Dilerim, tüm yaþamýnýz boyunca yaþarsýnýz. -Swift |
|
||||||||||
|
Feodalizm; din ve ýrk üstünlüðüne dayanan aþiretsel yerel derebeylik yönetimler demektir. Orta Çað yaþam düþüncesi olan bu mantýk, Türkiye Anayasasýnda resmi olarak hâlâ geçerliliðini sürdürüyor. Tüm uygulama ve politikalar belirtilen çerçevede yürütüldüðü için, Türkiye'nin feodalizmden henüz çýkmadýðýný rahatlýkla ifade edebiliriz. Devletin temeli Orta Çað düþüncesine baðlýyken, Türkiye'nin modern çaðdaþ olduðunu savunmak, felsefe ve tarihten bir þey anlamamaktýr. Mevcut yapýyý oluþturan siyasi düþüncenin altýnda þu mantýk bulunmaktadýr. Feodalizm; Fransýzca'dan Türkçeye geçmiþ bir kelimedir. Buna üzülecek veya kýzacak bir durum kalmadý. Çünkü Türkçe'ye on binlerce yabancý kelime girmiþtir. Devlete hakim Türk Ýslam Milliyetçileri bundan rahatsýzlýk duyup rencide olmalarý yerine, tam tersine hiçbir sorun yokmuþ gibi mutlu toplum profili çizmeleri, cahilliklerini gizlemeye yetmiyor. Türkçe içerisinde en az % 85 yabancý kelime mevcut olup, kavranmasý zor ifadelerin varlýðý, toplumun kültürsüz kalmasýndaki en büyük olumsuzluklardan sadece birisidir. Kim nasýl düþürse düþünsün yapmýþ olduðum araþtýrma ve incelemelerde, Cumhuriyetin kurucu ve de sözde “Dil Bilimcileri”, Osmanlý'dan kalma devþirme ve toplama mantýðý, Türkçe üzerinde bilinçli olarak hakim kýlmýþlardýr. Bundaki esas amaç; Ýslam'dan kopma korkusudur. Eðer Ýslam ve Arapça kelimelerden uzaklaþýp, bunun yerine daha sade Türkçe ya da Anadolu' halklarýnýn dil ve edebiyatý hedeflenseydi, Ýslam'ýn gerici çoðu kural ve kavramlarý tamamen unutulacaktý. Ayný zamanda Balkan kökenli devþirilmiþ yaklaþýk 10 milyon insaný, Ýslam'ýn dýþýnda Anadolu'da bir arada tutamama korkusu da büyük bir etken olmuþtur. Bu yüzden her zaman diyoruz ki, Cumhuriyet kravat takmanýn dýþýnda, Osmanlý'yý bir adým ileri geçmedi. Bir ülke ve toplumun “Dil (Lingustik) ve Kültür (Filoloji) gibi temel bilimsel yapýlarý, öz deðerlerden uzak yabancý dillerden toplama ve devþirme olursa, toplumun karakteri de ayný þekilde anlamsýz, deðersiz, basit ve içgüdüsel þekillenir. Þu temel belirleme kesinlikle unutulmamalý. Birey ve toplumu insan yapan temel deðer öz anadilidir. Türkiye'de resmi dil her ne kadar Türkçe olarak geçse de, bu tamamen toplumu uyutmaktýr. Türkçe adýna Arapça vb. yabancý kelimeler, Türkçe olanlarý hýzla etkisizleþtirmekte. Böyle bir dil, kültür ve yönetime sahip devletin tek ifade þekli vardýr oda feodalizmdir. Kendi halklarýnýn dili ve kültürü yerine, Arap Ýslam din ve diline sahiplenip her koþulda bunu yücelten etnik ýrkçýlýk feodalizmin çukurudur. Dünya toplumlarý ilk önce milletleþebilmek için Derebeylikler (Yerel Aþiretler) þeklinde dini ve etnik siyasi diktatörlüklere dayanarak günümüzdeki konumlarýna geldiler. Söz konusu derebeylikler genelde daha büyük imparatorluklara baðlý olarak ayakta kalmaya çalýþmýþlardýr. Bu bakýmdan kendi dil ve kültür deðerlerini korumak adýna, baþkalarýnýn saldýrý ve hegemonyasýna karþý olan feodal yapýlanmalar, kýsa süreli olumluluk taþýmýþ olsa da, demokratik bir gelecek asla vaat etmez. Çünkü temeli din ve ýrk üstünlüðüne dayandýðý için, her zaman diðer halklar üzerinde faþizanlýk uygulamak demektir. Osmanlý ve Türkiye'nin, Arap Ýslam din kültürüne sahip çýkýp onun borazanlýðýný yapmasý, dünyanýn en anormal feodalist faþist devleti olduðunu kanýtlýyor. Feodalizmin din ve ýrkçý düþüncesinden rahatsýz olup utanç duyan toplumlar, Yeni Çaðla birlikte demokratik yönetim sistemlerine geçerek, insanlýk dýþý feodal yaþamdan ancak kurtulabildiler. Türkiye ise; teknolojik ve bilgi çaðýnda hiçbir geçerliliði söz konusu olmayan Türkik Ýslam Arap ýrkçýlýðýnda ýsrar etmesi yüzünden, her türlü çatýþma ve huzursuzlukta dünya rekoru kýrýyor. Eðer Türkiye demokrasiye inanýp küçük adýmlar atmýþ olsa, sýralanan olumsuzluklar çok kýsa sürede son bulacaktýr. Ancak Türkiye'nin demokrasiye geçme gibi derdi olmadýðýný, yere göðe sýðdýramadýðý dinci ve ýrkçý anayasayý korumasýndan biliyoruz. Türkiye Cumhuriyeti Anayasasý, Ýslam dini ve sahte Türk ýrkçýlýðýna dayandýðýndan, diðer bütün maddeler buna uygun olacak þekilde anlam kazanýp uygulamaya geçirilmekte. Her devletin karakter, kültür, idare ve yönetim biçimini, anayasanýn temel maddeleri belirlemektedir. Türkiye Anayasasý Ýslam dini ve sahte Türk etnik ýrkçýlýðýna dayanmasý, demokrasi vb. söylemlerin hepsi yalandan ibarettir. Toplumun büyük çoðunluðu bunu bir türlü kavramýþ deðil. Türkiye'de bahsedilen demokrasi, laiklik ve de sosyal devlet anlayýþý, din ve ýrkçý mantýkla þekillenmesi yüzünden, hepsi gerçek anlamýný yitirip sahte ve göz boyacýlýktýr. Devlet ve toplum adýna ortaya çýkýp misyon üstlenen kiþiler, her türlü faaliyetlerinde Ýslami etnik ýrkçýlýðý temel almak zorundadýrlar. Eðer ki, Ýslami etnik ýrkçýlýk temel alýnmadan demokrasi ve laiklikten bahsedilse, Kürt, Sosyalist, Ermeni, LGBT gibi farklý kültür ve düþüncelere yapýlan katliamlar, resmi misyon sahiplerine de uygulamakta hiçbir sakýnca görmezler. Dikkat edilirse Cumhuriyet var olduðu günden bu zamana kadar, Osmanlý'da olduðu gibi insanlar en ufak özel ya da resmi iþlerini yaptýrmak için mutlaka bir aracý kullanýrlar. Bu aracýlar herhangi bir din, siyasi kurum ya da tanýdýk kiþilerden oluþur. Adamý olmayan hiçbir insan iþini zamanýnda halledemez. Aracý kullanýlmadan yürüyen iþ sayýsý yok denecek kadar az olduðunu herkes biliyor. Bilgi ve teknolojik çaðda insanlar hâlâ en ufak iþlerini arkadaþ, tanýdýk, hemþehri, partili, dindaþ ve de rüþvet vererek yaptýrýyorsa, o devlet feodalist deðilse, mafyanýn elinde demektir. Feodalizmden kurtulmuþ gerçek demokratik ve laik ülkelerde, istisnalarýn dýþýnda küçük ya da büyük iþlerin hepsi, mevcut kanunlar çerçevesinde halledilir. Þayet bir kiþi rüþvet ya da tanýdýk devreye sokarak iþ yaptýrmýþsa, bu fark edildiði anda, o devlet önce sistemini sorgulamaya alýp, nerede bir yanlýþlýk ya da açýk olduðunu arar. Daha sonra olayýn muhataplarý yargýlanýr. Türkiye'de býrakalým adam kayýrma ve yolsuzluklarýnýn sorgulanmasýný, söz konusu adaletsizlikleri yapanlarýn büyüðünden küçüðüne hepsi, devlet ve toplum tarafýndan itibarlý insanlar olarak deðer görüyor. Yaþanan anormallik ve yolsuzluklar Osmanlý'dan baþlayýp Cumhuriyet'te hýzýndan bir þey kaybetmeden katmerlenerek devam ediyor. Böyle bir ülkenin feodalsit deðilde, laik ve halk yönetimi olduðunu ileri sürmek, bilerek topluma ihanet emektir. Çünkü dil, kültür, insanlýk, namus, ahlak, demokrasi gibi tüm yaþam deðerleri, devþirme mantýkla tamamen dejenerasyona uðratýlarak yok olma noktasýna gelmiþ bulunuyor. Herkes vicdanýný yoklayarak Türkiye'nin ne derecede çukur bir feodalist ya da sahta çaðdaþ, laik olduðunu yaþanan gerçeklere göre deðerlendirip tavýr almalýdýr. Yaþamsal kültürel kaynaklar doðru ve gerçek þekilde analiz edilmeden, iyi niyetle de olsa yapýlan diðer her faaliyet, yalan ve zaman öldürmekten baþka bir iþe yaramaz. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |