Bilen sever. -Leonardo da Vinci |
|
||||||||||
|
Uykum geldi. Hayret! Gözkapaklarýmýn üzerine bir aðýrlýk çöktü; sanki kilolarca yük binmiþ gibi. Kapattým gözlerimi, açmak istiyorum açamýyorum. Beynim faaliyette, gözlerim uykuda. Garip bir durum. Ýçim geçmeye baþladý, kaygan bir zeminde kayýyor gibiyim, hayaller birbirini kovalýyor; sonrasýný hatýrlamýyorum. Uyumak bu galiba! Böyle ne kadar süre geçti, yani kaç dakika ya da kaç saat uyudum? Hesabýný çýkaramýyorum. Výzýltýlar duyuyorum, gözlerimi açtým. Sanki hiç uyumamýþ gibiyim. Výzýltýya sebep olaný/olanlarý da gördüm: Ýri bir kara sinek ve bir sarýca arý. Sinek kömür karasý arý da turuncu renginde. Arý sineði kovalýyor, yakalarsa ne olacak? Hiç. Çünkü onlar oyun oynuyorlar; kovalamaca. Sinek perdeye konuyor, arý da; ikisi birden perdenin üzerinden yere düþüyorlar; biraz debelendikten sonra önce sinek uçuyor sonra peþinden arý. Ýkisi de kafamýn üzerinde tur atýyorlar, daha sonra sinek gardolabýn üzerine konuyor arý da oraya yöneliyor. -Defolun gidin odamdan, lanet þeyler? diye baðýrýyorum. -Gitmezsek n'olacak diye, ikisi bir den cevap veriyor. Sinek gibi ezer misin, sarýca arý gibi sokar mýsýn? Gene ilkokula gittiðim bir zamandý. Bir bahçeden ceviz çalarken sahibi tarafýndan yakalanmýþtým. Adamý aðacýn altýnda bana öfkeyle bakarken görünce dizlerimin baðý çözülmüþ, felçli bir insan gibi olmuþtum, kýpýrdayamýyordum. Adam baðýrarak inmemi emrediyordu, inemiyordum. Dakikalarca donup kaldým, öylece bekledim. Adam öfkeden kuduruyordu, aðzýndan köpükler saçarak yerden taþ alýp bana atmaya baþladý. Bedenimi aðaçtan aþaðý salmaktan baþka çarem yoktu, öyle yaptým. Neyse ki ayaklarýmýn üzerine düþtüm ve düþünce de ayaklarýma can geldi. Adam beni kulaðýmdan yakaladý. -Seni bir sinek gibi ezeyim mi pis hýrsýz? dedi. Gözlerimin önünde koca bir kara sinek canlandý, adam ayaðý ile üzerine bastýrdý; “cýrck” diye bir ses çýktý. Adam ayaðýný kaldýrýnca kan, kurt karýþýmý iðrenç bir þey vardý yerde. Kulaðýmýn kopma riskini de göze alarak bütün kuvvetimle kafamý çektim, adamýn elinden kurtuldum. Kaçtým, kaçtým... Eve az kala yoluma yaþlý bir teyze çýktý. -Neden kaçýyorsun, niçin böyle koþuyorsun oðlum? Diye sorup önümü kesti. Zaten caným burnumda, engellenmek beni iyice kýzdýrdý: -Sana ne be, sana ne moruk! Diye haykýrdým kadýna. O da bana: -Sarýca arý gibi insaný sokuyorsun. Böyle yapma oðlum, dedi. Devam edecek...
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |