Yaþamýn tanýmý yoktur. -Halikarnas Balýkçýsý |
|
||||||||||
|
Karýþtýrdý karýþtýrdý; tamam, dedi doktorlu bir kanal daha. Üstelik kalpçi. Dinledikçe de kendini yokladý. Kalp atýþlarýndaki düzene baktý. Tamam, dedi. Herkesin, daha doðrusu saðlýklý olanlarýn kalbi düzenli olarak “Týk týk týk” atarken, bununki bir hoþtu. Ya iki uzun bir kýsa atacak ya da dönüverip bir kýsa iki uzun atacak: Týýýk týýýk týk, týk týýýk týýýk. Dayanýlýr gibi deðildi. Onun kalbi de herkes gibi düzenli atsa ne olurdu sanki? Elini sol göðsünün üstüne koydu. Bir aðrý sýzý olmasýn, diye uzun süre sessiz sessiz kalbini dinledi. Belli belirsizdi ama, bir þeyler vardý þimdi. Yaþlý baþlý kadýn, hastayým, diye kendini aldatacak deðildi ya. Kalkýp televizyonu kapattý. Ayakkabýlarýný giyip kapýyý bir güzel kilitledi. Ýnþallah kalp doktorunda sýra çok deðildir, diye dualar ede ede hastanenin yolunu tuttu. … Þansý da yaver gitmiþti o gün, üç çeyrek demeden doktorun karþýsýndaydý. Ne denli aðýr bir kalp hastasý olduðunu, ihtimal bu rahatsýzlýðýn kendisini alýp götüreceðini ballandýra ballandýra anlattý. Doktor da titiz biriydi hani. Bütün yakýnmalarýný önemsedi. Tahliller yaptýrdý, inceledi etti. Umutlu bir þekilde yeniden çaðýrdý. Yüzü gülüyordu. Güzel haber ya, hemen muþtuladý: -Teyzeciðim gözün aydýn! Hiçbir þeyin yok, turp gibisin. Kadýn bu sözleri duyunca bir durakladý. Hatta durakladý demeyelim, sanki yýkýldý. Ne demekti o “Hiçbir þeyin yok.” O ritim bozukluklarý boþuna mýydý? Ya göðsündeki dayanýlmaz aðrýlar. Belki de iflas etmiþti kalpcaðýzý. Daha kötüsü nakil için sýraya girmesi gerekiyor olamaz mýydý? Doktorun hiç beklenmedik iyilik haberi karþýsýnda öylece kalakalan yaþlý kadýn, bir yandan da düþünüyordu: “Tamam tamam, bu çocuk benim hastalýðýmý bilemedi. Zaten girerken þüphelenmiþtim. Bunca aðýr kalp hastalýðýný bu genç oðlan mý bilecek, diye. Üstelik kendini de iyi yetiþtirmemiþ. Tembel öðrencilik kurbaný caným! Komþu Fatma hanýmýn torunu anlattýydý: Kimileri profesörün anlattýklarýna hiç kulak asmaz, arka sýralara postu serer uyurmuþ. Kimileri de topluca en arkaya doluþur, nasýl bir oyunsa Amiral Battý oynarlarmýþ. Bu oðlan da ya uykucu, ya Amiral Battýcý. Üçüncü bir olasýlýk tanýmýyorum.” Bir süre sonra doktorun sesini yükseltmesiyle kendine geldi: -Teyzee! Sen beni dinlemiyor musun? Doktorun yüzüne dikkatlice baktý: -Dinlesem ne olacak evladým. Ýki ilaç yazýp göndereceksin, öyle deðil mi? Hem, doktorun iyisi çok ilaç yazmaz mýydý? Peki bu bilgisiz çocuðun “Ýlaçlýk bir þeyin yok!” demesi de ne anlama geliyordu öyle. Kadýn iyice çileden çýkmýþtý. Yüzünü astý, o sinirle çýktý gitti. … Ama hiç de pes edecek gibi görünmüyordu. Eve varýr varmaz televizyonu açtý. Kaldýðý yerden kanallarý gezmeye baþladý. Bir kanalda durdu. “Hah tamam!” dedi. Rastlantý bu ya, burada da onun bir baþka rahatsýzlýðý anlatýlýyordu. Üstelik yaþlý baþlý, görmüþ geçirmiþ bir doktor, kanserin ne denli yaygýn olduðunu anlatýyordu. Sabahýna, soluðu hastanede aldý. Yana yakýla kanser olduðunu, hastalýðýn bütün organlarýna sýçradýðýný anlattý. Aslýnda bu doktor da çok ilgiliydi ve durum ciddiydi. Meslektaþlarýný da çaðýrdý, topluca bir muayeneden geçirdiler. Sonuç harikaydý, hiçbir organýnda en ufak bir ur belirtisine rastlanmamýþ, her türlü tahlili tertemiz çýkmýþtý. Kadýn muþtuyu alýnca küplere bindi. Tam çýkarken, doktorun birlikte muayene etmek için çaðýrdýðý meslektaþlarý için “O gelenler de arka tarafta Amiral Battý oynadýklarýnýz mýydý?” dedi. Doktor hiçbir þey anlamadý. Neyse, bu hastanenin doktorlarý da toptan bilgisizdi. … Televizyonda sürekli hastalýklar anlatýlýyordu. Birkaçýný daha denedi, son doktor da “Teyze benden saðlýklýsýn, koþuþturup durma, evine git televizyon seyret!” deyince umutlarý tükendi. Seyretmesine seyredecekti de, anlattýklarý hastalýklarýn hiçbiri çýkmýyordu ki. O günkü tahlillerinden de umduðunu bulamayýnca, hastaneden çýkýp evinin yolunu tuttu; bir yandan da kendi kendine söyleniyordu: “Dört deðil on dört çocuk doðursan boþuna, hasta usta olmadan kapýný çalmayacaklaaar!”
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Mehmet Önder, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |