Aþkýn aldý benden beni. -Yunus Emre |
|
||||||||||
|
Babam: “Askere git oðlum o zaman, kendini unutturursun “ dedi, “sap gibi ortalýkta gözükmezsin hem” Arkadaþlara kýzgýnlýðýmdan hemen gidip askerlik þubesine baþvurdum. Baþvurum bir haftada neticelendi. Bahriyeli olmuþtum. Ýskenderun’a çýkmýþtý acemi birliðim. Annem ve babamla Ýzmir Otogarýnda vedalaþtýk. “Adana’da amcan ve halanda bir iki gün kalýr, oradan askeri birliðine teslim olursun” dedi babam. Annem de baþýyla onayladý onu. Otobüs hareket etti, el salladýk birbirimize. Annem aðlamaya baþladý, acýsýný içine akýttý babam. Gözlerini kaçýrdý benden, baþýný yere eðdi. Otobüs sessizce terminalden çýktý, hýzlandý birden. Derin düþüncelere batýp batýp çýkýyordum. Otobüs uzaklaþýrken, gençliðim, anýlarým, sevinçlerim, hayallerim ardýmda, Ýzmir’de kalýyordu. Yapraklarýný dökmüþ bir aðaç gibiydim, yapayalnýz. Konya Karaman’da verilen molanýn ardýndan tekrar hareket etti otobüs. Baþýmý çaresizce cama dayamýþ, uzaklarý gözlüyordum. Otobüs yavaþ yavaþ yol alýyordu dað yolunda, aþaðýda Göksu nazlý nazlý akýyordu. Silifke’de mola verdi... Silifke’nin türkülere konu olan o meþhur yoðurdunu beðenmedim nedense. Çok yavan geldi, belki de aðzýmýn tadý yoktu. Muavinin baðýrtýsýyla otobüsteki yerimi aldým. Nihayet on bir saatin ardýndan Adana Otogarýnda son buldu yolculuðum. Yavuzlara giden belediye otobüsüne bindim. Þoför beni demir bir köprünün baþýnda indirdi. “Köprüden karþýya geç, soldaki ilk sokak” dedi. Köprüyü geçtim, hemen bitiminde, yerde boþ zeytin kasalarý üst üste dizilmiþ, sarý boyalý bir evin önünde tahta kanepeye ve yere kadýnlý erkekli bir grup oturmuþ çay içiyorlardý. Bir kadýn görünce beni ayaða fýrladý birden. Kapýsý ardýna kadar açýk olan koridora doðru baðýrdý: “Hüseyin, Hüseyin, bu gelen Hasan Abimin oðlu” dedi, “ ama hangisidir bilemiyorum” Ben o güne kadar yengemi görmüþ deðildim, ama o beni babama benzetmiþ ve hemen tanýmýþtý. Amcam uykulu gözlerle, üzerinde çizgili pijama takýmýyla sokaða fýrladý. Bana doðru seðirtti. Sarýldý bana, bir güreþçi gibi belimden tutup havaya kaldýrdý. Neredeyse düþecektim. Yanaklarýmdan defalarca öptü. Yengem koþtu, arkasýndan kuzenlerim. Sarýldýk, bir sevgi yumaðý oluþturduk oracýkta. Tahta kanepede yer açtýlar bana. Bir tepsinin üzerinde yeni piþirilmiþ, arasýna yeþil taze soðan ve peynir konulmuþ dürüm ekmek ve çay elime tutuþturuldu. Amcakýzlarý koþarak geldiler yanýma, saðlý sollu boynuma sarýldýlar. Sevgiyle ýþýldýyordu gözleri. Bir sokak ötede oturan halama haber salýnmýþ. Halam aðlayarak geldi. Sarýldý bana, öptü de öptü. “Ben sana kurban olurum” diyordu. Arkasýndan halamýn çocuklarý damladý. Bir anda kapý önü panayýra döndü sanki. Yoluna giden arabalar yavaþlýyor, ne olduðunu anlamaya çalýþýyorlardý. “Askerlik için geldim” dedim, “Ýskenderun’a gideceðim” Amcaoðlu Kemal, “Ha ben orayý biliyorum” dedi, “birlikte gideriz.” Sonra yüzüme bakarak “Ne zaman teslim olacaksýn?” dedi. “Ýki gün sonra” “Ýyi iyi o zaman, Adana’yý bir güzel gezdiririm seni” Sohbetimiz gece yarýsýný geçmiþti. Sabaha karþý uyuyabildik ancak. Erkenden kalktýk, sabah kahvaltýsýnýn ardýndan çýktýk evden. Kanal boyu yürümeye baþladýk. Ardýndan taksi dolmuþa binip þehir merkezinde bir yerde indik. Amcaoðlu, “Burasý Küçük saat, þurasý Büyük Saat, orasý… “ diyordu. Seyyar bir satýcýnýn önünde durduk. Amcaoðlu Kemal bana ayna, jilet, cýmbýz, týrnak keseceði… satýn alarak hediye etti. Kabul etmedim önce. “Sen de bana alýrsýn” dedi, neþeyle, gevrek gevrek güldü. Hayýr diyemedim. Küçük bir köfteci dükkânýna girip Adana kebabý yedik, bol bol þalgam suyu içtik. Nehrin kýyýsýndan yürüyerek, baraja gittik. Asma bir köprüden karþýya geçtik. Orada Cici Bici yedik. Güzeldi Adana ama havasý çok basýktý, ter içinde kalmýþtým. Ayakkabý ve çoraplarýmýzý çýkarýp suya soktuk ayaklarýmýzý. Baþýmýzý da suya daldýrmadýk deðil. Serinlemiþtik. Birbirimizden ayrý geçen yirmi bir yýlýn acýsýný birkaç saatte çýkarmaya çalýþýyorduk. Akþama eve vardýðýmýzda “Anos halan davet etti seni” dedi yengem. Gittik gece yarýsý döndük. Sabaha kadar konuþtuk neredeyse. Ancak bir iki saat kestirebildim. Sabah kahvaltýsýnýn ardýndan ev halkýyla vedalaþýp tuttuk Ýskenderun’un yolunu. Bir iki saat sonra Ýskenderun’a vardýk. Ýzmir’e benziyordu; manzarasý, havasý, suyu, sahili… Bir berbere götürdü amcaoðlu beni. Berber anlamýþtý. Önce saçýmý arkadan kesmeye baþladý. Ýþini bitirdikten sonra, ayna tuttu yüzüme. Kendimi görünce tanýyamadým. Baþka biri olup çýkmýþtým sanki. Yüzümdeki keder aynaya vurmuþtu. Bir paytona binip 1. Deniz Er Eðitim Komutanlýðýna gittik. Kapýda teslim edildim. Tek sýra halinde dizildik, bir depoya alýndýk, elimize ayakkabý, iç çamaþýrý, elbise ve kep tutuþturdular. Kimimizin bedenine küçük, kimimizin bedenine büyük geliyordu elbiseler. Kendi aramýzda deðiþiyorduk. Yalnýzca ayakkabý numaralarýmýz bir numara büyük verilmiþti. Nedeni ise; eðitim sonra ayaklarýn þiþerek büyümesi. Koðuþlara verildik sonra. Yattýðým yeri beðenmiþtim. Soluksuz yatmýþtým. Ayrý bir dünyada yaþýyor gibiydim sanki. Ayný mahalleden iki arkadaþýmý, ayný koðuþ içinde olmamýza raðmen ancak beþ gün sonra görebilmiþtim. On beþ günlük bir eðitimin ve yemin töreninin ardýndan, çarþý iznine çýktýk. Ben bir otobüse atladýðým gibi kendimi Adana’da amcamlarda buldum. On beþ gündür yýkanmamýþtým. Üzerimdeki beyaz fanilanýn rengi grileþmiþti. Çoraplarýmý ayaðýmdan çýkarýp attým kapý önündeki çöp tenekesine. Yengem termosu yaktý hemen. Banyoyu hazýrladý. Utanmama karþýn beni bir güzel lifleyerek yýkadý. Fanilamý kaynattýðý suda yýkadý. Ýpe asarken “Kusura bakma yeðen” dedi yengem, “herhalde çamaþýr suyunu fazla kattým, fanilalarýn rengi açýldý” “Önemli deðil yenge” dedim, “kim görecek içimdeki fanilanýn rengini” Ýçim acýdý birden. Mahzunlaþtým. Sevdiklerim geldi aklýma. Fanilanýn rengi açýlmýþken içimdeki renkler bir bir karardý.
ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.
|
|
| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk | Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi | |
Book Cover Zone
Premade Book Covers
ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim
Yapým, 2024 | © Necmettin Yalcinkaya, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr. Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz. |