Yaþamýn her aný hakkýný ister. -Goethe |
|
||||||||||
|
Farklý toplumlarýn var ettiði çoðu düþünce, din ve kültürün, diðer halklar tarafýndan kýsa sürede kabullenilmesi çok zor gerçekleþen bir durumdur. Laiklikte; Yunan kökenli olup Avrupa ve Batýlý toplumlar tarafýndan teorikleþtirildiði için, özellikle Orta Doðu ve Müslümanlarca hâlâ gerçek anlamda kabullenilmiþ deðil. Bu yüzdendir ki, Türkiye Cumhuriyeti kurulalý yüzyýlý doldurmak üzereyken, Laiklikliði zavallý Aleviler ve bir kýsým Hristiyanlarýn dýþýnda kimse benimsememiþtir. Bunun birden çok nedenleri var; ancak en önemli sebebi, Türkiye Cumhuriyeti (T.C.) gerçekten laik olmak için laiklik kelimesini Anayasaya koymuþ deðil. Ýlerleyen satýrlarda vurgulandýðý gibi bazý çýkmazlar içerisinde olduklarý için, bunu kullanma amacýyla anayasada yer verilmiþtir. Laik bir devlette, resmi din kurumu olmaz. Ayný þekilde dinin etkin ya da çok þeyi belirlediði þeriata yakýn devletlerde de laiklik olmaz. Ya gerçek laik ve seküler demokratik yapý kabul edilip, inançlar özerk býrakýlýr veya dini þeriat düzen oturtulup laiklik vb. reddedilir. Bunun ikisinin arasý bir teori ve düþünce bugüne kadar dünya tarihinde yaþanmadýðý gibi bundan sonra da yaþanmasý mümkün deðil. Evrensel siyaset ve kültürel ilkeler böyle iken, Türkiye'nin hem laik hem de þeriatçý mantýðýný bir yere oturmak dünyanýn aklýyla alay etmektir. Onun içindir ki, Türkiye'de yüzyýldýr bütün taraflar laiklik ve þeriat korkusuyla birbirini yemeye devam ediyor. Mevcut anormal yapý, Türkiye Devletinin gerek laiklik gerekse demokrasi konusunda samimi olmadýðýný göstermeye yetiyor. Bu samimiyetsizliðin tek amacý, iç siyasette din ve ýrkçýlýkla halký kul yapmak, dýþ siyasette demokrasi, laiklik þarlatanlýðýyla batýlý ülkelerden yararlanmaktýr. Batýlýlar, Türkiye'nin bu ikiyüzlülüðünü bildikleri halde, çýkarlarý gereði çok fazla tartýþma konusu yapmýyorlar. Temel hiçbir felsefi deðere dayanamayan Türkiye'nin bu faydacý anlayýþý, Nihilistlikten baþka bir þey deðil. Türkiye'de; siyaset gibi tüm alanlarda kullanýlan kelimelerin yüzde seksen beþi, Arapça baþta olmak üzere diðer yabancý dillerin kelimelerinden ibarettir. Bunlarýn anlaþýlýp kavranmasý ve düþünce olarak özümsenmesi, Türkiye halkýnýn en büyük dertlerinden birisidir. Anadolu'nun kültürel ve teknik olarak geri kalmasýnýn tek nedeni, kendi öz kültür deðerlerine göre temel bir düþünceye dayanan yaþam þekli oluþturmamasý. Sürekli birilerine benzemeye çalýþan taklitçi ve yalancý þoven karakter, her þeye hakim olmuþtur. Deðiþimci ve yenilikçi düþüncelerin farklý halklar tarafýndan kolayca benimsenmemesi, diyalektik evrimsel bir tepkimedir. Bunda halkýn en ufak bir suçu olduðu söz konusu edilemez. Felsefi, siyasal ve kültürel konulardaki anormalliklerde, her zaman suçlu devlet yönetimleridir. Çünkü bir devlet yönettiði halklarýn öz deðerlerine baðlý düþünce ve kültürü geliþtirmeden, yabancý deðerlerin benimsemesini beklemek körlüktür. Örneðin Batýlý ülkelerde laiklik ve demokrasi kendi düþünceleri olduðu halde, bunun halk tarafýndan kabullenilmesi için, Hristiyanlýðýn tüm geri yanlarýný atýp reforme ederek baþarabildiler. Farklý toplumlar; yabancý kültürün var ettiði düþünceleri zorunluluk halinde benimsemesi, ilkesel devrimci ve reformist felsefeyle ancak bunu gerçekleþtirebilirler. Türkiye Devleti'nin bu zamana kadar ilkeli devrimsel felsefeye ve reformculuða dayanan hiçbir bilimsel çalýþmasý bulunmuyor. Yapýlan her þey göstermelik ve desinlerciliktir. Tüm bu anormallikler þu þekilde gerçekleþtirilmekte. Anadolu'da yaþayan halklarýn kendi öz deðerlerine önem ve ciddiyet gösterilmeyip, Arap Ýslam temelli yabancý kültüre sarýlmak birinci soysuzluktur. Bu da yetmemiþ gibi Ýslam'ýn zýttý ve hiçbir þekilde kabul görmeyeceði laiklik, demokrasi, çaðdaþlýk gibi düþüncelerin dayatýlmasý, art niyetlilik deðilse büyük bir düþüncesizliktir. Farklý kültür ve düþüncelerin diðer kültürlerle sentezlenebilmesinin bilimsel tek yolu, önce kendi kültüründeki tüm geri ve çürük noktalarý atýp modernize etmekle mümkündür. Bunun dýþýnda tepeden inmeci mantýk asla bir iþe yaramaz. Ýþte Laiklik ve demokrasi, Türkiye'de ne devlet rejimi tarafýndan ne de toplumun çoðunluðunca gerçek anlamda bu yüzden benimsenmedi. Çünkü her þeyi belirleyen Ýslami kültürün çürük ve gereksiz tüm noktalarýnda, en ufak bir yenilik yapýlmadan, batý kültürü olan laiklik ve demokrasinin oturmasý asla mümkün deðil. Bunun doðruluðunu Türkiye'nin sosyo kültürel ve siyasal gerçekliðinde daha net görüyoruz. Sosyolojik ve Kültürel Bakýmdan Türkiye: Cumhuriyet kurulmadan önce, Türkiye'de en az 13 farklý etnik ve kültürel yapýdan oluþan topluluklar mevcuttu. Ve bu halklarýn çoðu önemsenecek derecede ciddi bir nüfusu teþkil ediyordu. Hepsinin temelde kendi anadiline göre bir kültürü varken, bunlarýn yerine tamamen yabancýsý olduklarý devþirme Osmanlý'nýn Arap Ýslam kültürünü dayatmasý, sinir damalarý alýnmýþ canlý iskeletler konumuna getirildiler. Cumhuriyetle birlikte sözde Türkçe dile geçilmiþ olmasýna raðmen, Türkçe Dil Bilgisinin (Gramatik) dýþýnda, ciddi bir Türkçeleþmeye gidilmedi. Arapça gibi yabancý kelimelerle birlikte Ýslami gericiliðin sürdürülmesi, Osmanlý'dan daha derin bir yozlaþmaya yol açtý. Siyasal Açýdan Türkiye: Anadolu'da Selçuklular ve Osmanlý dönemlerinde ciddi bir Ermeni, Rum ve Bizans halklarýnýn batý tarzý, Hristiyanlýða dayanan siyasi politik kültürün varlýðýný kimse inkar edemez. Osmanlý bunun gibi yerli kültürleri tamamen yok ederek, Arap Ýslam Þerri siyaseti dayatmasý sonucunda, Anadolu'da yaþayanlarý ruhsuzlaþtýrýp donuklaþtýrdý. Devþirme bu kültüre sahip Cumhuriyetin kurucularý, modern siyasi teoriyi geliþtirmekte hem isteksizlerdi, hem de birikim sahibi deðillerdi. Her zaman eski Ýslami devþirme siyasal yapýyý daha çok tercih ettiler. Buna tepeden inmeci laiklik gibi bazý batý deðerlerini ilave edince, her þey düzelecek sandýlar. Gelinen noktadan anlaþýlacaðý gibi ne tam anlamýyla modern siyasi yapý, ne de Arap Ýslami siyasete uymadý. Her ikisi arasýndaki yozluk, laiklik ve demokrasinin gerçek anlamýný da yozlaþtýrdý. Türkiye siyasal ve kültürel olarak, Türk Ýslam Sentezine dayanan nihilist soysuzlaþmayla kime ve neye benzediði belli olmadýðý gibi, kendi deðerine de sahip çýkmamýþtýr. Kafa tasçý, dindar, ümmetçi ulusçuluk, Tüklüðe bile hitap etmeyen ýrkçýlýðýn laik devlet olduðunu söylemek, siyaset tarihiyle alay etmektir. Devlete hakim olan bu anlayýþýn ne önceki yaþamýnda ne de sonrasýnda, “Laiklik ve Demokrasi” ile ilgili ciddi felsefi ve kültürel çalýþmalarýný göstermek imkansýz. Laiklik ve demokrasi adýna yapýlan þeyler “Cami sayýsýný çoðaltmak, kuran kursu açmak ve Ýmam Hatip Liselerini diðer liselerden daha itibarlý noktaya getirmek olmuþtur”. Diðer taraftan kravat, takým elbise, pantolon ve mini etek giymeyi dünyanýn en büyük laik devrimciliði göstermek, modernizmin bilimsel temelinin neye dayandýðýndan haberi olmamaktýr. Bilimsel olarak dil ve diðer kültürel alanlarda felsefi teknik buluþlar olmadan modernlik yalancýlýktýr. Cumhuriyetçiler tarafýndan laikliðin kabulü; 1923'deki Lozan Antlaþmasý'nda, Avrupa ve Batýlý ülkelere laiklik sözü verilerek devlet olabilmekti. Çünkü Avrupa ve Batýlýlarýn desteði olmadan devletleþmek tamamen hayaldi. Bu yüzden devlete hakim güçlerin çoðunluðu, laiklik ve demokrasiyi hiçbir zaman özümsemedi. Türkiye Devlet Yönetiminin gerçek ideolojisinde kültürel öz önemli deðildi, sözde laiklik ve demokrasinin adý olsun yeter. Bunu da savunacak ve sahiplenecek Aleviler gibi dýþlanmýþ yasal hiçbir haklarý olmayan kitlelerin dillendirmesi, devlet yönetiminin sahteciliði yerine oturmuþ demektir. Onun için Türkiye gerçek laik bir ülke olamadý ve bu anlayýþla gittiði sürece olmayacakta. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |