Zamaný gelen bir düþüncenin gücüne hiçbir ordu karþý koyamaz. -Victor Hugo |
|
||||||||||
|
Yani sizin “emek gücünüz”, “miras üzerinde yeniden ve yeniden katýlýmýnýzla sürekli” uçaðý ürettirme olmakla; “katýlan canlý emeðiniz kadarla uçaktý”. Uçaðýn “sizden önce olma geçmiþinin, tarihselliðiyle de, “geri baðlanýmla toplumsal bað enerjili yükümsen taahhüttü ittifak olmakla da” sizin veya kiþisi üretim patenti hakký deðildi. Siz ancak canlý emeðin “canlý olan toplumsa bað enerjili” kýsma sahiptiniz. Eðer patates üretenin tarihselliði ve tarihsel emek gücü olmasa, yani grubun tükettiðinden daha fazlasý olan patatesin beslenin bir kullaným deðeri olukla, deðiþtirme deðerini var eden tarihsellik olmasa; uçak üretilemeyecekti. Çünkü “uçak üretenler, uçak üretimine harcanacak zaman içinde”, kendi yaþamlarýný sürdürmek için kendilerine patates üreteceklerdi. Bu demekti ki ayný þekilde de uçaðý üreten emek gücü de, karþý tarafa zorunlu yansýmayla "emek gücü olan patatesti". Demek ki “emek gücünün canlý emek gücü bað enerjisi” olmasý dýþýnda “çok yönlü bir tarihsel enerjili emek bað gücü de’ vardýr. Patates; kalem, kitap, kumaþ, portakal alýyorsa; bu o emek gücünün kendisini kalem, kitap portakal olarak ürettirme olmanýn hem tarihsel bað enerjili emek gücüdür. Hem de canlý olan emek gücü katýlýmlý bað enerjisi olmakla; yine tarihseldir. Ayný þekilde patatesi de alan; kalem, kitap, portakal gibi emek güçlerinin her biri de, hem her biridirler. Hem patatestirler. Bu geçiþendi olan katýlýmla toplumsal sinerjiyi, toplumsal bað enerjisine dönüþmeyi yaptýran da tarihsel bað enerjili olmasýyla zorunlu olan "kolektif oluþun, büyülü" olmasýdýr. Þu halde bir kalem, bir portakal ve bir kitap olmakla bunlarý da ürettirmenin zorunlu karþýlýðý olan patates üreticiliði; kalem üzerinde de, kitap üzerinde de, portakal üzerinde de; onlarýn üretilmesine neden olukla; toplum otoritesine vergi olup maaþ ödemesi þeklinde takaslar kolaylýðý da saðlamaktadýr. Maaþ, para ödemesi olup; emek gücü mallarýn takas buluþmalý alanlarý içinde karþýlaþmasý yerine para her birine bir birim karþýlýðý deðer ifade etmekle; deðiþtirme deðeri gibi davranmasý kabul edilen bir ittifaký sanal kullanýmdýr. Kalemle, patatesin deðiþilmesine kolaylýk saðlayan sanal bir deðiþim aracýdýr. Kalem satanýn patatese gereksinmesi olmasa bile patates üretenin vereceði para ile kalem takas olur. Para üreten (emek gücü) deðildir. Para üretim gücü (üretim hareketine katýlýp, toprak gibi; emek gücü gibi bilgi gibi eksikliðinde üretimin yapýlamadýðý zorunluluk olur) deðildir. Para deðiþilen nesnelerin birbirine karþýlýðý olan deðerlerden daha fazlasý veya daha aþaðýsý olan deðerle deðildir. Kâr getiremez, kira, rant getirmez. Fazla, eksik deðerle olup; üreten, çoðalan, zararla olan deðildir. Deðeri o deðiþtirme olandan fazla ve aþaðý olamaz. Oluyorsa içinde El oyunu dediðimiz “fiyat” olan, alicengiz oyunu vardýr. Yine ayný þekilde; kalem, kitap ve portakala harcanan emek gücü de patates üreticiliðine neden olmakla; kalem, kitap, topaç ve portakal toplum otoritesinin patatesten alýnan vergilerinin dolaylý vergilenmesidirler. Patates olmazsa, kalem de olmayacak, kalem ile alýnacak vergiler de olmayacaktý. Kalemden vergi almanýzýn ana sebebi patatestir. Kalem, kitap toplumsal hareketi baþlatan zorunluluk deðildirler. Ancak toplumsal süreç te bir kez baþlatýldý mý toplumsal sürecin vaz geçilmezi olurlar. Siz toplumsal bilinçten yoksun olan öfke ve hasetle "maaþým içindeki sizin patates payýnýzý istemiyorum. Al ananý da git. Patates kadar olan vergi payýný al. Patatesin kadar konuþ" dediðiniz zaman “al” dediðiniz alýndýktan sonra sizin geriye kalan “maaþýnýz” sanýrsýnýz ki kalemden, kitaptan, pinpon ve topaçtandýr. El hak öyledirler de. Ama kalemin kitabýn, topacýn emek gücü karþýlýðý; ya da dönüþen toplumsal bað enerjili karþýlýðý patatestir. Bu þu demek patates olmadan kalemin olmayacaðýdýr. Patates, sektör bazlý (grup totem meslekli) olmakla; sektör ürünü de kiþi emeði olukla; sektör emeðinin olmamasýdýr. Yani bir çivi bir nalý; bir nal bir atý; bir at bir süvariyi, bir süvari bir vataný kurtarýr. Patatesin olmamasý toplumun ve dolaysýyla kalemin kitabýn olmamasýdýr. Kalem kitap, topaç vs. üzerinde verginin maaþýn olmamasýdýr. Bu çivinin olmayýp ta; nalýn, atýn ve vatan kurtaran süvarinin olmamasý gibidir. Kaotik etki. Eþ deyiþle ve teorik olarak ekici, hayvan üreticisi gibi kiþi emeðinin çekilmesi; bunlara baðlý bunlar etrafýnda kümelenen bilgisayar sektör emeklerinin de çekilir olmasýdýr. Bu tarihsel bilinçtir. Günümüzde çekilen grup totem mesleði olan emeðin yerini; bu gruplarýn tarihi patent hakký olmakla donatýlan baþka iþsizlerle doldurmak; sürecin ayrý bir aldatan put davranýþlý hilesi olmaktadýr. Tarihi toplumsal sözleþmeye (ittifaký zorunluluklara) aykýrýdýr. Ve þimdiki süreçte bir grup emeði içinde bir kiþi emeðini almakla, sektör üretimi çökmez. Bir kaç kiþi böyle çekilir olunca sektör üretimi de yoktur. Bu tarz kiþiler Aþil yýðýn kanýtý gibi düz mantýkla olan kiþilerdir. Kendilerini vaz geçilmez sanan zavallýlardýr! Emek gücü olmakla irade; emek gücü sahipliði davranýþýdýr. Emek gücünüz yoksa lafýnýz sözünüz iradeniz kaale alýnýr da deðildir, zaten yoktur da. Eþ deyiþle emek gücü katýlýmlý sahiplik; aðzý olanýn deðil üretenin konuþmanýzdýr; sözüdür; iradesidir, oyu-reyidir. Üreten deðil; plan proje yapan deðil; tasarým eden, mühendis deðil; tarihsel bilinci olan deðil; sadece aðzý olup ta konuþan kiþi; “Al ananý da git” der. “Al ananý da git” diyen kiþi karþýsýnda; anasýný alýp gitmesi söylenen ekici çiftçi kiþi bu android telefon sektörde olmasa bile bu sektöre katýlan hammadde girdisi içinde ya da tarihi toplumsal emek gücünün genetik kromozomlu baðýntýsýyla içinde olmamakla ayrýlýk tarihsel baðýntý nedenle zincirleme sektörlerin üretememesi olacaktýr. Tabii ki adamýn mantýðý Aþil’in yýðýn kanýtýyla çalýþýyor olan cahilliktir. Kalem kitap gereklidir ama yaþamsal önemde deðildir. Ýnsan kalem, kitap, uçak hele de politikacýlar ezen sýnýfla ezilen sýnýf arasýnda ara konakçý asalak lümpenler olmadan; hem de hiçbir þey olmazýn kýlýný bile kýpýrdatmaz oluþla yaþar. Kitaptan, kalemden de vergilerle oluþan maaþýnýzýn; yine ekiciler eliyle olan patates olduðunu biliyor musunuz? Yani içinden çekip attýðýnýzý sandýðýnýz payla, tüm maaþýnýzýn sýfýr olacaðýnýn farkýnda mýsýnýz? Bu tarihsel bilinçten yoksunluða, bu cehalete, bu asalaklýða bað ve baðýntý oluþun tarihselliði; kolektif oluþu anlatýlamaz. Adam daðlarý ben yarattým sanan zavallýlýktýr. Ben gidersem ülke batar sanýr ve sandýrýr da. Köleci sistem, kendi yaþamý gereði kendi öncesi tarih zorunluluklar yerine kendisini koymakla tarihi bilinmez kýlmýþtý. Bu tarz bilmeziler de, bilinen yerine kendilerini koymakla bilinemezci olurlar. “Benim naçiz vücudum elbet bir gün toprak olacaktýr ama toplum ve üreten iliþkiler benden sonra da olacaktýr” diyen tarihi bilince karþý kendisini kolektif tutumla sürekli olan üretim hareketi yerine koyar. Eh frensiz hareketlerle “al ananý da git” diyenin bu sonuca varmasý; kendini kurtarýcý, müjdeci sayan akýl tutulmasý zorunludur. Ben olmazsam devlet te siz de olmazsýnýz, diyecek kadar aklýnda zoru vardýr. Hâlbuki bu ülke ve üretim hareketi o yokken de vardý. O olmadan da hem de gümrah gümrah olacaktýr. Tarihsel bilinçten yoksunluðun illüzyonlarýn bu tür aldatan put olmasýnda, diyalektik bilgiden yoksunluk bunda çok etkilidir. "Aðlatýrsa mevtam yine güldürür" der. Yani sistemi bilim be bilgiyle deðil; baðýntý olan gerçeklik ve zorunluluklarýn giriþmesiyle deðil; üreten bað iliþkileri olan, üretim hareketini kolektif ortaklýkla deðil de "Mevla" ile (yani bilinenle olup bitenle deðil, bilinmeyenle, olup bitmeyenle) açýklar. Diðer yandan cehaletin ve sömürünün sürdürücüsü olan din adamlýðý enfeksiyonu yoluyla cehalet pirim yapan ve pirimin yaptýrýldýðý bir sistem haline de dönüþür. "Ben ne dersem hak onu iþler diyordu. Fahrettin Atay. Kalp kendi kendine sýzlayan bir duyuþ (vicdani deðer yargýsý) deðildi. Vicdan, kiþisel inisiyatifli kiþisel duyumlu vicdan olmakla verimsizdi. Kiþisel vicdaný sýzlatmak için bin takla atacakla sömürecektiniz. Köleci sistem yoksul ve çaresiz kýlýnanlarý yine yoksul ve çaresizlerin sýrtýna saracaktý. "Sadaka ömrü uzatýr". "Sadaka belayý def eder". "iyilik yapan iyilik bulur" gibi kiþisi vicdanlý salýnýmlarý harekete geçirecek olan ahlaki yazýlýmý sistem El mana anlayýþý içinde kiþilerine yüklüyordu. Toplumsal hareket sadaka ya da sadakalýk olan süreçlerle baþlamamýþtý. Baþlangýç koþullarý içinde bunla bilinen akýlda olan sistem içinde bulunan deðildirler. Aksine toplumsal üretim hareketi birbirine denk emek ve emek güçleri entegrasyonu olukla baþlamakla ne sadaka biliniyordu. Ne sadakayý ortaya çýkarýr sömürme sahipli durumlar vardý. Üstelik sadaka bir traktör gibi sistemi inþa eder bir ileri süreçli geliþmenin koþulu da deðildi! Aksine sadaka olmayan sistemin içine; o sistemin geliþe dinamiði olmayan sadakayý vaaz etmek, sistemi kiþisel yaþam bazýnda geriye düþürmektir. Toplumu oluþan baþlangýç (geri baðlaným) koþullarý içinde sadaka yoktu sadaka nerede geldi? Diyecek yerde “sadaka ömrü artýrýr diye sadakaya, sadakaca olan yaþamlara meþruiyet veriyordu. . Çünkü kendisi de kendi öncesini hiç bilmiyordu. Ýçinde olunaný salt sanýyordu. Oysa köleci sistem öncesindeki kolektif ortaklýðýn da bir vicdaný vardý. Bu kiþi deðil kamu vicdanýydý. Kamunun yoksul býraktýðý köleci sistem tutumunu, kýsýkla geçimli kiþisel vicdanlar ihya edemezdi. Pansuman edip süründürürdü. Hem asýl konu da bu deðildir. Sömürünün olmamasýdýr. Kamu vicdaný kamusal meþruiyet olan kolektif bað enerjisine uygun durumlarla vicdaný sýzlýyordu. Kolektif bað enerjisi dýþýnda bir baský ve basýncýn sesi bu vicdan alaný içinde icracý olamazdý. Daha açýðý; bir durum karþýsýnda kamunun vicdaný sýzlamakla; sorun kamu vicdaný uhdesindedir. Arada daðlar taþlar kadar fark vardýr. Kamucu vicdan, kolektif üretenle vicdandý. Bilimsel vicdandý. Bilimsel olan da, kiþisel deðil kolektifti. Bu nedenle köleci sistemin dilencileri, kapkaççýlarý, hýrsýzlarý, üçkâðýtçýlarý, göz baðcýlarý, üfürükçüleri, vakýflarý, sadakalarý, poþet ve ramazanlýk paket yardýmlarý (sadakasý) vs. vardý. Her biri bir sömürü ve sömürü geçim alanýdýr. Hiç biri üreten deðildi. Ama bunlara da meslek denerek meslek algýsý içinde sömürü enfeksiyonlarý anlaþýlmaz kýlýnýyordu. “Topluluklar” hýrsýz yaðmacý olabilirler. Ama toplum hýrsýz, yaðmacý, kapkaççý; olamaz. Çünkü bunlar topluluk, toplum deðil. Bunlar da birer meslek deðil. Toplum üreten meslektir. Siz hýrsýzlýða büyücülüðe komisyonculuða, rantçýlýða, kiracýlýða meslek derseniz bunun sonucu, sömürülen ülkeler kategorisinde olmaktýr. Sömürüyü; sosyal meslek, toplumsal meslek, yardýmlaþan meslek gibi görmenin gördürmenin en devalý gibi olmakla herkesin meþruiyetle gördüðü sömürüsü de, vakýflardýr. Yardým, hayýr (meslekleri) türü cemiyetlerdi. Üretmeyen, ürettiðini vakfetmeyen vakýflar; tam bir anarþi ve sömürü odaklarýydý. Vakýf yardýmlarý kiþisel vicdanlarý sýzlatýlmýþ olanlarýn yardýmlarýna talip, duygu sömürüsü olmakla; bu kiþilerin bitmez tükenmez emek güçlerinde pay alýrlar. Vakýflar elli tane düzgün insan yetiþtirseler de, on bin kiþiye her tür yardýmlarý saðlasalar da; toplanan yardýmlar içinde yüz on beþ bin parça varlýðý da ve diðer yandan elli bin kiþiyi soymuþlardýr. Böylece vakýf sömürüsü çevrimli bir kaynak sömürüsüydü.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |