..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




16 Kasým 2018
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 3  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Kýz afallýyor, acý tiksinti karýþýmý bir bakýþ atýyor bana, hiç konuþmadan para üstünü sert bir el hareketiyle tezgaha býrakýyor; aslýnda çarpýyor


:FFF:
     Güneþ tam tepemdeydi, yakýcýydý, hatta kavurucuydu. Baþýmý kaldýrýp dikkatle baktým güneþe, dünyayla alay eder gibi bir surat göründü gözlerime. Ya da baþkalarýna acý çektirmekten hoþlanan bir sadistin bakýþý... Altý üstü bir ateþ topaðý iþte. Çok sürmedi güneþin yakýcýlýðý, böylece onun da tahtý sallanmaya baþlamýþtý. Bulutlar sarýverdi gökyüzünü, öyle hýzlý hareket ediyorlardý ki gören de bir yere yetiþmek için acele ediyorlar sanýrdý. Ýyice güneþi sarýp kuþatýnca bulutlar kar olup yeryüzüne inmeye baþladý. Üþüdüm. Elim ayaðým soðuktan tir tir titredi. Yerler kýsa sürede karla kaplandý. Saatler geçmedi hatta dakikalar bile geçmedi de bu kadar kar nasýl yaðdý? Ýnsanlarýn çoðu karý görünce bir yerlere sýðýndý, ortalýk neredeyse bomboþ kaldý. Soðuk rahatsýz edici de olsa kaldýrýmlarýn, yollarýn tenhalaþmasý hoþuma gitti.
     Bir parkýn kapýsýndan içeri girdim. Yerleri ve aðaçlarýn üzerini beyaz bir örtü kaplamýþ, kar sanki hýzýný burada daha da artýrmýþ gibi. Küçük bir aðaç büyüklüðündeki manolyanýn o güzelim mor ve beyaz renkli çiçekleri kaybolmuþ karýn altýnda. Karla kaplý banklardan birinin üzerindeki karlarý, elimle iteleyip oturabilecek kadar bir yer açtým kendime. Bir köpek geliyor yan taraftan karlara bata çýka. Beni görüp yönünü bana doðru çevirdi. Yanýmda durdu. Gözlerimin içine bakýyor, salladýðý kuyruðundan biraz kar dökülüyor. Benden beklentisi olduðunu anladým da bende ona verebilecek ne var ki...
     -“Üzgünüm, sevgili köpek. Ýstersen bu soðukta benimle boþuna vaktini kaybetme, git baþka yerde þansýný dene!” dedim. O, bakmaya ve kuyruðunu sallamaya devam ediyor. Güzel güzel konuþtum, anlamadý. Kýzdým.
     -“Ne laf anlamaz hayvansýn! Defol it oðlu it!” diye baðýrdým.
     Bu sefer anladý söylediklerimi, baþýný öne eðip yanýmdan ayrýldý. Arkasýndan bakýyorum, sol arka ayaðý sakat; önceden fark edememiþtim. Þimdi ona bir lokma ekmek olsun veremeyiþime ve hakaret etmiþ olmama daha çok üzülüyorum.
     Aðaç dallarý yere doðru eðildi, bakalým bu kadar kar yükünü çekebilecekler mi? Kýrýlmasýnlar? Yok caným, ta o kadar fazla deðildir üzerlerine konan kar. Aðaçlarý düþünüyorum, ya kendim? Üstüm baþým karla doldu, giysilerimin hangi renkte olduðu sorulsa bakýp da söyleyemem. Kafamýn üzerindeki karlarýn sebep olduðu aðýrlýðý da hissetmeye baþladým. Hiç kýpýrdamadan oturuyorum. Ýþte oturan bir kardan adam! Belki de uzaktan bakan bazýlarýna göre bir heykel. Ve belki de az sonra buz adama dönüþecek!
     Yaðýþ þiddetini artýrdý, rüzgar da çýktý. Oyun oynamayý seven bir rüzgar, biraz da dalgacý. Karlarý bir yerden alýyor baþka bir yere götürüp yýðýyor, daha sonra oradan da alýyor... Park ýssýz, kimse yok. Bu karda boranda kim olur ki... Buraya bu havada gelen adamýn aklýndan zoru var demektir. Yanýlmýþým. Düþüncelerim gerçekle çeliþiyor. Ýþte, karþýmda bir adam var, bana yaklaþýyor. Ayaðýnda çizmeleri, sýrtýnda boðazlý kalýn bir kazak, belinde kuþaðý ve bu kuþaðýn içine sokulu iki cam bardak, bir elinde ibrik diðerinde orta büyüklükte bir güðüm...
     -Boza var, bozaaacýýý... Vereyim mi amca? Diye soruyor bana. Yaþça benden büyük olduðu halde bana “amca” dedi. Kar demek ki öylesine kamufle etti beni ki, bozacý gerçek yaþýmý tahmin edemedi.
     Bozacý teklifini birkaç kere tekrar etti, hiç cevap vermedim. Hatta hiç kýpýrdamadým. Aðzýndan hafif bir sesle:
     -Kaçýk, sözünün çýktýðýný duydum.
     -Bozacýýýýý, diye baðýra baðýra oradan uzaklaþtý.
     Bana kaçýk diyen adama bak sen, in cin top oynayan bir yerde, burada boza satmaya kalkýyor. Kime satacaksýn? Aðaçlara mý banklara mý? Asýl kaçýk sen olmalýsýn bozacý efendi!
     Önce ayaklarým, sonra yüzüm ve ellerim; en sonunda da bütün vücudum uyuþtu. Donuyor muyum? Olamaz, çünkü þimdi çok üþümüyorum. Gerçi donarken insan üþür mü üþümez mi onu da bilmiyorum ya... Uyku bastýrdý, hem de öyle tatlý ki... Günlerdir uyuyamayan ben, bu bastýran uykudan memnun kaldým doðrusu. Gözlerimi kapatýp uyumaya karar verdim, ama kapanmýyorlar. Aksiliðe bak! Gözkapaklarým donmuþ, kalmýþ öylece. Açýk duracaklar. Böyle uyuyamam. Oturduðum yerden kalkmayý denesem! Olmuyor. Ayaklarým yere basmýyor, basýyor da zemini hissetmiyor ayaklar. Sanki havada asýlý duruyormuþum hissi veriyor. Bir elimi kýpýrdatmaya muvaffak oldum, devamlý o elimi kýprdatmayý sürdürüyorum, hangi elim olduðunu ise bilmiyorum. Biraz sonra bu eli hareket ettirdim, saðdakiymiþ. Sað elim hareket etmeyi iyice becerince bununla sol elimi ovaladým. O da canlandý. Ýki elimle ayaklarýma bir müddet ayný iþlemi uyguladým. Nihayet yürümeyi baþardým.
     Hýzla buradan uzaklaþmalýydým. Komik oldu deðil mi? Ne hýzý, hangi hýzla ve nasýl? Yeni yürümeye baþlayan bir bebeðinki kadardý attýðým adýmlar. Olsun. Yeter. Öyle deðil mi Gölgem? Gölgemle konuþuyorum sandým kendimi bir an. Unutmuþtum, güneþ yoksa gökyüzünde gölge de yok benim yanýmda... Buna raðmen birkaç defa:
     -Gölgem, cevap versene! Seninle konuþmak istiyorum, diye baðýrdým. Baðýrdým dediðime bakmayýn, aðzýmdan çýkan sözcüklerin anlamýný benim kulaklarým bile anlamadý. Dilim de donmuþ galiba!
     Kar dindi, rüzgar devam ediyor. Gökyüzündeki bulutlar hareket halinde. Ýþte, bulutlarýn arasýndan çýkýyor güneþ, utanarak. Kendini affettirmek istercesine sýcaklýðýný artýrýyor. Çok geçmeden karlar eriyor, üzerimden çýkan buharlar etrafa yayýlýyor. Bir gören olursa, yandýðýmý düþünebilir.
     Birkaç dakika içinde sular buhar olup uçup gitti. Karakýþtan kavurucu yaza geçiþ yaptýk. Hangisi gerçek bunlarýn? Yazda mýyýz kýþta mý? Bir oyun oynanýyor; oynayan belli deðil. Hani parkta hiç kimse yoktu benden baþka? Olur mu? Her taraf insan dolu: Banklar üzerinde birbirinin gözlerine bakan elele tutuþmuþ âþýklar, salýncaða binme sýrasýný bekleyen çocuklar, yavaþ adýmlarla yürüyüþ yapan yaþlý kadýn ve erkekler, birbirini kovalayan kediler, alçaktan uçan onlarca çeþit kuþ...
     Birkaç metre yürüdüm, sonra durdum. Nasýl durmam? Önümde büyük bir çukur var. Ýçi kesilmiþ koyun, keçi, inek, at, eþek, deve kafasý dolu. Belki baþka hayvan kafalarý da vardýr. Bunlar ilk bakýþta dikkatimi çekenler. Kim attý bu kadar kesilmiþ kafayý buraya? Ve neden attý? Bana ne ya, bana ne! Çukurun etrafýný dolaþarak çýkýþ kapýsýna doðru ilerlemek istiyorum; ama “Bir kere daha bak!” diye içimden bir ses beni uyarýyor. Çukura daha dikkatli bakýyorum. Bunlar inek minek, koyun moyun kafasý deðil; hepsi de insan kafasý. Kim kesmiþ bu kadar insanýn kafasýný? Kafalarý burada, pekiyi vücutlarý nerede? Yoksa, onca insan þimdi kafasýz mý dolaþýyor ortalýkta?
     Motor sesi ve sinyal duyuyorum. Hafriyat yüklü bir kamyon geri geri gelerek çukura doðru yanaþýyor. Bir karýþ kala duruyor, damperdekileri boþaltmaya baþlýyor. Ýþi bitince bu kamyon gidiyor, bir baþkasý geliyor, sonra bir baþkasý, bir baþkasý... Kafalar kýprdýyor, hatta bazýlarý toprak ve moloz yýðýnýnýn üzerine çýkýyor. Çýkanlarý bir baþka kamyondan dökülenler örtüyor, onlar gene çýkýyor. Bu çýkma örtme oyununa beton mikserleri son veriyor. Boca ediyorlar onca betonu çukura, en sonunda da iki adam, betonu düzlüyorlar. Beþ dakika içinde beton donuyor; artýk kafa mafa yok! Betonun üzerine basarak parkýn çýkýþ kapýsýna doðru gidiyorum.
     Caddedeyim, sýcakta yürümek oldukça zor. Sahi, güneþ çýkmýþtý karýn soðuðun ardýndan deðil mi? Güneþ çýktýðýna göre, gölgem de benimledir. Sesleniyorum, cevap veriyor.
     -Efendim.
     -Yanýmdasýn deðil mi? Az önce sana seslendim, cevap alamadým.
     -Söylemiþtim, ýþýk olmadýðýnda ve karanlýkta ben yokum.
     -Aklýma bir soru geldi: Gölge bir insana ait, üstelik onunla irtibat kurulup konuþulabiliyor. O zaman ben bir baþka insanýn gölgesine basarsam, o kiþiye saygýsýzlýk etmiþ olur muyum? Ya da o kiþinin gölgesiyle sohbetini bölmüþ olur muyum?
     -Olmazsýn. Çünkü, gölgesinin farkýnda olan ve onunla konuþan insan sayýsý o kadar az ki...
     -Öyle, ama ben gene de artýk insanlarýn gölgesine basmamaya çalýþacaðým. Eðer farkýnda olmadan kendi gölgemin yani senin üzerine basarsam, þimdiden özür dilerim.
     Evin yolunu tuttum. Aslýnda eve gitmeyi hiç istemiyordum. O Aynadaki huzurumu kaçýrmýþtý. Gidince bana sataþacak ve sinirlerimi bozacaktý. Tabii ben de hemen onun icabýna bakacaktým. Çöplük onu bekliyor.
     Etrafýma bakýnýyorum kafasýz insan görebilir miyim diye. O kadar çok kesik kafanýn insanlarýndan birini görme ihtimalim vardýr sanýrým. Bir markete uðrayýp alýþ veriþ yapýyorum. Yiyecek içecek bir þey kalmadý mutfakta. Ýki poþet dolduracak kadar alýþveriþ yapýp ücreti ödemek için kasaya yaklaþýyorum. Önümde kimse yok, arkamda iki kiþi oldu. Kasiyer kýza soruyorum:
     -Bugün alýþ veriþ etmeye marketinize hiç kafasýz insan geldi mi?
     Kýz afallýyor, acý tiksinti karýþýmý bir bakýþ atýyor bana, hiç konuþmadan para üstünü sert bir el hareketiyle tezgaha býrakýyor; aslýnda çarpýyor. Arkamdaki müþteriler homurdanýyor, ne dedikleri anlaþýlmýyor.
     Yolumun üzerindeki bir nalbura da uðruyorum. Oradan orta büyüklükte bir çekiç alýyorum; ne iþime yarayacaksa! Çekici ne yapacaðýma nalburdan çýkýnca karar veriyorum: Aynadaki'nin kafasýný patlatacaðým. Oradaki benmiþim! O zaman ben kendimin düþmaný mýyým? Kendimi yok etmek isteyiþimin ardýnda yatan gerçek nedir? Kendimden, bilhassa bazý anýlarýmdan kaçmak istediðim olmuþtur, nedeni de beni rahatsýz etmiþ olmalarýdýr. Kaçabildim mi? Hayýr! Ben kaçmak istedikçe bu edepsiz anýlar çýkýverdiler karþýma. Hem de en çok mutlu olduðum anlarda.
     Hayata baðlý deðilim, ölümden korkmuyorum; gideceðim yerin buradan daha kötü olmadýðýndan eminim. Cennete cehenneme inanmýyorum, ama gideceðim yerde sonsuz bir sükunete kavuþacaðýmý biliyorum. Beni bu dünyaya baðlayan iplerin düðümünü bilerek gevþek attým; dilediðim zaman kolayca çözülsün diye.

● ● ●
(Devam edecek)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.