"Anka kuþu gibi yalnýzlýðý adet edin! Öyle hareket et ki, adýn daima dillerde dolaþsýn ama seni görmek olanaksýz olsun." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun |
|
||||||||||
|
Yani doða aðýlda doðan oðlaða göre ýrmak kenarýnda ot bitmiyordu. Aksine doðumlar, ýrmak kenarýnda biten ota göre ya ayakta kalýyor ya da hayatta kalmýyordular. Doða sizin açlýðýnýza hiç bakmýyordu. Bilakis sizin açlýðýnýz doðada olup bitene göre olmakla denk gelmeydi. Elma size göre inkiþaf etmiyordu (geliþmiyordu). Hem yüzde 30 oranýnda ayný genetik kök üzerinde geliyorduk. Hem de bizim aðýz tadýmýz, sindirim sistemimiz elmaya göre inþa oluyordu. Bu nedenle elmanýn tadý tam bize göreydi! Bitkiler olmazsa soluyamayýz, koyunlar beslenemez. Ot ile beslenen koyun olmazsa onu yiyen kurt ve insan da olmazdý diye kurgulanan hayat; baþtan sona yanýlgý ve yanlýþtýr. Organik hayat ot yiyerek, tavþanla beslenerek, oksijeni soluyarak; bugünkü halimizle yola çýkmamýþtý. Tüm perspektif hatalarý burada ortaya çýkýyordu. Çobanýn kendi istediðini yapýyormuþ gibi bir durumla, çobanýn koyunu kucaðýnda taþýmasý çobanýn özgür iradesini kullanmasý gibi görünür. Ne merhametli kiþi. Ýstemese koyunu kucaðýnda taþýmazdý diyebilirsiniz. Sonuçta özgürlük gibi olan taþýma iradeniz de mal mülk sahipliðinin gereði oluþuyla ortaya çýkar. Çünkü çoban El, serveti olan topal koyunundan da vaz geçemez de ondan taþýr. Ýnsan yarýn ki açlýðýný düþünmekle, koyunu kucaðýna alýp otlaktan otlaða gezdiremez mi? Hayýr. Bu günden bu günkü kavrayýþtan sürece bakarsak evet deriz. Ama bugünkü süreç baþlangýçta yoktu ki. Erken dönemde insanlar nasýl olsa yarýn da acýkacaðýz deyip; bir önlem olarak veya özgür iradeleriyle ýrmakta geçerken telef olan veya ýrmaðý geçemeyen; Afrika öküzlerinin ýrmakta timsahlar yüzünden telef olmalarýný hiç gözetmediler. Afrika antiloplarýnýn karþý kýyýdaki otlaklara geçememeleri nedeniyle insanlar bu antiloplarý bir þekilde hiç karþý kýyýya geçirmiyorlardý. Bu tarz irade kullanma iþi kiþisi sahiplikle ortaya çýktý. Yolda kalmýþ ve kendisinin olmayan bozuk bir arabayý kimse özgür iradeli acýma ve merhametiyle tamir ettirmiyordu. Üstelik mal mülk sahipliðinin de özgür bir irade olup olmadýðý da ayrýca bir tartýþýlmalýdýr. Ön ittifaklar ürettikleri mal mülk sahipliði yüzünden ayrýþmamýþtý. Çünkü geliþme henüz bu ayrýþmayý ortaya koyar denli olgunlaþmamýþtý. El düþüncesi bunu kör kör parmaðým gözüne der denli açýk açýk gözümüze sokuyordu. Evet, mal mülk sahibi olmak bir güç ve bir takdirde bulunma yetisiydi. Ama El hiçbir þey üretmemiþti. Üretmiþ olmakla, kendinin sahibi olduðu hiç bir malý mülkü, yoktu. Ýþin püf noktasý burasýydý. Kiþilerin emek sahipliðine bakýlmaksýzýn, kiþilerin emek gücü ve emek ürünleri El’in malý mülkü yapýlmasýyla El fikri ortaya çýkmýþtý. El, bu sahipliðine göre insanlarý çalýþtýrýyordu. Ürünleri de mülk hakký olmakla kendisinin sayýyordu. Sonra da kendisinin saydýðýný kiþilere keyfi takdirle veriyordu. El keyfine göre davranýyor gibi olmakla özgür iradesi var gibidir. Hâlbuki ayný mal mülk sahipliði nedeniyle El de, özgür deðildi. Adalet deyip te adaletsiz daðýttýðý mülkü mülk olarak vermediklerinden korumak için uykularý kaçýyordu. Bu durum bir aslanýn yarýn da yiyeyim dediði ceylaný kaçmasýn diye ve yaðmacýlardan korumak için pençe gücü içinde tutmasýna çok benzer. Avýný pençe gücüyle korumak isteyen aslan, avýnýn baþýnda ayrýlamamakla özgür olamaz. Özgür iradeli olamaz. El de, adaletsiz takdirle daðýttýðý malýný mülkünü; mal mülk vermediklerinden korumanýn kaygýsýna düþmüþtür. Ki baþkasýnýn olan emekleri daðýtmaya El’in hakký bile yoktu. Hakký olmayaný haksýz sahiplendiði ve haksýz daðýttýðý için El de tam da keyfi huzurla, davranamaz. Buna takdir hakkým var. Takdir ortaðým yok dese de El bu gerçeði deðiþtiremez. Deðiþtirememek bir yana, bunu bu tür kaygýlarla dýþa vurur. El’in keyfi oluþla köleye mal mülk vermemesi özgür bir iradedir. Ayný þekilde malsýz, mülksüz kýldýðý insanlarda sömürme yararlanmasý yapmayacaksa(!) her þey gücü yetenin köleye mal mülk vermemesi ile de özgür iradesini tam kullanmýyor gibi olur. Çobanýn zorunlulukla ve zorunluluklara denk gelmenin uygun kararlarýyla davrandýðý anlamasýný ortaya koymuþtuk. Yani özgür irade diye bir þey yoktu. El’in de zorunlulukla davrandýðý açýktýr. El çalýþmadan keyfine göre bir hayat sürmek istemiþti. Bu nedenle kendisi uyduruk bir mal mülk iyesi olmuþtu. Malý mülkü olan mal mülk vermediði kiþiler olan karþýsýndakinin de ihtiyaçlý olmasýný biliyordu. Bu nedenle malsýz mülksüzler El’in malýna mülküne eðilimle El’e tabii olmalýydýlar. Ýþte zorunluluklarýn bilincinde olmakla, bu bilince göre hareketler ortaya koyabilen öznellikler; emek deðil de, mülk sahibi olmanýn iradesini kullanýyordu. Bu da ancak mal mülk sahibi olmakla olasýydý. Mal mülk sahibi olmakta üreten iliþkilerle olasýydý. Üreten iliþki içindeki emek gücü ürünleri kiþisi mal mülk sahipliðine dönüþtürme süreci de, ancak sosyo toplumsa hareket sonrasýnda olasýydý. Aslanpençesindeki avý kafese ya da mahpusa týkarsa, avý pençesinden tutmaktan kurtulacaktý. Avý pençesinde tutmak ta bir irade iþiydi Ama akabinde de, tutsak ettiði esiri kaçmaktan alýkoymasý ve yaðmacýlardan korumasý da aslanýn da kýpýrdayamamasý olmakla; aslanýn özgür iradeli olamamasýydý. Kafes yapma da mahpus yapma da bir üreten iliþki ürünüydü ve bu iliþki üzerinde baþka bir iradeydi. Aslan bir iradesi sonunda iradesinin tam olmadýðýný görmekle kafes yapmak gibi ikinci bir iradede bulunmakla ancak tam özgür oluyordu. Bu kez de bir iradi kararýna göre ikinci bir iradi karar almakla iradesinin tam bir hükmü, olmadýðý ortaya çýkýyordu. Aslan üreten iliþki ortaya koymadýkça avý yiyene kadar olmak dýþýnda yarýn için avý pençesinde tutmaz. Ve böylesi bir irade kullanýp kullanmama özgür düþüncesine de eðilim etmez. Biliyor ki bunun maliyeti kazancýndan fazla olacaktýr. Zorunluluðu belirdiði anda zorunluluðuna göre davranmakla kesikli sürekli olur. Zýtlarýn dönüþmesi ile kesikli sürekliliðin olduðu yerde zorunluluk belirmesine göre seçme ayýklamayla davranan öznelliklerin zorunluluk karþýsýnda özgür bir iradeleri yoktur. Zorunluluklarý irade olarak hele de özgür irade olarak görmek olasý deðildir. Pekiyi de insan zorunluluklarým olduðu için özgürüm diyemez mi? Ya da zorunluluklarým olduðu için özgür irade kullanýyorum diyemez mi? Diyemez. Çünkü açlýk, üþümek, üþümemek, tehditlerden kaçmak þu bu zorunluluk olmakla; irade ve özgür irade deðildi de ondan. Bu etki tepki hareketi içinde oluþtu. Þu halde zorunluluklarýnýz olduðu için zorunluluklara uygun acýkýp kaçtýðýnýz için özgür ve özgür iradeli olamýyordunuz. Nesnelce ve enerjik devinimle etki tepki içinde oluyordunuz. Bunun dýþýnda doðanýn böyle bir düþünmesi yoktu. Ýnsanla böyle bir düþünmeyi ortaya koyabilirdi. Ama onunda vakti gelmemiþti. Öyleyse irade ve özgür irade neydi? Tabii ki bir yanýyla kuruntuydu. Bir yanýyla inþaydý. Zorunluluðun eþ deyiþle devamlý olmayan kesikli sürekliliðin ve zýtlarýn birbirine dönüþmesi karþýsýnda özgürlük bir kuruntuydu. Ama ancak ve ancak zorunlu olurla üreten iliþkiler üzerine de bir irade ve özgür oluþun; özgürlüðün ve özgür iradenin kullanýmýydý. Ýþte insanýn özgürlüðü düþünmesi buradan sonradýr. Üreten iliþkiniz yoksa iradeniz ve irade kullanýmýnýz da yoktu. Bir tavþanýn kaçmasý. Bir tilkinin tavþaný yiyip yiyememesi ne bir özgürlük, ne de bir irade ve özgür irade kullanmasý deðildi. Fakat öznel iradeler üzerinde zorunluluklar var diye çobanýn; otlak olmasý baðlamýyla doðudaki otlaðý ya da batýdaki otlaðý tercih eden inþacý öznel iradesini de göremez isek eðer; koskocaman geçmiþi, tarihi, gelecekte olacaklarýn tahmin ve tasarlarýyla alacaðýmýz önlemleri görememekle kendi becerilerimizi yadsýmýþ oluruz. Tamam da çobanýn doðudaki otlaða gitmesindeki neden; doðunun otlak alan olmasý kadar, batýdaki ayý tehdidinin doðudakinde daha fazla olmasý nedenle olamaz mýydý? Olurdu hem de výzýr výzýr olurdu. Þu halde iradeyi zorunlu oluþlardan ayýramayýz. Ayýramayýz ama zorunlu oluþlar da irade deðildi.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Bayram Kaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |