Efendim zaman, amiral battý zamaný! Evet evet, Dünya'nýn süper gücü olarak lanse edilen -ki bunu 11 eylülde gördük!- bir devletin, sadece haritadan faydalanarak, ortadoðuda elli yýldýzlý bayraðýný dalgalandýrma isteði týpký bir oyuna benziyor.

    Eski çaðlarda kaleleri saran ordular içerdekilere seslenirmiþ : "Kaleyi teslim et, çýk git... Nereye istersen oraya git... Giderken dokunmayacaðýz." Bunun adý “vire” yani "barýþ yoluyla kale teslimi." Þimdi Bush'da Saddam'a ayný teklifi yapýyor... "Aileni al nereye gidersen git" diyor. Hatta medya olayý abartýp Saddam'a, Kaddafi'nin topraklarýnda bir kaç dönüm yer ayarlýyor.
    Süper güç, Irak'ýn dört bir yanýnda çevresine tam 250 bin asker toplayarak Normandiya'dan sonraki en büyük asker sevkiyatýný yaptý. Uçak gemileri yýðýnla geliyor. Kitty Hawk Pasifikten, George Washington Hint denizinden, Lincoln Atlantikten, biri kuzeyden, öteki güneyden kuþattýlar bile. Þimdi bu, Amiral battý oyunu oynamak deðildir de nedir?
    Þimdi gündemde hep Amerika'nýn ne yapacaklarý ve ne yapmasý gerektiði konuþuluyor. Peki ya Saddam'ýn ne yapacaðý niye konuþulmuyor? Saddam niye Bush'a "Aileni al Beyaz Saraydan git" diyemiyor? Gelin isterseniz Amerika'nýn neler yapmasý gerektiðine bi bakalým;
    - Öncelikle Amerika, savaþý bir derbi maçý havasýnda görüp taktiðini ona göre düzenlemeli! Fenerbahçe'nin yol geçen hanýna dönmüþ olan 3-4-1-2 taktiðinden vazgeçip, orta sahayý güçlendirmeli ve yan toplardan olabildiðince Saddam'ýn kalesine gelmeli!
    - 11 eylülden sonra dörtköþeye düþen Pentagon (!), Sylvester Stallone, Chuck Norris, Batman, He-Man, Superman gibi ülkesini seven milliyetçilerle fikir alýþ-veriþinde bulunmalý!
    - Savunma bakaný Rumsfeld, kýþlalarda moral olsun diye askerlerle birlikte karavanadan yemeli!
    - Hasan Mutlucan þarkýlarýnýn ingilizce versiyonlarý oluþturulup, gün boyu radyolardan yayýn yapýlmalý!

...

    Peki Saddam ne yapmalý bu durumda? Bush'a yol gösteriyoruz da, Saddam'a niye göstermeyelim?
    - Saddam, Amerika'nýn oyun düzenini, teknik direktörün þoförü araclýðýyla öðrenip, sahaya ona göre bir takým çýkarmalý ve defansýný saðlam tutmalý!
    - Stallone, Batman, Superman gibi kahramanlarla konuþup, aralarýndan rüþvete meyilli olanlarý bulup, onlarý kendi saflarýna çekmeli. Eðer yapamýyorsa, hareminden bir kadýnýn beþi bir yerdesini satýp, bir bilim adamý bulup, ayný kahramanlardan klonlmalý!
    - O da, Rumsfeld gibi askerlerin arasýna karýþýp, moral olsun diye "Top-Ten" güneþ gözlükleriyle yirmi bir pare keleþ sýkmalý!
    - Türkiye'de olduðu gibi Irak'ta da, "protez müzik" adý altýnda þarký yapan kahraman bozuntusu iki-üç kiþi bulup þarký söylettirmeli! (bunun ne yararý olacaksa?!)
...

    Savaþ hakkýnda en güzel sözü belki de Albert Einstein, "Eðer bir adam, marþla uyum içinde yürüyebiliyorsa, o deðersiz bir yaratýktýr. Kendisine sadece bir omurilik yeterli olabileceði halde, her nasýlsa, yanlýþlýkla bir beyni de olmuþtur onun. Uygarlýðýn bu kara lekesi en kýsa sürede yok edilmelidir. Emirle gelen kahramanlýktan, bilinçsiz þiddetten, aptalca yurtseverlikten, tüm bunlardan nasýl da nefret ediyorum. Ben savaþý, öylesine tiksinti verici ve aþaðýlayýcý buluyorum ki, böyle iðrenç bir eyleme katýlmaktansa kendimi parçalayýp yok ederim daha iyi... Benim anlayýþýma göre sýrdan bir cinayet, savaþta adam öldürmekten daha kötü deðildir." diyerek söylemiþtir.
    Savaþ, kan ve barutu, yokluðu, açlýðý, büyük yýkýmlarý çaðrýþtýran bir kavram olarak mitolojide de yerini amýþtýr. Antik mitolojide savaþ tanrýsý Ares'tir. Kendi Zeus'un oðlu olduðu halde ondan bile daha kötü gösterilmiþtir. Ne kadar aþaðýlayýcý, tahrik edici sýfat varsa hepsi Ares'e müstahak görülmüþtür. Kudurgan, azgýn, zalim, cani, deli, uðursuz, baþbelasý, eli kanlý, vb. sýfatlarýn hepsini bir arada taþýr Ares. Savaþ meydanlarýnda her zaman sürekasýyla birliktedir. Kýzkardeþi Eris (kavga), oðullarý Phobos (Bozgun) ve Deimos (korku) yanýndan ayrýlmazlar. Buna karþýlýk kýzý Harmonia (Uyum) babasýyla gezmez. O insanlarin uyum içinde olmasýný istemekte ve bu yüzden savaþlara karþý çýkmaktadýr.
    Tabi Mitolojide bile bu kadar kötü anlatýlmýþtýr. Ama savaþýn faydalarý da yok deðildir. Evet yanlýþ okumadýnýz, savaþýn faydalarýda vardýr. Nasýl mý?     Mesela yardýmlaþmayý artýrýr, bir anda bir kaç milletten insanla bir arada bulunmanýzý saðlar. Sýðýnaklarda, insanlar arasýndaki baðý kuvvetlendirir. Kan yapar. Spor yaptýrýr, koþturur. Ekonomiyi dibe indirir, bu sayede bugünkü hale gelmeniz bir ilerleme gibi görünür. Kalp atýþýný durdurur, ritm bozukluðunu engeller. Doðal seleksiyona renk getirir. Aðlatýr, aðlayýp açýlýrsýnýz. Medyaya malzeme saðlanýr, bu sayede içi geçmiþ manken görüntüleri ve þiþman kediler yarýþmasýný izlemek zorunda kalýnmaz. Savaþa hayýr protestolarý için ücretsiz konserler düzenlenir, bu sayede, "nerde beleþ, oraya yerleþ" halkýmýza bedava bir hizmet sunulmuþ olur. Nüfusta azalma olur ve kiþi baþýna düþen gayri safi milli hasýla yükselir. Erkek nüfusuda azalacaðý için, yönetimdeki kadýnlarýn sayýsý artar böylece kadýn-erkek eþitliði daha da artar. Nüfus planlanmasý saðlanýr. Ciltler dolusu kahramanlýk hikayeleri çýkar, böylece ilköðretimlerin tarih kitaplarý ve hocalarý hakettikleri saygýyý kazanýrlar. Ayrýca bu kahramanlar için herbirine ayrý ayrý filmler çekilir, böylece sinema endüstrisi de canlanýr. Ýlerde torunlara harita gösterilerek "bu harita daha önce böyleydi, bizim zamanýmýzda böyle oldu" gibilerinden, olayý yaþamýþ olmanýn büyüklüðü (!) içerisinde nutuklar atýlýr. Askerler tatbikatlarda denedikleri hareketleri gerçekleþtirme fýrsatý bulurlar, böylece kendilerini daha da geliþtirirler. Yýkýma uðramýþ þehirler, düzenli þehir planlamasýyla tekrar kurulurlar. vs. vs. vs. (*)
    Tabiki bu söylediklerimiz hepsi mecazdýr. Savaþta yakýnlarýný kaybeden herkesin duygusunu çok iyi biliyoruz. Savaþla dalga geçmiyoruz, kara mizahla, savaþa bir nebze de olsa dur demek istiyoruz. Ne kadar becerebiliyoruz bu ayrý bir konu ama, herkes böyle bir-iki þey söylese, damlaya damlaya göl olur misali sesimiz yükselmez mi? Dünyada geri kalan yüzlerce ülke, neden bu iki ülkeye (hatta tek ülkeye) hep birlikte dur demiyor ki? Peygamber Efendimiz, "Savaþ hiledir" diyerek ne güzel söylemiþ... Bu hilebaz(lar)a neden sesimizi çýkaramýyoruz? Hakkýmýzýn yenilmesine neden göz yumuyoruz? Sesimiz mi kýsýlmýþ yoksa? Sesimize susturcu mu taktýlar yoksa?
    Konu savaþ olunca tabiki ciltler dolusu yazý yazýlabilir, soru sorulabilir. Anlayana...
    Biz en iyisi yine edebiyattan saðlayalým umudumuzu. Onun için bu anlamsýz hileye dair yazýlan en güzel þiirlerden üç tanesini, sýrasýyla Sunay Akýn, Cahit Külebi ve Necati Cumalý imzasýyla okuyalým...
.....

Savaþ haberleriyle dolu
renkli gazete sayfalarýný
katlayýp bir çocuk üstüste
kesiyor özene bezene
elindeki makas ile

Ve insanlar oluþuyor kaðýttan
tutuþmuþlar elele

.....

Babalar evlerine mahçup döndü her akþam
Harp içinde.
Analarýn sütü kesildi,
Çocuklar aðladý,
Erkekler askere gitti.
Kadýnlar bir deri bir kemik.
Harp içinde kýzlar sarardý.

Savaþanlardansa
Ancak bir hatýra kaldý.

.....

Bir günü
Güzel bir günü
Hiç bir þeye deðiþmem
Onun için savaþý sevmem
Onun için zulümü sevmem


--------------------------
(*) : Ekþi Sözlük