..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Gerçek sanat, gizlenmesini bilen sanattýr. -Anatole France
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Toplumbilim > Cemal Zöngür




2 Ocak 2017
Halep'in Düþmesi ve Türkiye'nin Geleceði  
Gerçeklerden kkorkup kaçanlar, tarihi doðru anlatmazlar

Cemal Zöngür


Gerek bölgesel açýdan gerekse her iki ülkenin sýnýr olmasý bakýmýndan Suriye’deki tüm geliþmeler ve de deðiþimler, artýk bundan sonra doðrudan Türkiye’yi de etkileyecektir. Çünkü Türkiye yönetimi eskiden olduðu gibi günümüzde de gerçeðe ve kendi özüne dayanmayan siyasi politikasýzlýðý yüzünden sürekli bataklýðýn içerisine düþmektedir.


:ACEC:
HALEP’ÝN DÜÞMESÝ VE TÜRKÝYE’NÝN GELECEÐÝ

Halep ile Türkiye’nin ne alakasý var? Diyeceklerin olduðunu biliyorum. Ancak þu soruyu sorarak devam edersek her þey daha net anlaþýlacaktýr. Türkiye’nin Baþika, Menbiç ve El Bab’la ne alakasý varsa? Helep’in durumu da ayný þekildedir.
     Baþta Türkiye olmak üzere diðer emperyalist güçler 2011 yýlýndan itibaren aniden Beþar Esad’ý diktatör ilan etmeleriyle baþlatýlan savaþ ve en son Halep’in düþmesi, Türkiye açýsýndan pek hayra alamet bir durum deðildir. Bu alanda at oynatan NATO güçlerinin kayýp ve zararlarý yok denecek kadar az iken, Türkiye’nin kayýplarý hâlâ gizlenmektedir.
Türkiye düþtüðü bu bataklýk içerisinden kolayca çýkamayacaðý için akýbeti tehlikede demektir. Bu düþüncemizi þu gerçekliklere dayanarak ifade edebiliyoruz.
     Sözde Türkiye’nin imaný tam devlet yöneticileri, Avrupa ülkelerini ve oluþturulan NATO birliðini Hýristiyan Kulübü olarak nitelendirip eleþtirirken, sürekli bu güçlerin arkasýnda gitmesini, Türkiye toplumu neden tartýþýp eleþtirmemektedir?
Ve bunun sonucunda deðil midir? Can ciðer Müslüman kardeþim dedikleri Beþar Esad’a aniden düþmanlaþýp saldýrmak hangi ahlâk ilkelerine dayanmaktadýr? Bunun gibi daha nice çarpýk ve aptal politikalarý anlamayan ve de görmeyen bir topluma ne söylenebilir? Onun için bizim ülkemizin hem yönetimi hem de halký bir acayip garipler topluluðunu oluþturmaktadýr.
Devletin her dediðini ve siyasal politikalarýný olduðu gibi doðru kabul edip, arkasýndan da vay efendim Gâvur dünyasý bizi sevmediði için hep iþlerimize burnunu sokuyorlar diyerek dert yanan bir halka, en hafif þekliyle papaðanlar korosu denilebilir.
Yok! hayýr haksýzlýk yapýlýyor denilecek olursa, devletin bu çarkçý siyasi politikalarýný eleþtirmeyip yerden yere vurmayan bir topluma baþka ne söylenebilir ki? Böyle bir toplumun asla dert yanma gibi bir hakký bulunmamaktadýr. Bu düþünceleri kanýtlayan olaylarýn hangisinden baþlayacaðýmýza bile zor karar vermekteyiz.
Örneðin Türkiye bundan tam altý yýl öncesinde, Suriye Devlet Baþkaný Beþar Esad ile her türlü can ciðer kuzu sarmasý þeklinde birbirlerine gösterdikleri iltifat ve methiyeleri hatýrlayanlar inanýyorum ki þok olacaklardýr.
Her iki devlet yönetimi düþman çatlatýrcasýna, Müslüman kardeþlik ve en yakýn sýnýr komþusu naralarý atarlarken, nasýl oldu da bir anda Beþar Esat nezdinde Suriye yönetimini Diktatörlükle suçlayýp, savaþ ilan ettiler?
Ve 2011 yýlýndan önce istisnalarýn dýþýnda Suriye’de insan haklarý ihlali ve katliamlarýn varlýðýndan bahseden bir Türkiye yetkilisi neden çýkmadý? Ne zaman ki NATO güçleri Esat yönetimine saldýrý kararý aldýysa, iþte o zaman Türkiye devlet yönetimi ve birlikte hareket eden Papaðan korosu anýnda Esad’ý Diktatörlükle suçlamaya baþladýlar.
Bu da göstermektedir ki, her zaman olduðu gibi Türkiye’nin vizyonsuz ve cahil yöneticileri ile buna eþlik eden sürü korosu, mevcut durumu eskiden olduðu gibi mezhepsel açýdan ele alarak, NATO’nun emrinde nasýl kullanýldýklarýný örtme çabasý içerisindedirler.
Halbuki Suriye’deki mevcut sorunun temel kaynaðý Sünni ya da Alevi þeklinde mezhepsel bir durum deðildir. Çünkü Þiilik hem Alevilik deðildir hem de Sünni ve Þiilik ayný gerici karakteri taþýdýklarýndan, kendi iç çatýþmalarý hiçbir zaman ülkelerinin dýþýný etkiyecek nitelikte olmamýþtýr. Ne zaman ki Emperyalist güçler parmaðýný soktularsa, iþte o zaman sorun Suriye sýnýrlarýný aþarak Türkiye ve diðer bölgelere de bulaþmýþ oldu.
Bir taraftan Amerika’nýn hava, Türkiye’nin ise kara saldýrýlarý devam ederken, diðer taraftan da Suriye yönetiminin baskýsý altýnda kalan halk, mecburen sýðýnmacý durumun düþürmüþtür.
Bu durumu siyasi menfaatine çevirmeyi düþünen Türkiye yönetimi, emperyalistlerle hazýrlamýþ olduklarý cehennem yaþantýsýný, cambaz tüccar misali mülteci severliðe dönüþtürüp, dünyanýn en iðrenç politikasýna imza atmýþtýr.
Ýþte kýsaca Suriye’de savaþýn nasýl baþladýðýný ve Türkiye toplumunun büyük bir çoðunluðu düþünmeden, devlet yönetiminin her dediðini onaylamasý yüzünden, korkarým ki Suriye halkýnýn yaþadýklarýna benzeyen durumun, Türkiye toplumunun baþýna da gelecek gibi görünmektedir.
Gerek bölgesel açýdan gerekse her iki ülkenin sýnýr olmasý bakýmýndan Suriye’deki tüm geliþmeler ve de deðiþimler, artýk bundan sonra doðrudan Türkiye’yi de etkileyecektir. Çünkü Türkiye yönetimi eskiden olduðu gibi günümüzde de gerçeðe ve kendi özüne dayanmayan siyasi politikasýzlýðý yüzünden sürekli bataklýðýn içerisine düþmektedir.
Devlet ve toplum olarak batý ülkelerini Gâvur ve Hýristiyan Kulübü olarak nitelendirip arkasýndan Arap Ýslam gericiliðine sarýlýrken, diðer taraftan da Avrupalýlarýn her iþti rakýnýn içerisinde bulunmasý akýllara ziyan bir politikadýr.
Türkiye’nin Müslüman kardeþim dediði halklara ve ülkelere karþý, emperyalistlerin yanýnda yer alýp saldýrmasýný haklý gösterecek bir düþünce varsa, bu anlayýþ insanlýktan nasibini almamýþ demektir.
Çünkü Türkiye yönetimi her türlü cambazlýðý oynayarak, NATO güçleriyle Esad rejimini devirmeye çalýþýrken, diðer taraftan Esad’ýn ayakta kalmasýný saðlayan Rusya Federasyonu ile yakýn ve daha sýcak iliþkiler geliþtirmesi, bir devlet yönetimi için dünyanýn en adi politikasý anlamýna gelmektedir.
Denilebilir ki bu devletlerarasý siyasi çýkar iliþkilerine dayanmaktadýr. Doðrudur; ancak Türkiye’nin yaptýðý ilkesizlik biçiminde deðildir. Türkiye devlet yönetimi her icraatýnda hiçbir ahlâk kuralý tanýmadan yüz doksan derece çark ederek politika yürütmektedir.
Benzer þekilde Selçuklular ve Osmanlý’da bir anda kýtalara hükmetmesine raðmen, gerçekçi bilimsel ve akla uygun siyasal politikalardan yoksun olmasý yüzünden, uluslararasý literatürde bugün adýný kimse anmamaktadýr.
Bundan hiçbir ders çýkarmamýþ olan Türkiye devlet yönetimi de siyasal ve çýkar iliþkilerinde, Osmanlý’ya benzer þekilde bir anlýk içgüdüsel duygularla, mevcut her fýrsatý kendi menfaatime çeviririm hesabýyla Suriye’ye saldýrmasý aslýnda en büyük kötülüðü kendine yapmaktadýr.
Daha öncede ifade edildiði gibi Türkiye her zaman Truva atý gibi her yere koþmayý seven ve her olaya burnunu sokmayý büyük bir marifet sayýp, bilim ve mantýk dýþý hareket etmesi neticesinde, hâlâ geliþmekte olan ülkeler kategorisinde deðil midir?
Akýlcý ve bilimsel felsefeye göre hareket eden devlet yönetimleri ise gerek bölgesel açýdan gerekse küresel olarak ortaya çýkan her olayý, kendi menfaatine çevirecek mantýkla asla bakmazlar.
Meydana gelen olaylarýn temelindeki kültürel siyasal, ekonomik, coðrafi ve askeri noktalarý derince analiz ettikten sonra, ne zaman ve nereye kadar kendilerini ilgilendiðine bakýp soðuk kanlý bir þekilde siyaset ve ekonomik çýkar politikalarý uygularlar.
Türkiye devlet yönetimi ise olaylarýn kültürel, siyasal, ekonomik ve askeri boyutunu hiçbir zaman incelemeden, adeta mahalle kabadayýsý gibi her olayý menfaatime çeviririm mantýðýyla, içgüdüsel egoist duygularla yaþayan toplumlara has bir özellik taþýmaktadýr. Ve Müslüman Türklerin alýþkanlýk haline getirdikleri bu ölçüsüz ve düþüncesiz özelliklerini bilimsel olarak þu þekilde açýklayabiliriz.
Her þeyi ile Ýslam adýna egemenlik kurmuþ olan Selçuklular, Osmanlý ve Türkiye Cumhuriyeti’ni yönetip idare edenler Türk kültürü, Arap Ýslam Kültürü ve Avrupa yaþam tarzý arasýnda çok derin bir bocalamayý yaþamýþlardýr ve hâlâ yaþamaya da devam etmektedirler. Müslüman Türklerdeki bu anlayýþ içgüdüsel olup, aslýnda hepsi olmaya çalýþýrken ancak hiçbirisi olamayan büyük bir Nihilizmdir.
Çünkü sözde Türklüðüne sahip çýkarak etnik milliyetçilik yapanlar, devlet yapýsýnda ve günlük yaþamlarýnda gerçek Türk dili ve kültürel deðerlerini yaþatmalarý hep sözde kalmýþtýr.
Bunun yerine Fars ve Arap dilini kullanýp, Ýslam kültürüne göre en az dokuz yüzyýl yaþayýp kendi dil ve kültürlerini unutma noktasýna gelmeleri, Türk diline en büyük düþmanlýk deðil midir?
Ýkinci bir önemli çeliþki, Anadolu’ya yerleþen Müslüman Türkler, bu defa temel kültürel dil ve din yapýlarýný Arapça ve Arap Ýslam kurallarýna göre yaþatýrken, diðer taraftan Doðu Avrupa ülkelerinden önemli sayýda göçmen nüfusu Anadolu’ya yerleþtirmeleriyle tam bir karmaþalar yumaðýný meydana getirmiþlerdir.
Ve buna ilave olarak Anadolu’da yerleþik olan Rum, Yunan, Bizans ve Ermenilerin kültürel ve yaþam þekilleri ile Balkan göçmenlerinin din, yaþam ve kültürleri ortak özellik taþýmasý neticesinde, Osmanlý yöneticileri cahil ve bilgisizlikleri yüzünden bilimsel bir sentezlemeyi becerememiþlerdir.
Ýþin içerisinden çýkmayacaklarýný görünce tek çare olarak Müslümanlýða sarýlarak bu kördüðümden kurtulacaklarýný düþünmüþlerdir. Ancak yaþananlardan ve gelinen noktadan da anlaþýldýðý gibi, Osmanlý’nýn bilim, mantýk ve düþünceden uzak içgüdüsel yaþamý, büyük bir kültür dejenerasyonu yaratan devþirmeciliði ortaya çýkarmýþtýr.
Devþirmecilik ise; bugüne kadar kabul edilen bilimsel felsefelerden hiçbirisine dayanmayan ve ayný zamanda kendine has bir kuralýda olmayan soysuzlaþtýrmadan (Dejenerasyon) baþka bir þey deðildir.
Örneðin bugün hâlâ devam eden bu devþirme mantýk, sözde Türklüðe sahip çýkma içgüdüsüyle kuru bir milliyetçilik yaparken, diðer taraftan Arap Ýslam dil ve din kültürünü, Türklüðün ulusal yapýsýymýþ gibi görmesi, tam anlamýyla özünü inkâr etmektir.
Daha farklý bir örnekse; Anadolu’da var olan Hýristiyan topluluklarýn Avrupai yaþam kültürleriyle birlikte, diðer batýlý ülkelerle yürütülen iliþkiler sonucunda etkilenen Türk yönetici ve toplumu, hastalýk derecesine varan taklitçi bir karaktere sahip olmalarý.
Ýfade etmiþ olduðumuz bu devþirme kaynaklara diðer olumsuzluklarda eklendiðinde, sadece Anadolu’da adý var olan ancak gerçekte ise ne Türk ne Arap ne de Avrupalý olamayan, doðrusu ne olduðu tam olarak bilinmeyen anormal bir toplumsal þekil meydana gelmiþtir ki, bunun bilimdeki adý hiçliktir. (Nihilizmdir)
Ýþte geçmiþte ve günümüzde Türkiye’yi yönetenler, belirtmiþ olduðumuz bu devþirmeci paranoyak anlayýþla, ne kendi içerisindeki toplumsal sorunlarý çözebilmiþtir, ne de diðer ülkelerle doðru ve ilkeli bir siyasal iliþki geliþtirmiþlerdir.
Türkiye’nin bu ilkesiz ve her yöne çark eden siyasal politikalarý yüzünden deðil midir? Kendi içinde yüz yýllara dayanan sorunlarý bitirmeden, kalkýp Suriye’ye demokrasi getireceðim demesi, dünyanýn en aptalca yürütülen siyasi politikasýdýr. Ve bu ilkesizliðin aðýr sonuçlarý ilerleyen zamanlarda derince görülecektir.
Ýþte o zaman iþ iþten çoktan geçmiþ olacaðýndan, Türkiye toplumu yine kaderimdir deyip sünger misali tüm olumsuzluklarý içine çekip kendi kendine çürümeye devam edecek. Halep’in düþmesi de buna en saðlam kanýt niteliðindedir. Çünkü NATO ile birlikte hareket eden Türkiye, Suriye’deki yenilgiyi hâlâ kabul etmiþ görünmemektedir.


Cemal Zöngür




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn toplumbilim kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Alevilik Ýle Sosyalizm Arasýndaki Düþünsel Fark ve Bütünleþme Sorunu
Kapitalist Düzende, Komünist Yaþam Mümkün Mü?
Ana Tanrýçalar, Hz. Ýbrahim'in Tek Tanrý Masalýna Nasýl Ýnandýlar?
Avrupa'daki Türklerin Yaþamý ve Dünyaya Bakýþlarý
Türkiye'nin Yaþam Kalitesi ve Mutluluk Tablosu
Siyasal Düþüncelerin Ýnsanlýðý Getirdiði Nokta!
Sosyalist Devlet Baþkanlarý ve Politikalarýnýn Analizi
Hayvan Ýle Ýnsanýn Birbirinden Ayrýlýþý - 3 -
Ýnsan Ýle Hayvanýn Birbirinden Ayrýlýþý - 2 -
Ýnsanda Tapýnmanýn Oluþumu

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýsrail - Filistin Düþmanlýðýnýn Tarihçesi
Her Þeye Muktedir Tanrý ve Kapitalizm Ölüm Döþeðinde
Türkiye Solunun Sorgu ve Özeleþtiri Kültürü Üzerine
Türkler Þamanist mi Kalsaydý?
Halktan Para Dilenerek Büyük Devlet Olmanýn Hafifliði
Coronanýn Hatýrlattýklarý, Dünyanýn Geleceði
Türkiye Siyasetini Týkayan Etkenker (Araþtýrma Yazýsý)
Alevilik; Ýslam Dýþý Din Deðilse Pozitif Felsefe Midir?
Þii Fars ve Araplara Neden Alevi Denilmektedir?
Kudüs, Dinler Savaþý ve Haklý Olan Kim?

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (1) [Deneme]
Lider mi Toplumu Þekillendirir; Toplum Mu Lideri? [Deneme]
Hz. Ali ve Ehlibeyt Alevi Midir? [Deneme]
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (3) [Deneme]
Tbmm'de Yedi Maddelik Anayasa Deðiþikliði Neyi Çözer? [Deneme]
Dinlerin Doðuþu ve Ýslam'ýn Gerçek Özü (2) [Deneme]
Alevilerin Kapýlarýna Saldýranlarýn Açýk Kimliði [Deneme]
"Türkleri Yeniden Tanýmak" Araþtýrma Kitabýmý Yazma Nedenim : [Deneme]
Ýþte Türkiye'nin Yaþam Kalitesi ve Mutluluk Karnesi..! [Deneme]
Ýslamiyet Yeniliðe Açýk Bir Din Midir? [Deneme]


Cemal Zöngür kimdir?

Ben Cemal Zöngür, Anadolu Üniversitesi Kamu Yönetimi mezunuyum. Sosyoloji, Tarih ve Siyaset üzerine araþtýrmalar yapmaktayým. Yayýnlanmýþ bir kitabýmýn dýþýnda çeþitli gazetelerde yüzden fazla makalelerimde yayýnlanmýþtýr. Ve iki kitap dosyam yayýna hazýr durumdadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Tam baðýmsýz Tarih ve Siyaset üzerine yazan her Yazar


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.