TÜRKÝYE CUMHURÝYETÝ'NÝN EMPERYALÝST ÖZ GEÇMÝÞÝ

Emperyalizmin; sýnýrlar ötesi saldýrý ve sömürü þeklindeki ifadesi doðru ancak eksiktir. Emperyalist düþünce ve davranýþlar her kiþi, devlet ve topluma göre deðiþiklik gösterip küresel, bölgesel ya da kendi içine yönelik gerçekleþir. Emperyalizmin esas tanýmý ise þu þekildedir.

Emperyalizm : Maddi, siyasi, dini, askeri, ekonomik ve kültürel olarak sýnýrlar ötesi ve sýnýr içi sömürü demektir. Bu tanýmý okuyup dürüstçe yorumlamak isteyen her birey, toplum ve düþünce, kendisinin emperyalist emellerinin olup olmadýðýný rahatlýkla açýða çýkarabilir.

Etnik ve ulusal kimliklerini Müslümanlýk olarak görüp, bundan gurur duyarak yaþayan Türkler, 1170 yýldýr Arap Ýslam egemenliðinde kaldýklarýndan emperyalist ve ýrkçý olup çýktýlar. Ýslam mantalitesinden bakýldýðýnda, Müslüman Türklerin emperyalist ve ýrkçý olmalarý normaldir. Çünkü Ýslam din düþüncesinde; Allah adý kullanýlarak Ýslam'ýn egemen olmasý için birilerinin dilini, inancýný, kültürünü, ekonomisini, vatanýný, topraðýný istila, imha, talan etmek kutsal görevdir. Zavallý Türkler, Ýslam'ýn bu ukala, ýrkçý, ganimetçi, emperyal anlayýþýna, dünyanýn en iyi düþüncesi olarak tapýnýp kalmýþlardýr.

Bir kiþi, siyasi oluþum, toplum ve düþüncenin, emperyalizmin her türüne karþý olabilmesi için, önce kendisini tüm ýrkçý düþünce, tutum ve davranýþlardan arýndýrmasý gerekir. Irk ve sömürücü düþüncelerden arýnmamýþ her yapý, emperyalist heves peþinde koþandýr. Bu ister büyük isterse de küçük çaplý olsun düþüncede yaþamasý, emperyalizmin uþaðý anlamýna gelir. Özet belirlemelerle Ýslam'ý en çok yücelten Türkiye Cumhuriyeti'nin, emperyalizme karþýtlýkta nasýl ikiyüzlü davrandýðýný, kendi tarihsel geçmiþine bakarak görebiliriz.

Türklerin en az %85'i Ýslam'ý temel alýp ulusal kültürel yapýlarýný buna dayandýrdýklarýna göre, Ýslamcýlarýn ve Türklerin emperyalist pratiklerinin tarihsel örnekleri þu þekildedir. Ýslam miladi 610 yýlýnda ortaya çýkýp, Arap coðrafyasýnda kendisini kabul ettirdikten sonra, bu yayýlmacýlýðý üç aþamada gerçekleþmiþtir.

1.Emevi Sünni Ýslami Emperyalist Yayýlmacýlýk, miladi 650'lerden baþlayýp aralýksýz devam eden ilk yayýlma. Bu emperyal politika Mýsýr baþta olmak üzere, etrafýndaki yakýn Afrika topluluklarý, Mezopotamya ve Orta Asya'ya kadar uzanmýþtýr.

2. Þii Abbasi Ýslami Emperyalist Yayýlmacýlýk, yaklaþýk miladi 750'lerden itibaren ayný þekilde sürdürülmüþtür. Yine Mezopotamya ve Anadolu'ya kadar yayýldýðýný görüyoruz.

3.Osmanlý Sünni Ýslami Emperyalist Yayýlmacýlýk, Osmanlý ortaya çýkmasýyla Ýslam yayýlmacýlýðýný aralýksýz sürdürüp, Halifeliði eline geçirerek bunu tüm dünyaya kanýtlamýþ oldu. Mezopotamya, Anadolu, Asya, Afrika ve Avrupa'nýn ortasýna kadar yayýlmýþtýr. Ýslam; söz konusu bölgelerde Yahudi, Hýristiyan, Mazdek, Þamanistlik gibi birçok doða inanç ve dilleri, Arap Ýslam adýna asimile ederek sömürgeleþtirdi. Günümüzde ise Ýslam ülkeleri yayýlmacýlýðýný daha çok, kendi içinde ve yakýn çevresinde sürdürmekte.

Ýslam emperyalizmi Birinci Dünya Savaþý'na kadar ifade edilen isim ve þekillerde devam ederken, Osmanlý'nýn yok olmasýyla bu yayýlmacýlýk son buldu. Böylece Ýslam ülkeleri, savaþ galibi devletlerin yönlendirmesi ve destekleriyle yeniden bir düzene sokulduklar. Avrupa ve diðer Batýlý emperyal devletlerin, Ýslam ülkelerini desteklemeleriyle, Ýslami emperyalist yayýlma kendi içine yönelik devam etti. Bu aþamadan sonra Türkiye Cumhuriyeti'nin emperyal resmi ortaklýðýný, daha yakýndan tanýmakta büyük fayda var.

1923 öncesi Avrupa ve Batýlý emperyalistler, Anadolu, Orta Doðu üzerinde sürekli gayri resmi yayýlmaya çalýþýrlarken, Lozan Antlaþmasý'yla resmileþtirdiler. Müslüman Türkiye Cumhuriyeti bundan cesaret alarak, Türk Ýslam Irkçý Senteze muhalif tüm düþünceleri imha etmeyi, tek yaþam gördüler. Türk Ýslam emperyalist yayýlmacýlýk, Mustafa Kemal'in öncülüðü ve direktifiyle þu tarihlerde gerçekleþtirildi.

1-Mustafa Kemal'in plan, programlarý ve emirleriyle yapýlan ilk emperyalist saldýrý, 1919 yýlýnda Mustafa Suphi' ve 15 arkadaþýnýn Karadeniz kýyýlarýnda öldürülmesi.
2-1919 ve 1920'de Aliþer çevresindeki Kürt, Türk Kýzýlbaþ Alevilere yapýlan katliam.
3-1922'de Aliþan Bey ve çevresindeki Alevi Kýzýlbaþlara yapýlan katliam.
4-1925'te Diyarbakýr, Þeyh Said ve çevresindeki Sünni Kürtlere yapýlan katliam.
5-1927 Aðrý Zilan, Ýhsan Nuri Paþa çevresindeki Sünni Kürt halkýna yapýlan katliam.
6-1920'den1938'e kadar Seyid Rýza'nýn çevresinde toplanan Kýzýlbaþlarýn aðýrlýklý olarak yaþadýðý Dersim, Erzincan, Malatya, Elazýð ve Sivas halkýna yapýlan katliamlar. Belirtilen tarihlerde Kýzýlbaþ lider ve öncülere destek veren Kürt, Türk, Ermeni ve Süryanilerden 100,000'den fazla insan öldürülmüþtür. Bizim aslan sosyal demokratlarýn Kurtuluþ Savaþý olarak anlattýklarý þov, asýl bu utanç verici katliamlardýr. Türk Ýslam Irkçýlarý bu saldýrýlarýný Amerikalý, Alman, Fransýz ve Ýngiliz Ýstihbaratçýlarla birlikte uyguladýlar. Emperyalistler, Türk Yöneticilere askeri, siyasi, maddi destek vermeselerdi, baþarýlý olma ihtimalleri zayýftý.

Dünyaya kendilerini örnek gösteren Türkiyeli sosyal demokratlar,1919'dan itibaren söz konusu emperyalist ülkelerle her türlü ekonomik, siyasi, askeri iþbirliklerini inkar edecek kadar kiþilik yoksunudurlar. Bu iliþkiler 1919 'da baþlayýp resmi olarak Lozan Antlaþmasý, 1950 yýlýnda Türkiye'nin emperyalistlerin yanýnda Kore Savaþý'na katýlmasý ve 1950'de NATO'ya üyelik, her þeyi net olarak kanýtlýyor.

Kendilerini mevcut devletin sahibi gören sözde sosyal demokratlar, Ýslamcýlar ve Irkçýlar, ifade edilen katliamlarla hýzýný alamayýp, emperyalist ortaklarýyla her on yýla yaydýklarý Alevi, Kürt, Ermeni, Rum ve Sosyalistleri öldürdürmeyi vatan severlik saydýlar. Þimdi sormak gerekir tüm Türkiye halkýna, emperyalist karþýtlýk, sosyal demokratlýk ve Ýslami adalet, kendi vatandaþým dediði insanlarý öldürmek midir? Þu cevabýn verileceðini duyar gibiyim.

Devletin yasa ve kanunlarýna mukavemet eden herkese, her devlet benzer müdahaleleri yapmýþtýr denilebilir. Doðru çoðu ýrkçý, dinci ve kapitalist emperyalistler, her türlü katliamý yaparken bunun arkasýnda dururlar. Þayet yaptýklarýndan utanç duymuþlarsa ki duyanlar çok oldu, o halklardan özür dileyip ekonomik, siyasal, insani ve kültürel haklarýný iade ederek, kendileri de gerçek demokrat olmaya çalýþmýþlardýr.

Bizim dinci, ýrkçý sosyal demokrat ve solcularýmýz,1919'dan bugüne kadar Kürdistan baþta olmak üzere, Türkiye'de bütün muhalif düþüncelere aralýksýz katliamlarý meþru, demokratlýk ve ulusal birliðin gereði görmeleri, insaný insanlýðýndan utandýrýyor. Buna raðmen ne Kürtlerden ne de diðer halk ve siyasi oluþumlardan özür dilemek gibi bir düþünceleri de yok. Yaptýklarý saldýrý ve katliamlarý gururla savunurlar.

Yaþanan bütün bu olaylar, Türkiye'de gerçek sosyal demokrat ve emperyalizme karþý bir düþüncenin olmadýðýný kanýtlýyor. Mevcut Türk Ýslami Irkçý emperyalist düþünce, içten dýþarýya doðru saldýrganlýðýnda bir adým geri atmýþ deðil. Bu yüzden Cumhuriyetçi Türklerin demokratlýklarý ve haktan hukuktan yana olmalarý hep ikiyüzlücedir. Tek ýrk, tek, dil, tek din ve tek düþünceye dayanan ikiyüzlü sosyal demokratlýk ve emperyalist karþýtlýðý, Müslüman Türklerden baþka bir toplumda görmek mümkün deðildir.


Cemal Zöngür