..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Avukatlar da bir zamanlar çocuktular herhalde. -Charles Lamb
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Deneme > Gülmece (Mizah) > Ömer Faruk Hüsmüllü




9 Aðustos 2018
Çapulcu Manyak - 22  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Bir yazar “Zaman geçer derler, fakat heyhat... zaman durur, geçen biziz. “ demiþ. Bu görüþe katýlýyorum. Zamanýn geçtiði izlenimimiz bir yanýlsamadan ibaret. Zaman var mý yok mu bilemiyorum. Çünkü içine girmek istesem giremiyorum, dýþýna çýkmak istesem çýkamýyorum. Öyleyse zaman, ne var ne de yok! Bazýlarý zamaný durdurmak istiyormuþ. Zaten öyle. Aktýðý ya da gittiði yok ki…


:HHC:
     Keyfimin yerinde olduðu günlerden biriydi. Evden þarký söyleyerek çýktým, önce belediye otobüsüne sonra da dolmuþa binerek kendimi binalarýn ve insanlarýn az olduðu bir yere attým. Yalnýzlýðý seviyordum, kendi kendime yetmiþ olmamýn bunda rolü vardý þüphesiz. Baþkalarý olmadýðý için rol yapmam gerekmiyordu, söyleyeceklerimi akla mantýða uygun hale getirmek zorunda deðildim, bana kimse “Saçmalýyorsun!” ya da “Seni anlayamýyorum.” demiyordu, söylediklerime gülen ya da alay eden yoktu.
     Burasý bir baraj kenarýndaydý. Barajýn göleti beþ-on metre ilerimdeydi, sular bir denizin gel-giti gibi hareket ediyordu. Baraj gölüne arkamý dönüp bir aðacýn altýna oturdum. Yüksek bir yer olduðu için aþaðýdaki usta bir ressamýn elinden çýkmýþ bir tablo gibi duran manzarayý seyrederken kendimden geçtim. Yüzlerce çeþit çiçeðin oluþturduðu bir tablo. Yeþil, sarý, mor, kýrmýzý, kahverengi... kýsacasý her renkten çiçek. Renkler birbirine karýþmýþ, öylesine ilginç bir renk cümbüþü oluþmuþ ki... Bakmaya doyamýyorum. Yerimden kalkýp çiçeklerin yanýna gidiyorum. Birkaç metre geride duruyorum, basýp da çiðnerim diye korktuðumdan. Aslýnda bu renk tarlasýnda yatýp yuvarlanmayý o kadar çok istiyorum ki... Çiçeklere zarar vermeyecek olsam, bunu mutlaka yapardým. Hafif bir rüzgar çýkýyor, çiçekler kafalarýný nazlana nazlana sallýyor. Rüzgarýn getirdiði nefis kokuyu burnum alýyor beynim algýlýyor. Bu öyle belli bir çiçeðin kokusu deðil; tüm çiçeklerin ortak kokusu.
     Çiçek olmayý istiyorum. Belki de bir zamanlar çiçektim. Nedense böyle desem de çiçek olmayý kendime yakýþtýramýyorum. Bu suratsýz, aksi, virane ihtiyar adamýn çiçeðe benzer tarafý olur mu hiç? Çöp olmayý kendime yakýþtýrmýþtým, fakat kendimi bulamamýþtým, belki bazýlarýnýn dediði gibi bir yýlaným; ama çiçek asla deðilim. Sahi, neyim ben? Tek miyim çok muyum? Bazen neþeli bazen hüzünlüyüm, bazen iyimser bazen kötümserim, bazen gülerim bazen aðlarým, merhametli olduðum zamanlar da vardýr merhametsiz olduðum zamanlar da, doðru da söylerim yalan da...
     Yýllar önce aramýzda þiddetli bir kavga çýktýðýnda bir kýz arkadaþým: “Senin bir anýn bir anýna uymuyor. Kaç tane suratýn var senin?” demiþti. Bu laf þimdi aklýma geldi. O zaman hiç umursamamýþtým. Þimdi ise doðru olup olmadýðýný sorgulamaya baþlamýþtým ve hemen bir hastaneye gittim, bir psikiyatristten randevu aldým. Psikiyatrist erkekti. Otuzlu yaþlarda. Gözüm adamý tutmadý. Laubali bir uslûpla konuþuyordum adamýn karþýsýnda. Hayret! Fark ettiði halde beni terslememiþti.
     -Kendini istediðin gibi anlat. Kullandýðýn kelimeler sana ait olduktan sonra mesele yok. Ýstersen sesini yükseltebilirsin de, dedi.
     -Demeseniz de, benim kendimi anlatma tarzým böyle olacaktýr.
     -Çocukluðunuz nasýl geçti? Annenizin ve babanýzýn size karþý davranýþlarý nasýldý? Çocukluðunuzda sizi etkileyen önemli bir olay yaþadýnýz mý?
     -Benden en az altmýþ yýl öncesini anlatmamý istiyorsunuz. Oysa ben dünkü olaylarý bile unuttum.
     -Kýsa süreli bellekteki anýlar kolay unutulsa da uzun süreli bellektekiler daha fazla süre saklanabilir.
     -Çocukluðumda annem ve babam bana kötü davranmadýlar. Ailenin dördüncü ve en küçük çocuðu olduðum için diðer kardeþlerime göre torpilli bile sayýlabilirim. Babam çok içki içerdi. Ayrýca bir de metresi vardý. Bana babamýn bir zararý yoktu ama annem bu duruma çok üzülürdü. Ev hanýmý olduðu, herhangi bir mesleði de bulunmadýðý için babamýn kahrýný çekmek zorunda olduðunu söylerdi. Ayrýlsa dört çocukla ne yapacaktý? Babasýnýn evine gitse, o da yoksul bir köylüydü ve kendi ailesinin bile karnýný doyurmakta zorlanýyordu. Hemen hemen her gün annemi gözleri yaþlý görüyordum ve çok üzülüyordum. Bundan baþka bir de -sizce bir önemi varmý yok mu bilmem ama- küçükken geçirdiðim menenjit hastalýðým var. Çocukluðumun özeti böyle...
     -Arkadaþlarýnýzdan, dostlarýnýzdan bahsedin. Onlarla sýk sýk görüþür müsünüz? Boþ zamanlarýnýzda ne yaparsýnýz?
     -Arkadaþ, dost mu dediniz? Benim o söylediklerinizden kimsem yok. Ayda yýlda bir kere görüþtüðüm bir-iki tane çocukluk arkadaþým hariç... Benim boþ zamaným olmuyor, çünkü ben hep düþünerek geçiriyorum zamaný.
     -Hangi konularý düþünüyorsunuz?
     -Mesela þimdi sýk sýk sözünü ettiðimiz zamaný... Bir yazar “Zaman geçer derler, fakat heyhat... zaman durur, geçen biziz. “ demiþ. Bu görüþe katýlýyorum. Zamanýn geçtiði izlenimimiz bir yanýlsamadan ibaret. Zaman var mý yok mu bilemiyorum. Çünkü içine girmek istesem giremiyorum, dýþýna çýkmak istesem çýkamýyorum. Öyleyse zaman, ne var ne de yok! Bazýlarý zamaný durdurmak istiyormuþ. Zaten öyle. Aktýðý ya da gittiði yok ki… Galiba bizi yanýltan, zaman varmýþ gibi düþünmemize yol açan deðiþmenin kendisidir. Deðiþme nesnelerde oluyor, nesnel dünyanýn dýþýnda deðiþme de yok zaman da... Dünya dönüyor, ayný zamanda da hýzla deðiþiyor. Ya biz? Bu deðiþime ayak uydurabiliyor muyuz? Ya da bundan da vazgeçtim, bu deðiþimin farkýnda mýyýz? Her þey anladýðýmýz kadarmýþ: Ýnsanlar, hayvanlar, doða ve hatta evren… O nedenle bir zamanlar bazý insanlarýn dünyayý neden yuvarlak deðil de düz olarak kabul ettiklerini þimdi daha iyi anlýyorum. Saçmaladým mý?
     -Yok, hayýr. Lütfen devam edin, konuþmanýza sýnýrlama getirmeyin.
     -Çoðunlukla kendimi arýyorum. Ben kimim, ya da daha doðrusu ben neyim? Bazen bir sinek bir arý bir yýlan; bazen küçük bir çocuk; bazen de yaþlý bir dilenci olduðumu sanýyorum. Bir keresinde çöp olduðumu bile düþündüm ve saatlerce çöplükte kendimi aradým. Evet çöp, ama nasýl bir çöptüm acaba? Aramamdan bir sonuç elde edemediðim için bu sorum cevapsýz kaldý.
     Kapýyý vurmadan elli yaþlarýnda bir bayan içeri girdi. Yüzünde kýzgýn bir ifade vardý.
     -Doktor bey, benim sýram geleli çok oldu. Acaba daha ne kadar bekleyeceðim, dedi.
     Doktor, hafifçe gülümsedi;     
     -Hanýmefendi, lütfen biraz daha bekleyin, sizi birkaç dakika sonra çaðýracaðým, diyerek bu soruyu cevapladý. Kadýn dýþarý çýktý.
     Kadýnýn konuþmamý bölmesi canýmý sýktý. Zaten için için bu adama da kýzýyordum. Neden bana bu kadar iyi davranýyor? Amacý ne olabilir? Benden bazý sýrlarý mý öðrenmek istiyor? Ayaða kalktým, iki elimi masanýn üzerine koyup sordum:
     -Kimsin sen? Doktor kýlýðýna girmiþ bir ajan mý bir polis mi? Beni konuþturup neler öðrenmeyi umuyorsun?
     -Ne ajaným ne de polis! Lütfen sakin olun ve yerinize oturun.
     Bana emir verir gibi konuþunca cinler tepeme fýrladý. Doktor olduðunu iddia eden bu adamýn yüzüne bir kafa attým; koltuðu arkaya doðru gitti, duvara dayandý, kafasý öne düþtü; benim gövdem de masa üzerinde kaldý. Oradan kalktým, yerime oturdum. Baþýmý ellerimin arasýna alýp bir müddet öyle kaldým. Ellerimi baþýmdan çekip gözlerimi ovuþturup doktora baktým, bayýldý mý öldü mü?
     Ne bayýlmýþ ne de ölmüþ! Adam gülüyor. Amma da yüzsüzmüþ ha... Ona vurduktan sonra yýlýþmasý olacak bir þey deðil. Yaptýðýma piþman oldum, özür dileyecektim.
     -Size karþý kaba davrandýðým için lütfen kusuruma bakmayýn. Bazen ani davranýþlarda bulunabiliyorum. Bu benim elimde deðil. Benim dýþýmda bir yerden kumanda edilerek bu hoþ olmayan hareketler bana yaptýrtýlýyor. Lütfen beni baðýþlayýn.
     -Rica ederim, ama siz bana karþý hiç kaba davranmadýnýz ki, baðýþlanacak ne var?
     -Az önce size vurdum, yani kafa attým. Daha ne olsun?
     -Öyle bir davranýþta bulunmadýnýz. Belki bunu aklýnýzdan geçirmiþsinizdir, fakat eyleme dönüþtürmediniz. Bunu boþ verin de siz bana biraz daha kendinizden bahsedin.
     -Gençlik döneminde yaþadýðým çaresizlikler oldu. Üniversitede okumak istiyordum, bunun için gerekli ekonomik desteði babamdan alamýyordum. Burs için baþvurdum, aylarca beklemek zorunda kaldým. Üniversitenin kocaman anfisinde teneffüslerde tek baþýma oturuyordum. Kantine gidip bir çay içecek param bile yoktu. Çoðu zaman okula yayan gidip geliyordum. Bir kýz arkadaþým olsun istiyordum, ama nasýl olacaktý? Beðendiðim kýzlarý uzaktan seyretmekle yetinmek zorundaydým. Okul bitti, bir iþe girdim. Ýþimden memnun deðildim. Sonunda bazen aðlayan bazen gülmekten kýrýlan, bazen üzgün bazen neþeli, bazen haddinden fazla konuþan bazen suskun, bazen dürüst bazen ahlâksýz... Bu þekilde birçok zýtlýðý kendinde barýndýran bir insan olup çýktým.
     Doktor, “Kiþilik bölünmesi!” dedi, daha doðrusu bu kelimeleri aðzýndan kaçýrdý. Elini aðzýna götürmesinden de bu belliydi..
     -Ne dediniz? Anlayamadým, diye sordum.
     -Önemli deðil, isterseniz sizi yatýrarak tedavi edelim. Þu anda boþ yer yok, iki-üç güne kadar olacak.
     -Hayýr istemem. Ýçine girdiðim kafeslere bir tane daha ekleyemem.
     -Ne kafesi?
     -Uçsuz bucaksýz evrende dünya denilen bir kafesteyiz. Bu kafesin de içinde birçok kafesimiz daha var: Ait olduðumuz ülke, ikamet ettiðimiz þehir, mahalle, sokak, içinde yaþadýðýmýz ev ve bu evin bir odasý. Ýþte içiçe geçmiþ birçok kafes!
     -Siz bilirsiniz. Öyleyse þu reçetedeki ilâçlarý kullanýn ve bitince tekrar gelin görüþelim, deyip ayaða kalkan doktor elini bana uzattý, sýktým ve dýþarý çýktým. Kapýnýn önü bekleyen hastalarla doluydu. Bana kýzgýn kýzgýn bakýyorlardý, ben de aynen cevapladým bu bakýþlarý. Homurdanan bile vardý. Doktora atmamýþ olduðum kafayý bunlardan birine atmayý bile aklýmdan geçirdim.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn gülmece (mizah) kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Nasreddin Hoca Fýkralarýna Güler Misiniz?
Gülerken Göbek Çatlatan Çok Komik Temel Fýkralarý
Aþk Üzerine Kýkýr Kýkýr Fýkralar
Bekri Mustafa'dan Fýkralar
Gülmekten Bayýltan En Komik 10 Karadeniz - Temel Fýkrasý
Bekri Mustafa'nýn Hayatý ve Bir Fýkra
Bütün Dünyayý Katýla Katýla Güldüren En Komik 20 Fýkra
Nasreddin Hoca'nýn En Çok Güldüren Fýkralarý
En Çok Gülünen Deli Fýkralarý
Gülümse Biraz

Yazarýn deneme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Bir Meczup Yakarýþý
Bu Dünyaya Veysel Olarak Geldi Âþýk Veysel Olarak da Gitti
Sevgili Ölüm Dost Muyuz?
Daire Ýçinde Bir Nokta Mýsýnýz,yoksa Sadece Bir Nokta Mýsýnýz?
Gidenlerden Son Kareler
Varoluþ ve Ölüm
Yüreðin Ýlâcý: Sevgi
Düþünen Kafalardan Düþündürücü Cevaplar
Oruç Baba Ýle Bir Damla Sohbetleri - 2
Bunalým Kapýyý Çalýnca

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.