..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Yaþamak ne güzel þey be kardeþim. -Nâzým Hikmet
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Görsel (Resimli Öykü) > Mehmet Dönmez




23 Ocak 2003
Süpriz Günü  
Mehmet Dönmez
Üst geçide tam girecektim ki iki tane inek gördüm. “Üst geçidi kullanýn!” tabelasýndan etkilenmiþ olacaklar ki yoldan geçmiyorlar karþýya. Ýnsanlarýn itibar etmediði çok insancýl bir eylemi gerçekleþtiren bu ineklerden etkilendiðimi itiraf etm


:CBEH:
Saat sabah sekiz. Yataðýmdan fýrlýyorum. Çarþýda biraz iþim var ama bugün cumartesi. Saatin alarmýný susturup biraz daha uyusam iyi olur. Saatin düðmesine basýyorum ama hala "5 kilo 2 milyon” diye baðýrýyor. Demek ki baðýran patatesçiymiþ.Saatin günahýný boþuna almýþým. Balkona çýkýp mahallemizin buðday ambarý Fevzi Efendi' ye sesleniyorum:
- Abicim saat kaç ya? Bu saatte millet napsýn patatesi? Herkes uyuyor.
- Ayýpsýn hocam! Sen öðrencisin. Bi buçuk olur sana.
- Ya git iþine ya! Ýstemiyorum patates filan. Uyumak istiyorum ben!
- Ne kýzýyon hocam? Uyanýnca yersin.Ýlla uykudan önce ye diyen yok ki sana. Hayret bi þey ya!
- Yemiyorum kardeþim! Bi daha patates yemiyorum. Var mý itirazýn? Sen bana ordan bir kilo soðan ver. 12 numarada oturuyorum.
     
Ya ben naptým þimdi? Niye soðan aldým ki? Bir sürü soðan var evde. Neyse... Uykum kaçtý. Bari gidip iþlerimi halledeyim.
          Otobüs duraðýndayým. Kuyruk da amma uzun. Bir tane adam elinde sigara yanýma yaklaþýyor:
- Ateþ var mý delikanlý?
- Yok kullanmýyorum.
- Ocaðý neyle yakýyorsun?
- Yoo...Öyle deðil. Sigara yakma maksatlý kullanmýyorum. Ateþim de yok.
- Haa... Öyle de!

Ýþte bir manyaða daha çattým. Neyse ki kuyruktakiler yardýmýma yetiþtiler:

- Beyfendi, lütfen sýraya girin!
- Niye? Ben otobüse binmeyeceðim ki! Ateþ almak için de mi sýraya giriliyor?

Neyse ki birisi ateþ verdi de manyak yanýmdan ayrýldý. Nihayet otobüs geldi.Kapýdan zar zor girdim. Bayaðý bir gerildikten sonra, biraz da el yordamýyla bilet kutusunu buldum ve iþte attým biletimi. Zorlu geçecek yolculuðumun ilk kýsmýný baþardým. Yanaðýmýn birisi cama yapýþýk bir þekilde baðýrýyorum:
- “Lütfen arkaya ilerleyelim! Bakýn ortalar bomboþ. ” (Gerçi arka tarafý hiç göremiyorum ama her zaman boþ kalýr orasý; kime rezerve edildiðini bilen yok)
- Yer mi var birader? Ne baðýrýyon? Artistliðin kime?”

Otobüs boþalýrsa gösterirdim ona artistliði ama sesin sahibini göremiyorum.
Baþka bir duraktayýz. Bayaðý bir insan iniyor. Ýþte sonunda bir yer boþaldý.Yarým saattir ayaktayým. Çok yoruldum. Oraya mutlaka oturmalýyým. Otobüsün baþ tarafýndan koltuða doðru hareketlenmiþken, benle ayný anda hareketlenen arka taraftaki karizmatik giyiniþli yolcuyu fark ettim. Ýkimiz de birbirimize fark ettirmemeye çalýþarak adýmlarýmýzý hýzlandýrýyoruz. Tam koltuða varmýþken o karizmatik adam sanki ekmek kuyruðunda bedava ekmek bekleyen çocuklar gibi havaya sýçradý ve koltuðun üstüne atladý. Herkes bize bakýyor. Deðer miydi bir koltuk için, rezil olduk. Durumun kötülüðünden muzdarip sýrýttým etrafa. Az sonra bir yer daha boþaldý. Bu sefer rakibim olmadýðý için, biraz da az önceki olayda yerle bir olan karizmamý yeniden kazanmak için sakin sakin, geze geze vardým koltuða ve sonunda oturuyorum. Bir durak sonra, bir koltuða olabilecek en büyük sevgiyi beslerken, 60 yaþlarýnda bir amca otobüse bindi. Yanýmda dikildi ama çok yorgunum, yer veremem. Zaten amca benden daha sýhhatli görünüyor. Amca bana bakýyor, ben kendimi kamburlaþtýrýp hasta gözükmeye çalýþýyorum. Hiç uðraþma dercesine gülümseyip elindeki kartý gösteren amca konuþuyor:
- Gaziyim
- Nasýl yani? Savaþ mý çýktý?
- 1960, Kýbrýs harekatý
- Allah kabul etsin ( Aslýnda içimden “FBI, gizli ajan” demek geçti).
- Yer vermeyecek misin?
- Yer mi? Eeee....Tabi! Tabi ki vereceðim amca, buyrun oturun.
- Saðol evladým. Daktilocuydum o zamanlar. Kaðýdý deðiþtirirken parmaðým daktilonun diþlisine takýldý, bu çizik de ordan.

Çizik filan göremedim ama elbette nokta dahi olsa vatan için çizilen her insan bizim için önemlidir. Nihayet otobüsten indim. Ýþim otoyolun karþý tarafýnda. Ama önce içimde kalan oturma eylemini gerçekleþtireyim. Ýþte bir çay bahçesi. Oturuyorum. Garsondan çay istedim. Bekliyorum. Bu arada etrafa bakýyorum. Çay bahçesi kalabalýk. Yoldan arabalar geçiyor. Ýnsanlar koþturuyorlar.
Garson geldi. Keyifle çayýmý içerken, manyak olduðunu sonradan anlayacaðým benim yaþlarýmda bir genç masama geldi, ayakta dikiliyor. O bana bakýyor, ben hem ona hem de elinde ahenkle salladýðý tespihe bakýyorum. Adamýn kollarý çok uzun olmalý ki montun içinde deðil. Ayaðýnda sivri burunlu bir ayakkabý var. Adam arada bir, yere tükürüyor. Galiba bana bir þeyler anlatmaya çalýþýyor. Çünkü bizim mahalledeki Karabaþ da bir þeyler anlatmak isteyince buna benzer garip hareketler yapar. Meðer bu konuþabiliyormuþ:
- Napdýðýný sanýyon olum!
- Karýstýrýyorsun ben senin oðlun deðilim.
- Bana “debegoji” yapma lan! Benim yanýmdaki kýza nasýl bakarsýn?

Mevzu bahis kýza baktým ki eðer dayak yersem ne için yediðimi bileyim. Hayýr, ben bu kýza bakmýþ olamam. Daha önce görmedim. Eee, o zaman bu manyak nerden çýktý durup dururken? Kýza rüþtünü ispat etmek için beni kullanacak heralde. Þimdi ne cevap vereyim bu manyaða? “ Niye bakmayayým ki? Kýz arkadaþýnýn baðlý olduðu mafya, onun bir süre ortalarda görülmemesini mi istedi?” diye bir espiri yapmanýn gereði yok. Zaten þimdi fark ettim; çok salakça bir espri olacak. Korkuyor muyum acaba? Hayýr, korkmuyorum. Korksaydým kalbim çarpardý. Eee napayým ben þimdi? Ben de mi dikleneyim yoksa? Yere tüküreyim. Sesimi kalýnlaþtýrýp, “Ne diyon olum!” mu diyim acaba? Yok yok! En iyisi adam gibi konuþmak. Umarým o da adam gibi dinler:

- Bir yanlýþlýk var ortada. Kimseye kötü niyetle bakmadým.
- Hadi ya! Yalan mý söylüyorum ben? Dingil!
- Yalan söylüyorsun tabi; ayrýca dingil sensin!
- Bana ha! Yaktým lan seni inek!
- Ýnek mi?

Bana “inek” denmesinden nefret ederim. Diðer küfürler bir yana “inek” bir yana. Hemen gözlerim etrafý aradý. Masanýn yanýnda duran bir boru gözüme iliþti.Boruyu alýp, adamýn kafasýna indirdim: Tink! Tink! Borunun içi boþmuþ. Adama hiçbir þey olmadý. Hadi hayýrlýsý! Adam tam bana yumruk atýyordu ki kalabalýklaþan masamýn yanýndan bir kol araya girdi. Galiba yýrttým! Evet, bizi ayýrdýlar. Ýçi boþ borunun çýkardýðý “tink!” sesi yanýma kar kaldý. Hemen sývýþmalý.

Ýþim otoyolun karþýsýnda. Genelde arabalar výzýr výzýr geçer bu yoldan.Þimdi pek araba yok ama ne olur ne olmaz. En iyisi üst geçidi kullanmak. Çünkü önceki gün yoldan karþýya geçerken bir kadýna araba çarptý. Üst geçide doðru yürüyorum. Bakalým beni karþý tarafta ne tür süprizler bekliyor.



Üst geçide tam girecektim ki iki tane inek gördüm. “Üst geçidi kullanýn!” tabelasýndan etkilenmiþ olacaklar ki yoldan geçmiyorlar karþýya. Ýnsanlarýn itibar etmediði çok insancýl bir eylemi gerçekleþtiren bu ineklerden etkilendiðimi itiraf etmek isterim. Aþaðýdaki tel örgülerden atlayýp karþýya geçen insanlara bakýnca, ineklerle arkadaþ olasým geldi. Hintlilerin inek konusundaki inançlarýný bile anladým. Bazen inekler bizden üstün olabiliyorlarmýþ, ilginç! Ýnek olmak meðer o kadar kötü bir þey deðilmiþ.Hatta çay bahçesinde masama gelen manyaða bile aþýrý tepki gösterdiðimi düþünüyorum artýk.
Karþýya geçtim. Yerler yaðmurdan dolayý ýslak. Ýyi ki botlarýmý giymiþim. Yürürken botlarýmýn çýkardýðý “gýrç” sesinin rüzgarla yarattýðý melodi eþliðinde, karþýlaþacaðým yeni süprizin ne olabileceðini düþünürken kendimi belediyenin kazýp doldurmadýðý çukuru doldurmuþ vaziyette buldum. Baðrýþýma gelen bir adam elini uzatýyor ama yetiþemiyor. Adam, benim çukurun içinden göremediðim birisiyle konuþuyor:

- Ýpi getir hele!
- Bi salak daha mý düþtü usta?
- Salaða pek benzemiyor ama çýkarmadan anlayamayýz, sen ipi getir!
- Ya ben sana ip orda dursun demedim mi usta?
- Haklýsýn aslýnda. Bunlarý çýkarmaktan kendi iþimizi yapamýyoruz.
- Ýpi Boyacý Hüso aldý usta. Bir saate kadar gelmez.
- Tamam, gelince kurtarýn þunu.

Belediyenin ihmali yüzünden potansiyel salak durumundayým. Bir sürü iþim var ama ben belime kadar suyla dolmuþ leþ gibi bir çukurun içinde Boyacý Hüso’ yu bekliyorum. Kim bu Boyacý Hüso? Niye alýyor ki ipi? Hem bu adam niye girdi benim hayatýma?
Dýþarýda oynayan çocuklarýn seslerini iþitiyorum. Ýþte bir tanesinin kafasý gözüktü. Peþinden diðerleri. O da ne? Birisi pantolonunu indiriyor. Müdahale zamaný:

- Dur yavrum yapma!
- Þýrrrrrrr!
- Kesin þunu ama...Çok ayýp!
- Þýrrrrrrr!

Bugün bende eksik kalan tek þeyi de býraktýktan sonra çocuklar gülüþerek gittiler. Artýk belimin üst tarafý da ýslak.Tenim çukurun içinde daha istikrarlý bir görüntü çiziyor artýk. Ne güzel!
Daha önce görmediðim bir adam yaklaþýyor çukura. Bu adam çocuklarýn babasýysa býrakacaðý þey malum. Adam eðildi, aðzýna bir sigara koyduktan sonra konuþtu:
- Geçmiþ olsun delikanlý!
- Saðol!
- Buralara ilk düþen sen deðilsin. Senin gibi ne yiðitler düþtü buraya.
- Yapma ya! Çýktýlar mý bari?
- Hayýr! Suyun içinde 5 tane ceset var. Görmedin mi?
- Ceset mi?
- Þaka yapýyorum, þaka!
- Üzerime yapýlmayan bir þaka kalmýþtý zaten.
- Kusura bakma! Sigara?
- Kullanmýyorum.
- Sen bilirsin!
- Vazgeçtim. At bir tane.

Adam bir sigara attý, peþinden çakmaðý. Ama yakamýyorum sigarayý. Ben sigarayý yakmakla uðraþýrken adam bana gülüyor. Ýçime çekmeliymiþ yakarken. Çakmak yanarken sigara aðzýmda içime nefes alýyorum.Öhöö! Öhö! Yaktým sigarayý. Eee... Bir þey olmuyor. Hala sinirliyim. Demek ki bir tane daha içmek lazým. Adam bir tane daha attý. Onu da içiyorum þimdi. Baþým dönüyor. Ya düþersem bu suya?
Ýki adam bana bakýyor. Elinde ip olan Boyacý Hüso olmalý. Neyse ki kurtuluyorum buradan.
Ýþlerimi halletmekten vazgeçtim. Eve gideyim bari. Ama nasýl gideceðim eve? Taksi tutacak param yok; olsa bile taksici kesin pis yolcu tarifesi açar. Bu kýlýkla otobüse de binemem. En iyisi burada beklemek. Belki karþýdaki dere üstüme taþar da temizlenirim.
Bekliyorum...



.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Güzel
Gönderen: uður unlu / edirne/Türkiye
6 Eylül 2004
Bana göre yazý hiç fena deðil. Olaylar arasýndaki iliþkiler iyi.Okuyucuyu kendine baðlýyor.Yazý esnasýndaki espriler öyküye bir hoþluk katmýþ. Olmuþ.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Cekedin Ýçinde Kýrýlan Gurur

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Zaman Daraldý [Þiir]
Yaþamla Ölüm Arasýnda [Þiir]
Merhaba Hayat [Þiir]
Ey Hayat Nereye? [Þiir]
Papatya Falý [Þiir]
Umut [Þiir]
Tespih Tanesi [Þiir]
Kabuklaþan Yara [Þiir]
Düþümdeki Sevgilim [Þiir]
Güven [Þiir]


Mehmet Dönmez kimdir?

1980 yýlýnda, Zonguldak\'ýn Çatalaðzý beldesinde doðdum. Ýlkokul, ortaokul ve liseyi Zonguldak\'ta okudum. 1,5 yýl okuduðum ÝTÜ Denizcilik Fakültesi\'nde o dönem benimde üyesi olduðum Basýn Yayýn Kulübü yazý iþleri komitesinde görev aldým. Þu anda, Ýzmir Yüksek Teknoloji Enstitüsü kimya mühendisliði bölümünde lisans öðrencisiyim. ÝYTE\'de; yazýlý iletiþim, söyleþi, panel,konser gibi birçok alanda etkinlik gerçekleþtiren Türkü Kulübü\'nün üyesiyim ve yazýlý iletiþim çalýþma grubunda yer almaktayým. Þu sýralar (19/01/2003 itibariyle), ÝYTE\'nin ilk kültür-düþün-sanat dergisi olan "Týný" dergisinin ilk sayýsýnýn çýkarýlmasý için son çalýþmalarýmýzý yapmaktayýz.

Etkilendiði Yazarlar:
Aziz Nesin, Nazým Hikmet,Ahmet Arif, Nevzat Çelik, Bekir Kilerci, Yýlmaz Erdoðan


yazardan son gelenler

bu yazýnýn yer aldýðý
kütüphaneler


 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mehmet Dönmez, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.