..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Bir deliyle aramda tek bir ayrým var. Ben deli deðilim. -Salvador Dali
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Ýnceleme > Sanat ve Sanatçýlar > Salih Zeki Çavdaroðlu




10 Mart 2015
12 Mart 1971 Muhtýrasý Ýle Baþlatýlan Hareketler Sadece Demokrasiye Deðil Öz Mûsýkîmize de Yönelik Despotik Bir Yok Etme Amaçlý Müdahale Dönemidir…  
Salih Zeki Çavdaroðlu
12 Mart Muhtýrasýnýn Geleneksel Mûsýkîmize etkisi...


:ADHB:


1960’lý yýllar sona erip, 1970’ li yýllara yaklaþýldýðýnda, Türkiydemokratik altyapýsýnýn gerektiði þekilde onarýlmadýðý, bir takým þeylerin eksik kaldýðý göze çarpmaktadýr. Ülkede son üç-beþ yýl içinde bir takým iyileþtirmeler yapýlmýþsa da millî gelir günden güne azalýyor, iþsizlik artýyor, toplumun talepleri yeterince karþýlanamýyordu. Bir de 1961 Anayasa’sýnýn getirdiði kurum ve kavramlar krizin çözümüne bir çare olamýyordu. 27 Mayýs darbesi, akabinde 21 Mayýs ve 22 Þubat darbe giriþimleri ile kýþlasýndan dýþarý çýkmak zorunda kalan ordu, henüz esas görevine tam anlamýyla dönememiþtir.1968’ de Avrupa’da esmeye baþlayan üniversiteli gençlik rüzgârý bütün þiddetiyle Türkiyeyi’ de etkilemeye baþlamýþtýr.
Uzunca bir zamandýr darbe hazýrlýðýnda olan bir cunta,9 Mart günü ordunun hiyerarþik yapýsý içinde etkisiz hale getirilir ve 12 Mart 1971 günü Ordu Komuta kademesi Genel Kurmay Baþkaný Memduh Taðmaç’ ýn liderliðinde Süleyman Demirel Hükümeti’ ne bir muhtýra verir. Muhtýranýn akabinde, Demirel’ in istifasý sonunda yerine Baþbakanlýk görevi verilen Nihat Erim kabinesini kurar.
Ülkede özgürlükçü ve muhalif gruplara karþý büyük bir sürek avý baþlatýlýr. Bu müzikte de kendini gösterir. Mesela Orhan Gencebay, o günlerde bir Ruhi Su türküsü okuduðundan suç iþlediði gerekçesiyle yargýlanacaktýr.
Hükümetin Kültür Bakanlýðý’na o sýralarda ABD’nin New-York’taki üniversitelerinden birinde Türk Dili ve Edebiyatý okutan Tâlat Halman getirilir. Halman tam anlamýyla Batý Kültürü ile yetiþmiþ birisi ise de tarihi ve kültürel deðerlerimizi de hor görmeyen bir “aydýn” dýr.
Bakanlýða geliþinin daha ilk günlerinde Galata Mevlevîhânesi’ nin sema gösterileri için yeniden açýlmasý kararýna attýðý imzadan sonra millî kültür’den rahatsýz olan entel takýmý ve bunlarýn paralelindeki “ batýcý “ müzikçilerinin çok büyük tepki ve husumeti ile karþýlaþýr.
Ancak Talât Halman’ ýn 1971 yýlýnýn Aralýk ayýnda Cumhurbaþkanlýðý Senfoni Orkestrasý Salonu’nu bir Klâsik Türk Musýkîsi konserine tahsis etme kararý ile Türkiye’ de âdetâ bir kýyamet koparýlýr.
”…1970’lerde artýk harareti kaybolmaya yüz tutan ‘alafranga-alaturka’ çekiþmesini ‘tek sesli-çok sesli’ tartýþmalarýyla canlandýrmak isteyenler oldu. Ayný tutum burada da kendini gösteriyordu. Terim deðiþmiþti sadece.Tek ölçüt çok seslilikti; klâsik musýkî, hafif musýkî, ticarî musýkî ayrý ayrý türler olduðu halde, çok seslilik kavramý içinde uzlaþtýrýlýyordu. Böyle bir ittifak, tek sesliliði cepheden karþýya aldýðý için iyi musýkî-kötü musýki ayrýmýný da konu dýþý býrakýyordu…” 1
Batýlý müziðe özentili olan camia Türk Milletinin topraklarý üzerinde, onun ödediði vergilerle yapýlmýþ bir salonu, onun musýkîsinden esirgeme cüretinin ötesinde, bu küstahlýðý bir kahramanlýk hamlesi rahatlýðýnda yerine getirmektedirler. Kendilerinden önceki yoldaþlarý da bir tarihte Sultanahmed Camii’ nin ana kubbesinin de delinerek resim galerisi olarak kullanmayý talep etme cüretini de gösterdikleri gibi, öz musýkîmizin icrasýna karþý çýktýklarý gibi, bunlar da selefleri ile ayný izi sürmeye baþlýyorlardý. Ortam müsaitti ve toplum silah zoru ile susturulduðundan, bunlarýn konuþma alanlarýný kýsýtlayacak bir engel de kalmamýþtý. Tabii ki bu pervazsýzlýklarýnýn kendilerince haklý gerekçesi de müzikte Atatürk ilke ve inkýlâplarýna karþý çýkýþ ve irticanýn hortlamasý olacaktýr.
Bu sebeple baþta kemancý Suna Kan ve eþi müzisyen Faruk Güvenç alelacele Kültür Bakaný’nýn kapýsýný çalarlar. Söyledikleri ilk söz ,CSO Salonunda Klâsik Türk Musýkîsi konseri verilmesinin, ileriki günlerde ülkede tehlikeli geliþmelere sebep olacaðýdýr. Yani tam anlamýyla “aba altýndan sopa göstererek “ bir “ültimatom”verirler.
Talât Halman bunlarýn söylediklerini belki de pek önemsemez ve herhalde onlara odanýn kapýsýný gösterir. Bunun üzerine Suna Kan Milliyet Gazetesi kanalýyla Kültür Bakanýna hitaben þu mektubu yayýmlar:

“ TALÂT HALMAN’ A AÇIK MEKTUP!
Sayýn Halman, Kültür Bakanlýðý’ na geldiðinden beri hemen her sanat dalýnda çeþitli komisyonlarý toplamýþ, çeþitli adýmlar atmýþtýr. Sayýn Bakan, müzik dalýnda ise sadece “tek ses” in uzman ve temsilcileriyle görüþmüþ ve bu görüþmelerin elle tutulan ilk meyvesi ‘alaturka’ denen türün öðrenimini yapacak bir Devlet Konservatuarý’nýn açýlacaðý müjdesi olmuþtur. Sayýn Bakan’ýn herhalde ömrünün büyük bir kýsmý yurt dýþýnda geçtiði için, Türkiye’ nin gerçeklerinden haberli olmadýðýný, memleketinin pek çok konusuna yabancý bir turist gözüyle baktýðýný sanýyorum ve üzülüyorum. Turistler egzotik Türkiye’yi elbette modern Atatürk Türkiye’ sinden daha ilginç bulurlar. Fesli, çarþaflý insanlarý, þapkalý, mantolulara tercih ederler, mehter takýmýný bandodan çok severler. Baþýnda kavukla divan müziðinden örnekler sunan birisi, beþ dakika için onlara Ýdil Biret’ in piyanosundan, Suna Korat’ ýn Lucia’ sýndan daha ilginç gelebilir. Bir Mevlevî âyini yabancýlara unutulmaz dakikalar yaþatabilir. Ama bizim 1923’ lerden beri Osmanlýlýk’ la ilgimiz kalmamýþtýr. Atatürk’ ün söylediði gibi ‘vücutlarýmýz þarkta ise, fikirlerimiz garba dönüktür. ’Cumhuriyet’ in bir kültür bakaný turist eðlendirmek için nasýl ’teaddidü zevcâda’, hareme fetva veremezse, Atatürk’ün diðer devrimlerin de aykýrý davranamaz. Türkiye’yi yabancýlara Osmanlý artýðý çehresiyle tanýtamaz.Tek sesin eðitileceði bir Devlet Konservatuarý açmak,Devlet Konser Salonu’nda sazlý sözlü bir ITRÎ gecesi, Galata Mevlevîhanesi’ nde haftada bir defa Mevlevî âyini düzenlemek, Ýngiliz Kraliçe’ sinin huzurunda kavuklu kiþilere alaturka konser verdirmek,hem Atatürk’ün devrimlerini zedeler,hem de Kemalist Türkiye için kötü bir propagandadýr.Genç bir Kültür Bakaný’nýn bu davranýþýnýn daha büyük yetkililerde henüz bir tepki uyandýrmadýðýný görüyorum ve dehþete düþüyorum. Atatürk, zaviye ve tekkeleri kapatmýþtýr. Halman, Galata’ dakini açýp, içinde âyin yaptýrma teþebbüsündedir. Atatürk devletin resmî müziði olarak çok sesli müziði kabul etmiþ, konservatuarlarda yalnýz bu tekniðin öðretilmesine karar vermiþtir. Muzýka-i Hümâyûn’ un tek ses bölümünü daðýtmýþ, Devlet Senfoni Orkestrasý’ný kurmuþtur. Halman, devlet salonlarýnda alaturka konser verdirmek,tek sesin öðretildiði bir konservatuar açmak hevesindedir. Bu iki kiþinin ikisini birden doðru saymak mantýk kurallarýna aykýrý düþer. Atatürk doðruysa Halman’ ýn yanlýþ, Halman doðruysa Atatürk’ ün yanlýþ olduðunu kabule mecburuz. Ben ilk teze inanýyorum ve diyorum ki, Sayýn Halman eðer siz burada Atatürk devrimlerine ters düþecek yerde bir an önce geldiðiniz yere döner de eskisi gibi þiir yazmaða, edebiyatýmýzýn deðerli örneklerini her zamanki gibi ustalýðýnýzla Ýngilizceye çevirmeye devam edersiniz,Türk kültürüne hizmetiniz gerçekten büyük olacaktýr.Sahnesinde Beethoven’ in, Brahms’ ýn, Bartok’ un,Erkin’ in,Rey’ in, Saygun’un eserlerini çaldýðým Devlet Konser Salonu,emrettiðiniz gibi müzelik eserlerle 22 ve 23 Aralýk tarihlerinde tek sesin temsilcileri iþgal ederse,naçiz þahsýma tevdî edilmiþ olan ‘Devlet Sanatçýlýðý’ ünvanýný size gönül ferahlýðýyla iade edeceðimi bilmenizi isterim. Atatürk devletinin temelinde yatan prensipler zedelendiði gün, esasen benim gözümde böyle bir ünvanýn deðeri ve þerefi de kalmaz.
Suna Kan” 2


Suna Haným Bakan’ a bu protesto mektubunu yazmakla yetinmez ve 27 Kasým 1971’ de kendisi, ondan önce 18 Kasým ‘da o dönemde CSO’nda viyola sanatçýsý ve müzik eleþtirmeni olan eþi Faruk Güvenç devrin Baþbakaný Nihat Erim’ e bu konuda ayrý ayrý “þikâyetname” mahiyetinde mektuplarla yakýnýrlar. Suna Kan mektubunda:
“Sayýn Erim,
Binbir meseleniz arasýnda belki teferruat gibi, küçük bir þey gibi görünen bir baþka problemle vaktinizi aldýðým için çok üzgünüm. Ama iþ ne Itrî meselesidir, ne de ‘Devlet Konser Salonu’nda alaturka konser vermek meselesidir, kökünden Atatürk devrimleriyle sýký sýkýya ilgilidir.Onun için iliþikteki yazýmý okumanýzý,tartmanýzý ve bu konuya aðýrlýðýnýzý koymayý rica etmeye kendimde cesaret buldum.Saygýyla.
                                             Suna Kan” 3
Baþbakan Erim, kendisine âdetâ bir tâlimat üslubu ile yazýlmýþ olan bu mektubu 28 Kasým 1971 tarihinde okuyacak ve mektubun altýna:
1. (Suna Kan’ a )Telefonla teþekkür edip, ilgilendiðimizi,
2. Halman'a beni görmesini söyleyin.
notlarýný düþerek gereðini yapacaktýr.
Hanýmefendi’nin beyi de mektubunda:
“…Size bu mektubu Atatürk devrimlerinin ürünü olan yüzlerce Türk müzikcisinin adýna, Kültür Bakanýnýzdan þikâyet etmek için yazýyorum.
1-Ýþ baþýna gelir gelmez Topkapý Sarayý’nda alaturka konser tertiplemiþtir.
2-Turist mevsiminde Galata Mevlevîhanesi’ni açýp, haftada iki ayin yaptýrýlacaðýný müjdelemiþtir.
3-Ýngiliz Kraliçesi’nin karþýsýna Atatürk Türkiyesi’ nde sanat temsilcisi olarak divan müziði örnekleriyle, baþýnda kavuk, Münir Nureddin Selçuk’ u çýkarmýþtýr.
4-Alaturkanýn öðretileceði bir ‘Devlet Konservatuarý’ açacaðýný beyan etmiþtir. Böyle bir Bakan’ý bünyesinde barýndýran hükümetin reform deðil, olsa olsa ‘deform’ yapabileceði ve Atatürk çizgisinden saptýðý inancýndayýz ve sizin þahsýnýzda güvenilir bir melce (sýðýnýlacak yer)arýyoruz. Önümüzdeki günlerde Kemalist müzikçilerin çeþitli tepkileri patlak vermeden size durumu arzetmeyi görev saydým…
                                        Faruk Güvenç” 4
Mektuplarý dikkatle okunduðunda bu karý-kocanýn müzik bilimi adýna hiçbir argüman koymadýklarý, sadece ve sadece “demagoji” yaptýklarý görülecektir. Ayrýca,”yavuz hýrsýz ev sahibini bastýrýr” ve “daðdan gelen baðdakini kovar” metodlarýyla, artýk tarihin derinliklerinde kalmýþ olan ütopik bir müzik devrimi deneyiminin gerçekleþtiði halisülasyonu ve hayalindedirler. Geleneksel mûsýkîmiz bir azýnlýk müziði mesabesinde kalmýþcasýna saldýrgan ve aþaðýlayýcý bir üslup içindedirler. Kullandýklarý terimlerle kendi kendilerini yalanladýklaýný da farketmeyecek kadar þirazeyi iyiden iyiye kaçýrdýklarý da apaçýk ortadadýr. Ýtirazlarýnýn tek dayanaðý “Atatürkçülük-Kemalizm”dýr. Bu ülke’nin adý Türkiye’ dir ve onun tarihten gelen musýkîsini “alaturka”olarak aþaðýlarlar, yerine frenk müziði anlamýna gelen “alafranga”yý alternatif olarak gösterirler.”Kemalist müzikçiler” tanýmýnýn hiçbir ilmi açýlýmý yoktur ve safsatadan ibarettir ve hazretler bunun farkýnda deðillerdir.17.yüzyýlda yaþamýþ J.S.Bach ve onun kilise kökenli müziði çaðdaþtýr da Dede’miz Hammamizâde ve Itrî çaðdýþýdýr.Tabii ki bu onlarýn dünyaya kapalý,daracýk ufuklarýnýn teþhisidir.Bu konuda þu satýrlar,bu karý-koca ve yandaþlarýnýn nasýl bir dalâlet ve hatta hýyanet içinde olduklarýný ne güzel ifadelendiriyor :
“…Ýnsan bazen bu belgeleri okuyunca, satýrlarýn arkasýnda hakikî anlamý hemen kavrayamýyor; bir okur-yazarýn, bir ‘aydýn’ ýn, o ülkenin müziði konusunda eðitim veren bir okul açýlmasýna itirazý nasýl bir ruh hali, ne tür bir marazdýr?
Sahi, eðer irtica böyle bir þey deðilse nedir ki?...
…Türk müziði’ ne duyulan nefretin, sanki Atatürk’ ün fikriymiþ gibi sunulmasýndaki ýsrardýr…”5
Suna Haným þartlanmýþ ve statik kafasýnýn fukara sözcük hanesi ile mûsýkîmize “tek ses” diyerek, onu sözde aþaðýladýðýný zannettiði mûsýkîmiz için bir Batýlý müzik adamý Bernard Mauguin, Suna Haným’ ýn bu manifestosundan 3 yýl önce bakýn neler söylemiþti:
“Ben Türkiye’ye giderek Geleneksel Türk Müziði’ ni, bilhassa Mevlevî Müziði’ni iki maksatla inceledim.
Bir yandan batýlýlara hiç bilmedikleri Türk müziðini tanýtmak, öte yandanTürk dostlarýma da çok sevdikleri millî sanatlarýnýn zenginliðini göstermekti…
…Türk Müziði, bilhassa Mevlevî Müziði ruhî bir esasa sahiptir. Batý’nýn müziði ise sadece estetik amaç güder ve þekilcidir. Türk müziði insana bir iç vizyon verir. Ve o vizyona derinliðine dalmak arzusu uyandýrýr.Bu sayede sembolizm ve analojiye dayanan bir formülleme ile kâinatý ifade etmek imkânýný verir .’Eþyanýn iþitilmeyen’ müziðini uyandýrýr. Bilhassa Mevlevî Müziði’nde duygular tabii bir ifade bulur.Türk Müziði de bazý þekillere riayet gösterirse de sun’i ve çeliþen þekillerle dayatýlmýþ deðildir.Duygularýn tabii ifadesi,makamlarýn ve ritimlerin büyük bir incelik ve bolluk göstermesine dayanýr. Geleneksel Türk Müziði Rast, Nevâ, Uþþak, Kürdî, Hicaz gibi çok çeþitli makamlarý yaratmýþtýr.Batý müziðinin sahip olmadýðý bu makamlar bütün psikolojik nüanslarý ifade etmeðe elveriþlidir.Batý’da madde aleminin üstünlüðü ruhî sahanýn ikinci plâna düþmesine sebep olmuþtur...” 6
Atatürkçülüðünden þüphe edilemeyecek bir yazarýmýzýn da :
“… Alýn Türk Musýkîsi’ ni ! Yabancý bir kulak, hangi makamdan hangi þarkýyý dinlerse, bir öncekinin ayný sanmaz mý?Þarký içindeki melodilerin ince ayrýntýlarýný farkedemez, o yüzden tek sesli musýkiyi küçümser; peki öyle midir? Âþinâ kulak,yabancýnýn farkedemediði ne incelikler,ne ustalýklar bulur bestelerimizde;siz hiç EMÝN AÐA’nýn ACEMAÞÎRAN SAZ SEMÂÝSÝ’ni dinledinizmi? Hemen dinleyin, öyleyse…” 7 diye seslendiði kitlenin içinde, herhalde Suna Haným’ýn da yeri olmalýydý. Bu tavsiyeleri þayet o da dinleseydi, bu milletin öz müziðini kendince o kadar basite indirme cüretinde bulunamazdý.
Bu yabancý müzik adamýnýn tesbitleri her türlü subjektiflikten uzak, tamamen objektif bir bakýþ açýsýna dayanýyordu ve her halde Suna Haným’ ýn Türk musýkisi’ne karþý önyargýlý kriterlerine verilmiþ en güzel cevaplardan biriydi.
Suna Kan ve onun paralelinde düþünen ve konuþan “allâme”ler her ne kadar Musýkimizi tahkir eden alaycý açýklamalar yaparken;Tanbur virtüözümüz Necdet Yaþar’ýn Amerika’daki üniversitelerde kürsüsü vardýr,orada Türk Mûsýkîsi dersleri vermektedir.Bu derslerin birisine ünlü Orkestra Þefi Yehudi Menuhin gelir ve Yaþar’ a Osmanlý Musýkisi ile ilgili sorular yöneltir.Aldýðý cevaplardan sonra ondan bazý beste örneklerini çalmasýný ister.Dinledikçe hayreti ve sevgisi artar.Sonunda Necdet Yaþar’ý tebrik eder ve vardýðý yargýyý þu sözleriyle anlatýr:
”Ýþte bizim yýllardýr geliþtirmek istediðimiz müzik budur!...”
Bu anekdot aslýnda kendi ülkesinin müziðine düþman olanlara, onlarýn yapmaya çalýþtýklarý müziðin otoritelerinden birisi olan Menuhin’in aþkettiði bir þamardan baþka bir þey deðildir.
Kazanç kapýsý çok sesli müzik olan Suna Kan ve bu müziðin diðer mensuplarý saðlam argümanlarý bulunmadýðýndan, uðraþtýklarý yabancý ve azýnlýk müziðini savunmak için “Atatürkçülük” ten baþka sýðýnacaklarý yer yoktur. Onun için herhangi bir konuda,milletin benimsemediði ve elinin tersi ile ittiði her þeyde ýsrarla direnirler.”Atatürk böyle istemiþti”. Aksini iddia etmek nazarlarýnda vatan hainliði ve devrim aleyhtarlýðýdýr. Atatürk’ün ömrünün son yýllarýnda dilde ve müzikte yapmak istediði devrimlerde yanlýþ yaptýðýný itiraf etmesi bile bu kiþileri hiç ilgilendirmemektedir. Bu ülkenin asýrlardýr kökleþmiþ geleneksel musýkîsini “tek ses” olarak nitelemekle kendilerince aþaðýladýklarýný sanýrlar.
Onlar için,Itrîler, Dedeler, Sadullah Aðalar,Tanburî Cemiller, 1923’te fýrlatýp bir kenara attýðýmýz Osmanlý bakiyesinden baþka kiþiler deðildir. Onlarýn sanattaki ecdâdý Brahmslar, Beethovenler, Bela Bartok’ lardýr ya… Aksini iddia eden oldu mu hemen yaftasý hazýrdýr Atatürk düþmanlýðý,irtica,tek ses…
Bu, tavýrý sergilediði için onun pek fazla kýnamamak gerekir. Çünkü o sadece taraftarý olduðu ideolojisi ile deðil, kan baðý sebebiyle de müzmin bir yasakçýdýr.Kendi itirafý ile:
‘’Müzisyen olan babam bize alaturka dinlemeyi yasakladýðý için, ben maalesef Dede Efendi’ yi tanýmýyorum. Ulusal müzik için bir deðer taþýyabilir belki, ama evrensel müzikte yeri olamaz.’’ 8
Öyle ya, bayan “kemancý” bir kere kara listeye almýþsa, bilimsel argümanlara falan ihtiyaç duymadan, Dede’yi,dolayýsýyla onun yaptýðý müziði tanýma þartý diye bir zorunluðunun bulunmadýðýný,bu yüzden de “evrensel” müzik diye uydurduklarý bir kategoride de yer veremiyeceðine rahatlýkla hükmeder.Yani yeri geldiðinde Afrika “tamtam” larýný bile evrensellik kategorisi içinde deðerlendirmekte sakýnca görmeyenler, bunu mûsýkîmizden esirgediklerinde mûsýkîmiz bitmiþ olacaktýr. Bu zavallý mantýðý mesela mimâri’ ye uyguladýðýnýzda bilmem neredeki bir katedral evrensel mimarî kapsamýnda iken, Sultanahmet Camii’ nin evrensel mimaride yeri olmayacaktýr;buna karþý Afrika yerlilerinin bambu kamýþlarýndan yapýlan kulübeleri egzotik ve evrensel bir nitelik taþýyacaktýr.
“…Þiirimiz, musikimiz, mimarimiz, hat ve tezhip sanatlarýmýz, çiniciliðimiz, ahþap ve demirle ilgili sanatlarýmýz vb. bütün dünyanýn da takdirini kazanmýþtýr aslýnda. Meþhur ressam Picasso’ ya “Ýþte sanatýn ulaþmak istediði son nokta bu!” dedirten, hat sanatýmýzýn harikuladeliði deðil midir? Matematiðin en derin konularý bile Mimar Sinan’ýmýzýn Selimiye’sindeki üç ayrý merdivenle çýkýlan minaresinde aciz kalmýyor mu? Kitaplarýmýzdan fermanlarýmýza, çinilerimizden mezar taþlarýmýza kadar her sanatýmýz Batýya niçin kaçýrýlýyor? Turistler neden Süleymaniye’ye Ýshak Paþa Sarayýna Ýsabey Camii’ne akýn akýn geliyorlar…” 9
Aslýnda iþin en acý tarafý, kendi deðerlerini tanýmayan insanlara, o deðerleri bir baþka medeniyetin insanlarýnýn tanýtmasýdýr. Hele hele bunu hatýrlatan kiþi o’nun yaptýðý müziðin âlâsýný yapýyorsa, bu daha da düþündürücü olacaktýr. iþte, Karl Signell isimli yabancý bir etnomüzikolog, Suna Haným’ýn yok saydýðý bir deðer için söyledikleri:
“…Türk müziðinin bir dönem yasaklandýðýný biliyoruz. Osmanlý müziði, ideolojik sebeplerle kesintiye uðradý. Bu müziði asla Osmanlý kalýntýsý olarak görmemek gerekir; ancak önyargýsýz ve açýk kulaklarla dinlerseniz dünyasýna girebilirsiniz. Klasik Türk musikisinin ruhu, dostlar meclisinde yapýlan özel bir icra sýrasýnda keþfedilir. Bu musikinin gerektirdiði ifade inceliði, makam ve perde nüansý böyle bir atmosferde serbestçe ortaya çýkar…”10
Ne hikmetse, bu tür beyanlarý “ulusal” müzikçilerimiz bir türlü duyamazlar; duyamadýklarýndan da onlarýn verebilecekleri muhtemel cevap “inci” lerinden de bizler mahrum kalýrýz.
Suna Kan artýk gerekçesi kendinden menkul ayrýcalýðýyla, T.C. bakanlarýna savaþ açmayý adeta gelenek haline getirir.Yani kendi inanýþýyla Türkiye’ de imtiyazlý bir sanatçýdýr.Onun dediði dedik,çaldýðý düdüktür.O bir þey yapmayý kafaya koyduysa, devletin bakaný bile programýný deðiþtiremez.Vakta ki herhangi bir Kültür Bakaný buna cüret eder,hemen Suna Haným gereðini yapacaktýr.Meselâ :
”…1977’ de Adalet Parti’li Kültür Bakaný Rýfký Danýþman ve Müsteþarý Emin Bilgiç, Gürer Aykal yönetiminde, Suna Kan’ýn Solistliðindeki Ankara Oda Orkestrasý’nýn KTFD ve Romanya’ da vereceði konserleri engellemesi üzerine ‘sanatçý kiþiliðinin zedelendiði’ gerekçesiyle mahkemeye gitmekten çekinmiyordu.
1998’de henüz kaynayan kýrýk kolunun düþerek yeniden kýrýlmasýna yol açan, ýþýklandýrýlmamýþ park yerinde gerili zincir nedeniyle Ulaþtýrma Bakanlýðý’ný dava edecekti…”11
Kemancý bayanýn bütün bu davranýþlarýnýn arkasýnda yatan kompleks bu vatanýn aslî sahiplerinden biri olduðu vehmidir. Tabii bu durum psikolojik açýdan bir sendrom sorunudur. Açýlan bu davalarýn sonuçlarý ne olmuþtur; bunu bilemiyoruz. Ancak, Devlet’in bir sanatçýya yurt dýþýnda vereceði bir konsere izin vermemesi, o sanatçýnýn kiþiliðinin zedenlendiði ile ne kadar ilgilidir? Bir zincire ayaðýnýn takýlýp düþmesi ve kolunu kýrmasýnýn günahýný bir kamu kuruluþuna yükleme mantýðý da oldukça þaþýrtýcýdýr. Bunlar tabi “tek parti” rejiminde yeterince þýmartýlmýþ “el bebek,gül bebek” liðin,demokraside geçer akçe olmayýþý ile de oldukça ilgilidir.
Talat Halman ile giriþtiði polemiðin sonrasýnda neler olmuþtu, buna bakalým:
“…Faruk Güvenç ve Suna Kan’ da, sonuna kadar savaþýmý sürdürme kararýndaydýlar. Basýnda da yoðun yazý ve tartýþmalar devam ederken, Suna :’Kalk Paþa’ya gidelim’diyordu. Ýsmet Ýnönü, yeni katarakt ameliyatý geçirmiþ, Pembe Köþk’te dinleniyordu. Gerisini Suna Kan’dan dinliyoruz :
‘…Ýþte eski Mevlevî tekkeleri açýlýyordu meselâ. Yani hiç kimse tarihi kýymetlerimize karþý deðil ama, 70’li yýllarda Türkiye’yi tanýtmak için Topkapý Sarayý’nda koskoca Münir Nureddin’ e kavuk giydirip konser verdirmenin Türkiye’yi tanýtýcý bir þey olduðunu halâ sanmýyorum…
…Meselâ Fransýzlar bu gün saraylarýnda eski kýyafetlerle bir konser yapsalar hiç kimsenin aklýna gelmez Fransa geriye dönüyor diye. Ama bizim þu anda öyle bir þansýmýz yok bence. CSO’ nda Dede Efendi Konseri yaptýrtmaya bu nedenle karþý çýktým… Neyse,konuyu Ýsmet Paþa’ya götürdüðümüzü,verdiðimiz yazýyý okurken ‘olacak þey deðil,ayýp ayýp!’ diye söylendiðini hatýrlýyorum…” 12
Bu baský sonuç verir ve Klâsik Türk Mûsýkîsi konseri CSO salonundan Devlet Tiyatrolarýnýn Büyük sahnesine alýnýr. Olayýn böyle sonuçlanmasýnda herhalde Ýnönü faktörününün payý büyüktür. Çok ilginçtir bu konserin gerçekleþtirilmesinden sonraki hafta içinde Talât Halman’ýn Bakanlýðý da biter. Tabii bunda Suna Kan ile yaþadýðý polemiðinin rolü var mýdýr, yok mudur bunu da bilemiyoruz.
Þükür ki þimdilerde artýk ülkede, böylesi anlamsýz diretmeler çok gerilerde kaldý ve artýk kendini bu ülkenin miras yoluyla sahibi olarak gören hastalýklý kafalar,içten içe kriz geçirseler de alenen nefretlerini kusmaya kalkýþamýyorlar. Böyle bir durumun oluþmasýnda emeði olan herkesi saygý ile anýyoruz.
Salih Zeki Çavdaroðlu
9 Mart 201
D Ý P N O T L A R :

1 Bülent AKSOY,”Cumhuriyet Dönemi Musýkisinde Farklýlaþma Olgusu”, Cumhuriyet’ in Sesli Serüveni, Tarih Vakfý Yayýnlarý, Ýstanbul,1999, s.32
2 Milliyet Gazetesi, 26 Kasým 1971
3 A.Turan ALKAN, ”Musiki Vadisinde Dönüp Bir An Geriye Bakýnca”, Aksiyon Dergisi, 24 Nisan 2006, sayý: 594
4 A.Turan ALKAN, ”a.g.e.”
5 A.Turan ALKAN, ”a.g.e.”
6 Prof.Dr.Sadi IRMAK (tercümesi)”Mevlâna Yýllýðý 1968”(http://musýki yolu.blog spot.com)
7 Attilla ÝLHAN, ”Aydýnlar Savaþý”, T.Ýþ Bankasý Kültür Yayýnlarý, Ýstanbul,2004, 1.Baský, s.196
8 Ahmet Rasim KÜÇÜKUSTA,”Bir Klâsik Türk Müziði Hazinesi”, haberx, 4 Þubat 2008
9 “Sanat-Güzellik ve Medeniyetimiz”,www.kalemgüzeli.net
10 “Müziðinizi Ön Yargýlara Kurban Etmeyin”,Zaman Gazetesi,8 Mart 2008
11 Þefik KAHRAMANKAPTAN,”Ýsmet Ýnönü ve Harika Çocuklar”, Ümit Yayýncýlýk, Ankara, 1998, s.208
12 Þefik KAHRAMANKAPTAN a.g.e. s.204

https://ferahnak.wordpress.com/2015/03/10/12-mart-1971-muhtirasi-ile-baslatilan-hareketler-sadece-demokrasiye-degil-oz-musikimize-de-yonelik-despotik-bir-yok-etme-amacli-mudahale-donemidir/?preview=true&preview_id=324&preview_nonce=293a164232



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn sanat ve sanatçýlar kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Endülüs Ýslam Devleti Medeniyeti Ýçinde Elbette Musýki de Vardý
Bir ‘uç Beyi’ : Münir Nureddin Bey
1930’ Lu Yýllarda Musýkimize Yönelik Tasfiye ve Ayar Sonrasý Aralanan Kapý Ýle Tanýþýp Dost Olduðumuz Arap Musýkisi ve Arap Filmleri Maceramýz
Vefatýnýn 21. Senesinde Mûsýkîmizde Bir Ekol, Ýcrâ ve Üslûp Âbidesi: Bekir Sýdký Sezgin
Yahya Kemal Þiiri" Nin Musýkimizdeki Yeri
Osmanlý Mûsýkîsinin Ýpi Çekiliyor
Sadrâzam Râmi Mehmed Paþa ile Müzikolog - Bestekâr Dimitrius Kantemiroðlu Dostluðu
Necip Fâzýl - Nâzým Hikmet
Lâle Devri’ Nin Önemli Bestekârlarý
Büyük Gezginimiz Evliya Çelebi" Nin Seyahatnamesi Ýçinde Yer Alan Musýki Bilgileri Ýtibariyle Akademik Açýdan Ýncelenmeli ve Deðerlendirilmelidir.

Yazarýn Ýnceleme ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Mukaddes Kitabýmýz’daki Âyetler ile Tarihî Veriler Iþýðýnda: Türkiye’de Yahudicilik Hareketleri
Cumhuriyet' Ýn Radikal 'Ýnkilâplarý '' Sürecinde Tarihi Musikimiz de Payýný Almýþtý
Necip Fâzýl" da "Peygamber" Aþký….
2. Adam Ýsmet Ýnönü' Nün Müzik ile Ýliþkisi
Osmanlý Düþmanlýðý Cumhuriyet Hükümetine Osmanlý Arþiv Belgelerini Dahi Hurda Kaðýt Deðerinden Sattýrmýþtý
Yazýlýþýnýn 600. Yýlýnda Süleyman Çelebi" Nin "" Mevlîd" Ý
Ezan Bundan Tam 70 Sene Önce Tekrar ‘rab’ Ça Okunmaya Baþlanmýþtý.
‘ 2. Adam ‘ Ýsmet Ýnönü’ Nün Cumhurbaþkanlýðý Döneminde Kültür, Sanat ve Musýki
Türk Musýkisi' Nin Okullarda Öðretim ve Radyolarda Yayýn Yasaklarý Sonrasýnda Arap Filmlerindeki Müziklerin Müziðimizin Arabeskleþmesine Etkileri
Üçüncü Selim Devrinde Türk Musikisi

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Vefatýnýn 67. Yýlýnda Ziya Osman Saba’ Yý Rahmetle Anýyoruz... [Þiir]
Ýki Bedene Tek Ruh [Þiir]
Adý Konulmamýþ Duygular [Þiir]
Aþk Bir Terennüm Ýse [Þiir]
Hayal Bazan Gerçeði Aþar [Þiir]
Sensizlik Beyitleri [Þiir]
Yaðmuru Beklerken [Þiir]
Her Þey Geçmiþte Kaldý [Þiir]
Vesvese [Þiir]
"" Mâzi Kalbimde Yaradýr "" [Þiir]


Salih Zeki Çavdaroðlu kimdir?

Otuz yýldan fazla bir süredir Geleneksel Türk Musýkisi eðitimi aldým. Üsküdar Musýki Cemiyeti' nde 20 yýl korist - solist olarak görev yaptým. Bu güz Türk Musýkisi üzerine makaleler yazýyorum. (bkz. www. musikidergisi. com)

Etkilendiði Yazarlar:
N.Fazýl , C.Meriç, B.Ayvazoðlu,


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Salih Zeki Çavdaroðlu, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.