..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bulanmadan ve donmadan akmak ne hoþtur. -Mevlânâ
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Bilimsel > Kimya > Bayram Kaya




9 Temmuz 2018
Osmanlýda Kýsmi Bir Etkin Hafýza 20  
Bayram Kaya
Yeterince kurumlaþamayan yöneten irade, fetih topraklarýnda organize olup kurum ve kurallar bir türlü gereði gibi devreye girmiyordu. Arap yönetimi yeterince bürokrasi bilmiyordu. Arabýn ganimeti fetih ruhu yöneten irade bilincinin önünde gitti. Fetih hýzlý gidiyor fakat yönetim tökezliyordu. Fetihle yönetim birlikte giden uyum deðildi.


:IFH:
Ahali kavrayýþlý anlayýþ içinde destursuz aðza alýnamayan "Hanedaný Osmanlý" demek "devlet" demekti. Ahalide tarihsel bir bidayet fikri olmadýðýndan; Osmanlý olmak her þeyin baþýna konuyordu. Adeta Osmanlýdan önce devlet yokmuþtu tarzý düþünmeye bile üþenen ahalide, bidayete iliþkin bilinç genelin düþünmesi içinde hiç yoktu.

Ahaliye iliþkin duyuþ, düþünce, sentez ve analizlerin içine, katalizleri olacak bilgi yerine ya da tarihsel bidayet bilinci yerine; ecdat hikayeleri ile doldurulmuþtu. Tarih bilincinden yoksun ahaliden oluþan toplumlar, kesikli sürekli oluþu bilmiyordu. Ve olgularý deðerlendirmede geri beslenilme eylemli olamýyorlardý.

Olgularý yol haritasýna göre deðerlendiremiyorlardý. Olgulara kaderci gözle bakýp taat ile kabulleniyorlardý. Kýyasý oluþacak deðer yargýlarý temeline kendi üreten emek sahipliklerini koymak yerine saðduyuyu oluþan bu nesnelliðin yeri bilinmez bir el nedenle biati ecdat bilinciyle deðiþilmiþti.

Ecdat demekte, hanedaný Osmanlýydý. Ne insan vardý. Ne insanlýk vardý. Ne ortak bilinç vardý. Ne de ortak miras içindeki üreten bir iliþki bütünlüðüne baðlý bir kesikli sürekli durumla oluyorduk. Sahip olduðumuz deðer; üreten iliþki bilinci olmadýðý gibi ne teknik ne teknoloji ne de yeni bir üretim iliþkisi götürmediðimiz Viyana’ya at sürmekti.

Buralarý vergiye, haraca baðlayan baský ve basýncý oluþup; insanlarýn da bir kölecilik öðretisi olan El anlayýþlý kilise ve havrada olmasýna da “adaletli” yönetim demekle kendimizi uyuþturuyorduk. Eðer kilise ve havra haraca, cizyeye baça dirense ve direniþ örgütleseydi insanlarýn” kilisede ve havrada oluþunu” sözüm ona “adaleti içinde” oluþ denir miydi? Bu eylem tüm imparatorluklarýn sömürme siyasetidirler.

Sömüren iþgalci imparatorluklarýn iþgal ettikleri yerlerin insanýný o yerlerin kendi gelenekli dinleri içinde serbest tutmalarýyla imparatorlar adaletli davranmýþ olmuyorlardý. Ýmparatorlar yeryüzüne doðru olmanýn iþgalcisi ve köle sahipliði olan, en büyük mülk sahipleriydiler. Bu nedenle padiþahlarýn adil olmalarý, tüm gelenek dinlerdeki öðretinin, köle sahipleri padiþaha meþruiyet tanýmalarýndandý.

Padiþahýn yapacaðý propagandayý bu gelenek dinler yüz yýllardýr zaten yapa geliyorlardý. Siz yeter ki iþgal edin! Sizin de kavuðunuzu da taþýrlardý. Aksi halde hem köleci sitem içinde olup sömüreceksiniz; hem de iþgal edeceksiniz ama buna raðmen adaletle davranacaktýnýz! Bu olasý mý? Bunu

Roma iþgal edilen yerlerdeki geleneksel dinlere pek pek dokunmamýþtý. Ýþgal topraklarýnda dinlere dokunmamayý ilk kes Roma imparatorlarý sezmiþti. Hatta Roma pagan dinlere saygýsýz davranýyor diye; hoþgörüsüz davranýyor diye Hristiyanlýða karþý çýkmýþtý. Baþka bir nedenle deðil Roma, sýrf bu nedenle Hristiyanlýða karþý çýkmýþtý. Öðretiye deðil, sadece hoþgörüsüz olmalarýna karþý çýkýyordu.

Her bir dini gelenek; her bir cemaat, her biri bir baþka uyuþturmaydý. Sömüren güç buna niye karþý çýksýn ki? Gelenekçe olan dinler ve cemaatler ister monoteisti olukla konuþur olsundular ister politeist dil ile konuþsundular. Ayný söylemi muhtelif rivayetleriyle ayný sömüren-sömürten kapýya çýkarýyorlardý.

Tüm geleneksel dinler El mantýklý rýzk, kader, tevekkül içinde taat, itaat ve biati oluþla seçilmiþ kiþilere takdir edilen mülkün verilmesi ülküsünü kendilerine temel eksen yapmakla, bu öðretiden ilhamla çýkýþ yapýyorlardý. Bu artýk herkese bir ilhamdý. Bu nedenle Roma her milletin dinine tapmýþtý, nedendi acaba?

Tarihte ilk kes Spartaküs ne millet ilkesiyle ne ecdat peresti ilikle ne din ile ne vatan aþkýyla olmayan meþru bir direniþi baþlatmýþtý. Bu hareket ortak miraslý üreten sýnýf bilinci içinde olmakla; ezenlere karþý ezilenlerin direnci olan bir eylem ve meþruiyetti.

Günümüz uyuþmasý içinde, aðýrlýklý oranýyla pek çok çaðdaþ düþüncesi içinde bile Spartaküs’ü bilincini Kuzey Afrika Renç ayaklanma bilincini vs. bulmak olanaksýzdýr. Ne ecdat perest oluþ ta ne din perest oluþ ta ne millet perest oluþta vs. bu üreten iliþki sahipliði bilincin asla bulamazsýnýz. Zaten bunlar aydýnlýða sýrt dönmekle oluþturulan gölge kullanýmlardý. Sizi üreten iliþki baðýntýlý bilincinize yabancý kýlmaktý.

Ahali üreten emek sahipli muktedirliði bilmiyordu. Nasýl bilsin ki? Bir kere mülk onun deðildi! Ve her þeyin kaderle belirlendiði din, iman ve gelenek öðretisi içinde aksi muhal olabilir mi? Aydýnlýðý karanlýk yapmanýn bir yolu da ýþýða sýrtýnýzý dönmekti. Mülkün sahibi öðretisi ile ýþýða sýrtýnýz döndürülmüþtü. Böylece arkanýzdaki ýþýðýn gölgelerini kader, kýsmet, rýzk diye gerçeðin yerine koyacaktýnýz.

Gerçeðin yerine konan gölgelerden biri de ortak miras, tarihsel miras, insanlýk mirasýna göre oluþ yerine bunlardan tamamen soyutlanan bir ecdat bilinciydi. Ýnsanlýktan ve ortak mirastan kopuk bir ecdat anlayýþý aydýnlýðýn tam bir karartýlmasýydý.

Ecdat bilinci çaðdaþ uygarlýktan kopuk olamazdý. Ýnsanlýðýn aydýnlanmasýndan baþka olamazdý. Üreten bilgi ve bilinç ile bilim yapan disiplin, ecdat bilinci olmaktan çýkarýlmýþ; salt at koþturan fetheden bilinç olmuþtu. Sosyolojik kavramlar toplumsal kavramlarýn yerine konmakla akýl dýþý her þey olmuþlardý!

Sosyolojik oluþun temeli bile ecdat severlik ve ecdat deðildir. Sosyal oluþ doða da yardýmlaþma içinde saðlatma yapmanýn bilincidir. Yani üretim hareketinin öncülü olan sosyal organizasyondur. Ecdat perest oluþ ve mülk sahibinin zýllullah olmasý gibi sýrf bu iki neden bile sorgulamayý bastýran ajanlardýr.

Ahali bu iki nedenle bile ortak miras içinde üreten iliþkileriyle, üreten baðýntýya dek iliþki alanlarýnýn ortak savunulmasýyla kesikli sürekli olamýyordu. Osmanlý mülkü dediði için ölüyordu. Osmanlý mülkü ortak bir yararlanma deðildi. Mülk padiþahýndý. Padiþah lütfederse ahali köle olarak çift koþup padiþahýn takdiri kadar bir kýsým olan rýzkla geçiniyordu.

Çift koþma köleciliði sonradan öyle dayanýlmaz boyutlara geldi ki ahali çift koþmaktan vaz geçti. Kaçtý. Ahalinin adý Osmanlý gözünde “nankör çift bozanlar” Aklýn düþünme kriteri içinde üreten emek yoktu. Ortak mirasla yapabilirlik iradesi yoktu. Ahali bu iradeyi geri baðlaným referanslarýna götürecek bir tarihi hafýzasýzlýk içindeydi. Ahali, düþünemez þaþkýnlýkla saltanatýn ve biatin kýlavuzluðu içindeydiler.

Osmanlý mülkün sahibi olunca eksen; mülkün sahipleri olmanýn keyif ve iradesini oluþan çekimleydi. Osmanlý; "devlet benim" diyordu. Yani ben devletim diyordu. Ben olmazsam devlette olmaz diyordu. Ahali de Osmanlýsýz bir devlet tasavvuru, pek pek olasý deðildi. Ve devleti; "Osman’ý Aliye", ahaliyi de "Osmanlýnýn menfaati aliyesi" için varlar diye tanýmlar oluyordu. Devlet adý bir aile adý olmakla devlet adý, mülk adý aile adýna eþitlenmiþti. Aliyeyi Osmanlý olmayýnca devlet te, millet te olmazdý!

Ahali de mülkü Osmanlýdan olan mutlak bir tasarruf durumdu. Osmanlý þunu, þunu yapmýþ; Osmanlý þöyle yaþamýþ dediðinizde, köle olmak dýþýnda ahalinin zaten bunda pek bir payý yoktur. Hatta þimdiki mevcut ve tarihi eser olmakla korunan Osmanlý sarayýna bakmanýz yapýlanlarý anlamaya yeterlidir. Bu bakýþta ahaliye ve mülk sahibine ait epey bir fikir edinip yaþanmýþ olanlarý tasavvur edersiniz sanýrým. Ahali insanlýðýn ve kendisinin köleliðini baþlatan tarihsel sürecin Ýbrahim, Nemrut üzerinde sembolize edilen hikayelerini dinleyip dinleyip travmalarýyla mest olmuþlar.

Miras saraylara baktýðýnýzda her bir saray kendi geçmiþ zamanlardaki yaþanmýþlýðýn izlerini taþýrlar. Saraylarýn korunan atmosferi içinde oluþan tasavvurlardan hareketle sürecin adeta o dönemlere ait zihnin canlý tanýklýðýný ortaya koyuyordunuz. Oysa Osmanlý "ecdat þöyleymiþ" dediðinde ortada saray olan kendi söyleminden baþka onu gerçekleyen hiçbir tanýklýk yoktur.

Ýslam’ýn doðuþ süreci, Arabýn sentezci bir mantýkla deðil de parçalý ve kavmiyetçi bir mantýkla ortaya koyduðu tasavvurlarýný aþan bir tutumdu. Bu tutum, yerelden çevreye doðru geliþmeleri olan sürece vurgularla öne çýkmayý fark eden bir inþaydý. Ýslam’ý, sentezi bir kültürün içinde bina etmek istiyordu. Yol doðruydu. Ve tarihsel olan siyaset te tarihe göre doðrultulmuþtu.

Ýslam’ýn doðuþu yeni sentezler üzerinde giriþir olmakla; ortak bir maliye, ortak bir yönetim ve ortak bir savunma gücünü oluþacak bir merkez düzenleyiciliði içindeki kendi koordinasyonunu oluþtu. Bu þu demekti: Ýslam’ýn doðuþu söylem ve hareketiyle inþacý olmanýn ruhuna dokunmuþtu. Bu nedenle Ýslam birliði ilk adýmda saðlam ve deðiþmez temeller üzerine bina oluyordu.

Ne var ki bu baþlanýþ ruhu dört halife döneminde henüz tam ikmal edilir deðildi. Araba göre kurum ve kurallarý dýþýnda iyi biçimlenmiþ bir kendi kurumlaþmasýný ne yazýk ki tam yapýp oturtamamýþtý. Arap dünyasý dýþýndaki yerleþik kültür farklýydý. Kendisini çevrim eder denli düzenlemeler, Arap Dünyasý dýþýnda yeterince geliþip otomatik süreçlerle iþleyiþini yapamayan kurumlaþmalardý. Bu kurallar Arap ve çöl ruhuna çok uygundu. Ama dýþ dünyaya açýlmayla ganimeti fetih huyunun gerisinde kalmýþtý.

Yeterince kurumlaþamayan yöneten irade, fetih topraklarýnda organize olup kurum ve kurallar bir türlü gereði gibi devreye girmiyordu. Arap yönetimi yeterince bürokrasi bilmiyordu. Arabýn ganimeti fetih ruhu yöneten irade bilincinin önünde gitti. Fetih hýzlý gidiyor fakat yönetim tökezliyordu. Fetihle yönetim birlikte giden uyum deðildi.

Zaten geçmiþten beri yaðmacý olan Arabýn yaðma dýþýnda yaðmaladýðý gruplarý pek pek yönetmek gibi kaygýlarý olmamýþtý. Yaðma için süreç iyi gidiyordu. Fakat Ýslami bir tezle þiar olan cihaný "mülkü Ýslam" yapma ülküsü taþýnýyordu. Ýslami ruh içindeki “Mülkü Ýslam” oluþ þiarýný inisiyatif alýþla, fetih yapan ganimet elde eden tutum birbiriyle çeliþiyordu.

Ýleri giden ganimet edinen bir fetih ile gerektiði gibi bürokrasi bilmeyen yönetimler nedenle ileride olan fetih gücü sýk sýk geri tarafla uðraþmak zorunda kalýyordu. Bu çeliþkiler nedenle, fetih topraklarýný yönetememe süreci, fetih yapmanýn çok gerisinde kalýyordu.

Fetih iþi yönetme bilincinden ileride olmakla, fetih yapmanýn gerisinde sürekli yönetememe sorunu birikiyordu. Fetihle yönetememe süreci çatallanma veriyordu. Yönetim gücü tökezledikçe, fatih ruh þiddetin dozu iyice ve pek çok artýyordu. Fetih karþýsýnda fetih topraklarýnda iyi organize olamama iþi süreci yönetemiyordu.

Fatihler fetih sürecine uygun bir hýzda ve kýsa sürede çareyi bulmak zorundaydýlar. Çareyi kýsa sürede buldular da. "Kendisi gibi" fetih altýndaki "köleci yönetimler, köleci uyruklarýný nasýl yönetiyorlarsa" çareyi öyle yöneten bir örgütlenme içinde olmakla buldular. Bu örgütlenmeyi de kendi söylemleriyle desteklediler. Fatih güç, fetih sonrasýnda; fetih topraðýndaki yönetimle, yöneten gücü paylaþýyordular.

Emeviler, kendisi gibi köleci yönetim olan ama kendilerinden çok çok geliþmiþ bir üretim ve yönetim faaliyeti içinde olan hazýr Sasani kaynaklarýný devreye soktular. Fetih yapýlan topraklarýnda Sasani bürokrasisini, fetih topraklarý üzerinde siyaseten yöneten ve iþleyen bir bürokrasi kýldýlar.

Buna raðmen Fatih güç, yöneten iradeye de kendi anlayýþlý damgasýný vurmak istiyordu. Damga vurma düþüncesi, düþünce olarak güzeldi. Ama damgasý vurulmak istenen ruh ile yöneten inþacý somutluk uyuþmuyordu. Egemenliði olmayan damga ruhunun üzerine de somut inþalar kurulamýyordu. Neden? Çünkü sosyal inþacý dini inançlar ve dini söylemler üreten inþacý sistemin kurallarý deðildiler.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn kimya kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Denge ve Dengesizlik Süreçleri 24
Anlamak Gerek 26
Sistem 15
Anlamak Gerek 38
Tarihi Olan Ýlahi Adalet1

Yazarýn bilimsel ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
El Bel Baal 2
Tarihsel 2
Ýrade 1
Tarihsel 1
Anlamak Gerek 71
Kurtuluþun Felsefesi (Açký 2)
Sosyal Ýliþki Toplumu Hedeflemez 2
Anlamak Gerek 43
Anlamak Gerek 70
Anlamak Gerek 55

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Aslýna Yüz [Þiir]
Vah ki Vah [Þiir]
Ýsis Dersem Çýk Ereþkigal Dersem... [Þiir]
Görmez Þey [Þiir]
Tekil Tikel Tükel [Þiir]
ve Leddâllîn, Amin [Þiir]
Mavi Yare [Þiir]
Mevsimsel [Þiir]
Yýkýlýþa Direniþ Direniþe Yýkýlýþ [Þiir]
Meþrep 3 [Þiir]


Bayram Kaya kimdir?

Dünyayý yaþantýlaþan çabalar içinde duygunun önemi hiç yitmezse de, payý giderek azalmaktadýr. Sosyo toplum bazlý, genel bir açýlýmla baþlayan çalýþmalarým da; bilim felsefesi içinde olunma gayreti güdüldü. Bu nedenle yazýlarýn tarisel, sosyo toplumsal evrimli ve türlü doða bilim verileri güdülü çalýþma olmasýna gayret edildi. Genel felsefem içinde bir bilgi; ne kadar çok baðýntýsýyla söylüyorsanýz, o bilgi o kadar bilinir bilgidir.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.