"Çok söz hamal yüküdür." -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Tam müzik listesindeki “günde bin kere dinlediðim þarkýyý” tekrar açacaktým ki, birden telefonum çaldý. Arayan O’ydu. Bugün bir karar vermek için arayacaktý. Ýlk önce açýp açmamakta kararsýz kaldým. Gözlerim ister istemez aþaðýda kýzýllýðýný býrakan güneþe takýldý. Nedense söyleyeceklerini adým gibi biliyorum. Bildiðin þeylerin tekrar tekrar beynine nakþedilmesi hiç de hoþ deðil. Gerçeði söylemek gerekirse, bu konuþma hiç hoþuma gitmeyecek, bunu biliyorum. Sonunda yapacak hiçbir þey yok diyerek açtým telefonumu. “Alo” “Naber?” Karþýmdaki sesten anladýðým kadarýyla az önce aðlamýþ. Titreyerek ve hüzünlü bir tondan “naber” diyor. “Fena deðil, sen nasýlsýn?” Ben de gayet vakur ve dik duruþ sergileyen, olacaklara hazýrlýklý bir ses tonuyla cevap verdim. “Nerdesin? Nedense bu “Nerdesin?” sorusu da hep naberden sonra gelir. Neredeysem neredeyim, sana ne? Yanýma mý geleceksin sanki! “Moda’da…” Onun nerede olduðunu umursamýyormuþ gibi “Sen neredesin?” diye sormadým. Çünkü olduðu yerde iþte, bana ne? Olduðu noktanýn bana bir yararý mý var? Ufak bir sessizlik yaþandý. Karþýmdaki anladýðým kadarýyla yine aðlamaya baþlýyor. Ýçimden bir þeyler kopuyor yavaþ yavaþ. O aðlamaklý sesi duymamýþ gibi davranmak zorundayým. Hiçbir þey olmamýþ gibi, “Alo, alo orada mýsýn?” diye sordum. Burnunu çekmesinin ardýndan, “Evet, buradayým…” diyor. Biliyorum, iþte þu anda hep benden beklenen þeyi yapmam gerekiyordu. Yani onu güldürmem, üzerindeki yükü almam ve onu rahatlatmam gerekiyordu. Ama niye yalan söyleyeyim, hiç içimden þebeklik yapmak da gelmedi. Niye hep içi yanarken, karþýsýndakini güldürmeye çalýþan sahtekâr taraf ben olmak zorunda kalýyorum ki! Dolayýsýyla ben de sustum. Onu güldürmek, ya da þu anki acý durumu hafifletmek için yýrtýnmaya gerek yok. Birden bir þey oldu. Karþýmdaki konuþmaya baþladý. “Sen benden vazgeçtin, deðil mi?” Vazgeçtin… Sen… Yani bana diyor, sen benden vazgeçtin diyor! Galiba yaþadýðým saçma sapan duygularýn içinde, böylesine hadsiz ve hesapsýz suçlamaya hep ben maruz kalýyorum. Nedense hep ben vazgeçmiþ oluyorum. Hiç kendisinden bahsetmiyor. Bu sessizliðimin neticesinde yine acýmasýzlýk damgasýný ben yiyorum. Güldüm. “Vazgeçmek ne kadar basit, deðil mi? Bir kalp kýrgýnlýðýnda vazgeçtim senden deyip, iþin içinden sýyrýlmak. Tam da bana göre!” Sustu, konuþamadý. Bu arada garson sessizce gelip, sýcak çayý masama býrakýp yavaþça diðer masalarý yoklamaya baþladý. O sessizliðe gömülmüþken, ben de bir tane kesmeþeker atýp, çayýmý karýþtýrdým. Sonra da bir sigara yaktým. O da bu arada hâlâ susmakla meþgul. Dayanamadým yine, yine ben o yükü sýrtlamaya karar verdim. “Ne oldu? Konuþmak istemiyorsan kapat.” Bir þaþkýnlýk hâkim karþý tarafta. Bir telaþ sarýyor tüm bedenini. Birden yutkunma sesleri, ee demeler… Benden böyle keskin çýkýþlar beklemez kendisi. Hep sürüncemede býrakýrým her þeyi. Yumuþatýrým, oluruna býrakýrým, akýþýna, düzelene kadar beklerim. Kestirip atmam ama beklerim. Nedense cesaret kuyusuna düþmüþ gibi, “Seninle yüz yüze konuþmak istiyorum. Telefonda olmaz,” diyor. Tabi, hemen yerini söyle atlayýp geliyorum dememi bekliyor. “Benim için fark etmez,” diyorum. Benden böyle cevaplar aldýðýna inanamýyor. “Efendim?” diyor. “Yani diyorum ki, ne söyleyeceksen söyle. Telefonda da olur.” Bir ara ne söyleyeceðini þaþýran çocuklar gibi davranýyor. Eee diyor, aa diyor. Sonunda mantýklý bir laf söylüyor. “Gözlerinin içine bakmak istiyorum anlýyor musun? Sana dokunmak ve hissetmek istiyorum. Niye bana böyle davranýyorsun anlamýyorum ya!” Çemkirmesi sitemli. Ama ben de sana hayatýmýn en büyük anlamýný yüklemiþim. Ayaklarýnýn nasýl yerden kesildiðini kendi gözlerimle gördüm. Mutluluk kelimesinin anlamýný benimle anladýn. Ýlle de canýna okumak gerekiyormuþ demek ki, ne diyeyim. Bu laflarý duyabilmek için, biraz korku gerekiyormuþ. Bunlarý beni kaybetme korkusu olmadan niye söylemiyorsun? “Ne bileyim? Aþkýný ilk açýklayan hep kaybediyor. Ýki günden beri bana kaybetmiþim gibi hissettiriyorsun.” Yine kýsa bir sessizlik oluyor. Kalbine tokat attým sanki. Kendisine gelemiyor bir türlü. Ya alýþkanlýk, ya da gerçekten aþktan bu hissettikleri, öyle þeyler söylüyor ki, aðýrlaþýyorum. “Bazen diyorum ki, bu çocuk beni çok yoruyor. Hem kalbimi, hem de aklýmý. Sonra da diyorum ki, ama çok iyi oluyor. Çünkü ben bunu hak ediyorum.” Nihayet gülümsüyorum, nihayet! 48 saattir iki dirhem gülümsemeyen þu dudaklarým, birden gözlerimin içine vuruyor resmen. Ýkisi birden gülüyor. Uykusuz kalmýþ, sürekli beni düþünmüþ, hatta aðlamýþ… “Niye? Beni aramak hiç aklýna gelmedi mi?” diye sordum. Acýmasýzlýk kat sayým mý yükselmiþ benim? Beklemek çok mu sinir bozucu nedir? Beklerken insan bilinmezliðe savruluyor. Sevdiðine hesap sorarken bile onu incitmek istiyor nedense! “Sen niye aramadýn?” diye sordu. Bir karar vermesi gerekiyordu. Ya kalbindekini seçecekti, ya da aklýndakini. 48 saattir hayat belirtisi göstermeyince, ben de kendi kendime senaryolar yazdým durdum. Ona baþka bir þans býrakmadým. Sevdiðimi bir baþkasýyla paylaþma düþüncesi bile beni deli ediyor. “Ya o, ya da ben,” dedim. Kestirip attým. Anlýyorum onu, çok zor. Haklý olduðu birçok konu da var. Ama insan doðasý iþte, sevdiðini paylaþamaz. “Merak ettim…” “Neyi?” “Kalbinin sahibi miyim, aklýnýn sahibi miyim diye merak ettim.” Bu konuþmanýn sonunda ikimizde sýrýtýyoruz. “Eðer þu anda iþin yoksa bana gelir misin? Sana ihtiyacým var,” diyor. “Tamam, sen çayýn altýný koy. Ben de simit alýp geliyorum.” Bilinmezliklerin içinde debelenmenin ödülünü alýyorum. Ýnsan böyle iþte, sol yaný sahibinde deðilse hayat ýssýz bir sokaktan ibaret. Ama eli elindeyken dünyanýn sonu gelse bile umursamadýðýn kiþi de seni seviyorsa, kaldýrým taþlarý bile ýþýl ýþýl karnaval yeri.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © YETER ÖZHAL, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |