..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
En güzel özgürlük düþü, hapishanede görülür. -Schiller
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Ýronik > serdar adem iþler




4 Temmuz 2014
Ýndirim  
serdar adem iþler
Önce gönüllerimizi bir etti. Ardýndan arkamýza da geçti. Tevekkeli deðil, adam iyiden iyiye bozmuþ niyeti. Burasý belli, belli olmasýna da ben paçamý nasýl kurtaracaðým ondan emim deðilim. Doðrusunu isterseniz vitrinde yazan yüzde yetmiþ indirim yazýsýna da inanmýyordum. Öyle ya herif aklýný peynir ekmekle yemedi ya, karsýz satsýn.


:AHBA:
ÝNDÝRÝM


     Bir tarafý yarý yarýya camdan oluþan ve bu haliyle küçük bir kutuyu andýran birkaç metrekarelik odanýn ortasýnda kahverengi eski bir masa, yanýnda tahtalarý çatlamýþ yine kahverengi bir iskemle… Duvarlarýna gölgeleri yoðunlaþtýran gri rengin tonlarý… Rutubetin tablolaþtýðý, sývalarý yer yer dökülmüþ tavana ýþýðýný vermeyen arkalýklý bir lambanýn sönük aydýnlýðýnýn yarattýðý kasvetli bir hava...
     Kemal masaya adeta çökmüþtü. Ellerini masanýn üzerinde önünde birbirine kavuþturmuþ. Ýþaret parmaklarýyla oynuyor. Dizlerini birbirine sürtüyordu. Bir süre etrafýnda göz gezdirdiyse de farklý bir þey göremeyiþin etkisiyle dikkati kýsa zamanda daðýlmýþ. Boþ bakýþlarla biraz önce tokatladýðý sineðin masanýn orta yerinde iç kanamadan son nefesini veriþini seyrediyordu.
     Baþ komiser elinde ince sarý bir dosya olduðu halde içeri girer. Alýþkanlýðýn sevkiyle ezbere hareket etmektedir. Yanýnda kendisini gölge gibi takip eden polis memuru Ýhsan...
Baþ komiser Reþat ortaya doðru kendinden emin adýmlarla ilerler. Arkasýndan gölgesi Ýhsan… Dosyayý sol eline alýr. Bir süre karþýsýnda aval aval bakan adama takýlýr gözleri. Sessizlik o derece yoðundur ki, Ýhsan’ýn duvar saatini andýran kol saatinden kopan ve kalp atýþlarýný andýran tiktaklar belli belirsiz duyulmaktadýr.
Ýhsan sorguya alýnan kiþinin kimlik bilgilerini okur. Ýsnat edilen suçunu anlatýr. Ve tasdik ettirir:
Sadullah’tan olma Asiye’den doðma Kemal Þeneroðlu. 1954 Kadiköy doðumlu. Asanbay Tekstil’de vasýfsýz iþçi. Söylediklerimde kabul etmediðin bir husus var mý?
Truva alýþveriþ merkezinde 24 mayýs pazartesi günü saat on yedi otuzda, alýþveriþ yaptýðýn sýrada iþyeri sahibi Arif’i tek býçak darbesiyle kalbinden vurarak öldürmüþsün.
Kemal baþýný iki yana sallamak suretiyle söylenenlerin kendisine ait olduðunu tasdik etti.
Sorgu esnasýnda avukat bulundurma hakkýn var. Gerekirse biz de bekleriz avukatýn yoksa. Avukat tutmaya gücün yetmiyorsa, barodan avukat isteme ve ondan hukuki yardým alma hakkýna da sahipsin.
Bir süre Ýhsan’ýn sorusu ortada kaldý. Sanki hiç sorulmamýþ hatta hiç konuþulmamýþ gibi…
Burada ve bu halde olmaktan utandýðý her halinden belli olan Kemal, daha fazla göz göze gelmeye dayanamadý. Baþýný önüne eðdi. Öylece hareketsiz kaldý. Belki nefes bile almýyordu. Ya da almak istemiyordu.
     ‘Bu adam nasýl suç iþler? Nasýl katil olur? Olur þey deðil!‘ diye kendi kendine vicdan muhasebesi yapan Reþat, ne olursa olsun onu kurtarmak istiyordu. Hiç olmasa bu badireyi mümkün olan en az cezayla atlatmasýna yardým etmeliydi.
Bu oda kimleri görmüþ, kimleri dinlemiþti. Anasýný sataný mý ararsýn, babasýný kesen; kafa yarýp, göz çýkaraný mý? Ýnsan demeye kýrk yemin isteyen ne caniler, ne vahþiler…
     Ýhsan da amirinin zihninden geçenleri okuyormuþ gibi ayný þeyi düþünüyor. Ayný vicdan muhasebesiyle mücadele ediyordu. Karþýsýnda duran adam, daha öncekilere hiç benzemiyordu. Her halinde bir masumiyet vardý. Hasbelkader bir cinayete karýþmýþ olsa da suçlu olamazdý.
Ama onlarýn vicdanlarýnýn verdiði karar mahkemeden aynen çýkacak diye bir kural yoktu. Kim bilir belki hakim daha ilk celsede ipe götürecekti. Ýþte o zaman içinde bir damarýn sýzlayacaðýný ikisi de þimdiden hissetmeye baþlamýþlardý.
     ‘ Kanunsa kanun anasýný satayým!’ diye söyledi Reþat. ‘Öyle kolay kolay yedirmeyeceðim bu adamý kimseye.’ Bunda da yerden göðe kadar haklýydý. Bu odada kimlerle karþýlaþmýþtý kimlerle. Ýnsan sarraflýðý gibi yüksek perdeden bir iddiada bulunmak istemiyordu. Ama mesleði icabý suçluyu gözünden tanýrdý.
     Ve bu adam suçluya hiç benzemiyor. Hem de hiç… Bir kere demokrasinin ýrzýna geçenlere güvenen serseriler gibi piþkin piþkin oturmuyor. Þýmarýk bakýþlarla çevresini rahatsýz etmiyordu.
     Dahasý var. Ceza muhakemeleri kanununa göre gerçekten suçlu olsa devlet kendisine zaten bir avukat tahsis ederdi. Hem de anýnda. Hýzýr acil servisi çaðýrsanýz bu kadar hýzlý gelmez. Ve o avukat bozuntusu sorgulama sürecinde yaptýðý dalkavukluklarla polisin imanýný gevretir, tahammül contalarýný gevþetirdi.
     Hepsinden önemlisi sicili tertemizdi sicili. Bu adama illa ki ceza verilecekse bu kadar günahsýz olmasýndan dolayý verilmeliydi. Saflýðýndan mý, beceriksizliðinden mi artýk orasýný bilemem. Ama bildiðim tek þey, tek bir suç kaydýnýn olmamasýydý. Karýnca ezmez derler ya, aha bu adam aynen öyle. Hayatý boyunca kimsenin kalbini kýrmadýðýný yaþadýðý yerde yaptýklarý ön soruþturmada öðrenmiþlerdi. Bu adam iþte þimdi karþýsýnda ve ipe götürecek bir suçun faili olarak duruyordu.
     Derin bir nefes aldý. Bir süre býrakmak istemedi. Sonra yaþadýðý, yaþamak zorunda kaldýðý bu durumdan hiç memnun olmadýðýný belli edecek þekilde nefretle býraktý.
     Reþit arþiv sorgu dosyasýný sol eline aldýðýnda sorgulama baþlamak üzere demekti. Amirinin her hareketinin ne manaya geldiðini çok iyi öðrenen Ýhsan, vakit kaybetmeden karþýsýndaki yerini aldý.
Normal zamanda ön yýkama yapmadan soruþturma baþlamazdý. Bu görev de genellikle kendisine ve ekibine düþerdi. Baþ komiserin Deli Emin’i yanýna almamýþ olmasý sanýða yapýlacak muamelenin rengini belli ediyordu zaten. Daha doðrusu bunu suçlu olduðuna yüzde seksen emin olduklarýna uygularlardý. Güzel ve etkili bir yöntemdi. Bir kere zamandan kazandýrýyor. Adaletin tecellisini kolaylaþtýrýyordu. Üstelik insan haklarýna da gayet uygundu.
Diyeceksiniz ki eþek sudan gelinceye kadar dövüp tartaklamanýn neresi insan haklarýna uygun? Doðru, hatta size bir sýr vereyim mi? Biraz önce bahsettiðiniz þu eþek var ya, bizim sorguda bazen þehrin ta öbür ucuna gider su getirmeye. Ondan sonra bekle ki gelsin. Gelmez hiç beklemeyin. Bizim eþek bildiðiniz eþeklere hiç benzemez. Katýr gibi inatçýdýr. Gitti mi öyle kolay kolay gelmez.
Bizim için pek mahzuru yok. Ama zanlý iskemlesinde oturan için ayný þey söylenemez. Bu sürecin sanýk için pek kolay olmadýðýný anlamak için kâhin olmaya gerek yok. Aslýnda size bir vereyim mi? Bizim için de zor oluyor bazen. Gerçekten… Kolay mý öyle iki saat boyunca tekme tokat giriþmek? Boks maçlarýnda bile rauntlar en fazla üç dakika ile sýnýrlý. Eee can bu kardeþim. Kolay mý dayanmak…
Üstelik ne zaman bu odaya girse elleri tatlý tatlý kaþýnýrdý. Ne hikmetse bu sefer o kaþýntýdan eser yoktu. Sanki sorgu odasýnda deðil de sevdiði, saygý duyduðu bir arkadaþýyla nezih bir ortamda mesela bir pastanede buluþmuþlardý.
Bugün Reþit’in ön yýkama istemediði duruþundan belli oluyordu. Karþýsýndaki insan evladýydý. Onu eþek sudan gelinceye kadar dövmek insanlýða sýðmazdý. Bir adam dövülmeye layýksa dövülecek ki þerrinden diðer insanlar emin olsun. Bu yüzden dayaðý insan haklarýna gayet uygun bir muamele olarak kabul ediyordu Baþ komiser Reþit.
‘Bak oðlum’ eliyle dosyayý göstererek devam etti. Gayet sakin konuþuyordu. ‘Kemal Ateþ sen deðil misin?’
Kemal belli belirsiz baþýný sallamak suretiyle baþ komiseri tasdik etti.
‘Sabýka dosyana þöyle bir göz gezdirdim. En ufak bir hata, en küçük bir lekeye rastlamadým. Doðrusu buna göre tam örnek vatandaþsýn. Senin gibisi az bulunur.’
Böyle muameleyle karþýlaþacaðýný, hele böyle bir konuþmayla mümkünü yok tahmin edemezdi. Þaþýrmýþtý. Ne diyeceðini, ne yapacaðýný bilemedi bir süre. Sorgu odalarýnýn nasýl bir yer olduðu hakkýnda az çok bilgisi vardý. Ötesini de nezarette kaldýðý sýrada Çakal Cevat adýndaki eski bir sabýkalýdan tamamlamýþtý.
‘ Aklýn varsa tez elden kabul et suçunu. Aman deyim itira falan etmeye kalkma. Reþit Baba’ya sökmez. Sen temiz bi adama benziyon. Neden bilmem ama kaným kaynadý sana. Bu yolun gediklisi bi abin olarak seni uyarayým dedim. Sakýn bu dediklerimi kulak arkasý etme! Sonra yeryüzündeki bütün cinayetleri kabul etmek zorunda kalýrsýn.
Onun için hazýrlýklýydý. Dayaða da küfüre de…
‘ Sen nasýl diyorsan öyledir amirim.’
‘ Ben ne hakimim ne savcý, oðlum. Ama yirmi beþ yýldan beri mesleðimin kazandýrdýðý bir yetenek midir bilmem, suçluyu gözünden anlarým. Sen cinayet iþlemeye uygun bir adam deðilsin. Hatta deðil cinayet iþlemek, karýncayý bile incitemezsin. Ne dersin yanlýþ mý düþünüyorum?’
‘ Ben de öyle sanýyordum amirim. Ama…’
‘ Amasý mý kalmýþ oðlum? Öldürmüþsün adamý! Hem de kalbinin tam ortasýndan tek býçak darbesiyle… Nasýl yapabildin sen bunu? Senin gibi adam? Doðrusu iþte bunu aklým almýyor bir türlü…’
Sonra üzerine yürüdü. Kemal aha þimdi boku yedik diye düþündü. O gün bugündü iþte. Gözlerini yumdu. Baþýný omuzlarýna gömdü. Bir süre öyle kalakaldý.
Saðlý sollu tokat resitalinin baþlamasýný bekliyordu. Baþlasa bitmesi yakýn demekti. Baþ komiser Reþit’in elinden uçan kurtulamaz demiþlerdi. Deðil ki gariban Kemal kurtulsun.
Fakat beklediði tokatlar bir türlü inmiyordu utancýndan kýzaran yanaklarýna. Bu durumun verdiði cesaretle gözlerini hafif araladý. Bayýlmýþ da yeni yeni ayýlýyormuþ gibi etrafý keþfetmeye çalýþtý.
Reþit kendine geldiðini görünce sað elinin iþaret parmaðý ile ikaz ederek devam etti:
‘ Sen kabul etsen de ben inanmam bu cinayeti iþlediðine!’
‘ Ben ister miydim amirim, oldu bi kere…’
Reþit’in sorgusuna girdiði adam iflah olmazdý. Yeter ki yanýnda avukatý olmasýn. Ve kameraya alýnmasýn. Evvel Allah o sandalyeye oturan en vahþi zanlý, süt dökmüþ kediye dönerdi. Kaya gibi sert gelen, çok geçmeden pamuk gibi yumuþacýk olurdu.
Deðil suçunu itiraf etmek, dünyadaki bütün suçlarý üzerine yýksan; bir an önce bu odadan kurtulabilmek için itiraf ederdi. Aynen böyleydi. Ne bir eksik, ne bir fazla…
Ama bu sefer baþkaydý. Karþýsýndaki adama içi ýsýnmýþtý. Nedense masum olduðuna inanýyordu. Somut bir suçu vardý elbette. Bir cinayet iþlemiþti. Deliller, þahitler ortadaydý. Ýnkarý mümkün deðildi. Bu yüzden elbette ceza alacaktý. Bundan kurtuluþu yoktu. Mesele bu cezadan ne kadar indirim yapýlabilir meselesiydi.
‘ Ýstemeden oldu demene bakýlýrsa önceden planlamadýn demek. Bak iþte bu, cezanda epey bir indirime sebep olur ha… Yani bir anda oldu öyle mi?’
‘ Yok tam öyle de deðil. Yani bir gün öncesinden…’
‘ Hoppala ne dediðini kulaklarýn duyuyor mu senin oðlum. Ben senin en az hüküm giymen için çabalýyorum. Ceza alacaksýn bundan kurtuluþ yok. Ben alacaðýn cezada ne kadar indirim yapabiliriz onun yolunu arýyorum. Sense tam aksini yapýyor. Adeta ayak diretiyorsun kaderine.’
‘ Yalan mý söyleyeyim amirim? Sordun söyledim. Neyse o…’
‘ Tamam oðlum, açýk sözlü olman, hele doðru sözlü olman takdir edilecek bir durum. Bu devirde böylesi zor bulunur. Ama doðru sözlü olman seni her zaman ipten kurtarmaya yetmez.’
‘ Bu vakitten sonra kurtulsam ne kurtulmasam ne…’
Kemal’in baþý omuzlarý arasýnda kaybolmuþ, dili gaz lambasýnýn fitili gibi iyice boðazýna kaçmýþ. Sesi derin bir maðaradan geliyor hissi uyandýrýyordu.
Bu odada baþ komiserin belki ilk defa gözlerinde iki damla belirmiþti. Bir an için bu durumun erkekliðe hele polislik mesleðine uymayacaðýný düþünüp sorguyu Ýhsan’a býrakmak istedi. Sonra nedenini bilemediði bir hissin sevkiyle bu kararýndan vazgeçti. Acýmayla karýþýk gizliden gizliye tehdit içeren bir sesle devam etti:
‘ Öyle deme oðlum, yaradanýn gücüne gider. Arkada býraktýðýn üç çocuk, bir haným, bir de yaþlý ananý düþün. Hepsi de senin eline bakýyor. Bir an evvel yanlarýnda olmak istemez misin?
Üç çocuk, bir ana, bir eþ… Gözlerinin önüne geldiðinde içinde bulunduðu durumun vahametini yeni yeni anlamaya baþlamýþtý. Bu anlayýþ gözlerinde beliren bulutlarla kendini belli etmeye baþlamýþtý bile. Çok geçmeden içli içli aðlamaya baþladý. Koca adam bu haliyle küçülerek sanki nokta kadar olmuþtu odanýn ortasýnda.
Ýhsan baþýný önüne eðmiþ, her ikisinin de yerinde olmadýðýna þükrediyordu. Gerçekten ne içinden çýkýlmaz bir durumdu bu. Aþaðý tükürsen sakal, yukarý tükürsen býyýk… Gel de çýk iþin içinden çýkabilirsen…
Reþit için zaman durmuþtu sanki. Ne diyeceðini, ne yapacaðýný kestiremez haldeydi. Sanýk sandalyesinde oturan bu gariban adamý biraz gayrete getirmek istemiþti. Hepsi o kadar. Yoksa bu kadar yaralayacaðýný bilse, daha fazla ileri gitmez. Düþesi çenesine hakim olurdu.
Odaya hakim olmaya baþlayan negatif hava Reþit’in keyfini iyice bozmuþtu. Daha fazla uzatmadan konuya girmek istedi:
‘ Haydi oðlum haydi, sen istersen olayý baþtan bir anlat. Ne olacaðýna sonra karar veririz.’
Geçen hafta ellerinden öper bizim oðlan çarþýdaki alýþveriþ merkezlerinin birinde bisiklet görmüþ. Aslýnda ona görmek denmez. Çocuk iþte amirim. Neredeyse beþ yýldýr isteyip durur. Ben de her seferinde kýrk tane bahaneye baðlar, söz veririm. Hangimiz ayný bahaneye sýðýnmayýz ki…
Zavallý artýk gerçekten mi inanýr; beni daha fazla madara etmemek için mi öyle görünür bilmem. Razý olur kaderine. Ben de bir süre gözlerine bakacak cesareti bulamam. Ama sonra, sen de babasýn bilirsin amirim. Bir süre sonra alýþýrým. Daha doðrusu alýþýrýz alýn yazýmýza.
O bisikleti hiçbir zaman alamayacaðýmý en iyi ben bilirim. Ama bizim oðlan da bilir mi bilmem. Daha yaþý on dört amirim. Ýsterim ki böyle oyalaya oyalaya hiç olmazsa beni, babasýný anlayacak çaða geldin.
Yoksa maaþýmýn neredeyse on beþ katý. Nasýl alýrým amirim? Asgari ücret bizimkinin adý amirim. Belki sen üç katýný alýr da yetiþtiremezsin. Yeðenlerimin kim bilir hangi isteklerini alamadýn. Haksýz mýyým amirim?
Reþit ‘Bilmez miyim hiç?’ dercesine baþýný salladý.
Reþit’in bakýþlarý odanýn ortasýnda bir yerlerde kaybolmuþtu. Biliyordu bu duyguyu. Kemal kadar olmasa da tatmýþtý birkaç sefer. Bir baba olarak, hatta baþ komiser bir baba olarak birkaç kere yerin dibine geçmiþti.
Tek derdimiz bisiklet olsa gene pahalý mahalý demem girerim borcun altýna. Cýrtlatýrým kredi kartýný, paþa paþa öderim on beþ ay. Ama o on beþ ayda iki kere kýþ var amirim. Birileri Uludað’a tatile gidip, mangalda kestane patlatýrken biz her kýþ odunu kömürü borca alýrýz. Yeni kýþ gelene kadar eskinin borcu sýrtýmýzdan eksilmez. Evlendik evleneli hiç deðiþmedi.
Anlayacaðýn amirim her seferinde olmayacak þartlara baðlar, bizim oðlanýn hevesini savuþtururum. Karnende takdir görürsem derim. Allah inandýrsýn o yýl takdir getirir kerata. Hem de kuyruklusundan…
Yetmez bu sefer yatmadan önce mutlaka diþlerini fýrçalayacaksýn. Sofraya oturmadan önce ve sofradan kalktýktan sonra ellerini yýkayacaksýn derim. Tarikat zikirleri gibi akla hayale uymayan þeyleri dayatarak hayatýný cehenneme çeviririm. Bir tanesini aksatmaz. Altý ay süre veririm ki, bir kere hata yapsa, yeter çamura yatmaya. Sonra bir altý ay daha… Böyle böyle on dört yaþýna getirdik çok þükür. Þunun þurasý birkaç yýl daha idare edebilseydim, anlardý bizim bisiklet alamayacaðýmýzý. Bisiklet almaya hakkýmýz olmadýðýný… Razý olurdu alýn yazýsýna yavrucak.
Ama geçen hafta, hiç hesapta olmayan bir þey oldu. Doðrusu ben de tahmin etmezdim böyle bir þeyi. Ama oldu. Malum, almamak için ayak diriyorum ya… Her seferinde yeni bahaneler icat ediyorum ya. Bunlardan belki en tutarlý ve garantisi pahalý olmasýydý.
Bisiklet aldýðýmýzda neleri alamayacaðýmýz bir kere daha anlatýyor. Her seferinde sabiyi inandýrmayý baþarýyordum. Bir karýþ boyuyla anlýyordu amirim iyi mi… Anlamýþ gibi yapmýyor, bildiðin gibi anlýyordu iþte.
Ama o uðursuz geçen hafta var ya amirim. Bizim oðlan okuldan eve dönerken tesadüfen görmüþ. Hoþ gerçi aklý çöplükte keratanýn, pek tesadüfen olduðuna da inanmýyorum ya, neyse…
Ticaretin arý namusu kalmamýþ amirim. Þehrin bütün köþe baþlarýný örümcek gibi öyle bir tutmuþlar ki, görmek istemeseniz de görmek zorunda kalýyorsunuz. Her ne kadar beraberken bizim çocuklarý mayýnlý araziden geçirir gibi, alýþveriþ merkezlerinin þerrinden korumaya çalýþsak da nafile. Tek baþlarýna kaldýklarýnda o acýmasýz alýþveriþ merkezlerinin aðýna takýlýveriyorlar. Bu yüzden ne kavgalar yaþanýyor evlerde biliyor musunuz amirim?
‘Ulan bilmez olur muyum? Ben polisim poliiiis!’ diye söylendi. Ve bunu üzerine diktiði bakýþlarýyla Kemal’e açýkça hissettirmek istedi.
Kemal anlamamýþ gibi diretti:
‘ Mümkünü yok bilemezsiniz amirim. Polislik molislik üfürükten tayyare. Hem bilseniz bile anlayamazsýnýz. Çünkü siz bir þeye aþ erip de sahip olamamak ne demek bilmezsiniz. Bilemezsiniz. Bunu bilmiyorsanýz imkaný yok anlayamazsýnýz bizi.
Neyse lafý çok uzattým galiba. Oðlan keþfettiði bisiklet kampanyasýný ballandýra ballandýra anlatmaya baþladý. Sabah akþam ayný terane... Dinlememek için uydurduðum bahaneler tükendi valla. Geliyor bisiklet, gidiyor bisiklet. Oturuyor bisiklet, kalkýyor bisiklet… Kendince aklýmý çelecek. Bende o göz var mý? Yok olmasýna yok da, dedikleri de ilgilenilmeyecek gibi deðildi.
Yüzde yetmiþ mi ne indirim yapmýþlar diyor da baþka bir þey demiyor. Üstelik taksit de yapýyorlarmýþ. Sanki taksiti baþkasý ödeyecek. Bir de bu vatan hainliði çýktý amirim.
Oðlum emin misin, doðru okudun mu? Bak sonra altýndan bir Çapanoðlu çýkmasýn. Desem de benim ki laf iþte. Çocuk bisiklet hayaliyle her sene iki takdir alýyor. Okuduðunu anlamaz deðil ya…
Öyle cicili bicili pazarlýyorlar ki ürünlerini deðil parmak kadar çocuk, valla eþek kadar adam olsanýz kanarsýnýz.
Baþ komiser lafýn üzerine sinmesi için baþýný camlý trafa çevirdi. Ýhsan ceketini düzeltme numarasýyla bu badireden kurtulmaya çalýþýyordu.
O kadar yani. Yüzde bilmem kaç indirim yapmýþlar. Yüzde yetmiþ mi dedim, öyle bir þey iþte. Gel de yoldan çýkma…
Gene de inanmadým ha. Ýnanamadým. Hýrsýz uyanýklýðýyla birkaç kere tek baþýma keþif bile yaptým. Oðlanýn gördükleri doðruymuþ. Aynen öyle, yüzde yetmiþ bilmem kaç indirim yapýyorlarmýþ. Sýra sýra dizmiþler bisikletleri. Üzerlerinde tek bir fiyat.
Doðrusunu isterseniz, bu indirim bile kaldýrabileceðim oranda deðildi. Ama artýk bahanem kalmamýþtý. Alacaktým. Sekiz on taksit yapar. Ödeyebildiðim kadarýný öder, sýkýþtýðým yerde bir borç daha alýrým diye düþündüm. Çok zor olacaktý biliyorum. Ama bir babanýn çocuðunun en çok istediði þeyi alamamasý ne demek, bunu anca yaþayan bilir amirim.
Çaresiz o akþam ailecek almaya gittik. Nasýl sevindi Hasan, anlatamam. Yürümüyor adeta kanat takmýþ gibi uçuyordu. O uçar da anasý babasý olarak biz uçmaz mýyýz? Biz de uçuyorduk amirim biz de… O havayla kendimizi alýþveriþ merkezinde bulduk.
Aman Allahým daha kapýda bir izzet bir ikram. Sanýrsýnýz bir bisiklet almaya gelmedik de tüm dükkana müþteri olduk.
‘Buyrun efendim, buyurun!’
E buyurduk tabi. Buyurmaya gelmiþtik zaten.
‘ Neye bakmýþtýnýz beyefendi? Yardýmcý olalým.’
Yardýmcý olmasý gerekiyordu tabi. Yardýmsýz olur mu? Bir bisiklet yoktu ki dükkânda, hani teþbihte hata olmasýn yok yoktu. Buzdolabýndan mikro dalga ne demekse ona kadar. Çanak antenden klimaya kadar… Bazýlarýnýn ne iþe yaradýðýný bile bilmem. Nasýl bileyim amirim? Benim etim ne butum ne?
‘ Bisikletlere bakacaktýk.’
‘ Küçük beye mi?’
Baþka kime olacak? Kara çarþafýyla bizim hanýma alacak deðildik ya… Aklýnca bizim oðlanýn gönlünü alýp kaleyi içeriden fethedecek.
Bizi içeride koridorun sonunda bir büro masasýna buyur ettiler. Zaten hep buyur ediyorlardý. Bu nezaket karþýsýnda gel de alýþveriþ yapmadan çýk. Valla insan kebairden bir günah iþlemiþ gibi vicdan azabý duyar.
‘Oðlum Hilmi, biz kap bize hemen!’
Biz otururken Hasan çoktan beridir gözüne kestirdiði bisikletle oynamaya baþlamýþtý bile. Tezgâhtar fýrsatý ganimet bilip, vitrinden alýp Hasan’a verdi. Bizimki durur mu baþladý elleriyle dükkânýn içinde sürmeye. Þimdilik üzerine binmeye cesaret edemiyor. Sevincinden aðzý kulaklarýna varýyordu. Arif’ti adý satýcýnýn sanýrým. O da tam bu esnada fýrsatý kaçýrmadý:
‘ Küçük bey malýn iyisinden anlýyor maþallah. Valla en garantili ürünü beðenmiþ. Helal olsun.‘
Ben de beðenmiþtim beðenmesine de, fiyat ve ödemeler konusunda tereddütlerim vardý.
Sonra bize döndü. Çaylar da gelmiþti zaten. Birlikte çaylarý yudumlarken devam etti:
‘ Ne dersiniz doðru bir tercih deðil mi?’
‘ Yaa güzel tabi güzel de…’
Yüzümdeki ifadeden bisikletten çok fiyatýyla ilgilendiðimi anlamýþ olmalýydý:
‘ De’si mi var bey aðabeycim. Siz he diyeceksiniz; biz de güzel hatýrýnýza bir güzellik yapacaðýz.’
‘Mesela nasýl bir güzellik?’
‘ Þuradan þuraya gitmek nasip olmasýn güzel aðabeycim, size alýþ fiyatýna vereceðim. Her þey bu dünya için deðil tabi. Öbür tarafý da düþünmek gerek deðil mi ama?’
Bizim haným çarþaflý ya amirim dinden imandan giriyor konuya teres.
‘ Yok caným’ dedim. ‘Yemin etmenize gerek yok.’
‘ Olur mu aðabeycim bu devirde en çok ihtiyacýmýz olan þey nedir biliyor musunuz?’
‘ Su mu ekmek mi hava mý ne bileyim ben caným.’
‘ Güven aðabeycim güven. Ortada o kadar çok dolandýrýcý var ki, bu arada bizim gibi doðru yoldaki esnaf da kurunun yanýnda yanýyor.’
Ben sadece dinliyorum amirim. Bu arada gözüm Arif’in arkasýndaki duvarda asýlý Arapça yazýlý levhaya takýldý. Kim bilir ne yazýyordu… Ne yazdýðýný bilemem elbet. Ama sanki o levhadaki harfler var ya, aramýzda geçen çirkefliðe þahit olmaktan utanarak eðilip bükülüyormuþ gibi geldi. Bu arada Arif Allah’tan korkmadan, arkasýndaki Arapça levhadan utanmadan atýp tutmaya devam ediyordu. Herifin yaðlama yýkamasý bir bitse, ödeme þartlarýna bir gelse; ben de kararýmý vereceðim.
Bir süre daha kendi kendine konuþtu durdu. Ne kadar sürdü bilmiyorum. Ýkinci çayý da bitirmiþtik. Konuþurken birtakým faturalar gösterdi. Referanslardan bahsetti. Hatýrlý müþterilerinden örnekler verdi. Bu arada deðiþen tek þey bizim Hasan ile bisiklet arasýnda geliþen duygusal yakýnlýk olmuþ. Hasan bisiklete iyiden iyiye baðlanmýþtý. Sanki yýllardan beri onun gibi duruyordu minicik ellerinde. Bu aþamadan sonra almýyorum diye bir seçeneðim kalmýþ mýydý bilmiyorum.
‘ Ödemesine gelsek Arif abi, iyi diyosun güzel diyosun da.
‘ Ödemesinde ne var caným, gönüller bir olduktan sonra.
Adamýn varmýþ bir bildiði. Ýki gönül bir olunca bizi samanlýkta kim vurduya getirecek.
‘ Dur bakalým altýndan kalkabilecek miyiz?
‘ Kalkarsýn sen evvel Allah. Hem arkanda Arif abin var. Bunu aklýndan hiç çýkarma.
Önce gönüllerimizi bir etti. Ardýndan arkamýza da geçti. Tevekkeli deðil, adam iyiden iyiye bozmuþ niyeti. Burasý belli, belli olmasýna da ben paçamý nasýl kurtaracaðým ondan emim deðilim. Doðrusunu isterseniz vitrinde yazan yüzde yetmiþ indirim yazýsýna da inanmýyordum. Öyle ya herif aklýný peynir ekmekle yemedi ya, karsýz satsýn.
‘Ödemeler’ diyorum. Adamýn duyduðu yok.
‘Ödemesi nasýl olacak?’
‘ Allah seni inandýrsýn, delikanlýnýn beðendiði bisikleti var ya, çarþýdaki düztaban Kamil’in dükkanýndan alýyorum desen, mümkünü yok on beþe alamazsýn.
Ýyi de kardeþim bana ne düztaban Kamil’in sattýðý bisikletten. Haksýz mýyým amirim? Sen kaçtan veriyosun onu söyle! Yok ama bir kamyon konuþuyor da meselenin özüne geldiði filan yok.
Geçen sene almaya gelseydin bundan ucuza alamazdýn. Kardeþim sen þanslý mýsýn evliya mýsýn? Biliyor muydun da bir sene bekledin. Sayende zarar da ediyoruz. Ama ne önemi var. Müþteri memnuniyeti bizim için üç beþ kuruþtan çok daha önemli.
Müþteriyi memnun etmekti niyeti. Orasý belliydi belli olmasýna da, mesele nasýl memnun edeceðindeydi… Ýþte orasý aklýmý karýþtýrýyordu doðrusu.
Allah Allah deli mi ne herif... Keyfimizden mi bekledik? Para vardý da biz mi almadýk? Gerçi þimdi de yok ama kampanya mýdýr nedir onun belasýna geldik almaya.
‘Ödemeye gelsek artýk, Arif abi.’
‘Günahýmýzý söylesen hani…’
Herif piþkin, sanki bisiklet deðil sakýz satýyor:
‘ O en kolayý caným kardeþim. Siz en zoru baþardýnýz. Baksanýza küçük bey seçimini yapmýþ bile. Caným bisiklet seçmek de neymiþ demeyin sakýn. Geçen ay belediye baþkaný Ramiz geldi. Oðluna sünnet hediyesi bisiklet alacakmýþ. Dedim aha bisikletler orada, seçin beðenin gönlünüze göre. Hay söylemez olaydým. Ýki saat geçti. Þu masa var ya önünüzdeki, bir çay bardaðýna daha yer kalmadý. Kulaðýna gitmesin ama bizim belediye baþkaný iyi adam da oðlu pek þýmarýk caným. Eee kolay deðil tabi koskoca belediye baþkaný oðlu olmak.
Nerde kalmýþtýk? Yok iki deðil belki üç saat geçti. Peki seçebildiler mi dersiniz? Ne gezer…
‘Yok amirim adamýn konuya gireceði yok. Dereden tepeden lafý dolandýrýyor da dolandýrýyor. Benin aðzýmýn tadý kaçtý bi kere. Bundan sonra ne bisiklet görür gözüm ne baþkasýný.
‘ Oðlum Hasan’ dedim. ‘Yeter eðlendiðin. Haydi býrak bisikleti de gidelim yavrum.
Baktý iþ ciddi girecek gibi oldu konuya. Bak aðabeycim seni sevdim. Küçük beye zaten görür görmez içim ýsýndý.
Ooo. Ulan bu lafýn sonu bizim hanýma kadar uzayacak galiba.
‘Senin güzel hatýrýna caným aðabeycim ona býrakýrým. Daha bu sabah bi tane on ikiye sattým. Yeðenime bi güzellik daha, on taksit yaparým.
Ortalýk bir anda buz kesti. Önce ne yapacaðýmý, ne diyeceðimi kestiremedim.
‘Yuh be, dalgamý geçiyosun benimle be adam?’ demiþim. Doðrusu baþka þeyler de demiþim ama aðzýmdan çýkaný kulaklarým duyar mý sanýrsýn?
Allah var Arif alttan almýþ önce .
‘Aman aðabeycim ne haddimize estaðfirullah. Sordun söyledim. Bunun ederi bu. Zaten senin güzel hatýrýna yapacaðýmý yaptým. Daha ne yapabilirim. Ýstersen al götür, para da istemez.’
Bak þimdi bu bana yapýlýr mý amirim? Adam olan adama bu yapýlýr mý? Hem de ailesinin yanýnda. Dilenci miyim ben? Sonrasýný hatýrlamýyorum. Dediklerine göre açmýþým aðzýmý, yummuþum gözümü. Haným engellemeye çalýþsa kaç para…
Hasan’ýn elinden bisikleti almak zorunda kalmak zývanadan çýkarmýþ olmalý beni. Alamayacaðýmýz belliydi. On lira diye küçümsediði para benim asgari ücretin on katýndan da fazla. Güya bi de sevdiðinden on taksit yapmýþtý ya… Ha iþte o taksitler bile benim maaþýmdan fazla. Bir ay yemedik içmedik diyelim amirim gene yetmiyo yaaa…
Gel de çýldýrma! Çýldýrmaz mýyým amirim. Çýldýrdým tabi. Allah için söyle, sen olsan çýldýrmaz mýydýn? Bak cevap bile veremiyosun. Çýldýrýrsýn tabi…
‘ Be insafsýz, be vicdansýz, be ahlaksýz adam. Madem öyle de vitrine ne demeye üç bin diye yazarsýn? Biz onu bile ne zorlukla ödeyebiliyoruz. Bilmez misin?
Ondan sonrasý hakkýnda hiçbir fikrim yok. Kendimi kaybetmiþim. Dediklerine göre Arif de açmýþ aðzýný yummuþ gözünü. Hakaret yetmemiþ gibi küfretmeye de baþlamýþ. Arif’in celallendiðini gören tezgâhtar da üzerime yürümüþ. Yaka paça dýþarý atmaya çalýþmýþlar.
Adam mýsýn lan, demiþ. Þu kadýna yazýk. Haným diye alýp hayatýný kaydýrmýþsýn kadýnýn. Senden adam da olmaz, koca da… Gidinin serserisi seni. Ben senin gibilere kapýmýn önünü bile temizletmem.
Düþünsene amirim oðlan elinde bisiklet bir köþeye büzülmüþ. Gözleri önünde babasýný tartaklýyorlar. Hanýmýn ciyak ciyak aðlamasý hücum marþý etkisi gösteriyor. Ýþte ne olduysa o arada olmuþ. Nasýl oldu diye sorsanýz, emin olun bilmiyorum. Yani hatýrlamýyorum.
‘Hým,’ dedi baþ komiser Reþit. ‘Bak bunu da dosyaya ekleyebiliriz. Suçun iþlenmesinde sadece aðýr tahrik deðil ayný zamanda teþvik de var.’
‘ Hesabýma göre müebbetten kurtardýn evladým. Benim hesabýma göre yüzde yetmiþ ceza indirimi alýrsýn.
Bu son söz üzerine Kemal öyle bir baktý ki baþ komisere, kezzap gibi insanýn içine akan, akarken çevresinde ne varsa cayýr cayýr yakan bu bakýþa normal birinin birkaç saniye dayanabilmesi bile mümkün deðildi. Dayanamadý da zaten. Öncelikle baþýný önüne eðerek o vahþi bakýþlardan kendini kurtarmaya çalýþtý. Piþman olmuþtu son söylediklerine. Gerçekten piþman olmuþtu. Ama ok yaydan çýkmýþtý bir kere… Olan olmuþtu.
‘ Haklýsýn evladým, inan bana seni üzmek deðildi maksadým. Ama ben ilk defa bir suçluya güveniyorum. Mesleðim için iyi mi kötü mü bilmem ama meslek hayatýmda ilk defa bileklerine kelepçe taktýðým birinin adaletin elinden en az zararla kurtulabilmesini istiyorum.
Dahasý madem ki sana güvendim, kaderin sevkiyle iþlediðin bir suç yüzünden eline bakan ailenin de rahatýnýn bozulmasýný istemiyorum. Benim de kýzým var. Neticede ben de babayým evladým. Seninle ayný derecede olmasa da ayný yollardan ben de geçtim. Bilirim bir babanýn çocuklarýnýn önünde yokluk yüzünden küçülmesinin ne demek olduðunu…
Kemal inanmamýþ gibi baktý. Baþ komiserin bakýþlarýnýn derinliklerinde ne kadar içten ve samimi olduðunu anlamaya çalýþýyordu.
Baþ komiser kendisine yönelen endiþe ve þüphe yüklü bakýþlarýn manasýný anlamakta gecikmedi. Ortama hâkim olan tereddüdü daðýtmak amacýyla biraz da sitemle devam etti:
Doðru söylüyorum evladým, inan bana. Hem sana yalan borcum mu var deðil mi ama?
Kemal tekrar baþýný önüne eðdi. Nefes almýyor gibiydi. Bir þey mi düþünüyordu. Piþman mý olmuþtu? Piþman olsa bile ayný olaylarý yaþamak zorunda kalsa farklý davranma imkân ve fýrsatý olur muydu? Reþit bu sorularýn hiçbirine gönül rahatlýðýyla evet diyemiyordu.
‘ Her þeye raðmen basit bir olay yüzünden elini kana bulamana deðdi mi be oðlum. Þimdi geride kalanlarýn durumu ne olacak? Onlarýn istekleri olmayacak mý? Sen içerideyken kim alacak, nasýl alacak? ‘
Bu sözler içinde kaynayan volkanýn patlamasýna fazlasýyla yetmiþti. Gözlerinin önüne kanaryam diye sevdiði, severken incitmeye korktuðu Ayþe gelmiþti.
‘ Olmaz mý amirim, olmaz mý hiç? Zavallý Ayþem. Küçük kanaryam. Lise talebesi kýzýma ne kadar zamandan beri bir ayakkabý alamadým. Yamanmaktan þeklini kaybeden ayakkabýyla iki yýldan beri gidip gelir de durumumu bildiði için tek söz etmez. Ama ben babayým amirim. Bilirim ben kýzýmýn arkadaþlarýnýn önünde bir ayakkabý yüzünden nasýl yerin dibine geçtiðini.’
Sözleri bitmemiþti. Söyleyecek o kadar çok þey vardý ki… Ama sanki bir el boðazýna yapýþmýþ, konuþmasýna engel oluyordu. Bundan sonrasý yoktu. Sözün bittiði yer dedikleri bu olsa gerekti.
Masaya koyduðu ellerinin üzerine kapandý. Hýçkýra hýçkýra aðlamaya baþladý. Hýçkýrýklarýn arasýnda ‘kýzým benim, zavallý kuþum’ dediði zar zor anlaþýlabiliyordu.
Reþit kendisinin sebep olduðu bu manzara karþýsýnda ne yapacaðýný þaþýrmýþtý. Yýllardan beri yaþamadýðý bir hali yaþýyor. Göz pýnarlarýnda beliren mercimek iriliðinde çið damlalarý, utangaç bir acelecilikle yanaklarýndan süzülüyordu.
Derin bir nefes almaya çalýþtýysa da bunda pek baþarýlý olamadý. Sanki göðsünün üzerine aðýr bir taþ oturmuþtu. Bir kere daha denediyse da kar etmedi. Nefessiz kaldýðýný hissetmesi, baþýnýn dönmesine sebep olmaya baþlamýþtý. Gözleri kararýyor, dizlerinin titrediðini hissediyordu.
Elindeki dosyayý hýzla yere vurdu. Kendi durumu da pek farklý olmayan Ýhsan, baþ komiserin durumunun iyi olmadýðý fark etmiþ. Belli etmemeye özen göstererek yanýndaki yerini almýþtý.
‘ Lanet olsun böyle talihe!’
Arkasýndan sallana sallana dýþarý attý kendisini. Peþinde Ýhsan… Bir iki adýmdan ötesini getiremedi. Polis memurlarýnýn bulunduðu tarafa yöneldi. Baþ komiserin periþan halini gören polis memurlarý, arkadan Ýhsan’ýn da el hareketiyle derhal yerlerinden kalktýlar. Reþit fazla ilerleyemeden ilk bulduðu sandalyeye adeta yýðýldý.
Kimse ne olduðuna bir anlam veremiyor. Sormaya da cesaret edemiyordu. Tek bildikleri baþ komiserin iyi durumda olmadýðýydý. Onu ilk defa bu halde görmüþ olmalarý þaþkýnlýklarýný bir kat daha artýrýyordu.
Durumu bilen Ýhsan, þimdilik üzerine gidilmemesi gerektiðinin farkýndaydý. Biraz rahat býraksalar baþ komiserinin kendini kýsa zamanda toparlayacaðýna inanýyordu:
‘ Ahmet, sen git baþ komiserime tavþankaný bir çay kap gel. Siz de arkadaþlar boþaltýn þurayý. Rahat nefes alabilsin adam. Korkulacak bir þey yok. Sorguda biraz daraldý baþ komiserim. Yardýmcý olursak kýsa zamanda kendine gelir.’
Bu arada Reþit’ten birtakým mýrýltýlar gelmeye baþladý:
‘ Yok artýk dayanamayacaðým bu mesleðe. Baþýma bir iþ gelmeden çekip gitmek en iyisi…’




Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.

Yazarýn Ýronik kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Ýftira
Nereden Tanýþýyoruz
Ebemizi Arayýnýz
Ben Kendimi Bizzat Vurdum

Yazarýn öykü ana kümesinde bulunan diðer yazýlarý...
Üniversite Ýstiyoruz
Bizim Mahalle
Bizim Mahalle

Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Düðün Konvoylarýna Düzenleme [Þiir]
Kendini Arayan Kadýn 1 [Roman]
Kendini Arayan Kadýn 2 [Roman]
Reza Aþký Sarraf Sevgisi [Deneme]
Zamlardan Hoþlanýyorum [Deneme]
Sel Zararý Devletin Sorunu Deðil [Deneme]
Düðün Konvoylarýna Düzenleme [Deneme]
Düðün Konvoylarýna Düzenleme [Deneme]
Mülakat Sýnavlarýnýn Yarattýðý Çöküntü [Deneme]
Sandýklar Neden Geç Açýlýyor? [Deneme]


serdar adem iþler kimdir?

SADECE TEFEKKÜR EDÝYORUM. AYRICA DÜÞÜNCEYÝ YASAKLAYAN BÜTÜN ÝDEOLOJÝLERE HAYRET EDÝYORUM. ÖZGÜRLÜKTEN BAÞKA BÝR BEKLENTÝM VE AMACIM YOK.

Etkilendiði Yazarlar:
AZÝZ NESÝN TARIK BUÐRA YAÞAR NURÝ ÖZTÜRK TURAN DURSUN


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © serdar adem iþler, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.