Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet |
|
||||||||||
|
Bir insan veya halkýn kimlik, kiþilik ve ulus olmasýnýn bilimsel tek ve ilk geçerli temeli, kendi dil ve bu dille yaratýðý kültürü sahiplenip yaþatmasýyla mümkündür. Onun dýþýnda yabancý dil ve dinle doðmatik hayalci mantýkla birlikte, sýrf maddi çýkara dayanan yaþam, milli deðerlerini yitirmiþ kimliksizlik demektir. Bu tarz insan topluluklarý devlet bile olsalar, güçlü yapýlarýn kulanacaðý basit insan sürüsünden baþka anlama gelmez. Özetlenen yapýdan hareket eden kiþi ve toplumlar, maddi çýkarlarý tehlikeye düþtükçe hiçbir ahlaki kültürel yapý tanýmadan, çevresini yakýp yýkan vandallardýr. Çünkü kendi dil ve kültür deðerini tatmayýp bunun bilincine varmadýðý için, baþkalarýnýn kültürüne deðer vermeyi bilmez. Öz kültürden uzak içgüdüsel ego doðrultusunda hareket eden bir anlayýþ, insani evrimleþmesini tamamlamamýþtýr. Halbuki kendisine insaným diyen her birey ve toplum düþüncesini geliþtirerek, halklarýn deðerlerine saygýlý davranmayý bilmesi gerekir. Birey veya topluluklarýn birbirlerinin dil, din, ekonomik kültürel maddi deðerlerine saldýrýp, sömürge altýnda yaþatmanýn tek nedeni, hayvani aþamadan çýkmadýðý içindir. Ýnsan eðitimli olsa dahi, doðuþtan etkin egoist güdüyü zayýflatmadýðý sürece, sürekli insanlýk dýþý davranýr. Böylece güce dayanan canavarlýkla asimilasyonlar devam ettirilmektedir. Sömürge (Koloni) ve asimilasyonlara karþý mücadelelerin yetersiz olduðu durumlarda, sömürü altýnda olan halklarýn baþvuracaklarý iki seçenekleri bulunmakta. Birinci Seçenek: Çok uzun zamana yayýlacak olsa bile, her türlü risk ve zorluklar göze alýnarak, örgütlenip mücadele ederek özgürlüðe kavuþmaktýr. Ýkinci Seçenek: Hiçbir alternatifin bulunmadýðý durumlarda, zorunlu olarak asimilasyoncu hakim dil ve kültür kabul edilse bile, o kültürün demokratikleþtirilmesine çalýþýlmalýdýr. Dil, din, kültür üzerinde asimilasyonlar toplumsal yaþamýn baþladýðý tarihlerden itibaren hep varolmuþtur. Ýnsani doðal yapýya yakýþmayan bu yaþam, ilkel komünal çaðlarda düþünce yapýsý fazla geliþmediðinden, bir noktaya kadar evrimleþme süreci görülebilir. Ancak sözde kutsal düþüncelerden Tek Tanrýlý Dnler, toplumsallýða önem verip ulus devletleri destekleyerek, asimilasyolarýn aðýr þekilde devam ettirilmesi, ulusalcýlýk adýyla canavar egonun tatmin edildiði gerçeði ortaya çýkyor. Güçlü toplumlar kendi dil ve kültürlerine sahip çýkýp, diðer halklarý sömürge altýna alýp asimilsayonla kimliksiz ve kiþiliksizleþtirirken, üstelik egemen güç olup Müslümanlaþarak kendisi olmaktan çýkan Büyük Selçuklu'yu, nereye koymak gerekir? Arap Ýslam din ve Acem dilini yaceltip, kendi dilini yoksayan Büyük Selçuklu sömürgeci mi, sömürge mi ya da baþka bir þey mi olduðunu bilen varsa lütfen açýklasýn. Bizim aklýmýzýn yettiði ve dünyadaki mevcut yaþanan gerçekler þunu gösteriyor. Bir halk ve toplum ya sömürgeci olup diðer kültürleri asimile ederek kendi kültürünü geliþtirir. Veya sömürü altýndaysa özgürlük için mücadeler eder. Büyük Selçuklu iki gerçekliðin dýþýnda, barýþçýl baðýmsýz bir politikadan da uzak, iç ve dýþ çatýþmalarla kim olduðu belli olmayan ýrkçý faþist Ýslam'ý kullanarak edilgen sürü þeklinde kimliksiz, kültürsüz ve kiþiliksizliði taç yapmýþtýr. Kendi dil ve kültürünü yok ederken, farklý halklarýn dil ve kültürlerine de ayný düþmalýkla saldýrýp, yabancýsý olduðu kültürü yüceltmenin bilimsel tarifi aþaðýlþýk kompleksi, sadistlik ve mazoþistliktir. Bu anlayýþ Arap dini gelenekler, Acem dili ve içi boþaltýlmýþ Türklüðe dayanan soysuz ucubelikten ibarettir. Çünkü Ýslam din gericiliði tüm kültürel deðerlerin üstünde görülüp, kendi dili de dahil sömürge dillerin tamamen yozlaþmýþ halidir bu. Halk, ulus, kimlik, kültürler üzerinde her türlü asimilsayonlarýn faþistlik olduðunu düþünen birey ve toplumlar, kendi kültürleri ne kadar geliþkin olsa da herkesin öz kültürüyle yaþamasýna imkan saðlamayý, demokratik yüce davranýþ olarak bilirler. Doðada her þey deðiþim halinde olduðuna göre, dil ve kültürler kendi doðallýðýna býraklýlýp dönüþümünü gerçekleþtirmesinin hiçbir kültüre zararý yoktur. Esas nitelikli uluslaþmanýn temeli, kendi dil ve diðer kültürel deðerlere sahip çýkmakla mümkün olduðu halde, Müslümanlaþarak Türkleþenlerin sosylojilerine baktýðýmýzda, kimlik sahibi ve ulus olmaktan uzak ifadesi bulunmayan anormallik görülüyor. Tarihlerden anlaþýlacaðý gibi, Büyük Selçulu'nun ciddi hiçbir zorlama olmadan, gönüllü Ýslam dini ve Acem Diliyle kendi özünden kaçýþýn tek tarifi, kimliksizlik ve kiþiliksizliktir. Kayýtlý tarihlerde Türkler M.Ö.220 ile M.S.700 yýllarýna kadar Orta Asya'da yarýsý göçebe çaban kültürüyle hayvancýlýk yaparken, yarýsýda toprak tarýmýna dayanan kendi dil ve dinleriyle yaþayan gerçek Türklerdir. Bunlarýn dýþýnda M.S.700'lerden itibaren çeþitli nedenlerle Orta Asya'dan göç eden Türkmen, Yörük, Çepni, Peçenek, Kýpçak ve Tahtacýlar tüm zorluklara karþý öz dilleri Türkçe ve dinleri Þaman inanlaçrýný yaþatmak için, büyük mücadele vermiþlerdir. Ancak baþarýzýlýklarý ayrý bir tartýþma konusudur. Türklerin; öz kültür deðerleriyle yaþamlarý, Göktürklerin M.S.700 yýllarýnda daðýlmasýna kadar devam ettti. Göktürkler Ýslam'ýn tüm saldýrýlarýna karþý, Göktürk Alfabesiyle Türkçe dil ve Þaman inancýyla yaklaþýk 170 yýl yaþadýlar. Göktürklerin daðýlmasýyla Türk dili ve kültürü adeta buzun üzerine yazýldý. Bu kültür yitiminin ilk suçlusu, Türk kökenli olup Müslünamlaþarak yabancý dil ve kültür hayraný Büyük Selçuklu'nun eseridir. Bin yýldan daha fazla devþirme mantýk üzerine hareket eden her iki Selçýklu, Osmanlý ve Türkiye'nin, gerçek Türk kültürüyle çok fazla bir baðý olmadýðýný, devþirmeciliðe dayanan Ýslami ucube topluluk haline gelmesinden anlýyoruz. Bu düþüncemizi kanýtlayan tarihsel yaþanmýþlýklar þunlardýr. Büyük Selçuklu Devleti'ne kadar Türkler, yaklaþýk 300 yýl Ön Asya denilen Ýran, Irak ve Kürdistan sýnýr boylarýnda daðýnýk göçebe olarak belirsizlik içeirisinde yaþadýlar. Sadece bazý Aþiret Boylarýnýn bireysel dil ve kültürlerini koruma çabalarý söz konusu. Yüzyýllara yayýlan bu belirsizlik içerisinde Selçuk Bey Aþireti, Ýslamiyeti kabul etmiþ olup, torunu Tuðrul Bey 1037 yýlýnda ilk Ýslami ümmetçi devþirme devletini kurar. Tuðrul Bey, kendisini yetiþtiren Büyük Babasý Selçuk Beyin adýný, devletin adý yaptýðý halde, Türkllükle hiçbir baðý görülmemekte. Devletin gerçek resmi dili, kimlik ve kültürü, Farsçanýn etkin lehçesi Acem dili, Ýslam Arap din gelenekleri ve dökük saçýk bazý Türk izleriyle, ne olduðu belli olmayan Ýslami çete devleti oluþturmuþtur. Bu gerçeklikten hareketle, Büyük Selçuklu Türk müdür, Acem midir, Arap mýdýr, yoksa daha baþka bir þey midir? Sorusu büyük önem taþýyor. Verilecek en doðru cevapsa, Büyük Selçuklu'nun Türklük derdi olmadýðý için kimliksiz, kiþiliksiz Ýslami devþirmeci çete topluluðudur. Büyük Selçuklu; egemenliði altýna aldýðý Asuri, Süryani, Keladani, Nusayri, Fars, Arap, Türk, Kürt, Ermeni, Rum vb. halklarýda kensi gibi Ýslam ümmetçiliðiyle adsýz, tatsýz, dilsiz, kimliksiz ve kiþiliksiz tüm deðerlerden yoksun bir boþluða sürüklemiþtir. Büyük Selçuklu'nun Türk Diline ve kültürüne þu katkýyý saðladý diyecek bir Allah'ýn kulu çýksýn, ben her türlü bedeli ödemeye hazýrým. Ýslami Büyük Selçulu devþirme çete topluluðu yine en büyük saldýrýlarýný Türk dili ve kültürünü yaþatmaya çalýþan Türk Boylarýndan Türkmen, Yörük, Çepni, Kýpçak, Peçenek ve Tahatacýlara yapmýþtýr. Þu nokta önemli bir ayrýntý olarak bilinmesi gerekir. Büyük Selçuklu Hanedanlýðý Sünni Ýslamcýyken, bazý Türk Boylarý Þii Ýslam taraftarýydýlar. Bu yüzden kendi içlerinde sürekli çatýþtýlar. Ve tarih okumasý bilmeyen veya bildiði halde devþirme atalarýnýn yolunu takip eden Müslümanlaþarak Türkleþmiþ yazarlar, Þii Ýslamcý Türk boylarýný Alevilik olarak topluma anlatýyorlar ki, Sünniliði kabul etmeyen Kýzýlbaþ Türkler, en azýndan Þiileþmiþ olsunlar. Büyük Selçuklu'nun Arap Ýslam gericiliðini yaþatýp yüceltmesini Türklük olarak anlayan devþirmeler, ayný mantýkla Ýslam gericiliðini yücelterek hakimiyet saðladýklarýndan, Türk dili ve kültürü sürekli can çekiþmekte. Büyük Selçuklu'nun tarihindeki bu gerçekler sorgulanabilse, Müslüman Türkçülüðün nasýl bir ucube topluluk olduðu çok rahat bir þekilde anlaþýlacaktýr. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |