"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Maðazalarýn tabelalarýný okuyarak yürüdüm. Bir maðazanýn tabelasýnda “Ýnsan Yedek Parçalarý Satýþ Yeri” yazýyordu; vitrininde de: “Ýkinci el temiz yedek parça bulunur.” Bu bir þaka olmalýydý. Hiç insanýn yedek parçasý olur mu, makine mi bu? Maðazadan içeri daldým. Ýlk dikkatimi çeken, bilekten kesilmiþ erkek-bayan çeþitli büyüklükte eller oldu. Bunlarýn yanýnda gövdeleri olmayan kafalar, az ötede bilekten kesilmiþ ayaklar ve kollar. Bir köþede adeta gizlenmiþ gibi duran erkek ve kadýn cinsel organlarý. Ýçerisi müþteri dolu. Seyrediyorlar. Alýþ veriþ yapan hiç yok. Kasadaki genç kýz esneyip duruyor. Yaþlý bir adam erkek cinsel organlarýna bakýyor, gözleri çakmak çakmak, aðzý açýk. Genç bir erkek, pazulu bir kolu eline almýþ inceliyor, gülüþerek birbirlerine bir þeyler fýsýldaþan kýzlar onu iþaret ediyor. “Ýç organlar alt katta” tabelasýný görüyorum, ok iþaretini takip edip aþaðýya iniyorum. Kalp, mide, baðýrsak, akciðer, karaciðer ayrý ayrý kaplar içinde sergileniyor. Burasý çok soðuk, titriyorum. Diðer insanlarda ayný tepkiyi görmüyorum. Hatta mini etekli, kýsa kollu giysi giymiþ bayanlar bile herhangi bir üþüme belirtisi göstermiyor. Burada irili ufaklý çok sayýda meme de sergileniyor. Sahi, meme iç organ mý? Bildiðim kadarýyla deðil. Ben bu sorunun cevabýný ararken göðüsleri sarkmýþ bir bayan da kendine en uygun memeyi bulmak için birini alýp býrakýyor, diðerini alýp deniyor. Ýnsan Yedek Parçalarý Satýþ Yeri, fazla ilgimi çekmedi; her tarafýný dolaþtým ama öylesine. Bu kadarý bana yetti. Alt katýn merdivenlerini týrmanarak çýktým. Az önce giriþ katýndaki kasiyer kýz iþsizlikten uyuyordu. Þimdi ise önünde uzun bir kuyruk vardý. Alýþ veriþ yapanlarýn hepsinin de yüzü gülüyordu. Ýþte bu güleryüzleri görünce “Acaba ben de mi bir þeyler alsaydým?” diye düþünmeye baþladým. Ýyi de ne alacaktým, neye ihtiyacým vardý? Neye ihtiyacým yoktu ki! Organlarýmýn hemen hemen hepsi arýza verirken... En iyisi burada fazla oyalanmamak, yoksa kararýmý deðiþtirip birkaç organ alabilirim. Rasgele yürüyorum. Amacým, hedefim yok. Ayaklarým beni nereye götürürse oraya. Bir ara kayboluyorum, aslýnda bu kaybolma sayýlmaz; çünkü nereye gideceðini bilmeyen bir insan kaybolamaz ki. . Olsun. Gene de bildik bir yer aranýyorum, sanki gitmek istediðim bir yer varmýþ gibi. Kaybolduðum için panikteyim. Sola sapýyorum bilmediðim bir sokak, biraz gidip tekrar sola burasý da deðil, sonra saða, gene ayný. Heyecandan terliyorum, elimle alnýmdaki teri siliyorum. Bulunduðum yere dikkatle bakýyorum, gecekondu muhiti, bütün evlerin sývasý dökülmüþ, hepsi tek katlý ve küçük bahçeli. Çok sayýda çocuk sokakta ve bahçede, yetiþkin insan ise tek tük. Labirente konup üzerinde deney yapýlan fare gibiyim. Fare çýkýþtaki peynirin kokusunu alýyor ama bir türlü ona ulaþamýyor, ayný yerde dönüp duruyor. Ben de... Nereye gitmem gerektiðini biliyorum da oraya götürecek yolu bulamýyorum. Ýþte az önce sol sol sað yaptýðým yerdeyim. Bu sefer tersini yapacaðým: sað sað sol. Bu taktiðim büyük bir caddeye çýkmamý saðladý, gece de olmuþtu, ýþýklar yanýyordu, cadde insan doluydu. Ýki tarafta da meyhaneler, lokantalar ve araya sýkýþmýþ bir pavyon vardý. Öyle ki pavyon dýþarýya müzik yayýný veriyordu, rahatsýz edici bir þiddette, kulaklarým saðýr olacak diye endiþelendim. Cadde araç trafiðine kapatýlmýþ, eðlenenleri rahatsýz edecek araba yok o yüzden. Ýnsanlar þarký söylüyor, kolkola girip yürüyor, bazýlarý nara atýyor, ama kimse bu nara atanlara dönüp de bakmýyor. Ýki sarhoþ hem sallanýyor hem de birbirlerine vuruyorlar. Yumruklar atýlýyor kafalara ama þiddeti çok az, ayaklara ve kýçlara tekmeler, güreþen pehlivanlar gibi birbirlerinin enselerine sarýlmalar, biri yere düþüyor kalkýyor, sonra öteki düþüp kalkýyor ve sanki hiçbir þey olmamýþ gibi birbirlerine sarýlýp öpüþüþüyorlar ve kolkola sallana sallana yürüyorlar. Sarhoþlarýn kavgasý da kimsenin umrunda deðil, kafasýný çevirip bakan bile yok. Dýþarýdaki masalarýn hemen hemen tamamý dolu, içeriler boþ sayýlýr. Hiç halim yok, çünkü açým, bir þeyler yemek için bir meyhanenin içine girdim, sipariþimi verdim: Balýk, salata, bira. Yedim, canlandým. Hesabý öderken garsona nereden taksi bulabileceðimi sordum, tarif ettiði yere gidip bir taksiye atladým ve evime geldim. Ohhh be! ● ● ● (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |