Sanki bana bakmaya gelmiþ. Eskiþehir’den Ýstanbul’a Ofis kamyonumuzla, bana bakýyordu: Hafif meþrep gülümsemesiyle. Hafif meþrep, kadýnlara yakýþýr ama bu adamýn gülümsemesine yakýþmýyordu. Bende adamdým, adam adama niye bakar. Hala anlamýyorum anlamlý anlamsýz býyýk altý bakmasýný zaman zaman insana, bu adamýn. Bu adamýn adý Faik’ti. Þimdi ben onun yanýndayým, Ýstanbul’dan Eskiþehir’e tayin geliþimin onuncu senesindeyim. Hala zaman zaman baþýma dikilir hafif meþrep gülümsemeyle bana bakar. Ben hiç hoþlanmam ama o aldýrmaz, bir müddet baktýktan sonra beni bakýþýna gömdükten sonra gider. Bir gün iþ yerimize kýzý gelmiþti. Benim bilgisayarýmda ödeviyle ilgili bir hikâye yazmýþtý. Hikâye yazmýþtý. Bu hikâyeyi de kendi alýn yazýma yazmýþtý. Þimdi ben yazýyorum. Bu Faik, çözmem lazým karakterindeki gizemi. Aslýnda hiçte gizemli biri deðildi. Oldukça gizemsiz silik bir adamdý. Ama gizemsiz ve silik olmasýyla çok etkiliydi insanýn hayatýnda, adamý ipe götürür ipe un serdirirdi. Ýpe un serdirirdi. Sevmezdim, kendimi yanýnda gizemsiz ve silik bulurdum yanýnda. Ben insanlarý sevmezmiþim. Þimdi kendimi çok sevimsiz buluyorum. Hayret. Hayret Faik. Faik Hayret. Bu Faik bana þahit. Suçumu iyi biliyor. Ben bir adam öldürdüm. Her gün bir adam öldürürüm. Bu Faik, her gün okuduðu haberi sesli okur, her gün bir ölen adamý okur. Ben öldürmüþüm gibi gelir bana ve bana niçin okuyorsun diye karþý dururum. Gerçektende ben her gün bir adam öldürürüm. Bir Faik’i öldüremem hayret. Gerçektende, gerildiðim zaman çekilmez bir adam olduðum zaman öldürürüm kendi ruhumda gerçektende. Tende. Tente. Her zamanki gibi þimdide arkadaþým yok. Hepsini tanýþtýðýmýz gün öldürdüm. Merhaba nasýlsýnýz? Ýyim. Ya siz. Bende iyim. Caným. Hoþça kal. Bu kadar. Adam öldü. Benim hayatýmda yok. Kendi hayatýna gömdüm. Ýþte bu Faik’i kendi hayatýna öldürüp gömemiyorum. Ne var bu adamda ya. Ha bir kýzý daha var. Bizim hikâyecinin ablasý geçen evlendiri verdi. Ben o gün adam öldüremeyecek kadar deliydim. Bisikletimle þehirlerarasý kaçtým. Düðün davetiye zarfýna soyadýmý yanlýþ yazmýþtý, çok bozulmuþtum. Baþka þehre gittim. Döndüðümde habersiz kalmýþtým kendimden. Her þeyden habersiz… Davranmýþtým. Yaþantýma. Faik bu ya o da düðün ertesi baþka þehre gitmiþti. Hem de yine ofisin kamyonuyla ve de harcýrahlý. Baþka þehirlerde yine benim peþimdeydi. Sinsi. Bunun bendeki hesabý neydi. Benim ondaki vereceðim. Dur bir bakalým. Eskiþehir’e ilk geldiðim günlerde üç ay kadar ev sahibi olarak oturduðum apart evin bir sabah karýsýyla merdivenleri silerken ayaklarýmýn dibinde bulmuþtum onu. Þimdi o apart evimize ayak basamýyorum. Ýcralýk oldum. Bu Faik’e diyetim ne Allah aþkýna. Bir söyleyen olsa da kendimde gerçektende kendimde onu da öldürsem öldürecek baþka adamlara doðru dürüst baksam. Oturduðumuz evin odalarý küçüktü, onunda kýzlarý küçüktü o zaman. Benim kýzým daha küçüktü hem de tek ti. Ev alma komþu al derler. Deðil mi? Ben bu Faik’i komþu alamadým. Ýþ arkadaþý olarak o beni hiç almadý. Daha geldiðimiz günü bana baðýrarak, çaðýrarak ders vermeye kalktý. Anlamýyorum insanlarý. Ben uzaydan mý geldim? Ben uzaydan geldiysem annemin ve babamýn belinden ana rahmine inerek dünyaya doðdum. Her kes gibi. Ben yetim miyim þimdi. Karým ve kýzým bile yanýmda yok. Ben bu adamlarý gerçekten niye öldürüyorum, yakýným bile yok. Faik yine bana bakýyor, baþýný salýyor bu sefer. Allah Allah anlamýþ mýyým ben onu bu sefer. Hayret.