..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Yumuþak olma ezilirsin, sert olma kýrýlýrsýn." -Victor Hugo
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Roman > Karakterler Üzerine > Oðuz Tepe




25 Þubat 2015
Þans ve Dans (Ýkinci Bölüm)  
Oðuz Tepe
Yazdýðým ilk romaným.


:AFIA:
Ýkinci Bölüm



I



--- Mehmet Efendi, Haydi! En kötü günümüz böyle olsun. Dedikten sonra kadehini kaldýrýp, rakýsýndan bir yudum alan Selim bey, Mehmet efendiyle sözleþmiþ olduklarý, bilinen yerde buluþmuþlardý. Gün akþama dönerken, ikisi de zamanýn artýk dem zamaný olduðunu biliyorlardý. Masalarýnda bulunan mezelere, yarýlanmýþ olan iki adet içki kadehi eþlik ediyordu. Baþladýklarý derin sohbetlerine kýsa aralar verdikleri zaman, önlerinde duran mezelerden biraz alýp, kaldýklarý yerden sohbetlerine devam ediyorlardý.

--- Ýnsanlarýn iletiþimden ne kadar yoksun kaldýklarýnýn farkýnda mýsýn? Diyerek sözlerine kaldýðý yerden devam eden Selim Bey,

--- Ýletiþim derken, iþaret etmiþ olduðum konunun, insanlarýn karþýlýklý olarak, yüz yüze iken, birbirlerinin ellerini sýkacak kadar samimiyetle hal, hatýr sormayý unutmuþ olmalarýndan bahsediyorum. Anlayabiliyor musun? Diyerek, Mehmet Efendiye baktý.

Mehmet Efendi, karþýsýn da oturmuþ olan adamýn her sözünü tüm dikkatini vererek dinliyordu. Yaþýnýn elliye gelmiþ olmasýna raðmen, tecrübenin insanlarýn yaþlarýyla deðil, yaþadýklarýyla kazanýldýðýný bildiðinden, Selim Bey’in sözlerine önem veriyordu:

--- Haklýsýn Selim Bey. Diyerek onayladý.

Elinde tuttuðu kadehin de bulunan içkisinden bir yudum daha alarak:

--- Artýk ak koyun ile kara koyunu karýþtýrýyorum. Bunun için ne dersin. Deyince. Selim Bey, hafiften gülümseyerek

--- Mehmet Efendi, her insanýn bir renk taþýdýðýna inanýrým. Renklerin de birer anlamý olduðuna inanýrým. Elbiselerde bulunan her rengin her insana da yakýþmadýðýný bilirim. Yapýlacak olan bir dansýn da hangi renk elbiselere yakýþacaðýný da bilirim. Bu nedenle koyunun ne renkte olduðundan çok, hangi renkle karþýna çýkýp dans etmek istediðini anlamak gerek. Dedi. Mehmet Efendi, bu sözler karþýsýnda afallamýþ halde, bakýp durdu. Selim Bey’in ne demek istediðini anlamaya çalýþýyordu.

--- Mehmet Efendi. Sen dans nasýl edilir. Biliyor musun? Diye soran Selim Bey’in karþýsýnda, iyice afallamaya baþladýðýný hisseden Mehmet Efendi, kadehinde duran içkisini, bir seferde içerek bitirip, elinin tersiyle de aðzýný silerek, yüzünü buruþturdu. Daha sonra Selim Bey’in karþýsýnda gülmeye baþladý. Dansýn ne demek olduðundan herkes gibi o da haberdardý. Ýki ay evvel komþularý Hacer Teyzenin kýzýnýn düðününde dans edenleri görmüþtü. Hatta kýzlarýn birbirleriyle dans ettiklerini görünce þaþýrýp kalmýþtý. Selim Bey’in inceden inceye kendisiyle dalga geçmeye baþladýðýný hisseder gibiydi. Eðer böyle bir durum söz konusuysa yeri gelirse bir daha görüþmeme kararýný da almayý aklýndan geçirmeye bile baþlamýþtý. Önünde boþalmýþ olan kadehine içki þiþesinden biraz içki döküp, üstüne de su ilave etti.

--- Amma yaptýn Selim Bey! Dansýn ne olduðunu bilmiyormuþum gibi karþýma geçmiþ sorup duruyorsun. Daha iki ay önce kasabada düðün vardý. Ben de düðündeydim. Diyerek Selim Bey’in kendisine yöneltmiþ olduðu soru nedeniyle, içten içe sitemde bulunuyordu. Selim Bey, elindeki kaþýðýyla önünde duran yoðurttan biraz aldýktan bir süre sonra:

--- Ben sana düðünlerde görmüþ olduðun danslarý sormadým ki. Dedi.

Mehmet Efendi, bunca zamandýr Selim Bey’le çoðunlukla da þu anda bulunduklarý yerde içkiler içip sohbetleri paylaþmýþlardý. Belki Selim Bey gibi lise öðrenimi yoktu ve onun gibi Ýstanbul’da doðup büyümemiþti. Sahil kasabasýnda hiç kimse de kendisine kolay, kolay bey diye hitap etmezdi ama bütün bunlar neyi deðiþtirebilirdi ki? Mehmet Efendi, kendi içindeki bu gelgitlerden kurtulmak için, her insana bir þans verilmesi gerektiðini bilerek, Selim Bey’e;

--- O zaman dans demekle neyi belirtmek istediðini öðrenmek isterim. Selim Bey. Diyerek arkasýna yaslandý.

Selim Bey, Mehmet efendiden gelecek olan cevabý bekleyene kadar, geçmiþ olan süre içerisinde, önünde duran peçetelikten, bir tane peçeteyi çýkarýp eline almýþ, peçeteyi katlayarak üçgen þekline dönüþtürmüþtü bile.

Selim Bey yavaþça kaþlarýný kaldýrarak ve arkadaþýnýn gözlerinin içine bakarak:

--- Mehmet Efendi, hayatýn içinde karþý karþýya kaldýðýmýz öyle anlar olmuþtur ki, o anlarda ölümle mi yoksa hayatla mý dans ettiðimizi anlayamayýz. Bazý zamanlarda ise karþýmýza çýkan kiþilerin, bizle mi dans etmek istediðini o an bilemeyiz, dans etmek istiyorsa da neden ve nasýl dans etmek istediðini bilmek isteriz. Örneðin, senin yüzüne karþý, seni hoþ tutmak için birçok sözler söyleyen birisi, arkaný dönmüþ olduðun anda, senin hakkýnda kötü sözler söylerse, sence o kiþi hareketli ritim[1]ile dans eden dansöze benzer mi, benzemez mi? Diyerek sustu.

Mehmet Efendi, karþýsýnda oturup kendi gibi içmekte olan Selim Bey’le sohbeti esnasýnda masadaki mezelerin içinden, çok sevdiði patlýcan salatasýndan çatalý ile biraz alýp, kendi tabaðýna aktardý. Sözlerine baþlamadan önce, su dolu bardaðýndan bir yudum içtikten sonra, Selim Bey’in gözlerine bakarak;

--- Benzemez mi? Hem de öyle bir güzel benzer ki, Ortadoðu’nun en kývrak dansözüne bile taþ çýkartýr. Diyerek rahatladý.

Mehmet Efendinin içi de, Selim Bey’in sarf ettiði son sözlerinden sonra rahatlamýþtý. Ona bir þans daha vermiþ olmakla ne kadar doðru bir karar verdiðine de içinden sevindi. Mehmet Efendi, bu tür düþüncelere dalmýþ iken, Selim Bey, önünde duran kadehinden bir yudum aldýktan sonra, tabaðýna aktarmýþ olduðu tavuk etinden de bir parçayý, diðer elindeki býçaðýn yardýmýyla küçük dilimler halinde keserek atýþtýrmaya baþladý. Sahil kasabasýnda bulunduklarý için sürekli balýketi yediklerinden, bu köhne meyhaneye geldikleri zaman, çoðu kez tavuk eti yemeyi tercih ediyorlardý. Selim Bey aðzýndaki lokmasýný bitirip, dudaklarýný peçete ile silip, gözlerini Mehmet efendinin gözlerine kilitledi. Mehmet Efendi, ceketinin iç cebinden iki adet sigara paketi çýkarýp, masanýn üzerine býraktý. Daha sonra açtýðý bir sigara paketinin içinden, bir sigara çýkararak, çakmaðýyla yakýp, derin bir nefes çekti ve sigarasýný masanýn üzerinde duran kül tablasýna býraktý. Kül tablasýnda yanan sigaradan yükselmekte olan duman, Mehmet Efendinin yüzünü yalayýp tavana ulaþmadan köhne meyhanenin ortamýnda yok olup gidiyordu.

--- Dans etmesini çok bilmem Selim Bey. Lakin benimle kim dans etmek isterse de, dans teklifini geri çevirmem. Diyen Mehmet Efendi, kül tablasýnda yanar halde bulunan sigarasýndan bir nefes daha çekerek, boþluða savurdu.

Selim Bey boþalmýþ olan kadehini, içki ile doldurduktan sonra gözlerini meyhanenin içerisinde gezdirmeye baþladý. Ýçeride, kendi oturmuþ olduklarý masanýn dýþýnda dört masa daha vardý. Dört masanýn ikisinde birer kiþi oturuyordu, diðer ikisi de doluydu. Tavan da asýlý duran ve yavaþ, yavaþ dönmekte olan vantilatör meyhanenin ortasýna kurulmuþ olan sobadan tüten dumanlarý saða sola savuruyordu. Servis yapan garson çocuk, yanmakta olan sobanýn içine bir odun parçasý koyup sobanýn kapaðýný kapattý. Selim Bey, Önünde duran kadehinden tekrar bir yudum daha aldýktan sonra, Mehmet Efendi’ye dönerek;

--- Dans etmesini öðrenmek zor deðildir. Fakat hangi dansý, ne zaman ve kiminle yapabileceðini çok iyi bilmen gerekir. Bunlara dikkat etmezsen ne olur biliyor musun? Mehmet Efendi. Dedikten sonra sözlerine ara verdi.

--- Bilmiyorum Selim Bey. Ne olur.

--- Þansýný zorlamýþ olursun Mehmet Efendi.

Þans söz konusu olunca, Mehmet Efendinin yüzü yine deðiþti. Yaþamýþ olduðu elli yýl boyunca þansýnýn, kapýsýna uðramamýþ olduðu gerçeði ile bir kez daha, yüzleþmesi gerekecekti. Mehmet Efendi’nin þans konusundaki düþüncesi, hep ayný olmuþtu. Ona göre þans, insana doðduðu andan itibaren verilmiþ olan bir hediye idi. Mehmet Efendi parmaklarýnýn arasýna aldýðý sigarasýndan bir nefes daha çekerek kül tablasýna, bastýrarak söndürdü.

--- Selim Bey, seninle dans etmek isteyen çok kiþi olmuþtur. Onlara ne kadar þans tanýdýn?

Selim Bey, kadehinin üst kýsmýnda gezinen parmaklarýyla daireler çiziyor, yorgun gözlerini, kadehinde gezdirerek ve hafifçe ses tonunu yükselterek;

--- Þansýný zorlayan insan, içeride ne olduðunu bilmediði ve ilk kez gireceði, karanlýk bir odanýn kapýsýný açarak içeri girdikten sonra, ardýndan kapýyý kapatan insandýr. Bu seçeneði kullanan her insan, karþýlaþacaðý durumla ilgili olarak, kendi iç dünyasýnda bu davranýþýnýn hesabýný kitabýný yapmýþ demektir. Onlar zaten þanslarýný fazlasýyla zorlamýþlardýr. Bu tip insanlara da bir kere daha þans tanýmak, onlarýn eline kullanabilecekleri baþka bir karanlýk odanýn da anahtarlarýný vermek demektir. Bu yaþýma kadar, emlak alým satýmý yaparak hayatýmý kazanmadýðým için kendime de öyle bir þans tanýma lüksüm olmadýðýný belirtmek isterim, Mehmet Efendi. Diyerek sözlerini tamamladý.

Ýki arkadaþ, gecenin ilerleyen saatlerinde bedenlerini sokaða atarak yürümeye baþladýlar. Her attýklarý adýmdan sonra ayakkabýlarýndan çýkan sesler, kasabanýn sessizliðine vurulan ihanet damgalarý gibi tak, tak vururken, Ýhanetin en acýmasýz gerçeði kendini gösteriyordu.

Ýhaneti, ihanet yapan, sessizlikti. Özel hayatýnda ihaneti yaþamýþ olan kiþiler daha sonra ihanetin sessizliðiyle baþ baþa kaldýklarýnda sessizlik, ihanetin ömrünü uzatýp sinsi, sinsi yaþamasýna neden olur. Ýhanete uðrayanlarýn yaþamlarýndan nelerin alýnýp götürüldüðünü anlamak bazen bir ömür alýr. Ayrýca kendi iç dünyalarýnda açýlan yaralarýn, ne zaman kabuk baðlayacaðý da bilinmez. Kaldý ki, kabuklarýn baðlandýðý anlar da ise, o kabuklarýn dökülmesi gerektiðinin zamanýnýn gelmiþ olduðunu gösterir. Bu kabuklarýn, vücuttan ayrýlma iþlemi de geçmiþte yaþanýlan ihanetin bir kez daha, hatýrlanmasýna neden olur.



II



Uykusunun gelmesi için elinden geleni yapmasý gerektiðine inanarak, yatmadan önce ýlýttýðý sütü doldurduðu bardaðý eline alarak, yataðýnýn içine girdi. Bir yandan bardaktaki sütünü içerken diðer yandan da kitapçýdan almýþ olduðu aþk romanýnýn birkaç sayfasýný çabucak okumuþtu. Kitabýný okurken beyni, önce gözlerine, sonra da bedenine yorgun düþerek, yataðýnýn yanýnda bulunan sehpanýn üzerindeki gece lambasýndan, yatak odasýna yayýlan ýþýðý kapattý. Iþýðý kapattýktan sonra gözlerini karanlýða alýþtýrma aþamasýný baþarýyla geçerek göz kapaklarýna çöken aðýrlýðýn verdiði gevþeme ile karanlýklar içerisinde beliren ve muz kabuðuna basýp kayan ateþ böceklerinden oluþan bir grubun harikalar yaratan gösterisine tanýklýk edip uyku faslýna geçtiðini sanmýþtý. Gel gelelim, her sanýþ belki de hayatta yaþanýlan her aldanýþa açýlan kapý idi. O kapýnýn açýk halde olmasýnýn da en güzel kanýtý sýrt üstü yatmýþ olan Sibel’in açýk olan gözleri idi.

Sibel uykusunun neden kaçmýþ olabileceði konusunda düþünüp duruyordu. 2000 yýlýnýn son altý ayý içerisinde hayatýndaki en uzun uykusuzluk dönemini yaþamýþtý. O dönemler içinde evliliði zor dönemeçlerden geçmiþti. Bekâr iken evleneceði kiþinin nasýl birisi olacaðýný merak ederdi her genç kýz gibi. Hayalinde yaþattýðý erkek tipi yoktu, yoktu ama yinede meraktan kendini kurtaramazdý. Ýnsanlarýn dýþ görünüþlerinden daha çok iç dünyalarýna önem veren birisiydi. Bu þekilde düþünmesine neden olabilecek bir sürü geçerli düþüncelere sahipti. Ýnsanlarýn dýþ güzelliklerinin geçici, iç güzelliklerinin ise kalýcý olduðuna inanýrdý. Evleneceði kiþinin de hayatýnda, geçici deðil kalýcý olmasý gerekirdi.

2000 yýlýnýn Mayýs ayýnda Cemal ile görücü usulü bir evlilik yapmýþtý. Ailesinin ýsrarlarýna boyun eðerek evlenmiþti. Israr eden ailesi deðil de Cemal olsaydý, onunla evlenmeyeceðini biliyordu. Ailesini çok sevdiði için onlarý kýramamýþtý. Hayata bakýþ açýsýnýn deðiþmesine neden olan, o eski þanslý zamanlarýnýn devam edeceðini zannediyordu. Evliliðinin ilk altý ayýnda Cemal’le aralarýnda çok fazla sorun çýkmamýþtý. Sessiz sedasýz bir þekilde sürüp gitmekte olan evliliðinin altýncý ayý dolduðunda, kendi kadýnlýk gururuna karþý yapýlan ihanet sessizlik içinde her þeyden habersiz olarak ikinci ayýný tamamlamýþtý.

Cemal tarafýndan baþka bir kadýnla aldatýlýyor olmasýnýn farkýna vardýðýnda, kendisinin ne kadar yalnýz olduðunu fark etmiþti. Yalnýzlýk hissi de kendisini, ihanetin sessizliðine ortak etmiþti. Ýçin de giderek artan yalnýzlýk hissi, taþýyamadýðý yük olarak sýrtýnda giderek aðýrlaþýyordu. Cemal nasýl olur da böyle bir ihanete kalkýþabilirdi? Hiçbir zaman baþka bir kadýnla kendisini kýyaslamayan bir yapýya sahipti. Böyle bir yapýya sahip olmasýnýn en büyük nedenlerinden biri de kendisine olan güveniydi. Keþke Cemal’in de kendisine olan güveni konusunda sorunlarý olmasaydý. Evliliðinde yaþamýþ olduðu ihanetin karþýsýnda ödün vermeden tavýr sergileyerek, ilk fýrsatta avukat tutarak boþanma davasý açtý. O günden sonra da Cemal, araya aracýlar koyarak yüz yüze görüþebilmek için her yolu denese de artýk çok geçti. Cemal ile yüz yüze gelerek karþýlaþmýþ olduklarý tek yer, 2000 yýlýnýn Kasým ayýnýn ortalarýnda boþanmak için hâkim karþýsýna çýktýklarý mahkeme salonuydu. Hâkim tek celse süren duruþmada boþanmalarýna karar vermiþti.

Sibel boþanma kararýnýn ardýndan, yeniden kuracaðý kendi hayatý hakkýnda yeni kararlar almýþtý. Ýlk aldýðý karar bundan sonra tek baþýna yaþamaktý. Yeni hayatýnda kararsýzlýklara yer yoktu. Almýþ olduðu ikinci karar da buydu. En son aldýðý karar ise artýk kimseyle evlenmeyecek olmasýydý. Almýþ olduðu bu kararlardan vazgeçmeyecekti. Ailesine yeni kararlarýný açýkladýðýnda, onlardan saygýyla karþýlamalarýný bekledi. Ailesi de üzgün olan kýzlarýnýn daha fazla üzülmemesinden yanaydý. Bu nedenden dolayý, almýþ olduðu kararlara saygý duyarak kabul etmiþlerdi. Kýzlarýnýn yeni kuracaðý hayatýnda, mutlu olmasýný istiyorlardý. Erkek kardeþi de her zaman ablasýnýn yanýnda olacaðýný söylemekle kalmamýþ birde kendisine söz vermiþti. Ýlk olarak evli iken oturmuþ olduðu ve ailesinin de oturmakta olduðu Kadýköy’den taþýndý. Avrupa yakasýnda Beþiktaþ’ta ev tutarak yeni hayatýn da ilk adýmlarýný atmýþ oldu. Boþanma sürecinden sonra karþýlýklý olarak evde bulunan eþyalarý eþit þekilde paylaþmýþlardý. Kendisine düþen eþyalarý, ikinci el eþyalar alan bir dükkânda satmýþtý. Yeni taþýnmýþ olduðu evine, yeni eþyalar aldý. Ev ile ilgili olan eksiklikleri tamamlamasýnýn ardýndan, kendine yeni elbiseler almaya baþladý. Ailesinin ekonomik durumu iyiydi. Tek baþýna yaþama kararý almasýnýn, arkasýnda yatan esas nedenlerden birisi de buydu. Ailesinin kendisine sunduðu ekonomik desteðin yaný sýra manevi yönden de gerekli olan desteði de alýyordu.

Boþanmasýnýn üzerinden beþ yýl geçmiþti. Yeni evinde kurduðu yeni hayatýnýn keyfini çýkartmaya yavaþ, yavaþ baþlamýþtý. Baþýndan geçen evliliði ile ilgili kendi þansý konusunda, kendisiyle iç hesaplaþma yapmýþtý. Þansý kendisini yeniden dansa davet edeceði ana kadar bekleyip duracaktý. Kolundaki saatine baktýðýn da, saat 02.00 idi. Yataðýnda, sað tarafýna dönerek sað elini, baþýný koyduðu yastýðýnýn altýna soktu. Sabah 07.00’ de çalacak olan cep telefonunun ikaz sesini duyacaðý ana kadar da göz kapaklarý kapalý kalacak þekilde, rüyalar âlemin de yolculuða çýktý.

Ýlk olarak yaþanýlan her þey, ileride tekrar edeceði ana kadar, hayatýn not defterine unutulmaz anlar olarak kaydýný düþmeye devam edecekti. Ýstanbul, 24 saat uyumayan þehir olarak, ününe ün katarken, þehrin yarý uyanýk olan yerleþim bölgelerinde ise yarý uyanýk halde olan bedenlerin, iþgal ettiði yataklarda kýpýrdanmalarda olaðan sayýlmaya baþlanýyordu.



III



Yatakta sýrtý, yanýndaki kadýna dönük vaziyette yatmakta olan adam, kýzýl saçlý kadýnýn omuzlarýnda dolaþan parmaklarýný hissettiðinde, yatakta dönerek sýrtüstü yatmaya baþladý. Kýzýl saçlý kadýn, adamýn açýkta kalmýþ olan göðsünün üzerinde parmaklarýný gezdirmeye devam etmesi üzerine, adamýn göz kapaklarý yavaþça açýlmaya baþladý. Gözlerini açan adam, kýzýl saçlý kadýný karanlýkta fark etmeye baþladýðýnda kýsýk bir sesle:

--- Caným lütfen! Dedi.

Adamýn dudaklarýndan sarf edilen lütfen kelimesi, kýzýl saçlý kadýnla adam arasýna çekilmek istenen duvar misali yatak odasýnýn duvarlarýnda yankýlandý. Kýzýl saçlý kadýn, ayný yataðý paylaþtýðý adamýn lütfen kelimesini ilk baþta umursamadý. Parmaklarýný adamýn göðsünde, tekrar gezdirmeye baþladý. Adam göðsünde dolaþan kýzýl saçlý kadýnýn parmaklarýný yeniden hissettiðinde, yine ses tonumu yükseltmeden uyarýcý bir ifadeyle;

--- Türkan. Derken yatakta soluksuz bekledi. Kýzýl saçlý kadýn, kýkýrdayarak:

--- Efendim, aþkým!

--- Rahat dur. Dediðinde ise kýzýl saçlý kadýn, adamýn göðsünden parmaklarýný çekmeyerek:

--- Neden rahat duracakmýþým?

--- Ben böyle olmasýný istiyorum da ondan. Diyen adamýn, nihayet uykusunu bölmeyi baþarmýþtý. Kýzýl saçlý kadýn:

--- Sadece senin istemenle olmuyor. Diye mýrýldanarak, inatla adamý kýzdýrmaya devam etti. Adam, yanýnda yatan kadýnýn dudaklarýnýn arasýndan çýkan, son sözleri karþýsýnda, karanlýk odanýn belli belirsiz olan tavanýna gözlerini dikerek:

--- Bu ne demek oluyor þimdi? Diye sordu. Kýzýl saçlý kadýn, adamýn kulaðýna:

--- Hakan seninle seviþmek istediðimi anlamýyor musun?” Diye sitemde bulundu. Bunun üzerine Hakan, yapmacýk gülümsemesini gizlemeye çalýþtý. Türkan’ýn bunu anlamasýnýn olanaksýz olacaðýný da çok iyi biliyordu. Türkan’a baþýný çevirerek, “Ne zamandýr, istenilen adam oldum? Bunu öðrenmek isterim.” Dedikten sonra odada soðuk bir rüzgâr esmiþ gibi kanýnýn çekildiðini zannetti.

En son tartýþmýþ olduklarý an gözlerinde canlandý. O gün tartýþmalarýnda, eþine sert þekilde çýkýþlarda bulunmuþtu. Tartýþmalarýna neden olan konu da, haklý olduðunda ki ýsrarý, eþinin de buna karþý çýkýþý, kendisini çok sinirlendirmiþti. Eþi hiçbir zaman kendi babasý gibi olamazdý. Babasý gibi olmak içinde bu zamana kadar olumlu adýmlar atmayý da hiç denememiþti. Söz konusu olan þýmarýklýðý olduðunda eþinin babasýna çok benzemesini isterdi. Oysa eþinin, babasý gibi hoþgörülü davranmasýný beklerken, aksine kendisine dersini vermeye cüret eden ve cüret ettikçe de kabalaþýp, küstahlaþan kalitesiz bir insan olduðunu görmüþtü. Kaliteden yoksun olan insan kim olursa olsun, kendi ölçütlerine göre, iþe yaramaz asalak birisiydi.

--- Hakan biliyor musun, her geçen yýl, sana olan inancým azalmaya baþlýyor. Yýllar geçtikçe de bu adamla mý evlenmeyi hak ettim diye de son zamanlarda bayaðý düþünmeye baþladým. Diyerek, parmaklarýný onun göðsünden geri çekip, yataðýn da onun gibi sýrt üstü yatmaya baþladý.

--- Peki, Yýllardýr senin þýmarýklýklarýnýn dozunun azalacaðý yerde artmýþ olmasýný fark edemiyor musun? Artan þýmarýklýk dozunu ayarlamam konusunda gerekli olduðuna inandýðým, uyarýlarým karþýsýnda hiç mi aklýna getirip de kendi kendine; Ben kimim? Yaþým kaç? Bu yaþýma geldim ama þýmarýklýðýmdan ödün veremedim. Tarzýnda sorularý sormuyor musun? Diyen Hakan, zývanadan çýkmaya baþladýðýný hissediyordu.

--- Hakan yeter! Daha fazla konuþarak sinirlenmek istemiyorum. Sýrtýný dön ve uyumana devam et. Diyerek kendisine de seviþmek konusunda ýsrarcý davrandýðý için kýzýyordu. Kýsa bir sessizlikten sonra Hakan, kýzgýn bir ifadeyle:

--- Tabi iþine gelmedi deðil mi? Ýþine gelmediðinde kaçacak yer arýyorsun. Bu durumlarda kaçmak yerine kabullenmeyi bir kere denemiþ olsaydýn. Þu an seninle tartýþýyor deðil, seviþiyor olurduk. Ama sen dediðim dedik tavrýnla devam edip, kaçmak için her þeyi ayarlayýp, 2 gün sonra da hiçbir þey olmamýþ gibi davranýp, yüzsüzce yaþamaktan yana olan birisin. Bence son sözlerimi iyi düþün, derim. Diyen Hakan, yattýklarý yataktan kalkarak holden geçip, evin giriþinde bulunan mutfaktaki sigara paketini almaya giderek, hýrsýný sigaradan çýkartmaya baþladý.

Türkan, yattýklarý yatakta tek baþýna kalýnca, sessiz bir þekil de aðlamaya baþladý. Þýmarýklýðý yeniden gündeme gelmiþti. Þýmarýk olmasýnýn suçu kendisinde mi, yoksa kendisini þýmarýk olarak büyüten anne ve babasýnda mýydý? Þýmarýk olmak aileden gelen, kalýtýmsal bir hastalýk mýydý? Ya da kalýtýmsallýk ile ilgisi olmayan, baþlý baþýna baþka bir hastalýk mýydý? Bu sorularýn yanýtlarý olmasý gerekiyordu. Gözlerinden akmakta olan gözyaþlarýný avuç içleri ile sildikten sonra yataktan kalkarak, Diz kapaklarýnýn üzerine kadar inen þeffaf geceliðiyle banyoya giderek yüzünü yýkadý. Banyoda yüzünü yýkadýktan sonra havluyla yüzünü kurutarak tekrar gelip yataklarýna yattýðýnda, yatak odasýnýn kapýsýný aralayýp içeri girmekte olan eþinin de yataða yatýp kendisine sýrtýný dönüp, uyumaya baþlamasýyla, gergin geçmiþ olan geceye gözlerinden akan yaþlarla nokta koymuþ olmasý, kendisini çok üzen bir durum olmuþtu.

Sonbahar mevsiminin son ayý olan Kasým ayýnýn son günleri, hazan mevsimine yakýþan hüzün yaðmurlarýný yeryüzüne býrakýrken, gelecek olan Kýþ mevsiminin ilk ayý olan Aralýk ayý da, insanlar arasýnda bulunan kapalý kapýlarý aralamak için gelmeye hazýrlanýyordu.

Ýstanbul kýþ mevsimini karþýlamaya hazýrlanýrken, eskisi kadar özen göstermiyordu. Küresel ýsýnma bu hazýrlýklarýn üstün körü yapýlýyor olmasýnda büyük söz sahibi oluyordu. Seneler önce Titanic isimli dev yolcu gemisine kafa tutan buzullar, son yýllarda güneþe dondurma kývamýnda tatlar sunarak, güneþin her yalayýþýnda eriyip yok olmaya doðru ilerliyorlardý. Erimeye yüz tutan buzullarýn, tükeniþine sadece güneþin iþtahýný sorumlu göstermek haksýzlýk sayýlýrdý. Güneþ dýþýnda insanoðlu da buzullarýn eriyip gitmesinde katkýlar saðlýyordu. Ýnsanoðlu bir yandan buzullarýn erimesine katkýlar saðlarken, diðer yandan da kendi aralarýndaki iletiþimi saðlayan dostluk köprülerinin ayaklarýna dinamitler koyup, dinamitleri de teker, teker patlatýyorlardý. Bazý geceler, gökyüzünde rengârenk görüntüler sunan havai fiþeklerin görsel þölenine dönüþen etkinlikler, aslýnda insanlýðýn tükeniþinin hüzünlü bir þölenine katký saðladýklarýnýn bilincinde deðillerdi.


[1] Ritim: Süre kavramýndan türemiþtir. Etkisi yalnýz müzik ve diðer sanatlara deðil, bütün evrene egemendir.



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn karakterler üzerine kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Þans ve Dans (Sekizinci Bölüm)
Þans ve Dans (Altýncý Bölüm)
Þans ve Dans (Onbirinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dokuzuncu Bölüm)
Þans ve Dans
Þans ve Dans (Üçüncü Bölüm)
Þans ve Dans (Yedinci Bölüm)
Þans ve Dans (Onuncu Bölüm)
Þans ve Dans (Beþinci Bölüm)
Þans ve Dans (Dördüncü Bölüm)

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Umudun Adý Var. [Öykü]
Yaþam Parký [Öykü]
Dikmek [Deneme]
Telaþe Memurluðu Sýnavý [Deneme]
Yaþým Tuttu. [Deneme]
Takýlmak… [Deneme]
Boyumun Ölçüsünü Aldým. [Deneme]
Yazdým. [Deneme]
Oyunbozanýz. [Deneme]
Bir Sen Kaldýn. [Deneme]


Oðuz Tepe kimdir?

. . . . .


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Oðuz Tepe, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.