Yaþamým boyunca, ondan birþey öðrenemeyeceðim kadar cahil bir adamla karþýlaþmadým. -Galilei |
|
||||||||||
|
Yitip giden çocukluðuna hayýflanýyorsun; onu sana geri getirecek nedir bilemiyorsun. Gözlerini kapatsan sonra açsan ve babanýn tamirhanesinde olduðunu görsen. Hayat oradan, yeniden baþlasa! Geçen bunca zaman da hiç yaþanmamýþ olsa. Baban sað olsaydý, tamirhanedeki araba kaldýrma makinesi arýza yapýp babanýn üzerine düþmeseydi... Ya da bir saate yakýn bir süre ambulans beklemeyip onu bir an önce hastaneye götürselerdi, doktorlar müdahale edip babaný kurtarsalardý... Hayatýnda ölümle karþýlaþtýðýn ilk an iþte buydu, babanýn kaybý. Babaný kazanýn ertesi günü gömdüler. Seni mezarlýða götürmediler, daha sonra defalarca annene babanýn mezarýna gitmek istediðini söylediðin halde o, hiç oralý olmadý. Birkaç sene sonra korkmadan tek baþýna dolaþabildiðin günler geldiðinde sýk sýk babanýn mezarýna gittin ve her defasýnda gözyaþý döktün. Babanýn seni gördüðünden hatta duyduðundan emindin, ama sen onu göremiyordun; sadece tek bir defa “Aðlama benim güzel kýzým, aðlama. Beni üzmek istemiyorsan o güzel gözlerinden yaþlar dökme!” dediðini duyar gibi oldun. Yok yok, “Gibi” yanlýþ bir sözcük, çünkü sen duyduðuna inanýyordun. Babanýn ölümünden birkaç ay sonra okuldan eve geldiðinde anneni evinizin salonununda bir adamla konuþurken gördün. Oldukça neþeliydi. Sana: -Þerife bak, bu adam yani Hüseyin Usta bundan sonra senin baban. Git elini öp, dedi. Adam, senden tarafa bakmadan elini lütfen uzattý ve sen de öptün. O günden sonra Hüseyin Usta babanýn hem yataðýný hem de tamirhanesini sahiplendi. Bazý geceler yatak odasýndan gelen kahkaha ve zevk dolu inlemeler duyuyor, bundan çok rahatsýz oluyordun. Hatta rahatsýzlýðýn da ötesinde babanýn hatýrasýna karþý yapýlan büyük bir saygýsýzlýk olduðunu düþünüyordun. Bir keresinde bu konudaki rahatsýzlýðýný annene söylediðinde seni tersledi ve: -Baþkalarýnýn ne konuþtuðunu dinleyeceðine, ne yaptýðýný gözetleyeceðine yat zýbar, dedi. Bazý geceler tuvalet ihtiyacýn olsa da odandan çýkmaya cesaret edemiyordun. Bir keresinde çok sýkýþtýn ve çýktýn, yatak odasýnýn yanýndan geçerken gözün yarý açýk kapýdan yana kaydý. Annen çýrýlçýplak ve ayaktaydý, Hüseyin Usta da çýplak ama yataktaydý. Annen seni gördü, hemen dýþarý çýktý ve aðza alýnmayacak sözlerle sana hakaret etti. Aðlayarak tuvalete gittin ve oradan gene aðlayarak odana döndün. Sabaha kadar uyuyamadýn. Tan yeri aðarýrken gözlerin kapandý. Baþka bir gün. Yataða uzandýn, gözlerini yumdun, bir dakika bile geçmeden açtýn. Uyumaktan, uyurken kabus görmekten korkuyorsun, en iyisi gözlerini açýk býrakmak. Öyle yapýyorsun, odanýn içindeki eþyalara bakýp gözlerinin açýk olduðunu kendi kendine kanýtlýyorsun. Tabii açýk, iþte var olan, görüþ alanýna giren bütün eþyalarý görüyorsun. Gördüklerin bunlarla da sýnýrlý kalmýyor, baþka görüntüler de var. Mesela, çok çok yukarlarda bir yerden kilometrelerce aþaðýsýný gözlüyorsun. Burasý milyonlarca hatta milyarlarca insaný içine alabilecek büyüklükte bir alafranga tuvalet. Klozetin içinde insanlar var. Kaç kiþi mi? Çok. Daha da gelenler var, akýn akýn... Klozetin içine girmek için sýraya dizilmiþ insanlar, yavaþ adýmlarla ilerliyorlar. Kuyruðun ucu bucaðý yok. Geliyorlar, geliyorlar. Sayamayacaðýn kadar bir sayýya ulaþýnca gelenlerin sayýsý, duruyorlar ve hepsi baþlarýný kaldýrýp sana bakýyorlar. Sanki senden af diler gibi bir ifade var yüzlerinde. Hayýr af dilemiyorlar, belki de sana hakaret ediyorlar, hatta küfrediyorlar. “Hepiniz adisiniz, aþaðýlýk mahluklarsýnýz, iðrençsiniz!” diye baðýrýyorsun onlara. Duydular ve ses olmayan bir sesle sana cevap verdiler: “Orospu, orospu, orospu...” Cinlerin tepende, elini bir okyanus büyüklüðündeki sifonun ipine götürüyorsun. Tutup bekliyorsun, belki söylediklerinden piþman olurlar da seni bir yanlýþ yapmaktan kurtarýrlar diye. Ama yüzlerinde böyle bir belirtinin en ufak bir izi bile yok. Baðýrmaya devam ediyorlar: “Orospu, orospu, orospu...” Çýldýrýyorsun, öfken artýyor ve sifonu çekiyorsun, okyanus büyüklüðündeki su kütlesi klozetteki insanlarýn üzerine dökülüyor. Ortalýk karýþýyor, anaforun etrafýnda dönen bu insanlar, az sonra klozetin içinden evren kanalizasyonuna akýp gidiyor, hepsi sonsuz bir karanlýðýn ve sessizliðin içinde kayboluyor. Piþman oldun. “Neden yaptým, nasýl yaptým?” diye söyleniyorsun; hayýflanýyorsun, piþmanlýk duyuyorsun ama biraz sonra bunu hak ettikleri sonucuna varýp piþmanlýktan vazgeçiyorsun. “Ýyi oldu, dünya insan mikrobundan temizlendi” diyerek teselli buluyorsun. Bir yandan da soruyorsun: Acaba bu eylemin, sürdürdüðün kötü hayatýn bir sonucu muydu? Öyleyse bu kötü hayatýn tek sorumlusu sen miydin, diðer insanlarýn, tesadüflerin bunda hiç mi rolü yoktu? (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |