Seviyorum, öyleyse varým. -Unamuno |
|
||||||||||
|
O gün nihayet beklenen cesaretimi göstermeye karar verdim. Artýk üçüncü köprünün tamamlanmasýný beklemeyecektim. Bu köprüden atlayýp intihar eden ilk insan olarak tarihe de geçmek istemiyordum. Evimi elimden alan toki’den artýk nefret etmiyordum. Ortanca kardeþim çocuklara bakabileceðini söylemiþti. Kayýnpederim garanti bankasýna olan borçlarý kapatacaðýna söz vermiþti. Eþim de merak etmememi, bu ölümle beþ yýl önceden emekli olma fýrsatýný yakalayacaðýmý ve bu maaþla rahatlýkla mutfak masraflarýnýn çýkacaðýný söylemiþti. Arkadaþlarým ise meyhanedeki sandalyemin hep boþ kalacaðýný ve anýlarýmla onlara yokluðumun hiç hissedilmeyeceði garantisini vermiþti. Hemen herkes beni bekliyordu. Verdiðim sözden dönemezdim. Bana korkak diyemezlerdi. Ben Ýstanbul’da doðmuþtum, bu þehirle büyümüþtüm. Bu þehir can çekiþiyordu, ben de bu þehirle beraber ölecektim. Tek isteðim vardý onlardan. Sadece tek bir istekti. Zincirlikuyu mezarlýðý. Tüm eski istanbul’lularýn toplandýðý o kutsal mukaddes topraða gömülmek istiyordum. Ýmkansýz dediler. Oraya verilecek parayla çocuklara bir daire alýnýr dediler. Peki dedim, pierre loti’de olur. Bir aðaç altý olsun en azýndan , taþ maþ da istemez hani dedim. Zamaným kalmamýþtý. Geçen her saat, her dakika, her günde iþkence çekiyordum. Yine o gün oraya gittim. Bu defa bu cesareti göstermem lazýmdý. Buraya aylardýr gidip geliyordum. Her dönüþümde ailemin, çevremin, diðer insanlarýn bana küçümseyen bakýþlarýndan artýk býkmýþtým. Seçimi yine uzun adam kazanmýþtý. Bu da þahsýma yapýlan son darbeydi... O gün çeþitli halk otobüsleriyle ve tramvaylarla aktarmalý olarak da olsa güç bela kabataþ iskelesine geldim. Uzaktan da olsa Galata kulesinin can çekiþen bedenini görebildim. Vapurlar yaðmur gibi insan boþaltýrken bir dilenci haykýrýyordu. “Allah rýzasý için bir sadaka nolur” diyordu. Baþka bir dilenci ise “Allah hepinizin belasýný versin sizin yüzünüzden ne hale düþtük” diyordu. Simitçi oradaydý. Gazozcu, yankesici, bir þarapçý, tinerci hemen hepsi yolcularýný bekliyordu. Bir hýrsýz gibi aralarýndan süzülerek dolmabahçe sarayýna doðru yürümeye baþladým. Ýþte benim yaþamýmýn sona erdiði yer burasý olacaktý. Atamýn son günlerini geçirdiði ve can verdiði bu yerde tüm þerefimle ölecektim. Sarayýn önüne geldikten sonra iki nöbetçiyi de selamladým. Atam için bildiðim son duayý okuduktan sonra hedefime doðru yürümeye baþladým. Nihayet içim huzurla dolmuþtu. Bir kuþ misali adeta uçuyordum. Sanki çok iyi bir uyuþturucu madde almýþçasýna rahatlamýþtým. Ýþte hedefim bana bakýyordu. Ýnönü stadýnýn tam karþýsýndaydým. Yine harfiyat taþýyan kamyonlarý izlemeye baþladým. Bu kamyonlardan bir tanesi benim azrailim olacaktý. Haftalardýr, aylardýr sayýsýz defa buraya gelerek bu inþaatý ve sürekli moloz taþýyan kamyonlarý izyordum. Artýk zaman kalmamýþtý. Derin nefes alýp vermeye baþladým. Biri gidip biri gelirken ben hala nefes alýp veriyordum. Gözlerimi kapatýp açýyordum. Karar verdiðim anda ise ortalýkta hiç kamyon kalmamýþtý. Þaþkýnlýkla çevreme baktýðýmda trafik polislerini gördüm. Onlarýn düdük sesleri ortalýðý inletiyordu. Kabataþ trafiði yine felç olmuþtu. Trafik bu yüzden ilerlemiyordu. Kamyonlar da bu yüzden ortalýktan yok olmuþtu. Birden titredim. Yoksa bugün de mi bu iþi baþaramayacaktým. Eve hangi yüzle dönecektim. Eþim, çocuklarým, akrabalarým, çevrem, herkes benden haber bekliyordu. Onlarýn bir geleceði vardý. Hayýr dedim, kesinlikle geri dönemezdim. Ýþte o anda korkunç bir ses duydum. Stadýn yan kapýsýndan büyük bir kepçe o gürültüyle maçka yönünden aþaðýya üstelik bana doðru geliyordu. Bu benim son fýrsatým olabilirdi. Bu sefer de yapamazsam bunu bir daha kesinlikle baþaramazdým. Çocuklarýn yüzüne bir daha bakamazdým. Benim için korkak bir babamýz varmýþ diyemezlerdi. Eþimle artýk bir erkek olarak yatamazdým. Hayýr olamaz dedim. Sonra tüm cesaretimle caddeyi geçtim. Trafik lambalarýnýn yanýnda yaya kaldýrýmlarýnda durdum. Kepçe de karþýmda durmuþtu. Yeþilin yanmasýný bekliyordu. Gözlerimi kapattým. Yeþil yandýðýnda o dozer çalýþtýðýnda gereðini yapacaktým. Saniyeler geçmek bilmiyordu. Gözlerimi son bir kez daha açmýþtým ki o gözlerle karþýlaþtým. Bir adam bana bakýyordu. Aman allahým dedim. O korkunç karanlýk gözler bana bakýyordu. Fýrça býyýklý, sakallý, kýllý adam adeta bir goril gibiydi. Kepçeyi kullanan o ayý ile göz göze gelmiþtik. Adam sanki gözleriyle konuþuyordu. Adeta beni ikaz ediyordu. “Oðlum erkeksen bir adým at da senin erkekliðini göreyim. Seni bu dozerle ezip pestile çevirmezsem bana da hamza demesinler. Oðlum, hem beni hemde kendini kurtarmýþ olursun. Yedi çocuða bakýyorum haberin ola” diyordu. Yeþil yanmýþtý. Saniyeler bitmek bilmedi. Gözlerim kararýyordu. Beynimde þimþekler çakýyordu. Gök gürültüleri duyuluyordu. Yaðmurlar yaðýyordu. Fýrtýnalar çýkmýþtý. Neler oluyordu. Þok geçirmiþtim. Her þeyi bir sis perdesi içinde görmeye baþladým. Sonra çok geçmemiþti ki sis perdesi daðýldý. Güneþ açýyordu. Bir gök kuþaðý dolmabahçe sarayýnýn üzerinde þerit çekiyordu. Sesler duyuyordum. Ýnsan sesleri, at kiþnemeleri, davul sesleri duyuyordum. Sis iyice aralanýnca gözlerime inanamadým. Stad ortadan yok olmuþtu. Orada bir göl vardý. Kuðular vardý gölde. Ördekler de vardý sanýrým. Swiss otel’in olduðu yerde bir küçük þelale akýyordu. Galata Kulesi ise tüm ihtiþamýyla bana bakýyordu. Toprak sarsýlýyordu. Aniden birkaç süvari son hýzla önümden geçti. Bir fayton ise arkasýndan onu takip ediyordu. Fayton yanýmdan geçerken bir mendil yanýma düþtü. Fayton’un penceresinde bana bakan mavi çarþaflý peçeli bir kadýnýn yeþil gözleriyle karþýlaþtým. Bana el sallýyordu. Ýnanamýyordum. Bu bir rüya mýydý? Sonra “Padiþahým çok yaþa” seslerini duymaya baþladým. Arkasýndan “Selanik bizimdir” “Trablusgarp bizimdir” seslerini duydum. Kulaklarýma inanamýyordum. Bu bir rüyaydý, kesinlikle bir rüyaydý. Ellerimle kendimi tokatladým. Kolumu ýsýrdým ama hiçbir þey hissetmiyordum. O gözlüklü adamý görene kadar. Adam sürekli konuþuyordu. “Bir intihar vakasý daha. Son günlerde bu vakalar epey artýþa geçti. Seçimden sonra sayýlarý da iyice arttý. Bunu da eski istanbul’lular koðuþuna koyun” diyordu.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Þenol Durmuþ, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |