..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
Her þey ancak sevgiyle satýn alýnabilmelidir. -Andre Gide
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Dinsel > M.Nazým Güler




15 Ekim 2014
Dýmýþtad Yatýrý Þeyh Maksud Kimdir?  
M.Nazým Güler
Dýmýþtad Yatýrý Þeyh Maksud’ un asýl adý Seyid Ali’dir. Babasýnýn adý Seyid Muhammed’ tir. Onun sekizinci atasý olan Seyid Hasan, kardeþi Seyid Mustafa ve Seyid Halid ile daha önce Dikan Köyünde oturuyorlardý. Ne yazýk ki, bu köyün yeri henüz tam tespit edilemedi. Ancak Seyid Halid, Dikan Köyünde kalarak, orada yaþamayý tercih ederken, diðer iki kardeþi Seyid Hasan ve Seyid Mustafa oradan ayrýlarak, bilinmeyen bir nedenle Qediþt (Kadýþt-Kýrým) Köyüne gelip yerleþiyorlar.


:AHEA:
DIMIÞTAD YATIRI ÞEYH MAKSUD KÝMDÝR?

Dýmýþtad Yatýrý Þeyh Maksud’ un asýl adý Seyid Ali’dir. Babasýnýn adý Seyid Muhammed’ tir. Onun sekizinci atasý olan Seyid Hasan, kardeþi Seyid Mustafa ve Seyid Halid ile daha önce Dikan Köyünde oturuyorlardý. Ne yazýk ki, bu köyün yeri henüz tam tespit edilemedi. Ancak Seyid Halid, Dikan Köyünde kalarak, orada yaþamayý tercih ederken, diðer iki kardeþi Seyid Hasan ve Seyid Mustafa oradan ayrýlarak, bilinmeyen bir nedenle Qediþt (Kadýþt-Kýrým) Köyüne gelip yerleþiyorlar.

Seyid Ali, Kadýþt Köyüne yerleþen bu iki kardeþten Seyid Hasan ‘ýn soyundandýr. Yani silsilesi þöyledir:
Seyid Hasan oðlu, Seyid Mahmud oðlu, Seyid Hasan oðlu, Seyid Mahmud oðlu, Seyid Ýsmail oðlu, Seyid Hasan oðlu, Seyid Mahmud oðlu, Seyid Muhammed oðlu, Seyid Ali þeklindedir.

Seyid Ali, Qediþt-Kadýþt köyünde kendi halinde bir insan olarak, öyle mütevazi bir hayat yaþýyormuþ ki, köylüleri, ona, “Aliko” diye hitap ederlermiþ.

Onun zamanýnda insanlar, Hac’a, ancak hayvan sýrtýnda gidebiliyorlardý. Bir seferinde, yine bu köyden bir kafile hacý adayý yola düþmüþler. Herkes hac vazifelerini yerine getirip dönüþ hazýrlýklarýný yaparken, kafileden birinin hayvaný orada ölmüþ, parasý bitmiþ olarak kafileden kopmuþtur. Kadiþt kafilesi arkadaþlarý da onu arayýp bulamayýnca, çaresiz onsuz yola düþmüþler. Yoksa onlar da periþan olacaklardý.

Kadiþt köylü, saða sola çaresiz koþuþtu, yardým edecek birilerini ararken nur yüzlü aksakallý bir dedeye rastlayýnca büyük bir umutla ondan yardým diliyor. Derdini bu nurlu dedeye açýp, burada yabancý olduðunu, kendisine bir yol göstermesi ve yardýmcý olmasý için ona ricada bulundu.

Meðer bu nurani yüzlü dede de bir ermiþ kiþiymiþ. Soruyor Kadýþt’ lý hacýya; nerelisin, diye. O da; ben, Kadiþt Köyündenim, deyip köyün yerini, mýntýkasýný tarif ve izah ediyor ona. Nurani yüzlü dede gülümsüyor ve ona diyor ki; senin derdine ancak çare olabilecek bir köylün var burada, sen niye ona gitmiyorsun ki, diyor. Kadýþtlý köylü, afalýyor ve diyor ki, benim köylülerimin kafilesi, beni bulamayýnca gitmiþler, kimse yok ki baþka, diyor. Nurani dede, o dediðim zat, sizin kafilenizden deðil, adý da Seyid Ali’ dir. Her Cuma Günü köyünden gelir, burada Cuma Namazýný kýlar ve ayný gün köyüne döner, dedi. Kadýþtlý köylü daha da þaþýrýyor ve bizim köyde bu isimde bir kimse yoktur ki, diyor. Nurani dede, yine gülümseyerek; tabii, siz orada, ona, ”Aliko” diyorsunuz. Bak sana, ona gidecek yolu da göstereyim, diyor.

Kadýþtlý köylü þaþkýn gözlerle anlatýlanlarý dinliyor. Dede diyor ki; þu karþýdaki ufuk çizgisindeki serap (leylan) ý görüyor musun; o serap(leylan)ýn orta yerinde camii gibi bir yükselti görünüyor. Ýþte o, velilerin camisidir. Bugün de Cuma’dýr ve her Cuma Günü, Seyid Ali gibi, her yerden veliler gelirler ve bu camide Cuma Namazýný kýlarlar.

Þimdi sen de erken gitmelisin; o caminin tam karþýsýnda, kumlarý eþeleyip kendini içinde saklayabileceðin kadar bir çukur aç ve çevreden dikenli çalýlardan toplayýp üstünü ört ki, dýþardan görülmeyesin. Yerini alýp beklemeye baþla; her yerden veliler gelecektir ve en sonda Seyid Ali gelecektir. Yeþil külahlý, beyaz sarýklý, þöyle sakallý, böyle cübbeli, deyip köylüye onu tarif ediyor. Sakýn telaþ yapmayasýn, namazdan sonra en son yine o çýkacaktýr, diyor. Ýþte o anda, yerinden fýrlayýp onun ayaklarýna kapanýp sýký sýkýya ona sarýlacaksýn. O, ne derse desin, sakýn onun ayaðýný býrakma ve ondan, çaresizliðine çare olmasýný ýsrarla rica edeceksin. O sana yardýmcý olacaktýr, dedi.

Kadýþtlý köylü denilenleri yapar. Seyid Ali camiden çýkar çýkmaz ayaklarýna sarýlýr, derdini, çaresizliðini söyler ve ondan ýsrarla yardým diler. Seyid Ali, bakar ki, kurtuluþu yoktur; ona der ki, yardým edeyim ama, korkarým sýrrýmý ifþa edeceksin; bu konuda bana kat’i söz verebilir misin, der. Çok çaresiz ve periþan durumda olan köylüsü, yeminle söz veriyor ona; asla sýrrýný açýklamayacaðým, diyor.

Seyid Ali, köylüsüne, kalk, diyor; onu sað elinden tutarak, ona; sað ayaðýný sað ayaðýmýn üzerine koy ve gözlerini kapatýp besmele çek; sonra gözlerini aç, diyor. Kadýþtlý köylü denileni yapýp gözlerini açtýðýnda sað ayaðýný Kadýþt Köyünün merasýna attýðýný görür. O, köyüne bir adýmda gelmiþtir. Þaþkýnlýk, telaþ, sevinç gibi karmaþýk duygularla evin yolunu tutarken, köylüleri, hacý olarak onu karþýlamaya geliyorlar ve o, yanýnda hayvaný olmadan, nasýl gelebildiðini bir þekilde izah edip durumu kotarýyor. Kimseye inandýrýcý gelmese de, o artýk bir hacý olduðu için ne dediyse onu doðru kabul ettiler.
Aradan yýllar geçiyor. Yörenin en zengini olan bir ailenin bir genci, aileye özgü ölümcül irsi bir hastalýða yakalanýyor. O hastalýða yakalanan tüm gençleri ölmüþtür. Zengin aile, bu gençleri de ölebilir telaþýyla çocuklarýný, nerede bir hekim ismi duydularsa, her yere götürüyorlar onu, ancak bir çare bulamýyorlar. Bu genç, çok sevimli biriymiþ; herkes gibi, o Kadýþtlý köylü de onu çok seviyormuþ ve ona bir þey olacak diye çok telaþlanýyor. Ýþte tam böyle telaþlý bir ortamda, bir anda aklýna Seyid Ali geliyor ve ona verdiði sözü unutarak, sevinçle gencin ailesine diyor ki; neden Seyid Ali’ye baþvurmuyorsunuz ki, o beni bir adýmda haçtan köyüme atmýþtý, der.

Gencin ailesi, buna sevinecek yerde, Seyid Ali’ ye öfkelenirler ve ailemizden kaç kiþi bu hastalýktan öldü; nasýl olur da o, elindeki böyle bir imkâný bizden esirgeyip imdadýmýza gelmedi, diye kýzdýlar. Ondan yardým isteyeceklerine, onu, o zamanki Osmanlý mülki amirine þikayet ediyorlar; o, sahtekar bir sihirbaz olup dindar halký kandýrýyor, diye.

O anda Seyid Ali, yani köyün “Aliko” su, Dýmýþtad civarýndaki bir tarlasýnda çalýþýyormuþ. Osmanlý mülki amiri (Paþa olabilir), beraberinde bir müfreze asker, gencin ailesi ve tüm Kadýþt mukimleri ile birlikte, Seyid Ali’ nin tarlasýna doðru yürüyorlar. Tabii sýrrý ifþa eden köylü, bin piþman olmuþtu ama iþ iþten çoktan geçmiþti. Yolda el kol hareketleriyle, telaþ içinde çýrpýnarak; ne olur yapmayýn, o bir ermiþ zattýr, ona zulüm etmeyin, benim yüzümden zarar görmesin, diye kalabalýða yalvar yakar ricada bulunuyordu. Ancak kimse onu duymuyordu bile. Herkes gergin bir vaziyetteydi. Hele hasta gencin ailesi, onu sanki önceki ölen çocuklarýnýn da katili gibi sayacak kadar ona öfkeli ve hýrslýydýlar. Askerleri de bu duygularla onun aleyhine kýþkýrtýyorlardý.

Kendisine doðru gelen kalabalýðý uzaktan seyreden Seyid Ali, kalabalýk pek seçilmediði için önce pek bir anlam veremedi. Kalabalýðýn yaklaþmasýný bekleyip, onlara merakla bakýyordu. Kalabalýk yaklaþtýkça kiþiler de net bir þekilde seçilir hale gelince; gördü ki, bu kalabalýk öfkeli bir þekilde kendisine doðru geliyor ve kiminin elinde sopa, kiminin elinde kürek, kiminin elinde balta var. Ayrýca gördü ki, sýrrýný bilen köylüsü de kalabalýðýn önündekilerin karþýsýnda, bir oraya, bir buraya koþturup el kol hareketleriyle onlarý teskin etmeye çalýþýyor; anladý ki sýrrý ifþa olmuþtur.

Seyid Ali, tarlasýndan Dýmýþtad’taki þu andaki kabrinin bulunduðu yere doðru koþmaya çabalar. Sonra, koþmanýn gereksizliðini düþünüp, tam da kabrinin olduðu yerde durur ve Allah’a el açarak; ya Rabbi, sýrrým ifþa oldu, artýk emanetini al, diye yalvardý. O anda hemen yer yarýlýr ve Seyid Ali sanki bir merdiven basamaklarýndan iniyormuþ gibi o yarýða yavaþ yavaþ inip kayboldu. O anda kalabalýk ta oraya hýzla yetiþmeye çabaladý; onlar, sandýlar ki, Seyid Ali bir geçit bulmuþ da ellerinden kaçmaya çalýþýyor. Kalabalýk tam yarýðýn baþýna gelmiþtiler ki, yedi renk ýþýk huzmesi yarýktan dýþarýya doðru aktý ve yarýk onlarýn gözleri önünde tamamýyla kapandý. Seyid Ali artýk yoktu.

Osmanlý mülki amiri de, okumuþ âlim birisiymiþ. Kalabalýða döndü ve “Yazýklar olsun size; bizim devlet-i alimiz böyle büyük zatlarýn himmeti ve duasýyla ayaktadýr ve sizler, bizleri de kandýrarak böyle veli bir zatýn kaybýna sebep oldunuz. Yazýklar olsun bize ki, bizler de, sizin bu cahil aklýnýza uyup böyle bir zatýn kaybýna suç ortaðý olduk. Allah bizi affetsin. Çok yazýk oldu, çok, deyip; yarýðýn olduðu yerin iþaretlenip bu mübarek zatýn mezarýnýn belli olmasýný ister onlardan.

Hac’ da mahsur kalmýþ bir hacýnýn maksadýný ifa ettiði için, yörede, (maksatlarý, dilekleri yerine getiren þeyh anlamýna) ona, zamanla Þeyh Maksud denmeye baþlanmýþtýr. Onun için; “Alî yê Teyar” ya da “Alî yê Mirada” diyenler de olmuþtur.

NOT:
Tabii, köydeki yaþlýlar, bu kadar detayý bilmezler; onlara göre, Hac’ dan bir adýmda gelen hacýyý karþýlamaya koþan köylülere, bu hacý, heyecandan verdiði sözünü unutarak; beni deðil, gidin Seyid Ali’yi tebrik edin ki, o zat beni bir adýmda Hacdan buraya ulaþtýrdý, deyince, sýrrýný ifþa ediyor, diye anlatýyorlar. Asýl öyküsü yukarýda anlatýldýðý gibidir.
Seyid Ali’nin zürriyeti de þöyle devam etmiþtir:     
Seyid Ali’nin oðlu Seyid Ömer (Mazýdaðý-Pir Xetap’ta medfundur), onun oðlu Seyid Heci Mustafa (yê Gozê) öyle meþhur bir hekimdi ki, ahali onun için; Heci Mustafa yolda yürürken, otlar ona seslenip, ben þu hastalýðýn ilacýyým, dediðini iddia ederlermiþ. Çünkü ona giden her hasta iyileþiyormuþ. Onun, kendi el yazmasý bir hekimlik kitabýndan bahsedilir; ancak ne yazýk ki o kitap kayýptýr. Onun oðlu Seyid Melle Ýbrahim müderris bir medrese âlimiydi ve Hac’ da iken vefat ettiðinden orada defin edilmiþtir. Onun oðlu Seyid Melle Aziz de müderris bir medrese âlimiyken, Cumhuriyet yönetiminin baskýlarýyla medrese yönetememiþ sadece kýt imkânlarýyla “feke” ler yetiþtirebiliyordu. Kela Zerzevan’ da infaz edilecek kafileler içinde o da vardý. Diyarbakýr Yedinci Kolordunun devreye girmesiyle, infaz sýrasý gelmeyenler içinde o da sað kurtulmuþtu. Mardin ili Kýzýltepe ilçesinde Þeyh Selim Mezarlýðýnda medfundur. Onun kardeþleri Muhiddin, Sofi Ali ve Süleymanê Karazî, ailenin geçimini saðlayabilmek adýna, ekonomik nedenlerle ilim tedrisi yapamamýþlardý. Melle Aziz ise köylerde fahri imamlýk yapýyordu ve Nakþi tarikatýndan Þeyh Ahmedê Þorþibî’ nin halifesiydi. Kýzýltepe ve Mazýdaðý köylerinde tarikata binlerce murid kazandýrmýþtý. Âlimliðinin yaný sýra gözüpekliði ve yiðitliði nedeniyle, halk arasýnda onu yakýndan tanýyanlar, onun için; Melle Aziz, hem dünyanýn, hem ahiretin aslanýdýr, derlerdi.

Mardin Kýzýltepe’de ikamet eden beþ tane oðlunun adlarý, sýrasýyla; Melle Münir, Melle Hadi, Reþit, Melle Zahir ve Zakir’dir. Ýki tane de kýzý vardý; Emoþê ve Famê’dir. Melle Münir dýþýnda, diðerlerinin epey çocuklarý vardýr.

Kaynak: M.Nazým Güler
mnazimguler@gmail.com
info@mnazim.com



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Yüreðime Lehimliyorum Seni [Þiir]
Veda Edemem! [Þiir]
Seni Arýyor Gözlerim [Þiir]
Uyan Ey Zergan Deresi! [Þiir]
Daðlar Yüreðimi, Bu Daðlar! [Þiir]
Esirin Olmuþum [Þiir]
Tu Her Bijî Yilmaz Guney [Þiir]
Sende Buharlaþmaktayým [Þiir]
Ben, Kendim Olmak Ýstiyorum. [Þiir]
Zor Kabulleniriz [Þiir]


M.Nazým Güler kimdir?

www. mnazim. com ------- M. Nazim Güler Kitap okumak, Þiir yazmak, Resim yapmak özel zevklerim arasýndadýr. Vücudumu zinde tutacak ve koruyacak kadar spor yaparým. .

Etkilendiði Yazarlar:
Yoktur, kimsenin günahýný almayayým.


yazardan son gelenler

yazarýn kütüphaneleri



 

 

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © M.Nazým Güler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.