Gerçeði arayan bir insan, öncelikle her þeyden gücü yettiðince kuþku duymalýdýr. -Descartes |
|
||||||||||
|
Rönesans'la baþlayan, antik Yunan ve Roma esintileriyle dolu lâik, dinsiz bir süreçten sonra doyumsuz Batý, tekrar Ortaçað'a, kiliseye ve ket vurulmuþ özgürlüklere dönme eðiliminde. Hangi Avrupa ülkesine giderseniz gidin, kaldýðýnýz otellerin odalarýnda bir Ýncil'i pekala bulabiliyorsanz, kiliselereskisinden daha fazla insaný çekiyorsa , Ýsa daha fazla sevilip, Meryem'e daha çok güveniliyorsa, Batý'nýn her sokaðýnda, her köþesinde, her yapýda, her ürününde, insanlarý inanmaya, yeniden inanmaya çaðýran bir figür, bir sembol, bir renk bulabiliyorsanýz; Batý Ortaçað'ýn kapýlarýný yüzyýllar sonra yeniden zorluyor demektir dostlar... Sömürgelerle zenginleþen, zulümle kibirlenen Batý artýk bir bedel ödemenin eþiðine gelmiþ demek ki þimdi de büyük bir telaþla bu beldeden kaçýþ yolunu arýyor kendine... Yetmedi Rönesans Batý'ya! Yetemezdi de aslýnda! Laiklik, Batýlý'nýn vicdanýný kurtaramadýðý gibi, bilakis onu, büyülü bir kabýn içinde kývrandýrdý durdu. Skolastisizm'in yürekleri sýkan, Avrupa'nýn her bir köþesini adeta açýk hava hapishanesine çeviren o karanlýðýndan sýkýlan Batýlý, Rönesansla kendisine bir kurtuluþ yolu bulduðunu sanmýþtý baþlarda. Yeni sistem için de tabiatýyla alýnacak model, yine, eski Yunan ve Roma'ydý elbette! Herkesin alabildiðine özgür, her bir kem hareketin mübâh olduðu bir anlayýþ. Nefs ve hevanýn ürünü her pisliði ortalýk yerlerde yapanlarý görmedim duymadým demeyiniz! Bu yeni çizgide din ya hiç yok, ya da yeniden düzenlenmiþ, kolaylaþtýrýlmýþ, bayaðýlaþtýrýlmýþ bir biçimde insana sunulmuþtu. Rönesans, dünya literatürüne ne kadar bir bilim ve sanat devrimi diye aktarýlsa da, bu hareketin politik ve özellikle de dinle ilgili tarafý, yeni Avrupa'nýn karakterinin DNA'sýný oluþturuyordu. O dönemin, Leonardo'su, Dante'sinin ne kadar borusu ötüyorsa, Machiavelli'nin de, Voltaire'nin de o kadar ötüyordu. Rönesans, ne kadar sanatta devrimse, o kadar da inançta, ahlakta, vicdanlarda yapýlan emsalsiz bir devrimdi. Biliyorsunuz Voltaire'in dinle alay eden felsefesini, Machiavelli'nin, nefsi emmare ile ilgili her þeyi uygun gören ilkelerini… Ýþte bu doktrinler, öðretiler Avrupa insanýnýn en büyük düsturu olmuþtu... Ýlk baþlarda, laiklik, Batý'nýn din baðnazlýðýnýn baskýsýndan kurtulmak için uydurup ortaya attýðý ve sýkýca sarýldýðý bir kurtuluþ reçetesiydi aslýnda. Bu kelimenin tam bir tanýmýný, tam bir anlamýný, yapmak þöyle dursun, bunu ortaya atanlarýn kendi içlerinde dahi kesin bir anlamý da yoktur esasýnda. Týpký bizde ki "demokrasi" gibi, týpký bizdeki "çaðdaþlýk" gibi, týpký bizdeki "uygarlýk" ve "özgürlük" gibi... Her insan bu kelimelere istediði gibi bir taným veya anlam yükleyebiliyor nihayetinde! Evet, Batý insaný da bu yüzden tekrar laiklikten, sapýk bir þeriata dönme eðiliminde. Zira, Ýsa'nýn bozulmuþ öðretileri, Ýncil'in yüzlerce kere deðiþtirilmiþ bablarý, demode ahlak kurallarý þimdi yeniden cezbediyor batý insanýný ve ne yazýk ki yeniden moda. Avrupa’nýn temeli oluk oluk kan, kýrbaç kýrbaç zulüm olduðu halde, bir de bakýyorsunuz yapay dekorlar üzerinde kurduðu o muhteþem, o göz kamaþtýrýcý güzelliklerle doymamýþ. Üstüne bir de yeni esintilerle baþka bir yolun baþlangýcýný, bir özlemini arýyor hayatýnda. Batý'nýn ilk bakýþtaki rengi, motifleri, ýþýklarý insaný büyülüyor. Bizi, görür görmez kendine tutsak eden, bir kara sevdaya sürükleyen yaný da bu büyü olsa gerek herhalde. Ýlkel Avrupa'nýn önünde kocaman yemyeþil bir dekor çepeçevre kucaklýyor ve aldatýyor sizleri... Brezilya'nýn, Endonezya'nýn balta girmemiþ ormanlarýndan sonra hiç bu kadar yeþili bir arada baþka bir yerde bulamazsýnýz. Yeþil, Avrupa'nýn gökle birleþen yeþilinde insan hafsalasýný kaybediyor ilk anda. Biz de "tuna nehri akmam" dese de, orada yeþil bir tünelin içi sýra akýp gidiyor. Bir tek boþ toprak parçasý bulamýyorsunuz beldelerinde. Mimarisiyle, Avrupa göz kamaþtýrýr! Hem de madde insanýnýn nefsini fazlasýyla doyurabilecek kadar. Ýtinayla, görkemle, azametle iþlenmiþtir üstelik. Köyler, kasabalar, þehirler birer mimari sergi gibi cetvelle çizilmiþ kadar düzenli, alýmlý, süslü, mükemmeldir ilk bakýþta! Ýtalya'nýn Floransa'sý, Roma'sý, Fransa'nýn Paris'i, Almanya'nýn Köln'ü yüzyýllardýr özenle koruduklarý yapýlarýyla turistleri büyülüyor. Þayet, medeniyet dediðimiz þey, maddenin pýrýltýsý ise, bilelim ki Avrupa gerçekten medeniyetin zirvesinde bir kýtadýr. Zira, Batý'da mimari insana hükmediyor. Sütunlar, alýnlýklar, kaideler, apsitler, kuleler, kubbeler eski Roma'yý, Antik Yunan'ý çaðrýþtýrýyor. Nüfusu 15 ya da 20 milyon arasýnda deðiþen Paris'in bir tiyatro dekoru gibi düzenli, parlak ve göz kamaþtýrýcý bir örneðini dünya üzerinde gösteremezsiniz bana! Viyana, düþlerdeki þehirlerin bir gerçeði gibidir! Ýnsanlarý yutan dev yapýlar ve her yana yayýlmýþ bahçeler, parklar da cabasý... Avrupa, geceleri ýþýl ýþýl parlýyor. Cenevre'si, Münih'i, Paris'i, binlerce yýldýr durmaksýzýn söylediði, Atina'dan, Roma'dan Britanya'dan bu yana söylediði o çýlgýn þarkýsýný yine beste beste söylüyor... Batý, týpký eski Roma'nýn son periyodu gibi, zenginliðin, madde zevkinin ve çýlgýnlýðýn doruða ulaþtýðý bir çaðý yaþýyor. Epikür, felsefesiyle bir kez daha ulaþýlmaz zaferlere ulaþýyor... Evet, iþte herkes meseleye böyle çýplak gözle baktýðýnda, bir ýþýltý denizidir Avrupa. Peki ya akýl ve gönül gözünün gördükleri? Ara sokaklarý? Kenar semtleri? Duvar içleri? Karanlýk odalarý da var Batý'nýn. Gerçek anlamda bir sömürge ve zulüm imparatorluðu kuran Batý ancak yapay bir ýþýltýyla kendisini kamufle edebiliyor. Lakin, dünyada asýl suretini bilmeyen yok! Ýnsanlarýn sýnýf sýnýf bölündüðü, þehirlerin merkezinden varoþlara doðru yöneldikçe sidik kokularýnýn aðýrlaþtýðý, býçak darbelerinin, kan izlerinin koyulaþtýðý, örgütlerin cirit attýðý adeta bir yer altý dünyasý Batý! Iþýltýlý þehirlerin alt katlarýnda yüzlerce sabýka kayýtlý insan geleceðini arýyor. Avrupa sokaklarýnda bir tek genç insana rastlayamýyorsanýz, bu son kýrk - elli yýldýr çocuk yerine, köpek beslemeyi tercih etmesindendir batýlýnýn... Bu yüzden istikrarla ve baþarýyla uygulanan doðum kontrolleri meyvesini vermiþ; yaþlý, yorgun ve ümitsiz bir kuþaðýn eline býrakmýþtýr onlarý. Dostluk, ancak köpeklerle paylaþýlabilen bir duygu olmuþ Batýlý nezdinde! Ýnsanlar yalnýz… Çünkü bencil ve çýkarcý; gülüþlerinde bile görebilirsiniz o yaman sahteliði. Batý insanýnýn iki yüzlülüðü ve kabalýðý, kibri, sevgiyi kat be kat aþan bir boyuttadýr aslýnda. Fabrikalar, atölyeler, bilgisayarlar, aklýn almayacaðý bir hýzla iþleyip duruyor. Ama, fakat ve lakin yürekler durduktan sonra neye yarar? Evet, kalpleri bitmiþ, erimiþtir artýk batýlýnýn. Huzuru, Batýlý bin yýl önce kaybetti ve artýk bu kavram onlara çok yabancý! Belki de bu duyguyu hiçbir zaman tadamayacaklar! Çünkü o hep hýrçýn, hep kavgacý, hep sömürücü ve zalimdi... Batý, þimdi bir sancý yaþýyor. Geçmiþini yenileyerek bir kez daha yaþamak istiyor. Yüzlerce yýllýk bir çabayla kurduðu zevk imparatorluðunu mafyalarla, örgütlerle, þebekelerle daha bir çekilmez hale getirdi. Batý'nýn kaderi huzuru aramaktýr artýk. Çýlgýn saatlerden, uçarý dönemlerden sonra þimdi dingin bir çaðýn izini sürüyor adeta hayatýnda. Din ve inanç, yeni bir umut kapýsý olarak çýkýyor Batýlýnýn önüne. Batý, þimdi iki bin yýldan sonra; bulabildiði inanç kýrýntýlarýný toplayarak, yüreðini vicdanýný ve aklýný yeniden canlandýrmaya çalýþýyor. Ama bu çabanýn da nafile olduðunu er ya da geç öðrenecek Batýlý.. Ýþte her yönden, TV'lerden, internetten, sosyal medyadan, kýsaca ne kadar kitle iletiþim araçý varsa ha bire inancýndan uzaklaþmaya, dinin emir ve yasaklarýný basite almaya zorlanan Müslüman Türk Halký! Uyanýn artýk...!
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Yûþa Irmak, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |