Kötü insan korkuya itaat eder, iyi insan sevgiye. -Aristoteles |
|
||||||||||
|
Baþlýða verilecek cevabýn hemen insan ahlaký þekillendirir biçiminde olacaðý rahatlýkla anlaþýlmaktadýr. Ancak bu cevabýn kesinlikle doðru olmadýðýný söyleyebiliriz. Þöyle ki… Evet insan düþünen bir canlý olarak, ne yapmak istediðini sorgulayabilen bir üst organik hücresel ve bilinç yapýsýna sahiptir. Buradan bakýldýðýnda doðal olarak insanýn ahlaký ya da diðer tüm þeyleri þekillendireceði mantýðý ortaya çýkmaktadýr. Fakat insanýn diyalektik evrimleþme sürecine ve de ortaya koymuþ olduðu yaþamsal pratiklerine bakýldýðýnda, insanýn kendisine yetmediði realitesi açýk þekilde görülmektedir. Örneðin istisna grup ve topluluklarýn dýþýnda dünyanýn büyük bir çoðunluðu, gerçek adalet sistemini hâlâ oturmadýðý için, insanýn ahlaký deðil, maddi deðerlerin insaný þekillendirdiðini ifade etmek mümkündür. Gerçek bir adalet sistemini oturtamayan insanýn, deðil ahlaký þekillendirmesi, kendi düþünebilme yetisini nasýl kullanacaðýnýn dahi farkýnda deðildir. Tek farkýnda olduðu þey, egoist yapýsýný çok rahat bir þekilde aþýrý derecede uyarýp, hem cinsine en büyük eziyeti yapan sadist bir kiþiliðin var olduðudur. Demek ki, insanlarýn büyük çoðunluðu henüz ahlaký ve diðer þeyleri þekillendirecek duygu, düþünce ve forumda olmadýklarýný söylemek haksýzlýk deðildir. Ahlak (Etik) ve Namus (Ar) olgusunu var eden nedenlere geçmeden önce, bu vb. kavramlarýnýn ortak evrensel noktasý olan insanca ve insani ölçülerde yaþamak olduðunu hatýrlayarak devam etmeye çalýþalým. Ahlak ve Namus her toplumda göreceli þekilde farklý kavramlar taþýsa da, Deontolojik tespitlere göre her insanýn maddi ve manevi açýdan çevresini rencide etmeden en makul þekilde yaþamasý demektir. Peki.! Buna raðmen insan düþünen bir canlý olarak, neden sürekli ahlaksýzlýk ve namussuzluklarla boðuþarak yaþamaktadýr? Ve üstelik bir türlü gerçek ahlak yapýsýný oturtamadýðý için, bu ayýbýn üzerini örtecek þekilde çeþitli kýlýflar icat etmiþtir. Örneðin namusu sadece cinselliðe indirgeyerek, kadýnýn iffetinde aranmasýnda olduðu gibi. Bazý birey ve topluluklara göre ahlak ve namus ayný þeyler olarak görülürken, bazý düþüncelerde ise namus sadece cinsellik temelinde ele alýnýp, ahlaký tamamen farklý davranýþ ve hareketler edimi þeklinde deðerlendirilmektedir. Baþta da ifade edildiði gibi her iki sosyal ve yaþam olgusu, ne kadar birbirlerinden farklý ya da ayný þekilde deðerlendirilmiþ olsa da, tüm insan edimleri ve yaþam düþüncelerini belirleyen temel ana kaynak, insanýn anatomik yapýsýnda biriken enerjiyle birlikte ortaya çýkan egoizmdir. Düþünsel ve kültürel olarak tam anlamýyla donatýlmamýþ (Eðitim) insan, yaþamak için iþ, ticaret veya sahip olma duygusuyla çok rahat bir þekilde egoizmin esiri olmaktadýr. Dünya ülkelerinde yaþanan savaþ ve huzursuzluklar bunun en açýk kanýtýdýr. Egoizm tüm canlý türlerinde olduðu gibi, insanýn yaþayýp çoðalmasý için en temel içgüdüsel bir enerji mekanizmasýdýr. Gel ki doðada tüm canlý ve cansýz varlýklarda enerji birikimi mevcuttur. Örneðin toprak, su, taþ, bitki vb. maddelerde enerjinin varlýðý bilindiði gibi. Doða varlýklarýndaki bu enerji birikimi soðuk, sýcak, hava, gaz, ateþ, koku, toz, katý, sývý ve renkler þeklinde çevreye yayýlarak baþkalaþýmlara neden olurlar. Daha hareketli canlý türler olan börtü böcek ya da hayvanlarda ise, günlük olarak açlýðý giderme þeklinde baþlayýp, korunma ve üreme biçiminde bir yaþam gösterirler. Buradan bakýldýðýnda insanda diðer canlý türler gibi açlýk, korunma ve cinsellik (Üreme) þeklinde temel bir edinime sahip olduðu halde, neden ahlak veya namus kavramýný ortaya çýkarmaktadýr? Ýþte tam bu noktada insaný diðer doða varlýklarýndan ayýran en büyük özellik, anatomik yapýsýnda biriken enerjiyle birlikte, düþünebilme ve egoizmin insaný ölçüsüz ve aþýrý þekilde varlýklara sahip olma duygusuna sürüklemesidir. Ölçüsüz duygu ve enerjiye sahip olan kiþiler, fizik ve zekâ gücünü buna ekleyerek, daha fazlasýna sahiplenme egoizmiyle, büyük bir çatýþma ve haksýzlýklara sebep olmaktadýrlar. Ýnsan bu ayýbýný örtmek için de çeþitli kavram ve olgulara baþvurmuþtur. Halbuki insan düþünen bir canlý tür olarak, çeþitli saçma sapan dolaylý yollarla uðraþacaðýna, doðrudan maddi deðerlerin adaletli ve üst insana yakýþýr þekilde paylaþýmýný gerçekleþtirmiþ olsa, ne ahlak ne de namus kavramý diye hiçbir þeye ihtiyaç duymayacaktýr. Ýnsandaki bu doyumsuzluk egoizminin sürekli þaha kalkarak dýþa vurum biçimini þu þekilde özetlemek mümkündür. Doðadaki tüm canlý ve cansýz varlýklardan daha karmaþýk ve üstün hücresel özelliklere sahip olan insan, anatomik yapýsýnda biriken fazla enerji sayesinde sahiplenmeyi, diðer canlý türlerinden daha çok hissetmektedir. Bunu boþaltmak (Deþarj ve/veya Sirkülasyon) için en temel ihtiyaç duyduðu edinimse, cinsel açýdan tatmin olmaktýr. Cinsel tatminin dýþýndaki rahatlama edimleri insaný tam olarak frenleyememektedir; Frenlemesi için çok geniþ bilgi ve eðitim yapýsýna sahip olmasý gerekir ki, bazen bu da çözüm deðildir. Sigmund Freud’un da belirttiði gibi insanýn yaþamýna yön veren ana kaynak cinsel enerjisidir (Libido). Ýnsan yaþamýnda bu kadar büyük etkiye sahip cinsel enerjiyi kullanma kurallarý ve imkâný, kesinlikle akýlcý ve bilimsel temellere dayandýrýlmalýdýr. Bu yapýlmayýp yalnýzca insanlarýn içgüdüsel ya da bir takým dini doðmalara göre þekillendirilmesi neticesinde, sonu gelmeyen ahlak ve namus tartýþmalarý baþýný alýp gitmektedir. Demek ki, insanýn anatomik yapýsýnda biriken enerji ve bu enerjinin etkisiyle þaha kalkan cinsel güdü ve sahip olma egosu, insani ölçülerde gerçekleþmesi için maddi deðerlerin adaletli þekilde paylaþýmýný kesinlikle þart koþmaktadýr. Ýnsan adaletli ve ilkeli paylaþýmý bilmiyorsa veya çeþitli nedenlerle bencilce davranýp haksýzlýðý sürdürüyorsa, her zaman maddi varlýklar ahlak ve namus olgusunu ortaya çýkardýðý gibi ayný doðrultuda insaný da þekillendirmektedir. Ýnsaný yaþama baðlayan egoizm, çevre ve çaðýn koþullarýna göre disipline edilmeyip (Eðitim) hayvan sürüleri gibi kendi baþýna býrakýldýðý sürece, ahlaksýzlýk ve namussuzluklar asýrlar boyu sürüp gidecektir. Ve bunu hiçbir polisiye tedbirler önleyemez; önlememiþtir de. Bazý dünya toplumlarýnýn yaþam þekillerine bakýldýðýnda bu gerçekler daha iyi anlaþýlmaktadýr. Örneðin insan nüfusu (Demografi) yaþadýðý mekân ve maddi deðerlerin yeterliliðine orantýlý hareket gösteren ülkelerde, namus veya ahlak kavramý üzerinde çok fazla tartýþma yaþanmadýðý görülmektedir. Ayný þekilde çaðýn koþullarýna denk gelecek eðitim ve kültüre sahip olunmasýyla, ahlak ve namus kavramlarý neredeyse güncelliðini yitirmiþ durumdadýr. Bu tür toplumlarda kiþilik deðerlendirmeleri ahlak ve namus olgusuna göre deðil, sorunsuz adaletli çalýþma ve insani bilinç yeterliliðine bakýlarak ölçülmektedir. Kýsacasý ilkeli, adaletli, bilinçli ve egosu terbiye edilmiþ toplumlarda, ahlak ve namus kavramýna ihtiyaç bile duyulmamaktadýr. Konunun gerçek özü bu þekilde olduðuna göre, namusu cinselliðe ya da doðrudan kadýnýn davranýþlarýna indirgeyen anlayýþlara biraz daha yakýndan bakýldýðýnda, þöyle bir tarihsel ve sosyolojik gerçekle karþýlaþýlmaktadýr. Namus ya da Ahlak kavramýný cinselliðe ve de kadýnýn çekiciliðine göre deðerlendiren toplumlar, Ortaçað Ataerkil mantýðýnýn bir ürünüdür. Çünkü Ortaçað döneminde dünya yüzünde insan nüfusunun anormal þekilde çoðalmasý, bunun yanýnda temel maddi deðerlerin sýnýrlý þekilde üretilip dengesiz (Adaletsiz) daðýlýmý, her türlü ahlaksýzlýðý doðurmuþtur. Ýfade edilen çaðda toplumsal yönetimler ve her türlü erk erkeðin elinde olduðu halde, kendi egoizmine gem vurmayýp, ahlak ve namusu kadýnýn cinselliðinde görüp suçunu kapatmaya çalýþmýþtýr. Buna dayanak olaraksa kadýnýn fiziksel ve duygu çekiciliðini gösterip, erkeði her an yoldan çýkaran obje þeklinde deðerlendirmesiyle, kendine göre bir ahlak ve namus kavramý icat etmiþtir. Halbuki cinsellik insan için yemek içmekten daha öncelikli ve büyük bir enerji edinimidir. Doðal ve temel bu edinimin yarattýðý olumsuzluklarý önlemek adýyla, sadece kadýný suçlu göstermek art niyetlilik ve samimiyetsizliktir. Bunun yerine her iki cinsin cinsel, maddi ve manevi varlýklara eþit ve orantýlý sahip olmasý için adaletli þekilde davranýlsa, sorunlar büyük ölçekte bitirecektir. Ve bu aþamada þu noktaya özellikle dikkat edilmesi gerekir. Erkek anatomik yapýsý gereði kadýndan daha çok cinsel enerjinin etkisinde kalýp egoizmin esiri olmaktadýr. Çünkü kadýn anatomik yapýsýnda biriken enerjisini doðal yollarla her ay boþaltma özelliðine sahiptir. Tüm bunlardan þu sonuca varabiliyoruz. Ahlak ve namusun cinsellikle ve kadýnla doðrudan en ufak bir ilgisi bulunmamaktadýr. Her iki olgunun ortaya çýkýþ nedeni iþ ahlaký, ticari adalet ve insani paylaþým ilkelerinin olmayýþýdýr. Böylece maddi deðerlere sahiplenme içgüdüsüyle ortaya çýkan adaletsizlikler, hem ahlak olgusunu hem de insaný þekillendirdiði net olarak anlaþýlmaktadýr. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |