640K bellek herkese yetmelidir. -Bill Gates, 1981 |
|
||||||||||
|
Etrafa bakýyorum bir insan görür müyüm diye, ama kimsecikler yok. Görsem yolun nerede olduðunu soracaðým. Sormayý nasýl becereceksem? Yoksa kendimi bir insan olarak mý kabul ediyorum o sýrada? Sadece insan mý yok, hayvan da yok. Adeta in cin top oynuyor. Ortalýk ýssýz, sessiz... Gitmek zorundaydým, zorla da olsa gidecektim. Gittim, gittim, gittim... Nihayet bir yol göründü uzaktan. Sevindim. Bu sevinçle hýzla katettim kalan mesafeyi. Yola gelir gelmez sýrtýmdaki yok oldu. Sanki bütün bu olanlarý ben hiç yaþamamýþtým. Tabii yaþamadým. Hiç böyle saçmalýk olur mu? Yol insanýn sýrtýna biner mi? Ýyi de öyleyse böðrümdeki mahmuz izleri neyin nesi? Bu yol öncekine göre çok iyi. Burasý da ýssýz, dünyanýn bir köþesinde unutulmuþ; üstelik diðeri gibi sýrtýma da binmeyen, ukala ukala konuþup moralimi de bozmayan bir yol. Birkaç saat yürüdükten sonra bu yol bir dere kenarýnda bitti. Devam edebilmem için dereyi geçmeliydim. Suyun içine dikkatli bir þekilde önce sol sonra sað ayaðýmý soktum. Birkaç adým attým. Sorun yoktu, iþte dereyi geçmeye baþlamýþtým. Geçemedim, derenin ortasýna geldiðimde su yeraltýna doðru hýzla çekildi. Belki de geçmemde kolaylýk olsun diye bu dere bana bir iyilik yapýyordu. Deðilmiþ. Suyun tamamý çekilince ayaðýmýn altýndaki toprak da çökmeye baþladý, derin bir çukur oluþtu. Çukur giderek derinleþti ve ben son hýzla bu çukurun içinde düþmeye baþladým. Öyle hýzlý gidiyordum ki, ýþýk hýzýnda yol alýyorum sandým. Ama eðer öyleyse neden ben ýþýk deðildim? Tuhaf! Hiç korkmadým, sadece az önceki gibi abuk subuk sorular sordum, durdum. Çukur bitti. Ve kendimi okyanusun derin sularýnda buldum. Dev gibi dalgalar beni oradan oraya savurdu. Bir geminin bana doðru yaklaþtýðýný görünce kurtulacaðým umuduyla sevindiysem de gemi durup beni almadý. Görmemiþ de olabilirler. Kocaman okyanusta ufacýk bir köpeði nasýl görebilrlerdi ki? Baþka bir çare bulmalýydým, buldum. Geminin arkasýnda denize sarkmýþ bir halat vardý. Buna tutundum. Gene az da olsa dalgalar beni savurdu ama ben buna razýydým. Gemi denizi yara yara ilerliyor bir yandan da ortalýkta baþka gemi olmamasýna raðmen düdüðünü öttürüyordu. Böylece hayalet bir gemi olmadýðý, gerçek olduðu da kanýtlanýyordu. Acaba nereye gidiyor? Hangi limana demir atacak? Nereye giderse gitsin; benim için fark etmez. Nasýl olsa mutlaka bir yerde demirleyecek. Bunlarý düþünürken ayaðýma yumuþak bir þeyin deðdiðini hissettim. Ne olduðunu tam olarak göremiyordum. Gördüðümde ise o yanýma gelmiþ, kafasý kafam hizasýndaydý. Bu bir köpekbalýðýydý. Korktum desem duygularýmý, heyecanýmýný anlatabilmiþ olmam. Korkmak ne kelime! Korkunç gözleri, kazma gibi diþleri var. Bana dostça bakma ihtimali yok. Avýný kolayca bulduðu için seviniyordur. Onun nazarýnda ben bir lokmalýk bir yiyeceðim. Ne olacaksa olsun. Engelleyebilecek gücüm mü var ki! Bir müddet yanýmda gitti, þimdilik beni yemedi. Karný tok belki de. Acýkacaðý zamaný bekliyordur yemek için. Birden konuþtu: -Merhaba, benden korkma! Sana yardým edeceðim. -Merhaba. Teþekkür ederim. -Bu geminin fazla ömrü kalmadý, birazdan batacak. Onun için sen halatý býrak, gel benim sýrtýma bin. Ben seni emin bir yere götürüp býrakýrým. Diyen köpekbalýðýna verecek cevap bulamýyordum. Ona güvenip güvenmeme konusunda kararsýzdým. Haklý çýktýðýnda ise ben hâlâ yavaþ yavaþ sulara gömülen geminin halatýný tutuyordum. Son anda kendimi can havliyle köpekbalýðýnýn sýrtýna attým. Çünkü iþin ucunda ölüm korkusu vardý. Yüzgeçlerine tutunursam düþme tehlikesi olmayacaðýný ve daha rahat edeceðimi söyledi. Öyle yaptým. Giderken bana neler anlattý neler! Köpekbalýklarýnýn tarihinden bahsetti, masallar anlattý, fýkralarla güldürdü... Hep o konuþtu, ben dinledim. Bir ara susmasýndan faydalanýp sordum: -Her taraf su, her taraf deniz. Ufacýk bir kara parçasý bile görünmüyor. Acaba karaya ne zaman çýkacaðýz? -Sabret. Bekle. Güneþ patladýðýnda sorunun cevabýný da bulacaksýn. -Saçma! Güneþ patlar mý? Diyelim ki patladý, ben dahil tüm canlýlar ölür. Karaya çýkmak da hayal olur. -Güneþin patlamasý sadece seni karaya çýkarmaktan ibaret deðil; ayný zamanda bu seni varoluþun baþlangýcýna da götürecektir. Son söylediklerinden nasýl bir mana ya da sonuç çýkaracaðýmý bilemedim. O gene masal, mizah, tarih, evrim karýþýmý konuþmasýna devam etti. Anlattýklarý ilginçti, hoþuma da gidiyordu. Buna raðmen bir an önce karaya çýkmak istiyordum. Gözlerim güneþi aradý. Ýlerideydi, ufka yakýndý. Etrafýnda kýrmýzý sarý karýþýmý bir halka vardý. Bu kýrmýzý sarý karýþýmý görüntü sisi andýrýyordu, ya da yoðun bir gaz kümesiydi. Ýþte bu kýrmýzý sarý karýþýmý halka birden ateþ aldý. Koskocaman alevden bir kasnak ortaya çýktý, ardýndan þiddetli bir patlama ve okyanusa düþen devasa ateþ parçalarý, ateþ parçalarý... Deniz kabardý, göðe kadar yükseldi, sonra tekrar alçaldý. Bu yükselme alçalma sýrasýnda köpekbalýðýnýn sýrtýndan düþtüm. Dalgalar beni sahile sürükledi. Karaya çýktým. Çýkar çýkmaz da topraðýn üzerine uzandým. Kendimi çok yorgun hissediyordum. Ayaða kalktýðýmda etrafa bakýndým, deniz kenarýnda büyük bir þehirdeydim. Sahilin hemen ilerisi insan ve otomobil doluydu. Hepsi sabitti, yani hareketsiz insan ve otomobiller... Kapýlarý açýk sürücüsü olmayan bir otobüse doðru yürüdüm. Ýçinde yolcu yoktu. Nasýl olsa bir yere giderdi. Bindim. Binince kapýlarý otomatik olarak kapandý, sürücüsüz otobüs hareket etti. Ne tuhaf, bu otobüs ileriye doðru deðil, geriye doðru gidiyordu. Otobüsle birlikte diðer otomobiller ve insanlar da hareketlendi, tabii onlar da geriye doðru gidiyorlardý... Þehir içinde geri geri giderek birçok semti dolaþtým. Gündüzken bir kere daha güneþ doðdu, yýllarým bu þehirde böyle geriye doðru giderek geçti. Daha sonra ikinci dünya savaþý, birinci dünya savaþý, Ýstanbul'un fethi, tek tanrýlý dinlerin ortaya çýkýþý, çok tanrýlý dinler dönemi, mamutlar, dinazorlar.... Milyarlarca sene, milyarlarca... Hep geri, geri... Ve bing bang yani büyük patlama ile birlikte geriye gidiþin sonlanmasý. Ýleriye doðru gidiþ ile birlikte varoluþun baþlamasý. Geriye gidiþteki bu olaylarý benim bilmem imkansýz, ben bu bilgileri bir yerde okumadým; sanýrým köpekbalýðýnýn anlattýklarýnýn içinde vardý bu bilgiler. Uyandým. Çimenlerin üzerinde yüzükoyun yatýyorum. Bir þeylerden korkup da saklanmak ister gibi. Demek ki rüya görmüþüm. Rüya mý görmüþüm dedim? Yanlýþ söyledim. Bu rüya deðildi. Rüya ise ayaklarýmdaki pýhtýlaþmýþ kanlar ve böðrümdeki mahmuz izleri nasýl olmuþtu? ● ● ● (Devam edecek...)
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |