..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Tanrý insaný yarattý, insan da sanat yapýtýný. -Oscar Wilde
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > 1. Bölüm > Ömer Faruk Hüsmüllü




12 Eylül 2016
Göçe Göçe - Asker Göçmenlere Ateþ Açtýý - 26  
Ömer Faruk Hüsmüllü
Askerin kalabalýðý uyaran sesini duydum. Sonra da, oradakilerden üç-beþ kiþinin “Allah, Allah” diye baðýrarak askere saldýrdýðýný gördüm. Diðer isyancýlar da saldýrýda gecikmedi. Tabii asker de bütün bu olanlar karþýsýnda boþ durmadý ve silahlar patladý birbiri ardýnca... Ýsyancýlar yaba, diren, orak ve sopayla savaþýyorlardý.


:ACEC:



10 Aðustos 1878 (11 Þaban 1295) Göçün Yüz Otuzuncu Günü;
Tayakadýn'da onuncu günümüz. Burasý gözüme bir mezarlýk gibi görünüyor. Hem de çok büyük, on binlerce insanýn yattýðý bir mezarlýk... Aklýma ölümden baþka bir þey gelmiyor. Unutmak için zihnimi baþka konularla meþgul etmeye çalýþýyorum. Dobromirka'yý ve Balkanlarý düþünüyorum. Kötümserliðim bu düþüncemi de etkiliyor. Çünkü onun yerini ýssýz, sessiz ve yalnýz; sisli, puslu balkanlar; bir hayalet gibi arkamýzdan bakan daðlar alýyor. Onlarýn bize küs, kýrgýn olduklarýný biliyorum; Dobromirka da aynýdýr.
Ýki gündür kýzgýn güneþ, yaþ olan yerleri kuruttu. Sýcak, suyu buharlaþtýrdý. Ortalýkta gözle görülmeyen ama her nefes alýþta hissedilen sis var gibi. Mukayyidler kayýt iþlemine devam ediyorlar. Ýki günlük kaybýmýz on bir kiþi. Koruculardan aldýðým bilgiye göre, burada konaklayan kafilemizdeki aile sayýmýz altmýþ birmiþ. Dobromirka'dan çýktýðýmýzda yanlýþ hatýrlamýyorsam yüzden fazla aile vardý. Hastalýk ve diðer felaketler aile sayýmýzý altmýþ bire indirmiþ.
Korucular ayrýca, birkaç gün önce tifüsten karýsýný kaybeden Semercilerin Kemalinin on yaþýndaki oðlu ile birlikte arabalarýnda ölü bulunduklarý haberini verdiler. Bu aile beþ kiþiydi; iki üyesi de göç sýrasýnda ölmüþlerdi. Yani Kemal'in anasý ve on yedi yaþýndaki kýzý...
Bugün çok üzüldüðüm bir olaya da þahit oldum; çok sayýda göçmen asker kurþunlarýyla öldürüldü. Konaklama yerinde bizden çok önce gelip aylardýr bekleyenler vardý. Buradaki hayat þartlarý, yakýcý sýcak, açlýk ve hastalýk insanlarý tahammülsüz yapmýþtý. Ufacýk bir kývýlcým patlamalarý için yeter de artardý bile. Olayýn kökeninde ne olduðu, nasýl baþladýðý konusunda bilgim yok. Ben, dýþarda dolaþýrken bir adamýn etrafýnda çok sayýda insan toplandýðýný gördüm. Adam bu insanlara yüksek sesle bir þeyler anlatýyordu. Dinleyenlerin baðýrýþmalarýndan heyecanlý olduklarý anlaþýlýyordu. Kalabalýk giderek arttý. Bir müddet sonra konuþan adam, kalabalýðýn önüne geçerek yürümeye baþladý. Adam baðýrýyor, kalabalýk da tekrarlýyordu:
-Bu haksýzlýktýr.
-Biz buraya ölmeye gelmedik.
-Zorla da olsa Türkiya'ya geçeriz.
Bir isyan ile karþý karþýya olduðumuz belliydi. Sesleri duyan çok sayýda asker, oraya koþtu. Kalabalýðýn önü asker tarafýndan kesildi. Asker silahýný kalabalýða çevirince durdular. Bu duruþ birkaç dakika sürdü. Kalabalýk biraz daha arttý. Bu sýrada bizim kafileden de bazý kiþilerin kalabalýða karýþmak için hamle yaptýklarýný gördüm. Korucular ve öncüler onlarý durdurup geri çevirdi.
Askerin kalabalýðý uyaran sesini duydum. Sonra da, oradakilerden üç-beþ kiþinin “Allah, Allah” diye baðýrarak askere saldýrdýðýný gördüm. Diðer isyancýlar da saldýrýda gecikmedi. Tabii asker de bütün bu olanlar karþýsýnda boþ durmadý ve silahlar patladý birbiri ardýnca... Ýsyancýlar yaba, diren, orak ve sopayla savaþýyorlardý. Kendime bir arabayý siper aldým. Yarým saat sürdü bu çatýþma. Kalabalýktan sað kalanlarýn kaçmasýyla sona erdi. Yerler göçmen ve asker doluydu. Bunlar yaralý ya da ölüydü. Toprak ve çimen yer yer kýrmýzý renkteydi. Sað kalan yaralýlardan bazýlarý düþtükleri yerden kalkmaya çalýþýyorlardý. Baþaran olursa olay mahallinden uzaklaþýyordu. Çoðu da kalkmayý baþaramayýp tekrar yere düþüyordu. Yaralýlara yardým eden kimse yoktu. Korkudan olabilir, çünkü yaralýlara yaklaþan olunca asker tekrar ateþ açabilirdi. Burada fazla oyalanmam, benim aleyhime olabilirdi, beni de isyancý sanabilirlerdi. Onun için oradan uzaklaþýp arabamýza, karýmýn yanýna gittim. Çocuklar çok korkmuþlardý, yüzleri kireç gibiydi. Heyecandan hýzlý hýzlý nefes alýyorlardý. Durumu onlara özetledim ve korkulacak bir tehlikenin olmadýðýný söyledim. Çocuklara böyle dediysem de, o olayýn etkisiyle yüreðimin küt küt atmasýna engel olamýyordum.
Bu olay bana bir yerde okuduðum sürü psikolojisiyle ilgili bir açýklamayý hatýrlattý. Orada diyordu ki: “Sürüdeki bireyler geriye bakmaz, geride kalaný beklemez. Onlarýn tek bir hedefi vardýr, ilerisindekini takip etmek. O yüzden, sürüdeki birey nereye gittiðini ya da götürüldüðünü de bilmez. Mesela sürüdeki koyunlarýn gittikleri yer, bazen yeþil çimenlerle doludur, bazen de bir uçurumdur.”
Bu gece hava çok kasvetli. Gündüz yakýcý, bunaltýcý bir sýcak vardý. Gece de aynýsý devam ediyor. Esinti hiç yok, terliyorum. Arabanýn içinde bunalýyorum, dýþarý çýkýnca da ayný. Ýyisi mi arabada oturayým. Zavallý karým, nefes alýrken çok zorlanýyor. Yüzü sarý kara karýþýmý bir renge büründü, dudaklarý morardý. Belli etmemeye çalýþsa da, acý içinde kývrandýðýný biliyorum. Ah, ona yardým edebilsem; hiç olmazsa acýlarýný biraz azaltabilsem! Bunun bir yolu yok mu acaba? Bir yolu olmalý, olmalý... Defalarca “olmalý” dedim, demem sanki gerçeði deðiþtirecekmiþ gibi! Gözlerim onun üzerinde, göðsü inip kalkarken zorlanýyor. Terlemiþ. Siliyorum terini, biraz sonra gene terliyor.
Çocuklar uyudu, ben uyanýk bekliyorum. Belki de sabaha kadar uyumayacaðým. Öyle de oluyor. Sabahleyin güneþ doðarken hava biraz serinliyor ve ben de uykuya dalýyorum.
Bir toplantý daha yapýp, öðrendiðimiz bilgileri paylaþýyoruz. Bugün bir kafile Trakya'nýn içlerine doðru gönderilmiþ. Demek ki bizim de Türkiya'ya kabul edilme ihtimalimiz var! Konaklama yerinde hýrsýzlýk olaylarý artmýþ. Uyanýk olmak gerekiyormuþ. Hoþ, hýrsýzlarýn bu insanlarda çalacak ne bulduklarýný da anlamýþ deðilim ya... Ayrýca biz geldiðimizden beri dört cinayet iþlenmiþ. Hepsinin faili meçhulmuþ. Kavgalarýn sýklýðý da artmýþ. Ýnsanlar bekledikçe sinirleri zayýflýyor ve yoktan sebeplerle birbirlerine saldýrýyor olabilirler. Ayrýca dünkü isyan olayý ile ilgili olarak, bir uyarý da yapýldý ve herkesten soðukkanlý olmasý istendi.
Son olaylar gösterdi ki, Osmanlý artýk sayýlarý her geçen gün artan bu göçmenleri, burada zapturapt altýnda tutamazdý. Daha sonra baþka baþ kaldýrma hareketleri de olabilirdi. O nedenle Osmanlý ya bunlarý geri gönderecekti -ki buna artýk imkan yok; çünkü öldürseniz bile geri dönmeyi kabul etmeyecek o kadar çok insan vardý ki- ya da Trakya'ya, Anadolu'ya geçmelerine müsaade edecekti.
Toplantýda, bazý göçmenlerin Edirne'ye gittikleri haberini de öðrendim. Bizim kafileden de iki kiþi varmýþ giden. Bunu nasýl becerdikleri benim için merak konusuydu ki, cevabýný çabucak öðrendim. Konaklama yerinden Edirne'ye gitmek için kaçanlar, burayý kolayca terkedebiliyormuþ. Çünkü bulunduðumuz alan çok geniþ olduðu için, askerin her tarafa hakim olmasý mümkün deðilmiþ. Asýl problem, daha sonra karþýlarýna çýkýyormuþ. Çünkü nehri aþmalarý gerekiyormuþ. Bazýlarý nehri yüzerek geçmeyi tercih ediyormuþ. Ama bu yolu deneyenlerden çoðu karþýya geçmeyi baþarsalar da boðulanlar da oluyormuþ. Bir diðer yol ise, köprü baþýnda nöbet tutan askerlere rüþvet vermekmiþ. Osmanlý'da rüþvetin açmayacaðý kapý yokmuþ. Bizim kafileden gidenler rüþvet vererek karþýya geçmiþler. Edirne'de bir gün kalýp etrafý dolaþmýþlar. Selimiye Camii'ne gidip namaz kýlmýþlar. Selimiye'nin haþmetini anlata anlata bitiremiyorlarmýþ. Bizimkiler ertesi gün gene rüþvet vererek, ayný yoldan tekrar geri dönmüþler. Ama Edirne'ye gidip de geri dönmeyenler de varmýþ. Bunlar galiba oradan Trakya taraflarýna doðru gitmiþler.
Bu olay da bana gösterdi ki, bizim kafile üzerindeki etkimiz, otoritemiz giderek azalmakta. Göç sýrasýnda bize itaat edenlerin bir kýsmý, bundan sonra kendi kafalarýna göre davranabilirlerdi. Buna raðmen ben, toplantýda gene de birlikten ve beraberlikten, alýnan kararlara, uygulanan kurallara sadýk kalmanýn yararlarýndan bahsettim. Etkili oldu mu konuþmam? Sanmýyorum. Benim konuþmamdan sonra, korucular ve öncüler de kafiledeki baþýbozukluktan ve disiplinsizlikten bir hayli yakýndýlar.
(Devam edecek...)



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn 1. bölüm kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 35 Son Bölüm
Memleketimin Delileri - 2
Memleketimin Delileri - 1
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 33
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 34
Köpeðin Adý Badi - 80 (Son Bölüm)
Demokratik Deliler Devleti - 37 (Son Bölüm)
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 32
Dönemeyen Bir Dönme Dolap - 26
Göçe Göçe - Köyümüz Yok Olmuþ - 48 (Son Bölüm)

Yazarýn roman ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ücretsiz Kitap Daðýtabileceðim Ýstanbul’da Bir Mekan Arýyorum
Bir Edebiyatçý Gözüyle Maðaranýn Kamburu - Yorum: 4
Bir Felsefeci’nin Kaleminden Maðaranýn Kamburu – Yorum: 6
Maðaranýn Kamburu
Bir Romanýn Anatomisi: Maðaranýn Kamburu
Bir Aný Defteri Buldum - Roman
Ömer Seyfettin Eserlerini Nasýl Yazardý?
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 2
Maðaranýn Kamburu Romanýna Yönelik Okuyucu Yorum ve Eleþtirileri - 3

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Siyasi Taþlama: Neþezâde - 2 [Þiir]
Siyasi Taþlama: Karamsarzâde [Þiir]
Kusurî"den Týrtýklama [Þiir]
Zam Zam Zam... [Þiir]
Týrtýklama (Kazak Abdal'dan) [Þiir]
Yoklar ve Varlar [Þiir]
Ýstanbul,sana Âþýk Bu Kul [Þiir]
Âþýk Dertli"den Týrtýklama [Þiir]
Namuslu Karaborsacý [Þiir]
Dostlarým [Þiir]


Ömer Faruk Hüsmüllü kimdir?

Uzun süre Oruç Yýldýrým adýný kullanarak çeþitli forumlara yazý yazdým. Ýddiasýz iki romaným var. Çok sayýda siyasi içerikli yazýya ve biraz da denemelere sahibim. Emekli bir felsefe öðretmeniyim. Yazmaya çalýþan her kiþiye büyük bir saygým var. Çünkü yazýlan her satýr ömürden verilen bir parçadýr.

Etkilendiði Yazarlar:
Az veya çok okuduðum tüm yazarlardan etkilenirim.


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Ömer Faruk Hüsmüllü, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.