Yazý uzayacak endiþesiyle bundan önceki yazýmda, "Osmanlýca nasýl doðmuþtur, nasýl bir dildir?" konusuna olabildiðince kýsa göz atmýþtýk. Bugün gündeme getirilmesindeki amaçlarý bu yazýya býrakmýþtým.

Sarayýn gözdelerinden Kadir Mýsýrlýoðlu adýyla maruf ulema hazretleri buyurmuþlar: "Harf inkýlabý köpekliktir."

Kendileri Türk tarih araþtýrmacýsý, Sebil Yayýnevi kurucusu ve sahibi, Ýlim ve Ýrfan Vakfýnýn baþkaný olup geçmiþte Milli Türk Talebe Birliði yöneticilerinden ve Komünizmle Mücadele Derneðinin gözü pek aktivistlerindenmiþ.

K.M.Derneði'nin 6-7 Eylül 1955'te, Ýstanbul'da azýnlýklara yöneliklik utanç verici saldýrýdaki rolü, sonraki yýllarda ise iki derneðin de solculara her fýrsatta "Allahüekber, tekbir!" diyerek vahþice saldýrýlarý bizim kuþaðýn belleðinde capcanlýdýr.

Kanlý Pazar, TÝP'in Doðu Mitingleri, TÖS'ün Kayseri kongresindeki öðretmenleri ateþe verme giriþimleri vb... O zamanlar, bu tür eylemlerde, milliyetçiler, ülkücüler, Ýslamcýlar kol kolaydý. Siyasal iktidar ve ordu onlarýn arkasýnda kale gibi durur, solcularýn baþýna gelmedik bela kalmazdý. O günün yeni yetmeleri, gençleri, þimdi iktidarda.

Bugün "Osmanlýca Osmanlýca" diye tutturanlarýn geçmiþine kabaca göz atmak için bu giriþi yapmak zorunda kaldým. Yazý uzayacak da hiç okunmayacak korkusu da dürtüyor bir yandan.

Þimdi bu zevatýn bebelerden dedelere, ninelere kadar Osmanlýca diye dayatmalarýnýn nedenlerini dilimin ve mantýðýmýn elverdiði ölçüde çeþitli baþlýklar altýnda anlatmaya çalýþayým. Ýsteyen okur okumaz, beðenir beðenmez ama aktarmak boynumun borcu. Bu ülkenin mürekkep yalamýþ bir kadýný olarak sorumluluklarla mezara gidemem. Kabir azabýný bu dünyada kendi kendimize reva görenlerdeniz ne de olsa... Bizim kitapta çalmanýn her türü haramdýr, günahtýr; bilgi de olsa kafa kutusunda, kafa kasasýnda saklamak günahtýr.

Osmanlýca dayatmasýndaki amaçlar:

1-Ekonomik çýkarlar:
Arapça öðrenmiþ olan Ýmam Hatiplilere yeni iþ alanlarý yaratmak, yeni bir sektör oluþturmak.

Þimdiden internette Osmanlýca kurslarýnýn, kitaplarýnýn reklamlarý yaygýnlaþtýrýlmaya baþladý.

Nurcu Hayrat Vakfýyla Milli Eðitim Bakanlýðý arasýnda daha 2013'te bir anlaþma yapýlmýþ ve 5 yýl uzatýlmýþ. Eðitimi bu vakýf üstlenecek, maaþlar bizim vergilerden demek ki. Anlaþmaya göre 81 ilin valisiyle iþbirliði yapacaklarmýþ. MEB'te bu iþi bilen öðretmen sayýsý 100 imiþ. Bebelerden dedelere kime yetsin? Þimdiden 9 bin öðretmen yetiþtirmiþ bile bu vakýf.(http://www.radikal.com.tr/turkiye/osmanlica_ogrenim_hayrati-1248312)

En azýndan kitap, dergi, daðýtým, kurs yerleri için yer kiralama... Benim aklýma asla gelemeyecek, sinekten yað çýkartýrcasýna icat edilen baþka gelirler... Gelsin nur yüzlü paralar...

Sanayi ve tarým sektörünü sürekli baltalayarak üreten deðil, tüketen toplum yaratýrken, yoksul kesim sadakaya alýþtýrýlýp biata zorlanýrken doðan iþsizlik sorununu böylesi kültürel amaçlara da hizmet edecek yollarla çözmeye çalýþmak da bu kapsamda ele alýnabilir.

2-Psikolojik, sosyolojik, kültürel amaçlar, çýkarlar:
Artýk bizim dilimizde de kullanýlan Latinceden gelen Mobbing sözcüðüyle ifade edilen baský, taciz, sýkýntý verme, rahatsýz etme yoluyla psikolojik þiddet...

Her ne kadar zengin bir edebiyat yaratmýþsa da bugün ölü bir dil olan, dünyada bilimsel, kültürel hiçbir geçerliliði olmayan bir dili, bugünün gençlerinin iman zoruyla bile olsa severek, isteyerek öðreneceðini düþünebiliyor musunuz?

Edebiyat öðretmenleri bilir. Edebiyatýmýzýn Divan Edebiyatý diye bir dönemden geçtiðini öðrensinler, kabaca fikir sahibi olsunlar diye kýrk takla atardýk çocuklarýn önünde. Ýstediðin kadar bulmacaya çevir, ergen çocuðun birincil ilgi alaný olan aþk meþk beyitlerinden yararlanan, dramatizasyon falan öðretmenlik sanatýnýn her yöntemini kullan, þaklabanlýk yap sýnýfýn tümünün ilgisini çekenin alnýný karþýlarým.

Bence gerek yok ama ilgi duyanlar, üniversitede o alana kaymak isteyenler için liselerde seçmeli ders olarak okutulsun. Amaçlanan bu deðil ama. Zorunluluk. Arap abecesine de geçerek geriye doðru, bilinç deðiþimini yaratmak, gelecek düþüncesiyle baðý kopartmak, düþünme dinamiðini, tekerleði geriye çevirmek gibi geriye çevirmek. Ne kadar baþarýrsak o kadar kârdýr mantýðý.

Ýnsan doðasý ileri gitmeye kurgulanmýþtýr. Karþý devrim, muhafazakarlýk totaliter, despot olmak zorundadýr. Var olandan daha iyisi, daha çok adaleti, daha az sömürüyü, insana daha çok yatýrýmý gerektirir ve muhafazakarlýðýn, din tacirliðinin doðasý bunun tam da tersini ister. O hep çobandýr, toplum da sürü.

Totaliterlik, denenmiþi, köhnemiþi var olanýn yerine koymaya çalýþýr. Koyun gibi güdemem endiþesiyle matbaayý, bilimi, resmi, heykeli, elektriði yüzyýllarca imparatorluða sokmamýþ, denenmiþ, köhnemiþ totaliter bir sisteme geri dönmek ancak zor ile mümkündür.

Dil ile ilgili bu amaçlarý, 4+4+4 ile nüfusun yarýsý kadýnlarý eðitim dýþý býrakma, erkek çocuklarý ucuz iþgücüne itme... Orta dereceli okullarý Ýmam Hatip Okullarýna dönüþtürme... Karma eðitimi kaldýrma... Anaokullarýndan baþlayarak din derslerini zorunlu kýlma gibi eðitim politikalarýyla birlikte düþününce hedefin Sünni, Vahabi Arap kültürü, yaþam biçimi olduðunu anlamak için kahin olmaya gerek var mý?

Son 7 yýlda, kadýna yönelik þiddetin yüzde 1400 artýþýnda her alanda uygulanan bu tür politiklarýn rolü yadsýnabilir mi?
Sürekli öteki dünyada cezalandýrma korkusu içinde, diliyle kültürüyle, yaþam tarzýyla çaðdaþlarýndan uzaklaþtýrýlarak yaþamaya zorlanan gençlik, kadýnlar, uygar erkekler bu zorbalýða ne diyecek?
Yaþayanlar görecek.

3- Politik çýkarlar, amaçlar:

Yukarda kýsaca belirttiðimiz, eðitim alanýnda, yönetenler tarafýndan dayatýlan, çoðaltýlabilecek bu olumsuz geliþmelere, örneklere politik alanda yapýlanlarý da eklemek, birlikte düþünmek zorundayýz.

Demokratik ülkelerde asla görülmeyen, savunma, delillendirme, yargýlamada yapýlan hukuksal düzenlemeler...

Makul þüpheli kavramý ve diðer yetkilerle polise tanýnan þiddet hakký...

Ordunun benzer amaçlarla yeniden düzenlenmesi...

Demokratik hak arama yollarýnýn, gösteri, yürüyüþ, toplantý haklarýnýn kýsýtlanýp her türlü þiddete, gencecik çocuklarýn katline seyirci, analarýn feryadýna duyarsýz korkak bir toplum yaratýlmasý...

Tek tip, biat etmiþ bir medya, basýn-yayýn yaratýlmasý...
Erki elinde tutan belirli bir azýnlýðýn görülmemiþ boyuttaki yolsuzluklarýnýn ört bas edilmesi...

Her türlü yalanýn, riyanýn, hýrsýzlýðýn uðursuzluðun baþ tacý edilip "Kötü, ayýp, haram, günah" gibi kavramlarýn ters yüz edilmesi, kadim erdemlerin katledilmesi...

Evet bunlar, bütün bunlar politik çýkarlardýr.

Gittiði yere kadar giden bir yönetim ve þiddeti belirsiz acýlara gebe bir toplum...

Þimdi, Leh yazar Sienkiewicz'in ünlü romaný Quo Vadis?'in sayfalarýný çevirelim.

Aziz Petrus'un, Roma'dan Neron'un zulmü yüzünden kaçarken çoktan çarmýha gerilmiþ Ýsa'ya rastladýðýnda, þaþkýnlýkla sorduðu soruyu hem yönetenlere, hem yönetilenlere soralým:

Petrus: "Quo Vadis?" (Nereye gidiyorsun?)

Ýsa: "Roma'ya, yeni baþtan çarmýha gerilmeye gidiyorum çünkü sen benim kurtaracaðým insanlarý býrakýp kaçýyorsun."

Gökten üç elma düþmüüüþþþ.... Biri Neron'un, biri Ýsa'nýn, diðeri de kaçmaya koyulmuþ Aziz Petrus'un baþýna...

QUO VADÝS???...

NOT: Bir önceki yazýnýn linkleri:
http://www.izedebiyat.com/yazi.asp?id=119973
http://blog.milliyet.com.tr/ah-osmanlica--ille-de-osmanlica-/Blog/?BlogNo=483212
http://blog.radikal.com.tr/egitim/ah-osmanlica-ille-de-osmanlica-82907
http://vildansevil.blogspot.com.tr/2014/12/ah-osmanlca-ille-de-osmanlca-yeni.html

18.12.2014
Vildan Sevil