..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Konuþ ki seni göreyim. -Aristoteles
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Aný > Esma Uysal




15 Aralýk 2016
Emir Allah'ýn  
Esma Uysal
Duydu mu Ceylan? Duymadý belli ki, duyduysa bile bunu belli edecek bir damlacýk mecali kalmamýþ. Araba yolun kývrýmýndan dönüp te kayboluncaya kadar saçlarý sulara salýnmýþ bir söðüt dalý gibi olduðu yerde kalakalýyor. Kulaklarýndaki ses sürekli kendini yenileyerek halka halka bütün yeryüzünü kuþatýyor sanki ‘Emir Allah’ýn’.


:BEHCA:
EMÝR ALLAH’IN…

Aslý Ana ikindi namazýný kýlmýþ, seccade niyetiyle serdiði yeleðini yastýk gibi baþýnýn altýna almýþ uzanýyordu. Elinde anacýðýndan kalma tespihi bir yandan salâvat çekiyor bir yandan da aðaçlarýn altýnda dökülen kirazlarý toplayýp kendine kirazdan bir tepe yapmaya çalýþan torununu seyrediyordu.
Karýncalara benziyordu eli yüzü topraktan kirlenmiþ, saçlarý bir birine karýþmýþ torunu. Annesi ile halasý aðacýn tepesinde kiraz toplarken düþenleri büyük bir iþ beceriyormuþ gayretiyle takip ediyor, hemen bir koþu alýp elleriyle düzelttiði yere yýðýyordu. Yetiþkin bir insanýn iki avucunu dolduracak kadar bir kirazcýk tepesi vardý þimdi küçük kýzýn. Belki aralarýnda çürük olanlar da vardý ama olsundu, babaannesinin aþaðýya sarkýtýlan minik sepetleri boþalttýðý hararlarýn yanýnda onunki pek bir minikti ama kendi yaþýna ve cüssesine göre epeyce bir baþarý sayýlýrdý iþte.
Aslý ana’nýn yorgun sesi torununa seslenirken merhametle taþýyordu; ‘kuzum ne yapacaksýn bakayým sen o kirazlarý?’ Torun yarým yamalak harfleriyle cevap veriyor babaannesinden yana hiç bakmadan; ‘babama dötürcem, sana vemem’. ‘Aman verme’ diye gülümsüyor Aslý Ana.
Aslý Ana, dibinde uzandýðý koca kiraz aðacý gibi kök salmýþtý bu topraklara. Duyanlara hey maþallah dedirtecek kadar evlat sahibi olmuþtu. Ondan çok daha fazlasýnýn da doðumunda bulunmuþ, köy þartlarý altýnda doðum yapan kadýnlara Hýzýr gibi yetiþmiþti. Artýk öyle ki kendi doðurttuðu bebekler büyümüþ genç birer haným olmuþ, doðumlarýnda Aslý Ana bulunsun diye dua eder olmuþlardý.
Eli hafifti hanýmlar arasýnda meþhur olmuþ deyimiyle. Dualý diliyle hanýmlarý rahatlatýyor, hiç incitmeden, kötü söz söyleyip kýrýp dökmeden doðurtuveriyordu. Karþýlýðýnda hiçbir þekilde ücret kabul etmeyen Aslý Ana sadece dua istiyordu yeni ana olmuþlardan. ‘Bak, þimdi cennet serildi senin ayaklarýnýn altýna. Sen bana dua edeceksin o kadar. Bir de þu masuma kötü söz, kötü ahlak öðretmeyeceksin. Senden sebep bu yavrucak bir kötülüðe bulanýr da bir kötü iþ eylerse bilesin ki sen de yandýn ben de yandým. Ýþte o zaman mahþerde bile hesaplaþamayýz seninle bilesin.’
Aslý Ana kýzýnýn sarkýttýðý dolu sepetçiði harara boþaltmak üzere hareketleniyor. Besmeleyle kalkýyor yattýðý yerden. Ýþte yine baþý dönüyor, bir zamandýr tansiyondan mýdýr nedendir ani kalkýþlarýnda bir baþ dönmesi eþlik ediyor ona. Yakýnýndaki aðaçtan destek alarak bekliyor biraz. ‘Hey gözünü sevdiðim yaþlýlýk, bir de gençlik baþ döndürür derler halt etmiþler, bak iþte benimkini yaþlýlýk döndürüyor’ diye söyleniyor. Kýzý annesinin söylenmesini duymuþ olmalý ki gülerek sesleniyor annesine; ‘anacýðým, sen her devrin gencisin o yüzden senin baþ dönmelerin’. ‘Hadi oradan zevzek’ diye söyleniyor kýzýna.
Dolu sepetçiði harara boþaltýrken “Allah’ým! Acizlikten, tembellikten, cimrilikten, korkaklýktan, ihtiyarlýðýn bunaklýðýndan, kabir azabýndan Sana sýðýnýrým’ duasý dolanýyor diline. Okumasý yazmasý yok Aslý Ana’nýn. Kýz çocuklarýnýn okula gönderilmediði, Kur’an öðretiminin de kara veba derecesinde algýlanýp yasaklandýðý günlerin evladýydý o. Dedesi bütün yasaklara raðmen ona Kur’an’ýn birçok suresini ezbere öðretmiþti. Tarlaya giderken, inekleri otlatýrken, akþam olup yataða çekilecekken dedesi okur, ondan da tekrar etmesini isterdi. Böyle böyle epeyce sure ve hadis ezberlemiþti Aslý Ana.
Bir çýðlýk sesiyle irkildi Aslý Ana. Henüz boþalttýðý sepetçiði çekmesi için ipini çekiþtirerek kýzýna bir iþaret verdikten sonra sesin kaynaðýný bulabilmek için pür dikkat doðruldu. Ses iki bahçe ötelerindeki yoldan geliyordu. Seri adýmlarla yola doðru yöneldi. Yolda üç beþ kadýn baðýra çaðýra aðýtlar yakan bir kadýný zapt etmeye uðraþýyorlardý. ‘Dur Allah’ýný seversen, daha kesin bir haber yok’ diyerek kollarýndan tutup sakinleþtirmeye çalýþýyordu birisi. Bir diðeri ‘bacým, gardaþým hele sen bir dur, belki dedikleri gibi deðildir, bir yanlýþ anlamadýr hele bir dur’ diyerek sakinleþtirmenin telaþýndaydý.
Bir küçük kýyamet sahnesi kurulmuþtu sanki yolun orta yerinde. ‘Mehmedim, yavrum, emanet yetimim’ diye feryatlarla kendini harap eden kadýn daha kýrkýnda dul kalmýþ olan Perihan’dan baþkasý deðildi. ‘Peri, kuzum, allý gelinim, hele bir dur yavrum’ diyerek araya giriyor Aslý Ana. Perihan kýzgýn kumlarýn üzerinde koþarken birden serin sulara ermiþ gibi diz çöküyor Aslý Ana’nýn ayaklarý dibine. ‘Anam yüreðime ateþ düþtü, derler ki Mehmet’ime araba çarpmýþ’. ‘Hasbinallah, dur be kýzým, kim diyor, nerede olmuþ, hadi olmuþ da Mehmet ne haldeymiþ bilmeden ne diye paralýyorsun kendini’.
Bir otomobil hýrýltýlarla yaklaþýyor yanlarýna. Arabadan Perihan’ýn abisi Murat iniyor. Murat’ýn gözlerinde yaðmur yüklü bulutlar görüyor Aslý Ana, içindeki kuþkular daha da pekiþiyor ‘Allah’ým hayýrla imtihan eyle kullarýný’ diyor sessizce. Perihan’dan yana bakmamaya imtina eden Murat’ýn sesi titriyor. ‘Bacým seni almaya geldim. Telâþe mahal yoktur, merak etmeyesin, ufak bir kaza oldu. Haydi gidelim.’ Bu sefer abisinin ayaklarýna kapanýyor Perihan; ‘kurban olduðum, Mehmet’imden bir haber ver. Ne olmuþ benim yavruma?’. Yaðmur yüklü bulutlarýn daha fazla engellenmeye rýzasý yok, her damlasý yakýcý bir kor, yaðmurlar boþalýyor Murat’ýn gözlerinden. Sýkýca sarýlýyor kýz kardeþine Murat. ‘Emir Allah’ýn bacým, emir Allah’ýn’.
Dizlerinin baðý çözülüyor Perihan’ýn, eþinin vefatýyla birlikte evlatlarýndan aldýðý güçle hayata tutunan Perihan pelte gibi yýðýlýyor abisinin kollarýna.
Aslý Ana torununu fark ediyor yaný baþýnda. Öðlen için yemek hazýrlayýp getiren torunu ne zaman gelmiþti yanlarýna? Ela gözlerinden doludizgin yuvarlanan yaþlar, rengi atmýþ yüzü, neredeyse yerlere deðecekmiþ gibi sarkmýþ omuzlarýndan olan biteni anlayacak kadar burada olduðu besbelli. Aslý ana güzelliðini ve zarafetini bir ceylana benzettiðinden adý ile deðil de her daim ceylan’ým diye seslendiði torununu omuzlarýndan sarsýyor. ‘Hadi kýzým sen bahçeye var. Ben Perihan ablanýn yanýndayým, haber ver ananlara.’
Duydu mu Ceylan? Duymadý belli ki, duyduysa bile bunu belli edecek bir damlacýk mecali kalmamýþ. Araba yolun kývrýmýndan dönüp te kayboluncaya kadar saçlarý sulara salýnmýþ bir söðüt dalý gibi olduðu yerde kalakalýyor. Kulaklarýndaki ses sürekli kendini yenileyerek halka halka bütün yeryüzünü kuþatýyor sanki ‘Emir Allah’ýn’.
Baygýn Perihan’ý arabanýn arka koltuðuna uzatýyorlar. Aslý ana arka koltuða oturup Perihan’ýn baþýný dizlerine alýyor. Þefkatle okþuyor yüzünü, gözünü, darmadaðýnýk saçlarýný düzeltip beyaz yemenisinin altýna topluyor. ‘Vah benim perim, vah benim kederli kuzum. Allah sana sabýrlar yaðdýrsýn abrul yaðmurlarýndan gani. Þu dallardaki yapraklar adedince gönlüne ferahlýk versin Rabbim.’ Arabanýn torpido gözündeki kolonyayla ovuyor Perihan’ýn bileklerini. Murat, þoförün yanýndaki koltukta oturuyor. Direksiyondaki Murat’ýn oðlu, Mehmet’le yaþýt. ‘Sür oðlum, direk hastanenin önüne çek sen. Halana bir ilaç bir þey yaptýrtalým’.
‘Aslý ana, minibüs arýza yapmýþ ilçenin yolunda. Hasan kendisi direksiyondaymýþ. Mehmet’e demiþ in bir bakýver diye. Mehmet arabanýn önünden dolanýrken boþalývermiþ frenler. Saniyelik iþ iþte anacýðým. Hasan arabayý toplayana kadar Mehmet’imin üzerinden geçmiþ tekerlek.’ Gerisini anlatamýyor artýk. Gözyaþlarýna boðuluyor Murat. Direksiyondaki Mahmut önünü göremiyor artýk aðlamaktan. Boþuna çalýþtýrýyor silecekleri, gözyaþlarýný bertaraf edecek bir merhametli elden baþka ne var ki bu dünyada?
Aslý Ana’nýn yine baþý dönüyor. Kulaklarý uðulduyor. Hasan ile Mehmet Perihan’ýn ikizleri. Doðumlarýnda hazýr bulunmuþ, ‘Kýz Peri görüyor musun þu bebeklerin güzelliðini, Rabbim ne güzel de yaratmýþ bunlarý böyle pamuk pamuk’ diye baðrýna basmýþtý her ikisini de.
Perihan hastane odasýnda kendine geliyor. Kolunda baðlý bir serum var. Baþucunda kýz kardeþleri, rahmetli eþinin yakýnlarý ve Aslý Ana. Kendi anacýðý öleli yýllar olmuþ. O zamandan beri daha çok anasý Aslý Ana. Belki de o yüzden onca insan içinden onun gözlerine demirliyor kendi gözlerini. Anam, sen yalan demezsin ben bilirim, aldý mý Rabbim Mehmet’imi benden?’.
Zor sorularýn kolay cevabý olabilir mi? Soranýn neredeyse adý gibi bildiði cevabý yine de söyleyememek neyle izah edilebilir? Abisi ‘emir Allah’ýn’ dediðinden beridir biliyor oysaki. Ama bilmek kabullenmeyi getiremiyor bir türlü, bir umut Aslý Anadan soruyor iþte. Aslý Anadan bir cevap gelmeyince Hasan geliyor aklýna, ‘Hasan’ýmý bulun bana o bilir kardeþini. Ýkiz benim kuzularým canýnýn yarýsýndan haber versin bana Hasan’ým’ diye gözyaþý döküyor Perihan. Diller lal olmuþ, kimseler diyemiyor ‘Hasan iki jandarmanýn kolunda ilçeye götürüldü.’
Cenaze ertesi gün otopsi ve resmi iþlemlerden sonra geliyor kasabaya. Arabalarýn çaldýðý kornalar karþý daðlardan yankýlanýp tekrar tekrar düþüyor yüreklere. Hani her mýsrasýyla yürek ikliminden seslenen Yunus der ya ‘göð ekini biçmiþ gibi’ iþte öyle bir þey genç cenazeleri. Mehmet gibi civanmert bir delikanlý musalla taþýna yatýrýlýnca bütün kasaba aðacýyla taþýyla, þu çaðýldayarak akýp giden deresiyle saf tutuyor sanki.
Mehmet’in neredeyse her akþam anasýnýn piþirdiðinden ayýrýp yemek götürdüðü Hoyrat, kasabanýn delisi, safýn en arkasýnda tek baþýna duruyor. Namaz süresince hoca her tekbir getirdiðinde Hoyrat da baðýrýyor olanca sesiyle ‘Allah’u Ekber’. Hâlbuki düzgün konuþamazdý Hoyrat. Aðzýnýn içinde geveliyormuþçasýna dökülürdü kelimeler o konuþtuðunda. Kasabalý artýk iþite iþite onun lisanýný sökmüþ, Hoyrat ne derse anlar olmuþlardý. Ama þimdi Allah’u Ekber diye haykýrdýkça Hoyrat, bütün cemaat hýçkýrýklara boðuluyor. ‘Bir iþ var bu Hoyratta, ya da Allah’ýn delisini dile getiren þu yiðit Mehmet’te’ diye konuþuyorlar namazdan sonra.
Hoyrat, Perihan’a yaklaþýyor, boynundaki kirden rengi karýþmýþ havlusunu gözü yaþlý uzatýyor. ‘ana, ana, ana’ diye tekrarlýyor sürekli, baþkaca bir kelamý yok Hoyrat’ýn. Perihan Havluyu alýp baðrýna basýyor. Bu havlu bir zaman önce Mehmet’le Hasan’ýn minibüsüne bir düðün günü baðlanmýþtý. Mehmet akþam vakti düðün dönüþünde havluyu çözdüðünde ‘anne be þu yemek tasýný havluya saralým da öyle götüreyim, etli bu yemek soðursa güzel olmaz, sýcak sýcak yesin Hoyrat’ demiþti.
Ayný anda Perihan’ýn yaný baþýnda güçlükle ayakta durmaya çalýþan ela gözlü bir ceylan dizleri üzerine çöküyor, bin bir güçlükle tutmaya çalýþtýðý gözyaþlarý bütün setlerini yýkýyor bir bir. O telâþe içinde bir tek görmüþ geçirmiþ koca çýnar Aslý Ana görüyor torununun bu halini. 'Vah benim kýnalý kuzularým’ diye inliyor belli belirsiz.
Akþam olduðunda kasabalýlar Perihan’ýn evine toplanýyor usul usul, bir yandan Kur’an okunuyor bir yandan gelenlere ikramda bulunuyor. Adet olduðu üzere hemen hemen her gelen haným bir dolu tepsi ile geliyor, evin büyük odasýnda ve bahçesinde kurulan sofralarda insanlara ikram ediliyor.
Perihan akþam namazýný kýlmýþ bir türlü kalkamadýðý seccadesinin üzerinde baþý omuzlarý arasýnda gömülü, elleri her zaman ki gibi Rabbine dönük dua ediyor. Eksile eksile bu güne gelmiþti Perihan, bir zemheri günü eksilmiþti babadan yana. Kendisi ana olmanýn acemisiyken anasýz kalmýþtý. Ýkizleri ile kýrký karýþmýþtý rahmetli anasýnýn. Her eksildiðinde kendini budanmýþ aðaçlar gibi kolsuz kanatsýz hissetmiþti Perihan. Her birinin yokluðuyla iyiden iyiye bu dünyanýn misafiri, gurbetçisi gibi hissetmiþti kendini. Þimdi ise iþte þu gurbeti olan dünya tamamen yýkýlmýþtý da altýnda bir tek Perihan kalmýþtý sanki.
Aslý ana hemen arkasýnda duasýný bitirinceye kadar ayakta bekliyor, sonra hafifçe omuzlarýna dokunuyor. ‘Emirallah’ýn. Gel benim peri kýzým, Allah’ýn alýþveriþte bulunduðu kuzum’, diyerek ayaða kalkan Perihan’a sýký sýký sarýlýyor. ‘Öyle ya anam, Allah ikisini bir verdiydi bana, þimdi ikisini bir aldý’.
Derin bir ah çekiyor Aslý ana; ‘ulu söz söyleme kýzým, acýn þu daðlardan ulu olsa bile Hakk’ýn huzuruna vardýðýnda seni utandýracak ulu söz söyleme. Bak Allah’ýn izniyle Hasan bir iki güne kadar çýkar gelir, ne demiþ savcý bu bir kazadýr. Mehmet’imiz de Rabbine kavuþtu. Buna kim engel olabilir, hangimizin haddinedir emr-i hak vaki olunca dur demek. Bir zaman önce hiç yoktan verdiðini vakti gelince alana yok, vermem demek hangi yiðitliðin karýdýr?’
Baþýný kederle öne eðiyor Perihan. Biliyor ki her gelenin ilk cümlesi olan ‘Emir Allahýn’ hep bu kadim gerçeði bir daha bir daha hatýrlatmak için ona. Bundan sebep baþsaðlýðýna gelenler ‘emirallahýna’ gelenlerdir onlarýn kültüründe. Taziye cümleleri emirallahýn’la baþlar her daim. Zira Perihan da biliyor ki sevdiðini kaybetmiþ olmanýn yüreklerdeki yükünü sadece ve sadece ‘Allah’ýn takdiri’ düþüncesi hafifletebilir. Bunu rahmetli eþini kaybettiðinde hissetmiþti en derininde. Þimdi bir baþka sýzýyý yoldaþ ediyor eski sýzýlarýna ve boyun büküyor bir daha takdir olunana ‘emirallah’ýn anacýðým, amenna ve saddekna…


.Eleþtiriler & Yorumlar

:: Motivasyon
Gönderen: Hacer AKTAÞ / , Türkiye
6 Þubat 2019
Merhaba; yorumlarýmý daha çok karþý tarafý motive etmek için yazarým. Fakat bu kez biraz olumsuzluklara da deðinmek istiyorum. Yazý hayli uzun ve okuru yoruyor. Bu da okuma hevesini kaçýrýyor sahiden. Oysaki konu güzel, anlatýmýn da öyle... Keþke dili biraz daha akýcý kullanmanýz ve çok gerekli deðilse cümlelere kiyabilseniz. (Bir hocam 'ne kadar atabilirsek ne kadar az ile o kadar çok anlatabilirsek o kadar iyi' der.) Naçizane tavsiyem bunlar olabilir ancak. Sevgiler...

:: Format
Gönderen: Nida / , Türkiye
19 Mart 2018
Yazýya deðil de satýrlarýn uzunluðu ve hiç aranýn olmayýþý okuma hevesimi kaçýrdý.




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn aný kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mihriban
Göçümüz Var
Yol Yahut Nasip
Þükür Aðacý
Hayat
Sergüzeþt-i Hoyrat
Gözlerimdeki Emanet

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dilek Aðacý
Sarýçiçek
Vuslat Ya da Veda
Ýðne Oyalý Tülbent
Vuslat Ya da Veda


Esma Uysal kimdir?




yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Esma Uysal, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.