..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Ýçtenlik bütün dehanýn kaynaðýdýr." -Boerne
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




10 Aralýk 2018
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 23  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Toprak anadýr, çünkü doðurur. Üstelik her sene ve istersen her defasýnda farklý bir þey doðurur. Ona hoyrat davranýrsan üzülür, bazen de direnir. Küserse doðurganlýðý da sona erer. Ona su ver, gübre ver; verdiklerinin bir damlasýný, bir gramýný ziyan etmez.


:AACH:
     Hasta ve sakatlara acýsam da onlarý sevmiyorum, sevemiyorum. Zaten buna gerek de yok. Acýma ve sevme apayrý duygular. Biri yardýmý, diðeri yaklaþmayý, beraber olmayý çaðrýþtýrýyor. Ben de hastalanýyorum, iþte bu zamanlarýmda kendimden de hoþlanmýyorum; daha ileri gideyim: Kendimden nefret ediyorum. Yaþlýlýk hastalýklarý ve belki de sakatlýklarý da beraberinde getirecek. Yürümek için bir veya iki koltuk deðneði ya da tekerlikli bir sandalye gelecekte birçok insana gerekecek.
     Yattýðým yerden odanýn tavanýný seyrediyorum. Kirli beyaz bir renk hakim. Leke dolu. Lamba kir içinde, etrafýnda iki kara sinek zevkle dönüyorlar. Onlarýn keyfi yerinde. Bir tren sesi duyar gibi oluyorum. Yok caným, tren sesi deðil bu. Rüzgâr olabilir. Nitekim çatýdaki oluklara sert sert vuran yaðmur damlalarýnýn sesi ulaþýyor bana. Sol ayaðým katlanmýþ, düzeltmek istiyorum, baþarýsýzým. Uyuþmuþ. Yavaþ yavaþ hareket ettirmeye çalýþýyorum. Tatlý bir uyuþukluk kaplýyor dizimin aþaðýsýný. Yataktan aþaðý sarkýp yere basmak istiyorum. Sað ayak basýyor, sol cansýz gibi. Tökezliyorum, düþmedim, yataða tutunup bir müddet tek ayak üstüne bekliyorum. Neyse, az sonra her þey normale dönüyor. Mutfaða gidip çaydanlýðýn altýný yakacaðým.
     Ocaðý yaktým. Bir müddet yataða uzandým. Yaðmur hýzýný artýrdý, sinekler sýrra kadem bastý, odanýn kapýsý kendiliðinden sallandý; hayaletler benimle dalga mý geçiyorlar ne! Býrakýn kapýyla oynamayý, gelin çýkýn karþýma da paylaþalým kozlarýmýzý. Ben böyle atýp tutarken kapýdan içeri çok yaþlý bir adam girdi. Hemen yattýðým yerden kalktým. Üzerindeki giysileri eski ama temiz bu adamýn, beyaz sakallý, beli hafif kambur. Yüzü bana tanýdýk geldi. Evet o, bu Hüseyin amca. Taþla, toprakla, aðaçla, hayvanlarla konuþan Hüseyin amca... Ne zaman öldüðünü bilmesem de çok zaman önce ölmüþ olacaðýný tahmin ediyorum. Köyde yaþýyordu, diðer insanlarla fazla iliþki kurmaktan kaçýnýrdý ve bu yüzden herkes onu kibirli bir insan olarak görürdü. Oysa Hüseyin amca, ben on bir yaþýndayken benimle uzun uzadýya konuþmuþ, bana ders alýnacak bilgiler aktarmýþtý. Kibirli biri olsaydý bunu yapar mýydý?
     Hüseyin amca uzun yýllar devlet memuru olarak çeþitli þehirlerde çalýþmýþ. Þehir yaþamýndan usanýnca emekliliðini isteyip, köye yerleþmiþ. Burada babasýndan miras kalan yedi-sekiz dönümlük bir bahçe içinde üç odalý bir ev varmýþ. Evde tadilat yaptýrýp onartmýþ, yaþanacak hale getirmiþ; ayrýca evin az ilerisine iki odalý yeni bir ev de ekletmiþ, buranýn bir odasýný alet ve fazla eþya koymak için kullanýrken, diðer odaya raflar yaptýrýp kitaplarýný dizmiþ ve bir de okuma masasý koyarak sýk sýk burada kitap okurmuþ. Ýki inek, birkaç tavuk, bir köpek ve iki de arabasýyla birlikte eþek almýþ. Köye on iki kilometre uzaklýktaki kasabaya haftada bir eþek arabasýyla gidip yiyecek-içecek ve diðer ihtiyaç malzemelerini alýrmýþ. Köyde yaþamak hoþuna gidiyormuþ, ayný hoþnutluðu karýsý da duyuyormuþ. Hüseyin amca köy kahvesine çok seyrek uðrarmýþ. Kýþýn günlerini okuyarak baharda ve yazda ise bahçede uðraþarak geçirirmiþ.
     O yaz, tatili köyde ninemin yanýnda geçiriyordum. Bir gün, ninem beni komþusu Hüseyin amcagillerden yoðurt mayasý almak için göndermiþti. Avlularýna girdiðimde karþýma Alacalý adýndaki köpekleri çýktý. Köpek beni tanýdýðý için havlamadý bile. Kafasýný “beni takip et” der gibi birkaç kere salladý ve önüme düþtü. Bahçede bir þeylerle uðraþan Hüseyin amcanýn yanýna götürdü. Hüseyin amcanýn bize arkasý dönüktü ve tabii ki geldiðimizi görmemiþti. Tek baþýnaydý ama karþýsýnda biri varmýþ gibi konuþuyordu. Alacalý, geldiðimizi belli etmek için viyaklayýnca arkasýný döndü ve bizi gördü.
     -Hoþ geldin evlat, dedi. Hemen elini öptüm ve sordum:
     -Hüseyin amca, az önce sen kiminle konuþuyordun? Burada kimse yoktu ki...
     Güldü.
     -Kimse olmaz mý evlat! Bak! Soðanlar, sarýmsaklar, salatalýklar, biberler, patlýcanlar, kabaklar ve bunlarý üzerinde barýndýran toprak var. Ýþte onlarla konuþurum.
     -Onlar seni duyar mý, anlar mý amca?
     -Anlar, anlar. Toprakla konuþ evlat, ona selam ver. Sanma ki seni anlamaz; evet seninle konuþamaz ama senin her dediðini duyar ve anlar. Sevildiðini hisseder; hayvanlar da böyledir. Onlarla konuþursan, onlarý seversen okþarsan, hatta onlara þarký söylersen hiç huysuzluk yapmazlar; sana bol bol süt, yumurta ve et verirler.
     Derin bir nefes alýp, bir elinin avucunu toprakla doldurdu ve devam etti:
     -Yaþlýlýk iþte, iki kelime konuþunca týkanýyor insan. Bak evlat, þu avucumdaki topraða dikkatli bak. Toprak anadýr, çünkü doðurur. Üstelik her sene ve istersen her defasýnda farklý bir þey doðurur. Ona hoyrat davranýrsan üzülür, bazen de direnir. Küserse doðurganlýðý da sona erer. Ona su ver, gübre ver; verdiklerinin bir damlasýný, bir gramýný ziyan etmez. Verdiðin su fazlaysa onu yeraltýnda depolar, gene senin içindir bu yaptýðý. Ýleride ihtiyacýn olduðunda yeraltýndaki suyu bir þekilde çýkarýp kullanabilirsin.Toprakla savaþma, savaþýrsan önünde sonunda kaybeden sen olursun. Bir-iki baþarýna aldanýp da onu yendiðini zannetme, günü geldiðinde toprak ona verdiðin zararýn acýsýný senden çýkarýr, intikamýný alýr.
     Hava boðucuydu. Güneþin yakýcýlýðýný hafifletmek istercesine aniden rüzgar esmeye baþladý, az ilerideki ceviz aðacýnýn yapraklarý ve dallarý önce nazlý nazlý sallandý, sonra rüzgara boyun eðdi, etrafý çýkardýðý hýþýrtý sesi kapladý. Hüseyin amca, öyle bir gerindi ki, çýtýrdayan sýrt kemiklerinin sesi duyuldu. Sonra nasýrlý sað elini bakýr rengi yüzüne sürdü, baþýna götürdü, kýrlaþmýþ ve döküldüðü için azalmýþ saçlarýný düzeltiyormuþ gibi yaptý. Hýþýrtýyý bastýrmak istercesine sesini yükseltti:
     -Hayvanlar da öyledir. Onlar da ilgi, þefkat ve sevgi bekler.
     -Hayvanlarla da konuþuyor musun?
     -Tabii konuþuyorum, onlara þarký söylüyorum. Benim biliyorsun iki ineðim var, aslýnda ben onlara inek deðil de “Akkýzlar” diyorum. Baþlarýný, yelelerini, sýrtlarýný okþarým; o zaman huysuzluklarý varsa bile sakinleþirler. Bahçede ekili olmayan yerlerdeki otlarý yemeleri için býraktýðýmda ekili yerlere girmemelerini söylerim ve onlar bu sözümü dinlerler. Bana bol süt verirler, hiçbir problem yaratmazlar. Tavuklarým da eþeklerim de öyledir... Aðaçlar, çiçekler ve diðer bitkiler de...
     Hüseyin amca, pörsümüþ elleriyle solgun yanaklarýný birkaç dakika ovuþturdu. Hafif kýzarýnca da ovuþturmayý býraktý. Kýrýþýk alnýndaki birkaç damla teri sol elýyle sildi, ama ter olduðu gibi duruyordu. Fark etti ve bir kere de diðer eliyle denedi. Bu sefer baþarmýþtý, derin bir nefes aldý. Az ötede kuþlar ötüþüyor ve uçuþuyor, arýlar çiçeklerin etrafýnda výzýldýyor; Hüseyin amca onlara aldýrýþ etmeden konuþmasýný sürdürüyor. Bazen bir arý baþýnýn üzerine konuyor, o belki de fark bile etmiyor. Zaten arý da orada sürekli kalýcý deðil ki uçup gidiyor.
     -Bir ara benim bahçeye bir köstebek dadandý. Bitkilerin toprak altýndaki köklerini kesiyordu ve tabii o bitki hiç bir iþe yaramýyordu. Bana zararý çok oldu. Kökü kesilenlerin yerine yenilerini ekmek zorunda kaldým, ama onlarýn bir kýsmý da ayný akýbete uðradý.
     -Nineme de köstebekler çok zarar vermiþ. O geçenlerde birini yakalayýp öldürmüþ.
     -Ben hiçbir canlýyý öldürmek istemem. Günlerce bu köstebeðin toprak üstüne çýkmasýný bekledim. Sonunda istediðim oldu. Kafasýný çýkarýp çýkarýp etrafa bakýnýyor, sonra içeri kaçýyordu. Ona seslendim birkaç kere. Kaçmamasýný, benden korkmamasýný söyledim. Kafasý dýþarýda beni dinledi. Uzun uzun anlattým o kökünü kestiði bitkileri ekmek ve büyütmek için çektiðim zahmeti. Galiba anladý ki o günden beri bana hiç zararý dokunmadý.
     Bir kadýn Hüseyin amcalarýn avlusundan içeri girdi. Alacalý hemen fark etti ve Hüseyin amcanýn önüne geçip onu kormasý altýna aldý. Gelen tanýdýk biri olmalý ki Hüseyin amca:
:     -Tamam alacalý, yat oraya, dedi. Köpek emre aynen uydu.
     Kadýn yaþlý, boyu uzun, kaþlarý çatýlý, kalýn dudaklý, þiþ yanaklý bir sarýþýn. Onu ördek gibi iki yana sallana sallana yürüyen Hüseyin amcanýn karýsý karþýladý. Birbirlerine sarýldýlar. Ýki kadýn evin kapýsýndan içeri girdiler. Ben daha önce bu kadýný hiç görmedim. Uzak bir yerden gelmiþ olmalý.
     Hüseyin amca uzun bir soluk koyverdi, bu onu rahatlatmýþtý. Gözleri parýldýyordu, kafasýný hafif hafif saða sola doðru sallýyordu. Bir þey aklýna gelmiþ gibi....
     -Bak evlat, vakit geç oldu ama sana bir de bu konuþtuðumuz konularýn dýþýnda, hayat ile ilgili bazý uyarýlarda bulunayým: Gün gelir, kapýlar yüzüne kapanabilir birbiri ardý sýra ve son duraða gelmeden seni indirmek isteyebilirler. Yüzüne kapanan kapýlarý açmak için zorlama, býrak kapalý kalsýnlar. Ama yolculuðunu tamamlamadan, son duraða gelmeden indirmek istemelerine karþý diren. Çünkü hayat iþte böylesi direnmelerle ancak devam edebiliyor.
     Vakit çok çabuk geçmiþti ve ben bunun farkýnda deðildim. Güneþ kýzýl ýþýnlarýný göndermeye baþlayýnca hava da kararak ona uydu; gökyüzünde beliren solgun yýldýzlar giderek ýþýklarýný artýrdý; ay da çýkmakta fazla gecikmedi; hilal þeklinde zeytin aðacýnýn üzerinden yukarýlara doðru týrmanmaya baþladý.
     Hüseyin amcanýn söylediklerinden hatýrladýklarým bu kadar. Aslýnda hava kararmýþ da olsa daha çok konuþacaktý ama Alacalý bana gösterdiði ilgiyi kýskanmýþ olmalý ki Hüseyin amcanýn üzerine atýldý, yüzünü ve ellerini yaladý, baþýný göðsüne sürttü. Yani benimle ilgilen, beni sev, demek istiyordu. O da Alacalý'nýn baþýný ve sýrtýný okþadý, bununla da kalmadý onu öptü. Alacalý mest oldu, sokuldukça sokuldu Hüseyin amcaya.
     Ben buraya ne için geldiðimi unutmuþtum, ninemin beni çaðýran sesini duyunca hatýrladým. Yoðurt mayasý istediðimi söyledim, Hüseyim amca da karýsýna benim isteðimi karþýlamasý için seslendi...     
     Ben yýllar önceki anýlarýmý düþünürken Hüseyin amcanýn silüeti odadan çýkýp gitmiþ. Buraya neden geldiðini ve benimle tek kelime bile konuþmadan neden gittiðini önce anlamamýþtým. Biraz düþününce buldum. Konuþmamýzýn sonunda geçen bir uyarýyý bana hatýrlatmak istedi: “ Son duraða gelmeden indirmek istemelerine karþý diren.” Tamam Hüseyin amca, sözünü tutacaðým ve direneceðim...
      Yaðmur aniden dindi. Pencerenin yanýna gittim, biraz dýþarýyý seyredip döndüm, yataðýma gelip yattým, bir dakika bile geçmeden fýrlayýp kalktým, aklýma mutfaktaki altý yanan çaydanlýk geldi. Nitekim su kaynamýþ, çayýn üzerine kaynar sudan döküp alttaki çaydanlýða biraz daha su koyup iyice demlenmesini beklemeye baþladým.

● ● ●
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.