..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Türkiye Cumhuriyeti'nin temeli kültürdür -Atatürk
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýyileþme > Fatma Kara




11 Temmuz 2016
Biz Ýyi Olacaðýz  
Fatma Kara
Defalarca intihar eden, hastahanede yatýp aðýr tedaviler gören, aile içinde tecavüze uðramýþ bir kadýnýn çocukluðunda ve olgunluðunda yaþadýklarý


:ADIG:

MAR

“Bak” diyor adam, “öldürmelisin yýlanlarý. Yoksa seni ve beni sokup öldürür.”
“Nasýl sokar, sokmak ne?” diyor kýz.
“Yani ýsýrýr. Kocaman ýsýrýr ve öldürür bizi.”
Kýzýn aklýna annesinden saklý, kömürlüklerinde beslediði yavru kedi geliyor. Tam alýþtýðý sýrada ölmüþtü. Ölümün yokluk, üzüntü ve yalnýzlýk getirdiðini biliyor o sebeple. Yüzünde o gün yaþadýðý acý beliriyor.
“Hem bak, böyle boðazýna sarýlýp, boðar seni,” diyerek kýzýn boðazýna iki eliyle sarýlýp sýkýyor.
“Anladýn mý?” diyor. “Öldürecek misin?”
Kýz nefessiz kalýyor. Korkudan gözbebekleri büyümüþ, dehþetle bakýyor, baþýný sallýyor. Adam omuzlarýndan tutup yukarý aþaðý hoplatýyor.
“Böyle Ýþte! Var gücünle hoplayacaksýn üstünde. Yoksa baþka türlü ölmezler”
Kýz, görmediði ama altýnda, adamýn pantolonun içinde olduðunu hissettiði yýlanlarýn üstünde hopluyor sürekli.

“Bu sefer daha çok yaklaþtým, bir uzatsam elimi dokunacak gibiyim. Kýzý adamýn kucaðýndan çekip alacak, “korkma” diyeceðim. “korkma, o þey yýlan deðil! Kandýrýyor seni.” Kýzý, hayallerini, umutlarýný, insanlara olan güvenini, sevgiye olan inancýný bu sefer kurtaracaðým. Çok az kaldý, sadece bir adým, bir adým daha! “
“Yýllarca yürüdüm düþe kalka, koþtum nefesim kesilinceye dek, defalarca yolumu kaybettim; dar yollarda, karanlýk gecelerde, çýkmaz sokaklarda hep seni aradým. Bacaklarým taþýmaz oldu, emekleyerek ilerledim. Dizlerim kanadý, ellerim kanadý, yüreðimden oluk oluk kan aktý. Yýlmadým. Sana gelecek her yolu denedim. Ýþte, sonunda baþardým! Hiç bu kadar yaklaþamamýþ, seni kurtarabileceðime inanamamýþtým. Deðdi yýllara, yollara, yaþadýðýmýz onca acýya. Az sonra bitecek hepsi. Dayan, korkma küçük kýz!”
Var gücümü toplayýp o son adýmý atmaya hazýrlanýyorum. Çekip alacaðým kýzý, korkularýndan arýndýracak, saracaðým sýmsýký. Onu hiç býrakmayacak, hep yanýnda olacak, koruyacaðým bundan böyle. Bir adým, sadece bir adým daha.
Kaybettiðimi sandýðým gücüm mucizevî bir þekilde geri dönüyor. Kararlý, kendinden emin bir duruþla dimdik ayaða kalkýyorum. Yýrtýcý bir hayvana dönüþmüþ gibi hissediyorum kendimi. Pençelerimi çýkarýyor, yavrusunu kurtarmak isteyen bir anne aslan gibi atýlýyorum ileriye doðru. Uzatýyorum elimi kýza, tam saçlarýndan kavrýyorum, adam omuzlarýndan tutmuþ sýmsýký, býrakmýyor. Ha bire hoplatýyor kucaðýnda.
“Az kaldý” diyor, “devam et, az sonra ölecekler.”
Nefes nefese kalmýþ adam. Gözleri kapalý, kendinden geçmeye baþlýyor. Yer ayaðýmýn altýndan kayýyor o anda. Var gücümle asýlýyorum kýzýn saçýna. Çekiyorum, tutam tutam saçlarý elimde kalýyor. Bir boþluða düþmeye baþlýyorum. Düþüþ hiç bitmeyecekmiþ gibi geliyor.
“Kalk oradan,” diyorum. “Kalk ve kaç!”
Sesim boþlukta yankýlanýyor. Kýz duymuyor beni. Adam, son bir kez derin nefes alýyor, sesi kesiliyor. Kýz verilen görevi yerine getiriyor.

Hiç bitmeyecek sandýðým düþüþ sona eriyor. Sert bir zemine çakýlýyorum. Daracýk bir yer, hareket edemiyorum. Üstümde bir þeylerin gezmeye baþladýðýný fark ediyorum. Elimle yokluyorum, kaygan bir þey elimden kayýp gidiyor. Bir baþkasý geliyor ve akýp gidiyor sonra. Derken baþkasý, baþkasý, baþkasý… Gözlerim karanlýða alýþmaya baþlayýnca yýlanlarla dolu bir kuyunun içinde olduðumu fark ediyorum. Yüzlerce yýlan geziniyor vücudumun üstünde. Kollarýmdan, bacaklarýmdan sarýlmýþlar sýmsýký, hareket edemiyorum. Burun deliklerimden, kulaklarýmdan, aðzýmdan içeriye kývrýla kývrýla giriyorlar. Ýkisi göðsüme çöreklenmiþ, çatal dillerini dýþarý çýkarmýþ týslýyorlar. Bacak aralarýmda geziniyor bazýlarý, bacaklarýmý sýkýp ilerlemelerine engel olmaya çalýþýyorum ama nafile. Oradan da giriyorlar içeriye. Ýçim yýlan ini gibi. Her kýpýrtýlarýný hissediyorum. Beynime çöreklenmiþler, gözlerimden dýþarýya fýrlýyorlar, karným davul gibi olmuþ. Bacak aramdan boyna girip karnýma yerleþiyorlar. Aðzýmdan, burnumdan, kulaklarýmdan, her yanýmdan yýlanlar girip çýkýyor. Boynuma dolanýyor bir tanesi. Öyle uzun ki, kat kat sarýyor boynumu. Sonra kasýyor kendini, bir anda nefesim boðazýmda düðümleniyor. Baðýrmak mümkün deðil, nefes almak artýk imkânsýz. Gözlerimin dýþarýya fýrladýðýný hissediyorum, yüzümde bir basýnç, bütün damarlarým patlayacak biraz sonra. Gözlerim kapanýyor, kendimden geçiyorum yavaþ yavaþ. Ölüm bu olsa gerek. Yüzlerce yýlanýn ayný anda týslamasý oluyor son duyduðum.

Yüzümde bir þeyler dolaþýyor, gene yýlan olduðunu sanýyorum, ürperiyorum aniden. Ama bu imkânsýz, ben biraz önce ölmüþtüm. Uðultu halinde sesler duyuyorum, yýlan týslamalarýdýr, diyorum, kulak kabartýyorum, hepsi insan sesi. Seviniyorum, beni kurtarmaya geldiler sonunda!
Ýki yýlan çöreklenmiþ gözlerimin üstüne, açamýyorum. Birileri baþýmda konuþuyor, anlamýyorum. Ben de konuþmaya baþlýyor, yardým istiyorum. Sesimi yutmuþ gibiyim, kimse duymuyor. Yüzümdeki o þey dolaþýyor hala. Yýlanlarýn soðuk dokunuþlarýna benzemediðini fark ediyorum. Sýcak, þefkatli bir elin okþayýþý bu, duyduðum sesler netleþmeye baþlýyor yavaþ yavaþ. Annem, “kýzým” diyor. “Kýzým, uyan, bak biz geldik!” Konuþamýyor, kýpýrdayamýyorum. Gözlerimden ince ince yaþlar sýzýyor. Annem ellerini gezdiriyor gözlerimde, yaþlarý siliyor. Gözlerime oturan yýlanlar bir anda yok oluyor. Hafifliyor göz kapaklarým, usulca aralýyorum.
Annem aðlýyor karþýmda. Yaþlý yüzü daha da yaþlanmýþ geliyor o anda. Çizgilerine yenileri eklenmiþ sanki. Ne zamandýr görmedim onu, yýllardýr mý? Bu kadar yaþlandýðýný neden fark etmedim? Kafamý çevirmeden gözlerimle bakýyorum etrafa. Babam, kardeþlerim, çocuklarým, arkadaþlarým, hepsi yataðýn etrafýný sarmýþlar. Hepsinin yüzünde ayný endiþe, ayný üzüntü var. Ne olduðunu, nerede olduðumu anýmsamaya çalýþýyorum.

Yeni bir intihar giriþiminin sonunda, yýllardýr tedavi gördüðüm bir hastanenin psikiyatri servisine yatýrmýþlardý beni. Yoðun bir ilaç tedavisine baþlanmýþtý. Ýlaçlarý içtikten bir süre sonra kaskatý kesiliyor, felç olmuþçasýna yýðýlýyordum yataða. Yarý baygýn bir halde, ilaç saatim geldiðinde uyandýrýlýyor, içtiðim yeni ilaçlarýn etkisi ile tekrar derin bir uykuya dalýyordum. Zaman kavramýný çoktan yitirmiþtim. Hangi günün hangi saatindeydik, sabah mýydý akþam mýydý, farkýnda deðildim. Ne zamandan beri hastanede yatýyordum hiçbir fikrim yoktu. Günlerden sonra diðer hastalar gibi benim odamýn da kapýlarý sabah kilitlenip akþam saatlerine kadar kilitli kalýyor, uyumamýza engel olunuyordu. Televizyon ve sosyalleþme odalarýnda vakit geçirmeye zorlanýyorduk. Sosyalleþme odasýnda, kitaplar, defterler, boyalar, iskambil kâðýtlarý, tavlalar, puzzle’lar vardý. Herkes bir uðraþ buluyor, onunla oyalanýyordu. Bazýlarý televizyon odasýndaki koltuklara yayýlýp dizilerin tekrarlarýný, kadýn programlarýný izliyordu. Oldukça büyük bir koridor vardý. Langýrt ve masa tenisi konulmuþtu oraya da. Kimisi volta atýyor, kimisi langýrt ya da tenis oynuyordu. Televizyon odasýndaki koltuklarda boþ yer bulursam orada oturduðum yerde uyuyordum. Yer bulamadýðýmda sosyalleþme odasýna gidip spor yapmamýz için býrakýlan matlarý kuytu bir köþeye, yere sererek uyumaya çalýþýyordum. Ruhumun acý çektiðini, sadece uyuduðumda bu acýyý hissetmediðimi, o yüzden sürekli uyumak istediðimi söylesem de kimse dinlemiyor, hemþireler ya da hasta bakýcýlar uyurken gördüklerinde tutup kolumdan zorla kaldýrýyorlardý.
Bazen yataða baðlanmýþ bir halde buluyordum kendimi. Erkek arkadaþým yanýmda refakatçi olarak kalýyordu çoðu zaman. Onun anlatmasýna göre kendime zarar vermeye kalkýþtýðým için sakinleþtirici yapýp yataða baðlamak zorunda kalýyorlardý. O anlarý genelde hiç hatýrlamazdým. Anlattýðý þeyleri gerçekten yapmýþ olabileceðime ihtimal vermezdim. Kendimden korkmaya baþlamýþtým. Kendimi kontrol edemiyor, yaptýklarýmý hatýrlamýyordum. Güvenliklere, hemþirelere saldýrýyor, kýrýlmaz camlarý kýrmaya çalýþýyor, elektrikli kapýlar açýlýp kapanýrken kaba kuvvet göstererek kaçmaya çalýþýyor, kendimle birlikte diðer insanlara da zarar veriyordum anlatýldýðýna göre. Yaptýklarým anlatýldýkça kendimden daha çok nefret ediyor, ölmeyi daha çok arzuluyordum. Yaþamýn anlamsýzlýðýna ve hayatta oluþumun gereksizliðine inanmýþtým daima. Burada olduðum zamanlarda bu inancým daha da pekiþiyordu. Elime geçen her ölme fýrsatýný deðerlendiriyor, býkýp usanmadan yeni intihar giriþimlerde bulunuyordum. Ýlaçlarla insanlarý yaþatmaya, mutlu olacaklarýna inandýrmaya çalýþýyorlardý burada. Herkes yarý baygýn bir halde dolaþýyordu. Yaptýklarý umutlu resimleri ve sahte teselli veren sözleri özenle duvarlara asýyorlar, iyileþeceklerini, mutlu olacaklarýný umut ediyorlardý. Gördüðüm her resim ve yazýyý yýrtýp atýyor, yerlerine kâbuslarýmda gördüðüm yýlanlarý çiziyor, hiçbirimizin asla iyileþmeyeceðini, bir gün buradan çýkabilecek duruma gelsek bile asla diðer insanlar gibi olamayacaðýmýzý yazýyordum. Bu hareketlerimle diðer hastalarý olumsuz etkilediðim için sürekli hemþireler ve doktorlar tarafýndan azar iþitiyor ama yaptýðýmdan asla vazgeçmiyordum. Gerçeklerle yüzleþmelerini, boþ umutlara kapýlmamalarýný istiyordum ya da onlardaki o umut ve iyileþme isteðine sahip olamadýðým için içten içe kýzýyordum onlara. Sebebini tam olarak bilmediðim bir dürtü ile karamsarlýklarýmý, umutsuzluðumu resmedip yazýya dökerek herkesin göreceði yerlere asýyordum durmadan. Buradan çýkýp hayata katýlmanýn deðil, çýktýðým ilk gün baþarýlý bir intiharla yaþantýmý sona erdirmenin düþünü kuruyordum daima.

Annem gözyaþlarý içinde eðilip öpüyor beni. Nezaketen de olsa öpmek gelmiyor içimden. Kýpýrtýsýz duruyorum. Sonra diðerleri sýrayla eðilip öpüyor. Neredeyse bütün aile ve arkadaþlarým gelmiþ ziyaretime. Sadece oðluma kýzýma karþýlýk verip öpüyorum. Babam, kardeþlerim, onlarýn eþi derken, üstüme eðilen o yüzü görüyorum. Pis gülümseyiþiyle birlikte aðzýndan yýlanlar dökülüyor üstüme. Çýrpýnmaya baþlýyorum, iteliyorum kendimden uzaklaþtýrmak için. “Yýlan” diye baðýrýyorum. “Yýlan, git buradan! Gittt!..” Her þey kararýyor bir anda. Hýzla düþmeye baþlýyorum. Duvarlarýna çarpa çarpa gene yýlan dolu o kuyuya düþüyorum.



VENOM

Kaç yaþýndaydým o zamanlar? Ýnsanlara güvenecek, onlarý sevecek, yýlanlardan korktuðum için her þeyi yapacak kadar ufak yaþlardaydým galiba. Ýki odalý gecekondumuzda henüz üç kardeþtik. Babam çok genç ve yakýþýklýydý o yýllarda. Bir giyinip çýkmasý vardý sokaða, annem çekemezdi o hallerini. “Forsunu gören de adam sanacak! Kendine baktýðýn gibi bir gün bana, çocuklarýna bakmazsýn” diye, genellikle kavgaya dönüþen sitemlerde bulunurdu. Mahallenin en yakýþýklýsýydý babam. Yüzüne bakýnca sevme isteði gelirdi içimden daima. Sarýlmak, öpmek isterdim ama hiçbir zaman buna cesaret edemedim. Öyle mesafeliydi ki bize karþý, sanki onun çocuklarý deðildik. Mahalledeki arkadaþlarýmý babasýnýn elinden tutmuþ bir yerlere giderken gördüðümde hep içim sýzlardý. Sadece bayramlarda öptürmek istediðinde tutup dokunabilirdik eline. O anda sarýlmak, defalarca öpmek, hiç býrakmak istemezdim o sýcak yumuþaklýðý. Diðer zamanlarda ise yüzüme ya da vücudumun diðer yerlerine öfkeyle indiðinde hissederdim elini. Bazen çok aðlardým dayak yiyince. Yediðim dayaðýn acýsýndan deðil de babamýn beni sevmemesindendi akan yaþlar. Ama annem babasýz çocuklarýn halini anlatýnca, en azýndan dayak atacak, kýzýp baðýracak bir babam var diye teselli olurdum.
Annem babama göre oldukça yaþlýydý. Babam bunu sürekli baþýna kakar, “ üç çocuklu kadýndýn benimle evlendirdiklerinde, dua et de boþamýyorum seni,” diyerek ilgisizliðine ve sevgisizliðine gerekçe olarak annemin yaþlýlýðýný gösterirdi. Annem sürekli aðlardý. Sadece babamýn yaptýklarýna aðladýðýný sanýrdým ilk zamanlar ama o, kýsa süre sonra onlara kavuþacaðýný bilmeden, ilk evliliðinden olan üç çocuðu için de aðlardý. Ýki aðabeyimiz ve bir ablamýz olduðunu, kocasý ölünce kaynýyla evlendirmek istedikleri için çocuklarýný býrakýp ailesinin yanýna döndüðünü ve sonra babam henüz askere dahi gitmeden onunla evlendirdiklerini anlatýrdý.
Bize raðmen evlat hasreti çekmesini anlayamazdým ve çok üzülürdüm bu duruma. O anlarda sarýlýr, “biz varýz anne,” derdim. Yetemezdi anneme sarýlmamýz, varlýðýmýz. Yanýp tutuþurdu býraktýðý çocuklarý için. “Anasýz babasýz kim bilir ne yapýyorlardýr garibanlar? Þimdi en büyüðü koca adam olmuþtur,” diye yaþlarýný hesaplamaya çalýþýrdý. “Yakýn yer olsa hiç deðilse gider, uzaktan görürüm ama Yozgat neresi, Ýzmit neresi,” diye dövünüp dururdu. Babamdan saklardý çocuklarý için aðladýðýný. Ya saklý gizli aðlar ya da babamla kavga ettiði sýralarda, kavga sebebi yüzünden aðlýyormuþ gibi, onlarý da katardý üzüntüsünün içine. O günler aklýma geldikçe annem iki yaþlý göz olarak gelir aklýma.
Kýsa süre sonra onlar da dâhil oldu hayatýmýza. Ýzini sürerek annemi bulmuþlardý. Geniþlemiþti ailemiz bir anda. Yaþayan tek bir akrabasý kalmayan, sahipsiz annemi arkalayacak birilerinin olmasýnýn verdiði mecburiyetten mi, yoksa insani bir kabulleniþle mi, bilinmez, babam umulmadýk biçimde kabul etmiþti varlýklarýný. Annemin mutluluðuna diyecek yoktu. Kaybettiði yýllarý unutmak ve unutturmak istercesine onlara veriyordu bütün sevgisini. Biz umurunda deðildik. Buna raðmen ben çok mutluydum çünkü hiç yoktan beni seven bir abla ve iki aðabey sahibi olmuþtum. Artýk elimden tutup parka götüren, beni kucaklayýp seven, hediyeler alan, beni dinleyen, özleyen, seven birlileri vardý.
Ýnsan sevildikçe sevgi arsýzý oluyormuþ. Hele de bu, o zamana kadar hiç sevgi görmemiþ ufacýk bir kýz çocuðuysa eðer. Çocukluðun o masum sevgisiyle ilgi gördüðü herkesi sevebiliyor, ona inanabiliyor ve ayný masum sevgiyle kendisinin de sevildiðine inanabiliyormuþ. Yanýldýðýný anlamak ise yýllar alýyor, yýllarýný, hatta tüm ömrünü elinden alabiliyormuþ.
Yýlanlarla tanýþmam o günlere denk gelmiþti. Babamýn sevgisizliði, annemin ilgisizliði, yeni insanlarýn hayatýmýza giriþi, sevgiyi ilk kez tadýþým ve doymayýþým, yabancýlara güvenmeye baþlayýþým…
Minnet duygusu sanýrým çocukluðun ilk evrelerinde baþlýyordu ya da ben, çok erken tanýþmýþtým bu duygu ile. Koþulsuz gördüðünüz sevgi, ilgi, elinizden tutan sýcacýk bir el, sýmsýký saran þefkatli bir kucak, öpüp koklamalar var karþýnýzda ve siz bunlardan mahrum bir çocuk olarak geliyorsunuz o yaþa. Günün birinde yýlanlar çýkýyor ortaya ve size o sevgiyi sunan insanýn hayatý söz konusu oluyorsa, yýlanlarý öldürmekten baþka seçeneðiniz kalmýyordu. Ölesiye korksanýz da, öldürmek zorundaydýnýz o yýlanlarý.
Çocuk aklýmla, bana ne deniliyorsa inandým ve denileni yaptým ben de. Her dirildiðinde korkarak, aðlayarak öldürdüm yýlanlarý. Ýlk günün gecesinde yýlanlar görmüþtüm rüyamda. Korku ile uyanýp aðlamýþtým ve tekrar uyumaya korkmuþtum. Ya ben yokken yýlanlar tekrar ortaya çýkarsa, ya ona zarar verirlerse? Korkularým yetmezmiþ gibi bir de bunun için korkuyordum. Bulduðum sevgiyi kaybetmekten çok korkuyordum.
Bazý geceler ben yýlanlarý öldürürken onun çýkardýðý seslerin benzerini babamýn çýkardýðýný duyardým. Kulaðýmý duvara dayayýp korku ile annemin yýlanlarý öldürmesini beklerdim. Anneme babama yýlanlar zarar verecek diye çok korkar, onlara bir þey olmamasý için dualar ederdim. Neyse ki annem de biliyordu yýlan öldürmeyi ve babamla annem her sabah canlý bir þekilde çýkýyordu karþýma. O zamanlar nasýl mutlu oluyordum anlatamam.
Bir gün anneme, “sen yýlanlardan korkmuyor musun?” diye sormuþtum. Çocuklarý gelecekti ve telaþla yemek yapýyordu mutfakta. Ayakaltýnda dolaþýyorum, bu saçma soruyu da þimdi nereden çýkarýyorum diye azarladý beni ve kovdu mutfaktan. O günden sonra hiç kimseye yýlanlardan bahsetmedim. Hem zaten bu aramýzda sýr olarak kalmalýydý, yoksa yýlanlar ikimizi de öldürebilirdi.

Yýllar sonraydý. Mahalledeki bizden büyük ablalar aralarýnda konuþurken saklýca onlarý dinler, eðlenirdik arkadaþlarýmla. Konularý hep erkeklerdi. Biz de merakla onlara sokulur, baþka þeylerle ilgiliymiþiz gibi davranýp kulak verirdik konuþtuklarýna. Ýlk onlardan duymuþtum yýlan sandýðým þeyin aslýnda ne olduðunu. Öyle bir hayal kýrýklýðýna uðramýþtým ki, üzüntüden sessizce aðlamaya baþlamýþtým. O çok sevdiðim insan beni kandýrmýþtý. Bana onca korkuyu boþuna yaþatmýþtý. Onun için üzülüp dualar etmiþtim yýlanlar ona bir þey yapmasýnlar diye. Olan þeyi tam olarak kavrayamýyor, sadece yýlanlarýn onu ve beni öldüreceði yalanýný söylediði için kýzýyordum ona. Gerçeði anlamam birkaç yýlýmý daha almýþtý ve asýl çöküntüyü o zaman yaþamýþtým. O çok sevdiðim, babam yerine koyduðum adam bana ne yapmýþtý!
O günden sonra erkeklerden korkuyor, tiksiniyor, her gece yýlanlý rüyalar görerek gözyaþlarý içinde uyanýyordum. Evlendiðimde ilk gecenin zorluðu, yaþadýðým acý tarif edilemezdi. Yýlanlar içinde boðuþuyordum adeta. O karþýmda kývranýyor, “az kaldý, devam et, ölecek” diyordu sanki. Seks daima yýlan öldürme görevi olarak yaptýðým bir þey olmuþtu hayat boyunca ve sonrasýnda hep aðlamýþtým.




TÝRYAK

Hemþireler ve doktorlar baþýma toplanmýþ, deli gömleðini zorla giydirmeye çalýþýyorlardý. O, kapýnýn yanýnda duruyor, “deli bu, iyice kafayý yemiþ! Burasý yetmez, týmarhaneye yatýrýn!” diye baðýrýyordu týrmaladýðým yüzündeki kanlarý silerken.
Annem, kardeþlerim ve çocuklarým aðlýyordu. Kýzým, “annemin canýný yakmayýn, baðlamayýn” diye yalvarýyordu. Oracýkta her þeyi, yýllarca gördüðüm kâbuslarýn sebebini, beni içten içe eritip yok eden olayý anlatmak istiyordum ama biliyordum ki o durumda kimse bana inanmayacaktý. Çünkü hastaneye yattýðým için çoktan deli damgasý yemiþ, sözlerimin güvenilirliðini yitirmiþtim. Hem çok utanýyordum yaþadýðýmdan. Çocuklarýmýn yanýnda, herkesin içinde nasýl söyleyebilirdim ki? Susamadým, ama konuþamadým da. Sadece “yýlan, yýlan!” diye tekrar ediyordum. Yapýlan iðnenin etkisi ile bir gevþeme, uyku hali bastýrmýþtý. Son kez fýsýltýyla “yýlannn!” diyebilmiþtim. Þiþip kocaman olmuþ, aðzýmýn içine sýðmýyor, artýk dönmüyordu dilim. Bütün bedenim hýzla uyuþmaya baþlamýþtý. Gözlerimin kenarlarýndan kulaklarýma doðru bir þeyler sýzýyordu. Gözyaþlarým dýþýnda her þey donmuþtu bedenimde
“Baþka yolu yok,” demiþti doktorum. “Ýlaçla tedaviye yanýt alamýyoruz. Yýllardýr ayakta tedavi görüyorsun, aylardýr da ilaçla hastanede tedavi görüyorsun ama sonuç alamýyoruz. Tek seçeneðimiz elektro þok.” Önceleri kabul etmediðim tedaviyi çaresizce kabul etmek zorunda kalmýþtým. Kötü anýlar silinecekti, hatýrlamayacaktým bir daha ve artýk o kâbuslarý görmeyecektim. Yaþananlarý unutursam ölmeyi istemekten vazgeçip yaþama gönül verebilirdim. Belki mutlu bile olabilirdim. Böylece intihar giriþimleriyle çocuklarýmý üzmez, yoluyla yordamýyla yaþamaya alýþabilirdim.
Ailemden de gerekli izin alýndýktan, evraklar imzalandýktan sonra o gün gelmiþti. Hazýrlanmýþ, sedyede yatýyordum. Dýþarýda ailem bekliyordu. Korkuyordum, sonucunda ne olacaðýný bilmiyordum ama iyileþeceðime dair ufacýk da olsa bir umut vardý artýk. Doktorum elimi tutarak, “güven bana, iyi olacaksýn” dedi.” Ýyi olacaðýz” dedim dolan gözlerimle. “Biz Ýyi olacaðýz.”
Narkoz verilmeden önce, “Hadi bakalým, saymaya baþla! Derin bir uykuya yatacaksýn,” dedi doktorum.
“Bir yýlan… Ýki yýlan… Üç yý-lan… Dört yýll-lannn… Beþ yýlll…”
Uyumadan önce öldürebildiðim kadar yýlan öldürmeye baþladým.




Mar: Yýlan anlamýna gelmektedir. Sinsi, hain insanlar için kullanýlan bir sýfat olarak da tanýmlanýr ayný zamanda. Ýkinci anlamý ilkinden daha korkunçtur. Çünkü onlar her yerlerdedirler. Ustaca hayatýn içine, aramýza karýþýrlar. Biz gerçek yüzlerini görünceye dek, zehirlerini ustaca kanýmýza enjekte etmiþlerdir. Kendilerini en iyi gizledikleri yer çocuklarýn saf, masum dünyalarýdýr. O dünyaya girdiklerinde, çocuklarýn sevgiye ve ilgiye ne kadar aç olduklarýný gördüklerinde, kendileri için sonsuz besin kaynaðýný bulmuþ olurlar ve yýllarca bu kaynaktan acýmasýzca beslenebilirler.

Venom: Yýlan zehri demektir. Zehre maruz kalan kiþide ilk görülen belirti his kaybýdýr. Zehir kýsa sürede bütün organlarý etkisi altýna alarak kiþiyi felç eder. Zehirlenen hayatta ilerleyemez bu sebeple. Bedensel olarak büyüse de ruhsal olarak zehirlendiði yaþta kalýr. Hayat boyu o ilk ýsýrýðýn acýsýný duyumsar, yýlanýn bu denli kendisine yanaþmasýna izin verdiði için yaþamý süresince kendinden, saflýðýndan nefret ederek, hayatý kendisiyle bir savaþ alanýna çevirir. Genelde bütün zehirlenmeler ölümle sonuçlanýr. Týbben bu ölüm tespit edilemese de, ruhen kiþi ilk ýsýrýldýðý anda ölmüþtür. Canlý insanlarla karþýlaþtýrýldýðýnda bu ölüm ilk bakýþta kendini belli etmeyebilir. Ancak kiþiyle yakýn temasta olanlar özel bir duyarlýlýk gösterdiði takdirde kýsa sürede bunu fark edebilirler. Zehirlenme sonucu ölen kiþileri yaþayanlardan ayýran en belirgin özellikler günden güne azalan yaþama isteði, hayattan ve insanlardan nefret etme, dalgýn, düþünceli, içine kapanýk halleri, melankolik yapýlarý gereði gösterdikleri yoðun karamsarlýk ve göz kenarlarýnda her an düþmeye hazýr iki damla yaþtýr.


Tiryak: Panzehir anlamýna gelmektedir. Konusu geçen zehirlenmenin panzehiri ise sabýr, sevgi ve ilgidir. Zehirlenme ne kadar çabuk fark edilip o kadar erken müdahale yapýlýrsa iyileþme o derecede yüksek olur. Hayatla baðý kopan kiþiyi yeniden hayata baðlamak için sevdiklerinin bað görevi görmesi gerekebilir genellikle. Bu meþakkatli bir iþtir, yýllarca emek verilmesi gerekebilir ve her zaman baþarý elde edilemeyebilir. Geç fark edilen zehirlenmelerde kiþinin ruhu derin yaralar aldýðý için, diðer insanlardan farklý tutumlar sergileyebilir, yaþadýðý içsel acýyý dýþavurumunda çeþitlilik gösterebilir. Bu durumlarda psikolojik destek almak, ilaç doktor, hastane üçgeni içinde yaralarýn iyileþmesi için tedaviye baþlanmasý gerekebilir. Toplum tarafýndan anlaþýlamayan ve hatta çoðu zaman dýþlanýp, deli damgasý vurulan bu insanlarýn yeniden hayata dâhil olmasý için diðer insanlarýn özverili olmalarý, onlarý anlamak mümkün deðilse bile, anlamaya çalýþmalarý gerekmektedir. Unutmayalým ki yaþýmýz kaç olursa olsun, savunmasýz, korunmasýz olduðumuz bir anda çatal bir dille karþýlaþabilir, o insanlarýn yaþadýklarýna, belki de daha kötülerine maruz kalabiliriz. Çünkü dünya bir yýlan inidir ve belki de en yakýnýmýz ya da en yakýnlarýmýzda olan biri sinsice beklemektedir bizi sokmak için.


   



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Topraðýn Þemsiyeleri
Tavuk Sote
son Defa

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Sanal Þair [Þiir]
Büyüyünce Ben Anne Olacaðým [Þiir]
Var mýsýn? [Þiir]
Tanrý ile Konuþ/ma [Þiir]
K/adýn [Þiir]
Tanrý ile Konuþ/ma II [Þiir]
Sizi Beklerken [Þiir]
Çocuk ve Toprak [Þiir]
Nilgün Marmara'ya [Þiir]
Kýrkýncý Yaþ [Þiir]


Fatma Kara kimdir?

Kendini bildi bileli depresyonla mücadele eden, dünyaya ve insanlara karþý içinde gün be gün kin ve nefret büyüten, ölümü yaþama yeðleyen. . . .

Etkilendiði Yazarlar:
Tezer Özlü, Nilgün Marmara, Didem Madak


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Fatma Kara, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.