Bir zamanlar Ýstanbul’da, Eminönü-Karaköy arasýnda yolcu taþýmacýlýðý kayýklarla yapýlýrmýþ. Yolcu kapmak nedeniyle ya da baþka nedenlerle aralarýnda kavga çýkar, küreðe sarýldýklarý gibi saða sola savururlarmýþ. “Ne oluyor diye etrafa toplanan ahali, onlarý seyredeyim derken kürekten darbelerinden kýsmetine düþeni alýr, kafa göz yarýlýrmýþ. Ne var ki her gün bir arada iþ yapmak zorunda olan kayýkçýlardan hiç kimseye bir þey olmazmýþ nedense.

Günümüzde, kentin kalabalýk noktalarýnda, çarþý pazar gibi yerlerde bu yöntemi yankesiciler uyguluyor þimdi. Birbirleriyle kavgaya tutuþup ahaliyi baþlarýna topluyorlar. Artýk, ceket pantolon cepleri, çantalar derken Allah ne verdiyse nafakayý doðrultuyorlar.

Paralel devlet… Derin devlet… Derinin de derini devlet… Parsellenmiþ devlet…

Komplo... Þantaj... Kumpas… Yalan dolan, iftira… Entrika… Faiz lobisi…..

Cemat… Tarikat… Ampul…

Ayakkabý kutularý, dolarlar… Milyon dolarlar/lar/lar/lar…

Hesaplar… Ýsviçre’de, Amerika’da, bilmem nerelerde…

Malikâneler, villalar… Kýsýklý’da, koylarda, Penisilvanya’da, þurada burada…

Hastaneler hastanecikler, þirketcikler þirketler…

Gemiler, gemicikler… Mini minicikler…

Mücevhercikler mücevherler ve mücevher þirketçikleri…

Araziler, kentsel dönüþümler, Hes’ler, ihaleler…

Komisyonlar, rantlar, rantlar…

Ve oðullarla gelinler ve kýzlarla damatlar…

Siirtliler, Rizeliler, þuralýlar buralýlar…

Dayýlar, amcalar, yeðenler, bacanaklar, eniþteler, eltiler… Yedi sülalenin sülalesi…
………………………………..
Zamlar yaðmur olur yaðar, euro dolar yükselir, cebimizdeki 100 TL çaktýrmadan 75TL’ye iner.

Savcý ve polis, hýrsýzý; polis, savcýyý hýrsýzý; hýrsýz, savcýyý polisi kovalar…

Yargýlamalar… Yargýlamamalar… Yalanlar yalanlamalar… Hukuklar guguklar…

Derkeeennn…

Her þey satýlýr savýlýr, talan edilir. Sen sað, ben selamet…

Veee… Kayýkçýlarýn kürekleri havalarda uçuþur, ahalinin kafasý gözü yarýlýr.

Veee… Çocukluðumdan bir ninni dolar kulaklarýma: “Fýþ fýþ eder kayýkçýnýn küreði/ Akþama fincan böreði/ Yavrum yesin büyüsün/ Týpýþ týpýþ yürüsün”

Facebook’ta Ak Gençlik sayfasýndan bir þablon düþer sayfama: “Baþbakanýmýz yolsuzluk yapmýþsa da halký için yapmýþtýr. Aksini iddia eden müslüman deðildir.”

Ardýndan, bir arkadaþýmdan bir yorum düþer sayfama: Köyde söylediler... ‘Adam karizmatik ,çok yetenekli. Yesin biraz. Herkes yiyor ki...’ Donakaldým, yesin biraz’a. Nasýl bir toplumuz biz, hýrsýzlýða alýþmýþ.... ‘Sen çaldýn mý hiç Naci abi’ dedim. ‘O nasýl laf baþbakan mýyým lan!!!!’

Ben de duyarým sýk sýk: “Yahu çalmayan mý var? Çalýyor ama iþ de yapýyorlar.” repliðiyle baþlayan konuþma, duble yollar, geçitler, tüneller her hastaneye nasýl gidebildiklerini anlatmayla sürer gider.

Kürekler havada saða sola savrulur, kayýkçýlarýn kafasý gözü yerindedir.

Ahaliye gelince… Kafanýn gözün ne önemi var caným…

Takdiri ilahi…
………………………………………..
Ya muhalefet ahalisi?

Bütün renk ve çeþitleriyle sol… Sol görünüp sað sað vuranlar… Sol’muþ gibi yapanlar… Çoðu kayýkçýlarýn kavgasýndan medet ummaktadýr.

Kimileri bunlardan birinin peþine utangaçça takýlmalarýna kýlýf arayýp durmakta, kimileri ise kayýkçýlarla ittifakýn yolunu açmaya çalýþmaktadýr.

Ya da hep beraber, emeðin en geniþ birlikteliðini oluþturmak, “Yeter artýk, biz varýz!” demek yerine pazar yerinde ya da kayýkçýlarýnýn etrafýnda seyre durmaktadýr.

Takdiri ilahi iþte!...

10.01.2014
Vildan Sevil