Bir sanatçý baþarýsýz olamaz; sanatçý olabilmek bir baþarýdýr. -Charles Horton Cooley |
|
||||||||||
|
“Irk” bizi bölmeden… “Irk” insanlarýn dýþ görünüþü farklýlýðý yanýnda, ortak davranýþ biçimleri de gösteren topluluklara ýrk deniyor. Ben ýrkýn insaný böldüðünü düþünmüyorum. Ýnsan denen varlýkta doðunun kibir, batýnýn narsizm dediði, bizimde bencillik dediðimiz bir duygu vardý / var. Irk kavramý insanda zaten var olan bu duyguyu ön plana çýkardý. Siyahlar beyazlarý sarýlar kýrmýzýlarý kýrmýzýlar beyazlarý, beyazlar diðer bütün renkleri inkâr yoluna gidip, onlarý köle olarak görerek birbirlerinden yararlanmaya kalktýlar ve bu bin yýllarla ifade edilecek bir zulüm doðurdu ve hâlâ uzantýlarý devam etmekte. Eðer dünyada tek bir ýrk olsaydý ne olurdu? Bencilik, kibir ya da narsizm dediðimiz bu duygunun bizim irademizi ele geçirmesiyle baþka bir sebep bulup, yine bölünüp, yine birbirimizi yemeye devam edecektik. Nitekim din kisvesi altýnda ýrkçýlýðý yasakladýk. Öldürme devam ediyor. Bu demektir ki, ýrkýn bir kabahati yok. “Din” bizi ayrýþtýrmadan… Din bizi ayrýþtýrdý mý? Evet, her din kendine inanmayanlarý kötü, zalim ve Araplarýn deyimiyle “Kâfir” ilan etti. Bu cepheleþme bir yýðýn din savaþlarýný doðurdu ve milyonlarca insan öldü. Oysa tanrý, bütün kutsal kitaplarda, öldürme eylemini kiþinin ailesi ya da kendi hayatý tehlikeye girmediði sürece, yani nefs-i müdafaa durumu doðmadýðý sürece kullanamaz. Göksel olmayan dinler de de o dinin kurucularý ayný mantýk silsilesini kullanmýþlardýr. Peki, bunlara uyan ve yerine getiren bir millet, bir topluluk veya bir kiþi var mý? Yok. Demek ki, insan denen yaratýk dinin koyduðu kurallara da uymuyor ve bu kurallarý esnetmenin ve kiþisel çýkarlarýna uygun hale getirmenin yollarýný arýyor. Ben farklý dinleri de býrakýp ayný din mensuplarýna bakmak istiyorum; ayný dine ayný kitaba ayný peygambere inandýðýný söyleyenler ne durumdalar acaba? Hristiyanlarda üç mezhep ve bir yýðýn tarikat var. Tarih boyunca, özellikle ortaçaðda bu mezhep ve tarikatlar kendilerinden olmayan kiþilere korkunç iþkenceler yapýp onlarý ya kendilerinden olmaya zorluyorlar, ya onlarý ortadan kaldýrmanýn her yolunu deniyorlardý. Bu tarikatlar arasýnda emellerine ulaþabilme amacýyla þeytanla bile iþbirliði yapanlarýn olduðu bilinen bir gerçek. Ýslam ne durumda, bir de ona bakalým: Muhammed’in ölümüyle beraber, dört halife dönemi baþlýyor. Müslüman mantýðýyla bakarak Ebubekir ve Ömer’i bir kenara býrakalým. Osman’la beraber fitne türüyor ve Müslümanlar kendi aralarýnda dine deðil, çýkarlarýna bakarak yeni bir yol oluþturmaya baþlýyorlar ki, bu korkunç çýkarcýlýk ve adam kayýrma, kýsa bir süre sonra Ali ile Muaviye arasýndaki Sýffin savaþýna sebep oluyor ve bir yýðýn Müslüman ölüyor. Devamý malum, Kerbela katliamý… Arkasýndan Emevi hükümdarlarýnýn lüks yaþama düþkünlükleri; saraylar, sömürüler, vergiler filan… Bu gösteriþe düþkünlüklerini, kendilerinin deyimiyle “ecnebi ülkelerinde” varlýklarýný, cami ve saraylar yaptýrarak sevimli göstermeye çalýþmalarýndan öðreniyoruz. Gayr-i Müslimlerin iþgal, Müslimlerin fetih dedikleri ve öldürme iþlemlerinin meþrulaþtýrýldýðý saldýrganlýk… Gerisini siz hesap edin… Yýldýrým’la Timur’un husumeti, Fatih’in mutlak Ýstanbul’u alma çabasý, taht için kundaktaki kardeþini boðdurmasý ve bunu bir fermanla meþru bir þeymiþ gibi göstermesi, Yavuz’un Þah Ýsmail’le sidik yarýþý, Kanuni’nin taht uðrunda oðlunu bile kendi elleriyle boðdurmasý ve iþin garibi de bütün bunlarýn meþru bir zemine oturtulmasý için dinin kullanýlmasý ne enteresan, deðil mi? Anadolu’da bir yýðýn insanýn öldürülmesi, türlü iþkencelere maruz kalmalarý da cabasý… Pir Sultan ve Sivas katliamý da din adýna yapýldý. Anadolu’da hâlâ alevi Sünni çatýþmasýný meþrulaþtýrmak için mum söndürme iðrençliðiyle Alevilere iftira edilip, yapacaklarý kirli saldýrýlara meþru zemin hazýrlama çabalarý sürmekte. Madýmak saldýrýsý da iþte bunlardan sadece biri… Bu demektir ki, dinin bir kabahati yok. “Politika” bizi farklýlaþtýrmadan… Politika Bizi farklýlaþtýrmadý. “Ýçimizdeki Þeytan”ýnýn hareket alanýný geniþletti. Sosyal çatýþmalarý daha iyi sürdürebilmemiz için en iyi zeminlerden birini oluþturdu. Artýk ayný din, ayný ýrk, ayný mezhep, ayný aile demeden daha rahat çatýþmalara girip, bizi yöneten ya da yönetecek olanlara hem fýrsat saðladýk, hem beyinlerimizi onlara teslim ettik. Artýk onlar ne derlerse, onu yapmaya hazýr hale geldik. Þu ihtirasýn hikmetine bakar mýsýnýz; kimini beklenmedik þekilde efendi, kimini göz göre göre gönüllü köleleþtiriyor. Ve bu köleler de kendi özgürlükleri için mücadele edenleri durdurmak için saldýrtýyor. Artýk kendilerinden olmayan herkes ya münafýk, ya vatan haini damgasý yemekten kurtulamýyor. Þöyle bir çevrenize bakýn; mevcut politika içimizdeki canavarý harekete geçirerek, bütün kirlilikleri güzel, güzellikleri kirli göstertmenin rahat ve huzurunu yaþatýyor efendilerinde umut arayan kölelere… Bu demektir ki, politikanýn bir kabahati yok. “Para” bizi sýnýflandýrmadan… Anadolu halkýnýn kabý kabýna dediði mal deðiþ tokuþu var. Aþaðý yukarý elli yaþ civarýnda olanlar bilirler bu deðiþ tokuþu. Köy köy, mahalle mahalle gezen çerçiler, mandal, uçkur, plastik leðen, çatal iðne, bardak, tabak, cam ve plastik sürahi, gibi gereçleri vererek ya gýda maddesi, ya kullanýmý makbul olmayan malzemeleri alýrlardý. Ýþte bunu yaparken bile bir bakýr bakracý dört beþ mandal karþýlýðýnda almaya çalýþýrlardý. Yani alacaklarý malý ederinin altýnda almak için her tür hokkabazlýðý yaparlardý. Bu hilekâr mantýk marabalar içinde geçerli… Aða denilen sülük çevresindekilerin zaaflarýný kullanarak onlarý meccanen çalýþtýrmanýn ya da karýn tokluðuna çalýþtýrmanýn yollarýný arýyordu / arýyor. O gün tarlalarda, inþaatlarda, yol ve köprü yapýmlarýnda ömürleri tüketilen bu insanlar, bugün de, temizlik iþleri, maden ocaklarý, gündelikle inþaatlarda, kamu sektöründe hak ettiklerinin çok çok altýnda bir ücretle çalýþmaktalar. O gün þalvarlý yelekli eli kamçýlý, ayaklarý körüklü çizmeli, atla gezen aða denen puþtlar þimdi kravatlý saraylarda, villalarda oturup, zýrhlý Mercedes otomobillerle gezmekteler. Aða denen bu puþtlarý doyurabilmenin telaþý içinde ömürlerini tüketmekte olanlar ise ne kadar insana yakýþýr þekilde yaþadýklarý meydanda. Yazýk ki, bunu ne onlar görmek istiyor, ne de biz gösterebilme becerisine ve ikna kabiliyetine sahibiz. Bu korkunç trajediye bir çözüm ve çare aramak yerine, “Ne yapalým? Kimi seçelim? Daha iyisi mi var? Öncekiler daha kötüydü.” bataðýna saplanmýþ olarak, kanlarýný bu sülüklere emdirmeye devam ediyor bu insanlar. Hatta çaldýklarý dýþýnda, en az yirmi bin lira aylýk alanlarý bile, bin beþ yüz, bin altý yüz lira karþýlýðýnda ve hatta birkaç torba makarna ile birkaç torba kömür karþýlýðýnda savunmaya, korumaya devam etmekteler. Bakýn paranýn kullanýlmadýðý anlar da bile farklý hileleri üretebilin kimseler var. Para denilen araç, bu kirlilik fotoðrafýný siyah beyazdan renkliye çevirerek, kirlilikleri daha net bir þekilde görmek isteyenlerin önüne sermiþ oldu. Diðerleri zaten görmek istemediðinden yapýlabilecek bir þey de yok maalesef. Bu demektir ki, paranýn da bir kabahati yok. O zaman kabahat kimde? Tanrý’da mý? Þeytan’da mý? Toplumlarý yönetenler de mi? Toplumlarda mý? Kiþilerde mi? Kimde… Bence Tanrý ile Þeytan en masum olaný bütün bunlarýn. Vicdaný, merhameti kerizlik görüp, ahlaký da kendi aralarýnda hiyerarþik mantýkla paylaþanlar arasýnda adalet aranmayacaðý için Hz. Muhammed’in dediði gibi “Her toplum layýk olduðu þekilde yönetilir” Geleneði bozmayalým madem; sürç-i lisan eyledikse affola. 23 Aðustos 18 Göcük
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Osman AKTAÞ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |