Tarikat geleneðinden gelen bir toplumun evlatlarý olarak bugün, tarikat ve cemaat akýmlarýna karþý çýkan bir duruma evrilmiþsek sebeplerini, cehaletimizden istifade eden, ben bilmem þeyhim bilir diyen akýlcý ve sorgulama yerine teslimiyet prangasýný önümüze set olarak çeken köhnemiþ zihniyetlerin zihinlerinde aramalýyýz.

Devletleri oluþturan topluluklar devlete deðil, devletin düzenine karþý fikir telakki etme yetkisine sahip olduðu gibi, tarikatlarý oluþturan cemaat müntesipleri de intisap ettiði topluluðun yanlýþlýklarýný sorgulama yetkisine sahip olmalý ve o iradeyi baðlý bulunduklarý liderlerine hissettirme mecburiyetlerini kendilerinde görme cesaretini ve duruþunu net ifadelerle ortaya koymalýdýrlar.

Aksi takdirde bugün her hangi bir siyasi partiye üye veya taraftar olan bir seçmen, liderine "yanlýþlarý dahil" söz söyletmiyorsa, yine bugün bir cemaat mensubu veya potansiyel tarikat taasubu olan her hangi biri, þeyhine kutsiyet yükleyip eleþtirmiyor, eleþtirtmiyorsa yapýlacak bütün hatalarý baþtan kabul ediyor demektir.

Toplum olarak zaten cahil bir milletiz. Okumayan, araþtýrmayan, sorgulamayan bir milleti her türlü aldatmak gayet açýk ki mümkündür. Zira; bu aldatmalar beraberinde bir nesili, bir kuþaðý sürü psikolojisiyle uzun süre peþinden sürükleyebiliyor.

Yüzünde zerre meymenet olmayan bir parti liderine okuduðu ayeti yanlýþ mý, doðru mu okuduðunu telakki edemeden ön hükümle nurlu Süleyman yaptýðýmýz ve toplum olarak yýllardýr peþinden gittiðimiz gibi; her sözünde keramet aradýðýmýz, aciz kullarý ALLAH ile aldatan çakma hocalarýn da yanlýþlarýný kalp gözümüz kapalý diye anlamadýðýmýzý sanabiliyoruz.

Ticaretin her türlüsüne bulaþmýþ; ulusal ve yerel gazetesi, televizyonu, hastanesi, pastanesi, kendine ait STK'sý, kendine ait sendikasý, hasýlý her alanda boy gösteren cemaatleri, helal kesim, yanmaz kefen gibi dini argümanlarý kullanarak milleti söðüþleyenleri kalp gözümüzün açýlmasýný beklemeden de görebilmeyi öðrenebilmeliyiz. Aksi takdirde tarikatlere sadece hakikat penceresinden bakar, Þeriati , bir kenara býrakýp marifeti þeyhimizden bilip keramet kutsiyetiyle hakikat teslimiyetine teslim olursak nihayatetimiz hüsrana ermeye devam edecektir.

Bugün bir cemaate mensup olmak için þeyhe veya hiç bir ilmi derinliði ,bilimsel paradigmasý olmayan vekiline müracaatte bulunan bir bireye, Kuran ve sünnetin reddettiði Ýslamýn temel felsefesine aykýrý iþler, cemaatin edebi ve adabý süsü verilerek aþýlanýyorsa kýsacasý cahil ve mazlum müslüman dinini dinayetini baðlý bulunduðu cemaatten öðrenmek zorunda kalýyorsa o kiþinin, baðlý bulunduðu cemaatini kendi dininden bile koruma gayretini normal karþýlamalýyýz.

Her müslümanýn kendine yetecek kadar fýkhi meseleleri öðrenmek üzerine farzken; bugün bu önceliklerin yerini cemaatlerin virt ve benzeri dersleri alýyorsa önceliklerimiz bilinçli bir þekilde deðiþtiriliyorsa burada fikir telakkisi yerini o cemaatin mecburiyet önceliklerine terk etmiþ demektir. Dinine sövene hoþ görü gösterip (dinimi Allah korur, sen cemaatime dokunma) cemaatini eleþtireni tartaklayan hatta fitne çýkarmakla itham eden bu müridler bu yapýnýn eserleri olarak karþýmýza dikilmektedir.

Her cemaat mensubu kendi mürþidini asrýn veya son beþ yüz yýlýn müceddidi olarak görüyor. Eðer öyleyse dahi, kiþinin ameli dýþýnda þeyhinin kendini kurtarma yetkisi olmadýðýný bilmiyor. Son nefeste Ýmanýný kurtarma garantisi bulunmayan bu ululaþtýrýlmýþ, kutsiyet yüklenilmiþ insanlardan medet umma yerine, cennetle müjdeli olduðu garanti olan Peygamber'den þefaat ummayý ne Zaman hatýrlayacaðýz.

Ayda bir þeyhini ziyaret etmeyi kendine ilke edinen rabbini günde bir kez namazla ziyaret etmiyor. Yakýn akrabasýnýn hatta anasýnýn babasýnýn ihtiyaç duyduðu her bir þeyi daha sevap diye cemaatine götürüp verebiliyor. Eþini tarlada namahremlerle yalnýz býrakýp kendi cemaatinin tarlasýna çalýþmaya gidebiliyor. Ve ömrünü cemaatine hizmete adamýþ birinin tüm hizmetlerinin bir vakit namazýn sevabýna denk gelmeyeceðini bilmemesi garipsenmiyor.

Sonuç olarak biz ayni cemaate mensup olduðumuzu baþýmýzdaki takkalarýn renginden, Sufi oturuþundan, kisvemizden ýspatlama yerine, kendimizi ümmeti Muhammed olarak etiketlemeli ve ümmet bilinciyle ortak paydada birleþebilmeyi kendimize þiar edinmeliyiz.

Bir cemaat ki, kendi içerisinde beþe bölünmüþ ve her ayrýlaný ayrý bir Post kapmanýn telaþýna düþmüþ ve diðerine reddiye yayýmlamýþ, hatta ötekine selamý kesmiþ, ötekileþtirmiþ ise burada hala hakikatý "sen bilmezsin þeyhim bilir" sýrrýnda aramak cehaletin dýþa yansýmasýnýn en büyük kanýtýdýr.
Namazýný eda edecek kadar fýkhi bilgiden mahrum olan müslümana, tarikatýn adaplarýný ezberletirsen öncelikler deðiþir. Bir karar vermeli þeyhler.
Allah'a kul mu ? Kula mürit mi devþirmeli.! Ýstisnalar hariç bir çoðu, mürþide mürid bulma telaþýnda. Cemaatlerin sayýsal çoðunluklarý cennetin anahtarý gibi herkesin yakasýnda. Allah'a isyan edene hoþ görü, þeyhe bayrak açana recm uygulanýyor...
Hep cüppeli giyinip cüppesizler doðuruyoruz..

Yakýn siyasi tarihimizi irdelediðimizde cemaatlerin kahýr ekseriyetinin her seçim öncesi çeþitli partilerle temasa geçtiðini ve toplu oy vermenin karþýlýðýnda partilerden neler talep ettiklerini hep birlikte görmekteyiz.
Külliyelerinin kürsüsünden cemaat mensuplarýna para karþýlýðý oyunuzu satmayýn telkininde bulunanlar vaaz ettikleri müridlerin reylerini siyasilere para ya da makam karþýlýðý satabilmektedir.

Ve bugün gelinen nokta da görülmüþtür ki; cemaatlerin ve tarikatlarýn asli alanlarýna geri çekilmesi, siyasete, bürokrasi'ye Adam yetiþtirip ve oy karþýlýðý yetiþtirdiði "tek merkezden yönetilmeye müsait" bu kiþileri pazarlamaya girme yerine topluma faideli insanlar yetiþtirip kenara çekilmeyi kendilerine ilke edinmelidirler.


Ve son olarak esas endiþe verici olan hakiki tarikat ve cemaat mensuplarýnýn bunlarý görememesi ve hâla cehaletimizden istifade edilerek "bu iþi cemaat yaptý" cümlesi, camide Cem olan cemaatlere söylettirilebiliyorsa, tehlike geçmemiþ, vehametin bir potansiyel suçlu gibi ortada dolaþtýðýný Görmezden gelmemeliyiz.


Mehmet AVCI
- [x] 07 08 2016