Ýnsan hangi þart ve zamanda olursa olsun, istese de istemse de umuttan vazgeçemiyor. Hep bir beklenti tasarýlar içinde bulunuyor. Nil Pröttel bu þiirinde, hayallerin gölgesine sýðýnarak umudunu ve beklentisini sürdürüyor. “Hayalini öperken buldum kendimi Aynada gülücükler…” “Ecel”… Ýþte umudun son bulduðu bir insanýn duygusunun yansýtýldýðý sözler… Bundan daha mükemmel ve duygu erozyonu yaþatan bir þiir sanýrým olamaz. “Siyahlar giymiþ yolcusuyum Sisler arasýnda kaybolan son trenin Mezarlýktan raylarda ilerlerken Acým kabir azabý gibi derin” “Korkak”… Þair bu þiirde kendi korkularýndan bahsediyor, dolayýsýyla da hepimizin korkularýna gönderme yapýyor. Ben de korkuyorum. Korkum saðlýðýmý kaybetmek ve sevdiklerimin saðlýklarýný kaybettiklerini görmek. Her canlý korkuyu biliyor ve yaþýyor, ancak biz kendimiz dýþýndaki varlýklara çok zaman ayýrmadýðýmýz için ne hissettiklerini de bilmiyor, belki de bilmek istemiyoruz. Her kaçýþ korkudan uzaklaþma demek deðil mi? Þair bu þiirinde bütün bu duygu felsefesini yeniden deðerlendiriyor. “… Biri var kaçýp gitmek isteyen Korkum, Onun kadar cesur olmak! … Ýzin versem diyorum, Kaçýp gitse… Korkuyorum!” “Veda”… Ne çok vedalaþýyoruz; sevdiklerimizle, sevmediklerimizle, çok isteyerek, hiç istemeyerek ettiðimiz vedalar…. Veda kelimesi bana hep Ýsmet Özel'in “Partizan” þiirinin ilk bölümünü hatýrlatýyor. “Gýrtlaðýmda bir harf büyüyor buna dayanacaðým diþlerim kamaþýyor yýldýzlardan buna da. Kabaran bir çarpýntý oluyor þehir. Artýk yýrtarak açtýðýmýz zarflarda ne kargýþ ne infilâk yalnýz koynunda çaresiz, çýplak isyan iþaretleri taþýyan bir ergen cesedi.” Ayný güzellikte ve oldukça farklý bir “Veda” var Nil’in þiirinde. “Müziðin sesini kýstým kalbimdeki Susuverdi Mozartlý besteler Derin bir sessizlik… …” “Ýstanbul’a Emanetim”… Ýnsaný yýpratan çektiði acýlar deðil aslýnda, insaný yýpratan çektiði acýlarýn hiçbir iþe yaramamasý. Ýnsan istemese de ne çok þey yapýyor; yaþamak istediði yerden ayrýlýyor, yaþamak istediklerinden ayrýlýyor, kendi teninden ayrýlýyor, dününden ayrýlýyor hasýl-ý kelam ayrýlýyor da ayrýlýyor. Ýçindeki korkunç çýðlýk, dýþýnda kuru bir sessizliðe dönüþüyor. Kendi koruyamadýklarýmýzý baþkalarýna emanet ediyoruz bazen umutla, bazen umutsuzca. “Ýstanbul’a emanet ettim seni giderken Hýrçýn rüzgârlarýnda savurma sevdiðimi dedim Giderek kilo alýrken onu yutma Koru kirletilmiþ insanlardan Tek sevdiðim o, sana emanet dedim. …” Diyeceðim þu kirletilmiþ insanlardan koruma temennisi yerine insaný ve insanlýðý kirletenlerden korunma temennisinde bulunulsa sanki daha güzel olurdu. “Yarasalarýmla Ben”… Ýnsan üzüntülerini, kusurlarýný, acýlarýný, boþa çýkmýþ umutlarýný ya karanlýða gömer, ya yorgan altýna. Her þeyini yitirmiþ bir insanýn gündüzü yoktur. O hep karanlýktadýr. Bu yüzden umut ýþýðý deriz ya… Nil Pröttel de, bu ayný duyguyu kullanýyor. Kirli bir dünyanýn kirini görmek istemiyor Haþim gibi ve karanlýða meylediyor. “… N’olur ýþýklar hep uzak dursun Alýþtýðým karanlýkta Yarasalarýmla baþroldeyim” Yalan ile gerçek arasýndaki bir bocalamanýn þiiri “Oysa”. Oysa güneþ bir âþýðýn duygularýna göre deðil, planlandýðý gibi doðar. Kaderi de beklentiler þekillendirmez, tercih ve yaþananlar belirler. Her þey olmasý gerektiði gibi olur. Ýstek ve arzular doðrultusunda deðil. “Avuçlarýmda ne çabuk kýrýldý umutlar Yok oldu hayalimdeki o âþýklar …” “Aþk Bitti”… Þiir mükemmel, akýcý ve çarpýcý. Saf þiir. Ancak ben “Aþk Bitti”ye katýlmýyorum. Aþk iki insan arasýndaki sosyal iliþki deðil, aþk bir kiþinin hiçbir karþýlýk beklemeden, bütün bedeni ve ruhuyla bir varlýða soyut istendik bir prangayla baðlanmasý… Tarihte bir âþýðýn maþukuna duyduðu aþk karþýlýk bulmuþ mu, bulamamýþ mý araþtýrmasý elbette bugün yaþanan bir aþk için hiçbir katký saðlamaz. Dolayýsýyla bir araþtýrma da gereksiz diye düþünüyorum. Ancak bin yýllar boyunca yaþanan aþklar hâlâ bitmemiþ. Biten insan ömrü ile iki insan arasýndaki iliþki… “… Hazin bir öyküydü dinlediðim Seninle ben Silik, solgun, sessiz Neye yarar ki aramak yeniden? Yaþadýk; Bitti!” “Ýntihar”… Kaç þairin þirine konu oldu bu yýkýlýþ ve yaþamdan kopmaya neden olan korkunç kavram? Bakýn bu kavramý Nil Pröttel nasýl sunuyor yüreklere… “… Acýdan darbeler kollarýmda Ruhum çivilenmiþ bir haça Bana kalan ufak bir elveda Hoþça kal zavallý dünya!” Benim de þiirime konu olmuþtu intihar… 1989 yýlýnda intihar konusunu iþleyip, ayný adla yayýnladýðým þiirdi. “… ellerin nasýl da kýþ gözlerin n kadar bahar intihar gece gibi asisin seviyorum seni yine de …” “Aþkýn Öðretisi”… Aþk, Apollon bizler ilahi konservatuvar öðrencileri… Öðrettiði her þarkýyý lir ile söylemedik, yüreðimizin týnýsý ile söyledik. Güneþi ortamýza alarak… Þiirde bunun üzerine kurulu… “… Aþk kendi melodisini çaldý bize Ve biz tek vücut danseder olduk” “Kapanýþ”… Eskilerin deyiþiyle ahrete intikal ya da Mevlana’nýn deyiþiyle “Þeb-i Arus”… Yaþam, herkesin kendi baþrolünü oynadýðý provasýz bir tiyatro… Alkýþlarý da, protestolarý da kiþi kendi kafasýnda duyuyor. Rolünü kötü oynayan yok. Kötü ve iyi roller var… Kiþinin kendi tercih ettiði roller… Ve sahne sonunda geçilen kulis… “Makyajý akmýþ, Saçý baþý daðýlmýþ þu zavallý dünyada Hayat denen þey zaten, Oynadýðýn her rolde Bir parçaný býrakmaktý!” “Çoraplar”… Türk dilinde aþýrý güzel þeyler anlatýlýrken duygulara ket vurulamýyor ve aþýrý kötülük ifade eden kelimelerle en güzeller anlatýlmaya çalýþýlýyor. Ben de bu þiirin güzelliðini nasýl anlatabilirim diye düþününce bu yola baþvurmaya karar verdim. Korkunç ve dehþet güzel. Þu karþýlaþtýrmaya bir bakar mýsýnýz? “… Ha ben, ha çoraplarým! Dünya beni çýkarmýþ Onun þeklinde kalmýþým Biraz kirli, biraz yýpranmýþ Ve hoyratça kullanýlmýþ Onlar kadar giyilmiþim ben de! …” Gereklilerin kayýp, gereksizlerin ortada olduðu bir dünyanýn basit, ama etkili betimlemesi “Kayýp” adlý bu þiir… “… Nerdesin, anlat dedim Umutlar sustu Iþýk beklenen aþkta Yaþatacak insan kayýp” “Uyanmazsýn”… Bir umursanmazlýktan doðan kýrgýnlýðýn þiiri… Bu þiiri okuyunca aklýma Nilgün Marmara geldi. Nilgün intihar ettikten yýllar sonra kocasý, “Nilgün bir kenara çekilir sürekli bir þeyler karalardý. Demek þiir yazýyormuþ” gibi bir duyarsýzlýkla karþýlaþmanýn þiiri bu. “Uçurum”… Ýki insan arasýnda sevgi yoksa ya hiçbir þey yoktur, ya uçurum vardýr. Ýki insandan birinde sevgi var diðerinde yoksa, dipsiz bir uçurumdan daha büyük bir acý vardýr. “Aramýzdaydý hep Bizi anlatan uçurum… Birlikte ve yalnýz iki insan Ben gözü yaþlý Sen karþýdan öylece bakan… …” “Lanet”… Arkadaþým Gloria diyor ki, “Yalnýzlýk güzel kadýnlarýn tercih ettikleri lüks yaþam biçimidir.” Sanýrým bu lüks yaþam biçimini Nil de istem dýþý tercih ediyor. “… Ben kimsenin bilmediði Derin boþlukta Yapayalnýzým…” “Soluk Kahramanlar”… Ýnsanlar arasýnda umutlar, dilekler farklýlaþtýkça birbirlerinin beklentilerini de olumsuz etkilemekte. Umutlarý kýrýlýp, beklentileri gerçekleþmeyen kiþiler ya içe kapanýyor, ya hýrçýnlýðý artýyor. Bu þiirde de kimileri içe kapanýyor, kimileri hýrçýnlaþýyor. “Karþýlýk beklenen silik öykülerin Soluk kahramanlarý… Hýrçýn kalpler yüzler vurmuþ … Son umuda saplanmýþ aðlayan ruhlar Dengesiz ipte, cambaz ustalýðýyla Hiç rüzgâr çýkmasa diye dua ediyor” “Aþk Þarabý”… Fark etmek… Bazen bir mükemmelliði yakalamak, bazen sýradanlýðý mükemmel gördüðünü anlamak… Rahmetli Galip Erdem’in bir anýsýný dinlemiþtim. Türkmenistan’a gittikleri zaman, kendisine kýmýz sunulmuþ. Ýlk kez kýmýz içen Galip amca “Mükemmel bir tat… daha önce içtiðim hiçbir içecekte bu tadý bulamamýþtým. Mest oldum” demiþti. Daha sonra kendisine kýmýz sunan arkadaþýyla sohbet ettiklerin içtikleri kýmýzýn sýradan bir kýmýz olduðunu, çok da güzel olmadýðýný arkadaþýndan öðreniyor. Þartlanma ve beklenti çok önemli. Þartlanma çirkini güzel gösterebiliyor. Belki de aþk bu iþte. “… Tattým þehvetli dudaklarýndan Onulmaz yaralar açan aþk þarabýný Meðer; En ucuzuymuþ!” “Yârin Zulmü”… Bu duyguyu en çok yaþayan biri olarak düþünüyorum da, yârin bir kabahati yok aslýnda. O sadece bizim hissettiklerimizi hissetmiyor. Biz de yârin de bizim hissettiklerimizi hissetmesini arzuluyor, bekliyoruz. Sonra bu gerçekleþmeyince de yâri zalimlikle, duygusuzlukla, umursamazlýkla suçluyoruz. Hülasa bu da bizim kibir ve bencilliðimiz olmuyor mu? Acaba ayný duygularý sokaktan geçen herhangi biri için gösterebiliyor muyuz? Yar da bizi sokaktaki herhangi biri olarak görüyor olamaz mý? ne dersiniz? “… Yârimin hoyrattýr sevgisi Sararken kanatýr Dindirir de… Bir kadýn var burada Daðýlmaya yüz tutmuþ Görse de olur, Görmese de…” “Yapboz”… Ýnsan dýþtan zarar görürse, tedavisi yapýlýyor da, içten zarar görünce tedavisi yoktur. Bir de kiþinin tedaviyi isteyip istememesine baðlý bu durum. Bunun için Mahzuni Baba, “Deðme tabip sýzýlýyor / Yaralarým yaralarým / El deðdikçe bozuluyor / Yaralarým Yaralarým” diyor. Ve Nazým Usta, "Ah benim sevdasýna bencil / Yüreðinde saðlam sevdiðim Aklýma geliþini seveyim / Ne de güzel darmaduman ediyorsun beni ..." Bazen bir Urfalý’nýn biberi sevmesi gibi… Acý ne kadar çoðalýrsa, o kadar alýþkanlýk yapýp zevk de verebilir. Gerçi Nil bu durumdan yakýnýyor, ama… “Kirli aynalara yansýyan Zamansýz yol alýþlar… Kirli tenimin altýna saklý Binlerce okunmamýþ ölüm mektubu gibi… … Ben ve bana ait her þey Hiç tamamlanmamýþ bir yapboz gibi Darmaduman!” “Özlemin Adý: Kan Kaybý”… Diðer þiirlere bakýnca bu þiir bence zorlama bir þiir olmuþ… Anlam ve anlatýmda ifadeler yapay kalýyor. “Hýrçýnlýðým vurur / Vurur da her dalga da / Kalbime çarparým yine” Bu bölümde ilk iki dize ile üçüncü dize arasýnda anlam tutarsýzlýðý var. “Dünün tesellisini beklemek oldu” dizesine baktýðýmýzda dünün tesellisi beklenmez. Dünün tesellisine sýðýnýlýr. Yine “Naftalin kokulu maskelerimde / Acýnýn zamanýna çanlar çalar / Gerçek arsýz bir köpek olmuþ / Beni kovalar!” Bu bölümde ilk iki dize hem kendi aralarýnda, hem üçüncü dize arasýnda anlam kopukluðu görülüyor. Bölümün ilk iki dizesi baðýmsýz birer bölüm gibi, üçüncü dördüncü dizeler ayrý bir bölüm. Son üç bölüm mükemmelliðini koruyor. “… Zaman tortusunu býrakýr Özlem noktalý her saatin Cüzzamlý derisine …” “Anafor”… Yine olaðanüstü güzel bir þiir. Bence tek kusur “Acýdan zengin, þefkatten uzak” dizesi… Kafiye endiþesiyle uzak kelimesi kullanýlmýþ. Oysa zengin kullanýlýyorsa, buna zýt anlamda uzak yerine yoksun ya da yoksul kullanýlmalýydý. Acýya yakýn, þefkatten uzak da olabilirdi. Yine de bence harika bir þiir. En çok etkilendiðim dizelere siz de bir bakýn. Þiir hakikaten Anafor… “Hayatýn silueti geçerken üstümden Öyle zor ki böyle uzaktan Seni yaþamak!” “Ayna”… Korkunç bir manzara… Dil ve anlatým güzelliði olmasa bir gerilim filmi seyrettiðimi söyleyebilirdim. “… Defolu sevgilerin çürük kokan nefeslerinde Dokunsam, saðanak olur gözyaþlarý Hadým edilmiþ umutlarýn gölgesinde Ýnler doðmamýþ güneþlerin her ýþýltýsý Ve salýnýr görünmez iplerinde bir ceset …” “Kadavra”… Aðýr bir depresyon þiiri… Nil’ tanýsanýz bu þiirleri bu mu yazdý diye hayret eresiniz. O kadar iyimser ve hayatý doðru algýlayan biri ki… Ýnsanýn içiyle dýþý bir olmuyor demelerinin kaynaðý bu olsa gerek. Umarým bu depresyon yalnýzca bir þiir kurgusudur. Bu kadar candan bir insanýn, böyle depresyon geçirmesi gerçekten duygularda tahribat yaratýyor. “… Bir kasvet delirmiþ bir fýrtýna Dalgalarým vurdukça Daha da açýlýyor Kapanmamýþ her hatýra Üstüme sinekler yapýþýp emdikçe Uzaktan bakmak öyle Ölümün en aðýr þekli; Yaþarken ölmektir zaten!” “Savruk”… Ýnsan hani bir yerden bir yere taþýnýrken, evde kaba bir temizlik yapar, sakladýðý bir çok þeyin kullanýlmazlýðýný fark edip daðýtýr ya da atar ya… Bu þiirde de þair yaþanan birçok þeyin karþýlýk bulmadýðý için deðersizliðini anlayýp adeta savurarak bitirmeye uðraþýyor. Bu en çok da ömrümüzden giden günler oluyor. “… Lanetli her güne uyanmak Kýrýk dökük geçmiþin yataðýnda Senin olmayan her günü harcamak Savruk ve umarsýzca… …” “Ýhanet”… Konuya iliþkin þimdiye kadar okuduðum en güzel þiir bu. Bir duygu ancak bu kadar muhteþem anlatýlýr. Ýmrenmedim dersem yalan olur. “… Kendimize sapýk ve iradesiz Masum bakan gözlerin Katili oluruz dokundukça…” Keþke þiirin tamamýný verebilseydim. Her bir dize ayrý bir mücevher gibi… Bu þiiri okumamak bence çok büyük bir kayýp. “Sus”… Karþýnýzdaki insan susarsa, her þey bitmiþ demektir. Karþýnýzdaki insan susarsa, çok þey söylemek isteyip kelimeleri toparlayamýyor demektir. Karþýnýzdaki insan susarsa, daha bürük bir aþkla bakýyor demektir. Karþýnýzdaki insan susarsa, beklenmedik sözler söylemiþsiniz demektir. Karþýnýzdaki insan susarsa, sizi kýrmaktan korktuðu içindir. Karþýnýzdaki insan susarsa, onu kucaklayýp öpün. Gerçi Nil Prötell öyle yapmýyor, ama… “Sus! Bugün tüm hayatým akýyor ellerimden Biz biriz derken Sen; sus! Sus ki; boynu bükülsün umutlarýn Bir kadýn ölsün senden uzakta… …” “Gece ve Acý”, “Cinayet” þiirleri aþk buhranýnýn yarattýðý bere duygu fýrtýnalarý… Yeni yürüme çabalarý içinde olan bir çocuðun düþtüðü yerden kendi baþýna kalkma çabalarý ya da yorgun bir ihtiyarýn bastonuna dayanarak doðrulma çabalarý… Okurken bile insan kýsa süreli sarsýntý geçiriyor. Sýrf merak edip okunsun diye alýntý yapmýyorum. “-Miþ”, kitaba adýný veren þiir… kýrýk umutlarýn, olmayan beklentilerin, aþka ve ayrýlýða rivayetle bakmanýn, ama en önemlisi de, vazgeçememenin þiiri(y)Miþ. “… Ama biri var kalpte ki, Hiç bitmemiþ…” “Döngü” þiirini okurken çok hüzünlendim. Ýnsan sevdiðinden çok uzakta olsa da, bir araya gelemeyeceklerini bilse de, kapý ve pencere hep bir bekleyiþ yeri olarak hayatýna giriyor. Ben en çok martýlardan ve turnalardan haber beklemiþimdir. Turna hiç görmedim ya da gördüysem de tanýmadýðým için bir þey ifade etmedi. Martý çok farklý. Hep bir haber beklediðim için martý ne zaman pencereme gelse, bir haber veriyormuþ kabul edip, ona yiyecek verdim. Birçok martý sýrayla pencereme gelir. Pencere çýkýntýsýnda yiyecek yoksa pencere camýna vurarak yiyecek isterlerdi. Yiyeceklerini alýnca da uçup giderlerdi. Bir rahmetli Küçük Ýskender’in bir þiiri vardý hiç aklýmdan çýkmayan “Bir martýyý aðlatýn sen / Bir çocuk garanti intihar eder artýk” dediði þiiri… Sonra “Döngü”… “Sen martýlar besledin pencerende Ben umutlar… Sustukça büyüdük Sen bilmedin… Ýstanbul geçti içinden Ben Ýstanbul’dan geçtim Depremler oldu, artçýlar Korkular galipti Çýkýp gelmedin … Kaçtýkça istedik Sen de anladýn.” “Gel” adlý þiirde þair yüreðine hükmedene sesleniyor, ancak akabindeki “Ölüler Mezarlýðý” adlý þiirden anlýyoruz ki, gelen olmamýþ. “Yine içimde Bir aþkýn intiharý… Kalbim, Ölüler mezarlýðý” Kusursuz insanýn olamayacaðýný düþünmüyorum. Peygamberler bile kusurlu davranýþlar göstermiþler ve Tanrý tarafýndan uyarýlmýþlardýr. Bu yüzden ben, kusursuzluðun da bir kusur olabileceðini düþünüyorum. Ufak tefek dilbilim kusurlarý dýþýnda mükemmeli yakalayan Nil Pröttel’in birçok þiiri eskilerin deyiþiyle selh-i mümteni… Dili ve þiirsel kurguyu kullanmasý açýsýndan diyebilirim ki Nil, yaþayan Nilgün Marmara… Bu hýzla giderse, benim kanaatim, Nazým Hikmet’in yeni versiyonu olma sürecini kýsa zamanda tamamlamýþ olacak. Þairi kutluyorum. Okuyucularýnýn oldukça þanslý kimseler olduðunu söylemek kesinlikle mübalaða olmaz. 23 Aralýk 20 Gölcük
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |