..E-posta: Þifre:
ÝzEdebiyat'a Üye Ol
Sýkça Sorulanlar
Þifrenizi mi unuttunuz?..
"Bilmezlik ile ne hoþtum; hayalimde ne güzellik, ne de aþk vardý." -Fuzuli, Leyla ile Mecnun
þiir
öykü
roman
deneme
eleþtiri
inceleme
bilimsel
yazarlar
Anasayfa
Son Eklenenler
Forumlar
Üyelik
Yazar Katýlýmý
Yazar Kütüphaneleri



Þu Anda Ne Yazýyorsunuz?
Ýnternet ve Yazarlýk
Yazarlýk Kaynaklarý
Yazma Süreci
Ýlk Roman
Kitap Yayýnlatmak
Yeni Bir Dünya Düþlemek
Niçin Yazýyorum?
Yazarlar Hakkýnda Her Þey
Ben Bir Yazarým!
Þu An Ne Okuyorsunuz?
Tüm baþlýklar  


 


 

 




Arama Motoru

ÝzEdebiyat > Öykü > Deneysel > Mabel




29 Eylül 2013
Mutluluk Gelecek mi?  
Mabel
öyle bir düþündüðü zaman, hemen hemen kendi durumunda olan binlerce insan vardý. Zenginler- daha iyi bir yaþamý hakedenler- azýnlýktaydý. Son günlerde ülkedeki azýnlýk haklarý da epey bir geniþletilmiþti. Fabrikada patronuna bir þey sormak için gittiði sýrada iþitmiþti bu sözleri. Ýçeriðini bilmiyordu ama demek ki zenginler iyiden


:ACDB:
Üzerindeki pis kokulu fabrika giysisini çýkarýp her zamanki gibi yanýnda bulunan siyah poþetinin içine týktý. Nispeten daha temiz olan günlük yaþamýnda giydiði iki-üç pantolonundan birini giyerken üzerine de artýk kendisiyle ayný kaderi paylaþtýðýna inandýðý siyah kazaðýný geçirdi. Bunlarý yapabileceði en kýsa sürede yapýp kendini fabrikadan dýþarý attý. Yarýn tek tatil günü olan cuma olduðu için boþ yere kendini mutlu hissetmeye çabaladý. Aslýnda tatil günleri hali vakti yerinde olanlarýn gezmeye, eðlenmeye, çýktýðý günlerdi. Yoksa güneþin adýmýný atmadýðý, hastalýklarýn üretilip tüm dünyaya sunulduðu, karanlýklarýn sizi esir aldýðý, o küçük odada tüm gün pinekleyip karýn aðrýlarý çekmek için çýkarýlmýþ bir gün deðildi. Ýnsanoðlu iþte! Mutlu olmak için mutlaka bir sebep arýyordu. Sadece yaþamýn þartlarýna göre deðiþiyordu bu mutluluk sebebi. Kimi insanlar ailesiyle birlikte, koca yazý, ülke dýþýnda tatil yaparak geçirmekten mutlu olurken kimi insanlar da haftanýn altý günü günde 12 saat bi yerlerinden ter akýtarak çalýþtýktan sonra tek baþlarýna tek tatil gününde fare kapaný gibi odalarýnda dinlenmekten mutlu oluyordu. Hayat ne güzel þeydi öyle! Herkesi bir þekilde mutlu etmeyi biliyordu. Sonra da hayatýn acýmasýzlýðýndan bahsediyorlardý! Ulan al iþte sana kucak dolusu sevgilerle gelmiþ hayat! Daha Allah’tan belaný mý istiyorsun? Ne nankör bazý insanlar diye düþünürken kahkahasýný tutamadý. Kendi içinde yaptýðý bu muhakeme onu neþelendirmiþti. Hem neþeliyim hem de aptalýn en önde gideniyim diye söylendi. O sýrada yanýndan geçen bir genç -sözlerini iþitmiþ olacak ki- ürkek gözlerle kendisine bakarak adýmlarýný hýzlandýrdý. Arkasýndan '' Heey! Deli olduðumu eklemeyi unuttum galiba!'' diye baðýrdý Hüseyin. Bu da güzel bir geliþmeydi. En azýndan artýk bir insanýn gözünde ''hiç'' deðildi. Sadece deliydi! Önemli bir þey fark etti. Yeteri kadar ilgi çekici bir cüzdana sahip deðilsen insanlara deli olduðunu kanýtla. Hiç olmazsa var olduðunu hissedersin!

Her gün bunun gibi aptalca düþünceler üretmek için uzun bir yolu vardý. Aslýnda bu da hoþuna gitmiyor deðildi. O, insanýn içindeki tüm yaþama isteðini alan ruh emici odaya, ne kadar uzun zamanda varýrsa o kadar iyiydi. Keþke gitmek zorunda olmasaydý. Þöyle küçük küçük odalardan oluþan bir evi olsa fena mý olurdu? Ya da yýlda bir kez toplu izin veren ve günde 12 saat çalýþmak zorunda kalmadýðý biri iþi olsa? Hepsinden vazgeçti. Yine o ruhunu teslim alan odasýna giderken, onun yolunu bekleyen birisi olsa yeter de artardý. Gerçi o tek göz odada iki kiþi nasýl yaþarlardý bilinmezdi. Allah'tan kimse düþüncelerimi göremiyor diye iç geçirdi. Yoksa bu çulsuz haliyle ne kadar görkemli hayallere kapýldýðýný, düþünceler içerisinde olduðunu fark etseler onu derhal oracýkta nankörlük suçundan öldürüverirlerdi. Sonuçta bundan kötüsü de olabilirdi. Yaþamý, bu kadarýný vaad ediyor o da kimseye ses etmeden görevini yerine getiriyordu. Hem daha iyi bir yaþamý istemek yerine daha kötüsünü istememek saðlýklý olandý. Kendisine öðretilen buydu.

Þöyle bir düþündüðü zaman, hemen hemen kendi durumunda olan binlerce insan vardý. Zenginler- daha iyi bir yaþamý hakedenler- azýnlýktaydý. Son günlerde ülkedeki azýnlýk haklarý da epey bir geniþletilmiþti. Fabrikada patronuna bir þey sormak için gittiði sýrada iþitmiþti bu sözleri. Ýçeriðini bilmiyordu ama demek ki zenginler iyiden iyiye ayrýcalýklý sýnýf halini almýþtý. Alacak tabi, onlarýn paralar var diye söylendi. Neyse ki bu sefer etrafta kimseler yoktu.

Acaba dedi kendi kendine. Bundan bir asýr sonra yaþýyor olsaydým nasýl bir hayatým olacaktý? Aslýnda merak ettiði tek kiþi kendisi deðildi. Kendi durumunda olan dünya üzerindeki milyonlarca insan bir asýr sonra yaþasa yaþam kaliteleri nasýl olacaktý? Herkesin eþit haklara, eþit yaþam þartlarýna sahip olduðu bir dünya var olabilir miydi? Daha da önemlisi herkesin mutlu olduðu bir dünya olur muydu? Son zamanlarda beynini kemiren en büyük soru buydu.

Ruhunun, içinde bir yolunu bulup kaçmak için debelendiðini hissetti. Oturduðu yere varmak üzere olduðunu o an anladý. Köþeyi döndükten sonra sokaðýn baþýna gelmiþti. Orada bulunmasýný pek bir manidar bulduðu aðaç, dallarýyla sanki buraya yolu düþenleri bu sokaða girmemeleri konusunda uyarýyordu. Sokaðýn her iki tarafýna uzattýðý kollarýyla sanki bulunduðu yerin sýkýcý olduðunu, oradan uzak durulmasý gerektiðini haber veriyordu insanlara. ''Hayýr aðaççýk'' dedi. ''Orasý benim layýk olduðum yer.Ýndir bakayým kollarýný.'' istemeye istemeye kapýnýn önüne kadar geldi. Bir çeþit þifre gibi kapýnýn belirli birkaç yerine vurduktan sonra kapýyý ittirerek odasýna girdi. Hem bedeninin hem de ruhunun verdiði yorgunlukla yataðýna uzandýðý gibi uyudu.

Gözlerini araladýðýnda odada bir tuhaflýk hissetti. Odaya güneþ açmýþtý. Hemen yattýðý yerden fýrladý. Aman Allah'ým! Burasý oda deðil basbaya evdi. Neler oluyordu böyle? Kaçýrýlmýþ mýydý yoksa? Neredeyse düþüncesine gülecekti. Kim ne yapacaktý onu? Bulunduðu odadan kalkýp diðer odalara göz atmaya baþladý. Bir yandan da evde birilerinin olmasýndan ürküyordu. Neyse ki burada yalnýzdý. Baþka canlýya dair en ufak bir iz yoktu evde. Sarayda olduðunu düþünmeye baþladý. Böyle bir evi býrak daha önce görmeyi hayal dahi etmemiþti. Sadece uyandýðý oda uykuya daldýðý odanýn iki katý büyüklüðündeydi. Nerede olduðunu anlamak için pencereye doðru yöneldi. Yüce rabbim! Perdeyi açtýðý gibi nefesinin kesilmesi bir oldu. Kusacaðýný hissetti. Aþaðýda insanlar zar zor seçiliyordu. Karþýsýnda ise binlerce irili ufaklý yapýtlar yer alýyordu. Bir an baþka bir dünyada olduðuna dair saçma bir düþünceye kapýldý. Fabrikadan arkadaþý Hasan'la konuþma ihtiyacý duydu. Dýþ kapýya doðru yönelirken Hasan'ý nerede bulabileceðini düþünüyordu. Onlarca, yüzlerce, belki binlerce merdiven indikten sonra topraða ayaðýný basabildi.

Dýþarýda daha önce görmediði kadar insan vardý. Herkesin yüzünde mutlu bir ifade kimileri gruplar halinde kimileri de yalnýz bir þekilde geziyordu. Kesinlikle ya farklý bir zamanda ya da farklý bir evrendeydi. Etrafta kendisine garip gelen onlarca þey vardý. Daha önce birkaç kez gördüðü arabaya benzer þeyler, devasa büyüklükte macunlar, saraylardan çok çok daha görkemli yapýtlar. Ýnsanlarýn kýlýk kýyafetleri de deðiþikti. Üzerindeki giysiye baktý. Tedirgin oldu. Yataktan kalktýðý gibi dýþarý fýrladýðýný o an fark etti. Kendinden utandý ama kimsenin ona alaycý gözle bakmadýðýna da epey bir þaþýrdý. Acaba görmüyorlar mýydý onu? Tam o anda iki delikanlý sabah þerifleriniz hayýrlý olsun efendim diyerek keyifle þakýyarak yanýndan geçti. Böylelikle cevabýný da almýþ oldu. Derhal Hasan'ý bulmalýydý. Onunla konuþmalý, burada neler olduðunu ona sormalýydý . Yoksa kafayý yiyeceðinden korkuyordu. Onlarca sokak dolaþtý ama Hasan'ýn izine rastlayamadý bir türlü. Tanýdýðý bir yer deðildi ki burasý. Nereden bulcaktý onu? Zaten tanýmadýðý insanlarýn kendisine sürekli güleryüzlü bir þekilde selam vermesinden huylanmaya baþlamýþtý. Sanýrým, insanlara deli gibi gözüküp var olduðunu göstermeyi düþünürken gerçekten deli olmuþtu. Meraký bir su damlasý gibi içinde kaynayýp dýþarý taþtý. Yoldan geçen aþaðý yukarý ayný yaþta olduklarýný düþündüðü birini durdurdu.

-Selamun aleyküm efendi!

-Aleyküm selam. Buyrun. Bir þey söyleyecek gibi duruyorsunuz.

-Eee... þey... diye kekeledi. size biraz saçma gelebilir ama acaba hangi yýlda olduðumuzu söyleyebilir misiniz?

Karþýsýndaki ilginç kýyafetli adam hiç þaþýrmamýþ görünürken gayet kibar bir þekilde:

-1425 efendim. Bunda saçma gelecek ne var. Ýnsanlýk hali. Unutulabilinir.

-Ýnsanlýk diye geveledi Hüseyin.

Birbirlerine hayýrlý günler diledikten sonra ayrýldýlar. Adamýn, sorulan böylesine saçma sapan bir soruya karþý hiç þaþýrmamasý, onunla alay etmemesi ve gayet sýcak davranmasý Hüseyin'i oldukça etkilemiþti. Birden duraksadý. Kan beynine sýçramýþtý. Az önceki konuþmada adam resmen 1425 yýlýnda olduklarýný söylemiþti. '' Neee 1425 mi? Seni piç kurusu! Demek benimle alay ettin ha! Ben sana gününü göstermesini bilirim. '' adamý yakalamak için koþmaya baþladý ama ne çare! Adam çoktan ortalýktan kaybolmuþtu. Zaten görse de tanýyamazdý ya neyse. Durduðu yerde soluklanýrken önündeki camla kaplý maðaza vitrinindeki yazý gözüne çarptý. ''1425 yýlýnýn çýkan en son arabalarý burada!'' afalladý Hüseyin! Demek adam doðruyu söylemiþti. Demek gerçekten de farkli bir yüzyýldaydý. Düþüncelerim doðruymuþ diye mýrýldandý. O sýrada yanýndan geçen küçük kýz çocuðu gülümseyerek karþýlýk verdi. Kendini daha önce hiç olmadýðý kadar iyi hissetti Hüseyin. Mutlulukla sokaklarý dolaþýp, yeni dünyasýný daha da derinden keþfetmeye çalýþýrken gerçekten de mutsuz tek bir kiþiyi bile görmemesinden müthiþ bir haz alýyordu.

Bam! Bam! Bam!

Hayri Efendi daktiloda yazdýðý öyküsüne tekrardan þöyle bir göz gezdirirken kapýsýna vurulan bu sesle irkildi.

-Aç kapýyý Hayri Efendi! Burada olduðunu biliyoruz.

komþusu Mahmud'un sesiydi bu.

Derginin dün yayýnlanan sayýsýnda yazdýðý padiþah aleyhindeki yazýdan sonra baþýna gelecekleri az çok tahmin etmiþti zaten. Kapýyý açmak için ayaða kalkmaya yeltenirken kapý büyük bir sesle kýrýldý. Bir anda içeriye hücum eden komþularýnýn bir kýsmý Hayri'yi yakaladýklarý gibi çýkarýyordu. Vurdukça vuruyorlardý…



Söyleyeceklerim var!

Bu yazýda yazanlara katýlýyor musunuz? Eklemek istediðiniz bir þey var mý? Katýlmadýðýnýz, beðenmediðiniz ya da düzeltilmesi gerekiyor diye düþündüðünüz bilgiler mi içeriyor?

Yazýlarý yorumlayabilmek için üye olmalýsýnýz. Neden mi? Ýnanýyoruz ki, yüreklerini ve düþüncelerini çekinmeden okurlarýna açan yazarlarýmýz, yazýlarý hakkýnda fikir yürütenlerle istediklerinde diyaloða geçebilmeliler.

Daha önceden kayýt olduysanýz, burayý týklayýn.


 


ÝzEdebiyat yazarý olarak seçeceðiniz yazýlarý kendi kiþisel kütüphanenizde sergileyebilirsiniz. Kendi kütüphanenizi oluþturmak için burayý týklayýn.


Yazarýn diðer ana kümelerde yazmýþ olduðu yazýlar...
Zaman [Þiir]
Yalnýzlýk [Þiir]
Ne Sandýn [Þiir]
Anlatma Telaþý [Þiir]
Benden Sonra [Þiir]
Kafamdakiler [Þiir]
Yalnýzlýk Kokusu [Þiir]
Gerçekler [Þiir]
Direktifler [Þiir]
Þizofren Hayata [Þiir]


Mabel kimdir?

bestekar, þarkýcý. .

Etkilendiði Yazarlar:
...


yazardan son gelenler

 




| Þiir | Öykü | Roman | Deneme | Eleþtiri | Ýnceleme | Bilimsel | Yazarlar | Babýali Kütüphanesi | Yazar Kütüphaneleri | Yaratýcý Yazarlýk

| Katýlým | Ýletiþim | Yasallýk | Saklýlýk & Gizlilik | Yayýn Ýlkeleri | ÝzEdebiyat? | SSS | Künye | Üye Giriþi |

Custom & Premade Book Covers
Book Cover Zone
Premade Book Covers

ÝzEdebiyat bir Ýzlenim Yapým sitesidir. © Ýzlenim Yapým, 2024 | © Mabel, 2024
ÝzEdebiyat'da yayýnlanan bütün yazýlar, telif haklarý yasalarýnca korunmaktadýr. Tümü yazarlarýnýn ya da telif hakký sahiplerinin izniyle sitemizde yer almaktadýr. Yazarlarýn ya da telif hakký sahiplerinin izni olmaksýzýn sitede yer alan metinlerin -kýsa alýntý ve tanýtýmlar dýþýnda- herhangi bir biçimde basýlmasý/yayýnlanmasý kesinlikle yasaktýr.
Ayrýntýlý bilgi icin Yasallýk bölümüne bkz.