"Ne elbiseler gördüm, içinde adam yok, ne adamlar gördüm sýrtýnda elbise yok." -Mevlana |
|
||||||||||
|
Bir ülkenin ve bir toplumun nereye doðru gittiði konusunda öngürülerde bulunabilmek için, ilk önce o ülkenin kendi içerisinde siyasal, sosyal, ekonomik, kültürel ve toplumsal barýþý taçlandýrmýþ bir Anayasaya sahip olup olmadýðýna bakarak ifade edilebilir. Ýkinci sýrada ise, Türkiye’nin baþta komþu ülkeler olmak üzere diðer uluslararasý ülkelerle uzun ve kýsa vadeli iliþkilerine göre söylemek mümkündür. Ne hazindir ki, Türkiye Cumhuriyeti var olduðu günden bu zamana kadar, ýrkçý ve faþist bir Anayasaya sahip olmasý neticesinde, ne kendi içinde ne de komþu ülkeler ve uluslararasý toplumlarla, gerçek bir barýþa dayanan hiçbir iliþkisinin olduðunu söylemek mümkün deðildir. Çünkü mevcut anlayýþ sürekli herkese düþman gözüyle bakýp, Müslüman olduklarý için hiç kimsenin kendilerini sevmediðini ileri sürüp, bin yýl önceden kalma ilkel ve geri kabile anlayýþýna dayanan düþüncelerle toplumu yönetmeye çalýþmaktadýrlar. Bu yüzden kendileri gibi imanlý kardeþleriyle bile gerçek bir dostluk ya da devlet iliþkileri geliþtirememiþlerdir. Daha önceleri birçok makale ve tartýþma platformlarýnda ifade ettiðimiz konularý, her seferinde yazma mecburiyetinde kalmak, bizler için de can sýkýcý olmaktadýr. Ancak bununun en büyük nedeni, Türkiye devlet yönetim yapýsýnýn demokratikleþme de en ufak bir adým atmayýp, o bildik 1900’lerin ulusalcý kafasýyla yaþama bakmasý neticesinde, mecburen ayný sorunlarý defalarca dile getirmek zorunda kalýnmaktadýr. Örneðin “Ýç Barýþýn” temel konularý olan Kürt, Ermeni, Hýristiyan, Alevi, iþçi haklarý ve siyasal düþünce problemleri olduðu gibi büyüyerek patlamaya hazýr bir bomba gibi devam etmesi. Ayný þekilde devleti yönetmeye aday olup seçimlerde belirli bir oy oranýna ulaþýp mecliste bulunan siyasal partilerin, siyasi olarak birbirinden çok farklý bir bakýþ açýlarýnýn olmamasý. Ýktidar olan partinin siyasetini beðenmeyen muhalefetin, siyasette ya da ülkenin geleceði ile ilgili yeni bir bakýþ açýsý getirmemeleri ya da getirememeleri de en büyük siyasal sorunlarýn baþýnda gelmektedir. Çünkü muhalefetteki her iki siyasi parti de, gerek iktidarda olduklarýnda gerekse devletin birçok kademesinde bulunan adamlarýnýn tüm uygulamalarý, mevcut iktidar partisinden çok fazla bir farklýlýk göstermemektedirler. 1800 ve 1900 yýllardan kalan Türk Ýslam Senteziyle yoðrulmuþ Türkiye siyasi yapýsý, ayný mantýkla 2000’li yýllarda da benzer siyasi politikalarý sürdürmeye devam etmesi, kendi sonunu hazýrlamak demektir. Gerek Cumhuriyetin kuruluþundan önce, gerekse sonrasýnda egemen olan Türk Ýslamcý Devþirme mantýk Ermeni’ye, Kürt’e, Alevi’ye, Rum’a Çerkez’e, Laz’a, Hemþin’e ve Sosyalistlere kendinizi inkâr edip, devletin mevcut propagandasýný yaptýðýnýz sürece, tüm devlet imkânlarý size açýktýr demesi. Bu tür mantýkla, hem herkesi vatandaþ olarak göreceksin hem de kendisini inkâr etmez ise, her türlü imhaya mecbur olacaðýný ifade etmek, dünyada bir baþka örneðine rastlanmayan faþist bir uygulamadan baþka bir þey deðildir. Baský altýna alýnan bu kitleler belki belirli bir dönem sesini çýkarmayýp kabullenmiþ gibi görünseler de, bunlarýn çocuklarý ve torunlarý yaþamýþ olduklarý baský, haksýzlýk ve her türlü asimilasyonla karþýlaþýnca, yeniden isyan ederek düzenin keyfini kaçýrmaya devam etmesi. Ayný þekilde komþu ülkelerle gerek mezhepsel gerekse siyasi olarak her türlü anlaþmazlýklarýn hâlâ sürmesi. Bu baskýcý faþist politikasýný devam ettiren devlet; uluslararasý haklarýna sýðýnarak, terörle mücadele ediyorum adýyla, sürekli bir cadý avý sürdürmesi demek, devletin haklý olduðu anlamýna gelmemektedir. Mevcut devlet yapýsý, düne kadar her muhalif kesimi ya da kendinden olmayanlarý tek tek gözaltý ve hapisle imha ederken, bugün daha da hiddetlenerek hepsini birden yok ederek hedefine ulaþacaðýna inanmaktadýr. Her seferinde çeþitli yalan ve hileleri bahane edip, yok bize darbeye kalktýlar, yok bunlar baþkalarýnýn maþalarý gibi aslý astarý olmayan hikâyelerle, adeta 1940’lý yýllarda Hitlerin kendinden görmediði herkesi cezalandýrýp öldürmesine benzemektedir. Hitlerin akýbetini ise tüm dünya bilmektedir. Halbuki mevcut hükümet daha düne kadar kendisi de bu devlete muhalif idi. Ve bugün düþman olduðunu söylediði FETÖ vb. cemaatlerle her türlü iþbirliði yaparak iktidarý ele geçirmediler mi? Þimdi suçladýklarý paralelciler kadar kendileri de suçlu deðil midir? Çünkü bunlarla yapmýþ olduklarý yasal ve gayri yasal her faaliyetin bilançosu paralelcilerin elinde belge olarak bulunmaktadýr. Ýktidardaki hükümet; Paralelcileri ve de bunlarýn baþý olan Gülen’i ne kendi iç mahkemelerinde, ne de uluslararasý mahkemede cezalandýramayacaklardýr. Çünkü kendileri de bu kiþiler kadar vatan, din, iman ve toplumun maneviyatýný kullanarak iktidara gelmiþlerdir. Devletin en yüksek makamýný eline geçirenler, nasýl oldu da canciðer iman kardeþi FETÖ’cülerle bu kadar düþmanlaþtýlar? Sorusu da önemli bir noktadýr. Ýktidar sahibi olan Aðalar; Gülen’i ülkeye davet edip gel bize ya da bana tabi ol demediler mi? Cemaat ve lideri de, yok sen bize tabii olacaksýn diyerek ayrýþmalarý sonucunda, birbirlerine darbe yapmaya kalmýþlardýr. Bizdeki þu atasözünde olduðu gibi “Benim dibim kara seninki benden kara” misali her þeyi açýklamaktadýr. Þimdi de kalkýp darbe ve paralelciliði bahane ederek, kendinden olmayanlara her türlü baský ve iþkence uygulamak “Yeni Çaðýn Modern Faþizminden” baþka bir þey deðildir. Hani bir ay öncesine kadar iktidar ve muhalefeti ile birlikte herkes demokrasi sevdalýsýydý. Þimdi ne oldu? Bir ay geçmeden hem demokrasi unutuldu, hem de kendinden olmayan demokrat ve devrimci öðretmenler baþta olmak üzere, herkesi iþkence altýna almak hangi insanlýk kitabýn da yazmaktadýr. Daha önce de ifade ettiðimiz gibi, bunlarýn demokrasi lafazanlýklarý gerçek niyetlerini kamufle etmek içindi. Çünkü gerçek bilimsel yaþamýn dýþýnda, sürekli din, iman ve vatan þovenistliði yapan mantýktan demokrasi asla beklenemez. Gelinen bu noktadan sonra, ne iktidar sahipleri ne de bir baþkasý hiç kimse sevinmesin. Bu hezeyan ve kural tanýmamazlýk, “Bumerang” gibi dönüp mevcut hükümeti vuracaðý gibi, Cumhuriyetin de sonunu getirecektir. Onun için Türkiye’nin iyi yöne doðru gitmediðini üzülerek söylemek durumundayýz. Cemal Zöngür
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Cemal Zöngür, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |